Arap dünyasında geçen hafta: Trump Kaşıkçı'yı kullanarak şantaj yapacak

Rai Al Youm gazetesine göre ABD Başkanı Donald Trump, Kaşıkçı olayını kullanarak Suudi Arabistan’a karşı çıkar elde etmeye çalışacak: Suudi Arabistan’ın müttefiki Trump, Suudi Arabistan’ı sağmak ve Suudi veliaht prensi Muhammed Bin Selman’a şantaj yapmak için elinden geleni yapacaktır.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - İstanbul’daki Suudi Arabistan başkonsolosluğuna girmesinin ardından kendisinden bir türlü haber alınamayan Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı ile ilgili haberler, Arap basınının en ön sıralarında yer almaya devam ediyor. Gazetecinin ortadan kaybolmasıyla ilgili Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Donald Trump’tan gelen açıklamalar ve Birleşmiş Milletler’in çağrıları, Türkiye ve Suudi Arabistan’ın konuyla ilgili ortak çalışma grubu oluşturulacağına dair beyanlar, olayın daha farklı boyutlarıyla ele alınmasının ve söz konusu gazetecinin akıbetiyle ilgili daha fazla senaryonun akıllara gelmesine neden oldu.

İlk başlarda olayla ilgili tamamen sessiz kalan Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri basını, bu hafta Suudi Arabistan’dan gelen açıklamalara paralel olarak yer vermeye başladı. Ancak olay Suudi basınında tamamen farklı bir perspektifle ele alınıyor. Arap medyasının en tanınmış isimlerine göre, olay Suudi Arabistan’ın son dönemde ortaya koyduğu 'vizyonu ve değişim hareketini' baltalamayı hedefliyor. Ayrıca hem Suudi hem de BAE basını, olayın Türkiye ve Katar’ın 'kara propagandası' olduğunu iddia eden haberlere yer verdi.

ABD Başkanı Donald Trump’ın açıklamalarının ise birçok gazetede, “Trump’ın bu olayı Suudi Arabistan’dan maddi çıkar elde etmek için kullanacağı ve veliaht prens Muhammed Bin Selman’a bunun için şantaj yapacağı” şeklinde yorumlanması oldukça dikkat çekti.

'CEMAL KAŞIKÇI OLAYININ ÜSTÜ KAPATILDI MI?'

El Arabi El Cedid gazetesi yazarı Pierre El Akiki, Kaşıkçı olayının, tarafların çıkar ilişkileri ile bağlantılı olarak üstünün kapatıldığını iddia etti:

“Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın sahip olduğu nitelikleri, mesleği, Suudi veliahtı Muhammed Bin Selman ile olan ilişkisi ve İstanbul’daki başkonsolosluğa gitmesi bir yana, bütün dünyanın bu davayı nasıl ele aldığını idrak edebiliyor musunuz? Bu dava çıkar ekseninden değil insani boyutlarıyla ele alınmalıydı.

Ona yakın olanlar haricinde gerçekte Kaşıkçı’ya ne olduğu kimsenin umurunda değil. Tıpkı Suriye’de yarım milyon insanla ve mültecilerle, Yemen’deki 50 bin kurbanla ve orada açlığa mahkûm olanlarla kimsenin ilgilenmediği gibi.

Cemal Kaşıkçı’nın akıbeti herkesin çıkarı garanti altına alınana kadar açıklığa kavuşmayacak. Bu çıkar ilişkilerinin bedelini de kendisi ödeyecek. Ancak gelecek yıl bugünlerde Kaşıkçı’ya yakın birkaç kişi İstanbul’daki Suudi başkonsolosluğunun önüne gidip mum yakıp ve çiçek bırakacaklar. Çünkü dava tamamen kapatıldı.”

'TRUMP KAŞIKÇI OLAYINI KULLANIP ŞANTAJ YAPACAK'

Rai Al Youm gazetesinde Tarık Liyasevi imzasıyla çıkan yazıda, ABD Başkanı Donald Trump’ın Kaşıkçı olayını Suudi Arabistan’a karşı çıkar elde etmek için kullanabileceği ifade edildi. Yazıda, 1988 yılında 259 kişinin yaşamını yitirdiği ve Libya eski devlet başkanı Kaddafi’nin daha sonra sorumluluğunu üstlenip tazminat ödemeyi kabul ettiği ve tarihe “Lockerbie Faciası” olarak geçen uçak bombalama olayına atıf yapıldı:

“Türkiye’deki Suudi Arabistan başkonsolosluğunda meydana gelen olayın tehlikeli yansımaları olacaktır. Suudi Arabistan’ın müttefiki Trump, Suudi Arabistan’ı sağmak ve Suudi veliaht prensi Muhammed Bin Selman’a şantaj yapmak için elinden geleni yapacaktır. Tıpkı Lockerbie Faciası’nda Libya’nın eski lideri Muammer Kaddafi’ye yapıldığı gibi. O dönemlerde Lockerbie faciası Libya’nın zenginliklerini sömürmek ve Kaddafi rejimine baskı uygulayabilmek için kullanıldı. Ancak en sonda da ne olduğunu hep beraber gördük.”

'HEDEF SUUDİ ARABİSTAN’IN YENİ VİZYONU'

Suudi Arabistan medyasının en önemli organlarından biri olan Şark’ül Evsat gazetesinin yazarı Abdurrahman Erreşad, Kaşıkçı olayında hedefin Riyad olduğunu iddia etti. Yazar konuyla ilgili yazdığı köşe yazısında, Türkiye ve Katar tarafından konuyla ilgili bir propaganda yürütüldüğünü belirtti:

“Cemal, bölgede devam eden savaşların kurbanı oldu. Onun üzerinden dönen çekişme, bölgede siyasi ve medya alanında devam eden savaşların bir uzantısıdır. Herkes bu olayı kullanmaya çalışıyor. Cemal Kaşıkçı’nın ortadan kaybolmasında hedef öncelikli olarak Suudi Arabistan’dır.

Suudi Arabistan’ın hedef alınması beklenen bir durumdur. Çünkü Kaliforniya’dan Endonezya’ya kadar uzanan geniş bir coğrafyada değişim hareketine öncülük ediyor ve bölgedeki eski sisteme karşı siyasi ve dini alanda ılımlı yeni kavramlar geliştirmektedir.

Kaşıkçı’nın ortadan kaybolması önemsenmesi gereken ve gerek insani gerekse de ahlaki açıdan reddedilen bir durumdur. Türkiye ve Katar propagandasında denildiği gibi eğer öldürülmüşse bu uluslararası bir suçtur. Ancak bu olay şu an Suudi Arabistan’ın geliştirdiği yeni vizyona karşı kullanılmaya çalışılmaktadır.”

'DÜNYA NİKKİ HALEY’DEN KURTULDU'

Kuds El Arabi gazetesi, ABD’nin görevinden istifa eden BM daimi temsilcisi Nikki Haley’in bu istifasını yorumladığı başyazısında, Haley’in daha önce neden topuklu ayakkabı giydiği ile ilgili açıklamasını gündeme getirerek, “dünyanın kendisinden kurtulduğu” yorumunu yaptı:

“Amerika Birleşik Devletleri’nin Birleşmiş Milletler’deki Nicki Haley’in istifasını açıklaması herkes için şaşırtıcı bir gelişme oldu. Özellikle de Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Beyaz Saray’ın ulusal güvenlik danışmanı John Bolton için. Zira her ikisi de Haley gibi Donald Trump’ın en önemli adamlarından.

Kesin olan şey, bütün dünya uzun topuklu ayakkabıları şık olmak için değil, aksine İsrail’i eleştiren her kim olursa ona karşı kullanmak için giydiğini söyleyen bir kadından kurtuldu. Ancak Haley’in istifasıyla ilgili sebepler ne olursa olsun, onun yerine gelecek olan kişinin bu topuk yerine pençeleri takmayacağı anlamına gelmiyor. Zira kişiler gelip geçici ancak makamlarla ulvi siyasetler kalıcıdır.”

'TÜRK ASKERİ KUVEYT’E DE GİDECEK Mİ?'

Rai Al Youm gazetesi başyazarı Abdulbari Atwan, 9-10 Ekim tarihlerinde Kuveyt’te düzenlenen Türkiye-Kuveyt askeri işbirliği komitesi toplantılarında, iki ülke arasında özellikle de savunma alanında işbirliği yapılacağına dair açıklamayı değerlendirdiği yazısında, bu anlaşmanın Kuveyt’te Türk askeri varlığının önünü açacağı yönündeki haberlere yer verdi:

Kuveyt, Türkiye-Kuveyt askeri işbirliği komitesinin 5. toplantısının sonunda yayınlanan açıklamada, iki ülkenin 2019 için ortak savunma alanında işbirliği yapılması hususunda anlaşmaya varıldığını ilan etmesi ile, Suudi Arabistan’la arasındaki tırmanan gerginliği bir kez daha ortaya koymuş oldu.

“Rai Al Youm gazetesine bilgi veren Kuveytli kaynaklar, Türkiye ve Kuveyt arasında imzalanan anlaşmanın, Türk askerinin Kuveyt’te konuşlanmasının önünü açmasının uzak bir ihtimal olmadığını söyledi. Ayrıca Katar’ı kendisine ambargo uygulayan dört ülkenin işgalinden koruyan anlaşmaya benzeyen bu anlaşma başta zırhlı araçlar olmak üzere Türk silahlarının satın alınmasını da sağlayacak.”