Obama'ya 'veda': Bir dönemin bilançosu

Tarihi bir seçimle iş başına gelen Barack Obama, Beyaz Saray'daki sekiz yılını dolduruyor. Peki, ABD'nin ilk siyah başkanı iddialı 'değişim' vaatlerini ne kadar yerine getirebildi?

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Barack Obama sekiz yıl önce ABD başkanı seçildiğinde gerçekten de tarihi bir an yaşanıyordu. İlk kölenin 1619'da geldiği ABD'de bir siyah ilk kez başkan seçiliyordu. Dinamik ve genç bir senatördü, "Evet başarabiliriz" (Yes We Can) sloganıyla değişim talep eden yeni nesilleri peşinden sürüklüyordu. Sekiz yıllık 'Bush kâbusu'ndan sonra barışçı, eşitlikçi vaatleri vardı.

Obama, köleliği kaldıran başkan Abraham Lincoln'ün 148 yıllık İncil'ine el basarak başkanlık yeminini yerine getirirken, tüm dünya da bu genç başkanın iddialı vaatlerini yerine getirip getiremeyeceğini merak ediyordu. Peki Obama sözlerinin ne kadarını yerine getirdi? Pulitzer ödüllü PolitiFact sitesinin derlemesi şöyle:

GUANTANAMO'YU KAPATAMADI

ABD'nin terör şüphelilerini yasa dışı yollardan getirip insanlık dışı koşullara maruz bıraktığı Guantanamo Kampı'nın kapatılması, Obama'nın henüz daha 2007 yılındaki başkanlık kampanyasında dile getirdiği ilk vaatlerden biriydi. O dönemki seçim konuşmalarından birinde şöyle diyordu: "Ebu Garib'in karanlık koridorlarında ve Guantanamo'nun gözaltı hücrelerinde en kıymetli değerlerimizden ödün verdik."

O dönem, Obama'nın önce Demokrat Parti içindeki aday adaylığı yarışındaki rakibi sonra dışişleri bakanı olan Hillary Clinton, hatta Cumhuriyetçi rakibi John Mc Cain bile Guantanamo'nun kapanmasından yanaydı. Peki ne oldu? Obama kamptaki esir sayısını 779'dan 76 kişiye indirdi ama kapatmayı başaramadı. Obama'nın kendisi bu konuda Kongre'yi suçlamaya epey meyilli. Ancak kulislere göre, esas ateşli tartışmalar ve anlaşmazlık, istihbarat değerlendirmeleri için kullanılan Beyaz Saray Durum Odası ve Pentagon'da yaşanıyor.

ÇEKİLDİĞİ IRAK'A GERİ DÖNDÜ

2008'deki seçim kampanyasında bir münazara sırasında Obama şunları söylüyordu: "Elçiliğimizi ve sivilleri tabii ki koruyacağız. Irak'taki mevcudiyetimiz tamamen insani faaliyet üzerine kurulu. El Kaide'nin ülke içinde yeni üsler kurmasına karşı savaşmak için küçük bir birlik bulundurulacak ama Bush gibi kalıcı bir işgal sürdürmeye niyetimiz yok." Bağdat'la yapılan 'Güçlerin Statüsü' anlaşması çerçevesinde, muharip Amerikan askerlerinin Irak'tan çekilme süreci 2011 yılında sembolik törenler eşliğinde tamamlandı. Ancak Obama sekiz yılının son aylarında kendisini bir kez daha Irak'ta buldu. Bu kez sebep IŞİD'di...

AFGANİSTAN'DAN ÇEKİLME YILAN HİKÂYESİNE DÖNDÜ

Obama, ikinci defa başkan seçildikten bir yıl sonra, 2013'te, Irak savaşı gibi Afganistan savaşını da bitireceğini açıklamıştı. Fakat asker çekmek bir yana, asker sayısını artırdı. Taliban'ın Eylül 2015'te stratejik Kunduz kentini ele geçirmesi sonrası, ABD 2016'da bu ülkeye yeni asker gönderdi. 11 Eylül 2001'den çok kısa süre sonra başlayan Afganistan savaşı, ABD'nin dahil olduğu en uzun süreli savaş olma özelliğini taşıyor. Çekilme vaadini yerine getiremeyen Obama, bu savaşı halefine devretmiş görünüyor.

SURİYE'DE DEDİĞİNİ YAPAMADI

Suriye savaşı, Obama başkan seçildikten sonra patlak vermesine rağmen 'karne'de bir madde olarak yer alıyor. Zira ABD Başkanı hem iç kamuoyuna hem de dünyaya Suriye hakkında bir dizi açıklamada bulundu. Beyaz Saray'ın Suriye politikası ilk başlarda 'mesafeli' durmaktan yana olsa da, Barack Obama ilk defa 2011 yılında Şam'da rejim değişikliği çağrısı yaptı. Bu çağrı, CIA'in muhalifleri destekleme yönündeki gizli programlarında somutlaştı. Obama Mayıs 2013'te de "Amerikan askeri Suriye'de karaya ayak basmayacak. Böylesi hem ABD hem de Suriye için daha iyi olacak" diyordu. Obama 2013'te de, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın halkına karşı kimyasal silah kullanmasının kırmızı çizgileri olduğunu açıklıyordu. Tüm bunlar, Rusya'nın denkleme fiilen dahil olmasından önceydi... Şimdi Obama Beyaz Saray'ı terk ederken, kimyasal silah programını lağveden Esad koltuğunda oturuyor; Amerikan özel kuvvetleri Suriye'de sahaya 'ayak basmış' halde IŞİD'le savaşıyor.

SAĞLIK REFORMU KARNESİ KARIŞIK

ABD'de sağlık sistemi çok uzun zamandır alarm zilleri çalıyordu. Obama, kapsamlı bir sağlık reformu sözü verdi. Ve, sigortasız olan veya hizmet aldıkları şirketi beğenmeyen vatandaşların istedikleri sosyal sigorta paketini seçmeleri yönündeki vaadini tuttu. Devletin kamu hizmeti verdiği sağlık tesisleri de yenilendi. Özellikle çocuklara yönelik ücretsiz sağlık hizmetine yönelik kapsamlı bir paket hazırladı. Öte yandan Obama tipik bir ailenin yıllık 2 bin 500 doları bulan sağlık harcamasını düşüreceği ve vatandaşların ödediği sigorta prim ücretlerini düşüreceği vaadini yerine getiremedi. Bilakis, sigorta kuruluşlarına ödenen prim bedelleri daha da arttı.

TOPLUMSAL EŞİTLİKTE SINIFI GEÇEBİLDİ Mİ?

Obama gibi değişim şiarıyla Beyaz Saray'a gelmiş bir lider tabii ki sosyal eşitlik konusunda da adımlar atacaktı. 2015 yılında ABD Yüksek Mahkemesi eşcinsel evlilikleri tamamen yasal sayıldı. Obama bunu kişisel Twitter hesabından "Aşk Kazandı" mesajıyla duyurdu. Obama, kadın hakları konusunda da adımlar attı; özellikle "eşit işe eşit ücret ilkesi" üstünde durarak 2014'te Adil Maaş Yasası adıyla bir kanun hükmünde kararname çıkardı. Öte yandan, ironik bir biçimde siyah yurttaşlara yönelik yargısız infazlar ilk siyah başkanın döneminde arttı. 2015 yılında Af Örgütü polisin yetkilerinin uluslararası hukuk kurallarına uygun hale getirilmesini talep etti.

KÜRESEL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ NE DURUMDA?

Son yılların en önemli başlıklarından birinin iklim değişikliği oldukça aşikâr. Peki Çin'le birlikte dünyayı en çok kirleten ikinci ülkenin başkanı olarak Obama bu konuda neler yaptı? Obama, karbon emisyonunu azaltması öngörülen ve 'cap and trade' diye bilinen sistem konusunda sözünü tutamadı. Bu sisteme göre, şirketler belli bir karbon emisyon üst kotasına tabi tutulacak, kendi kotasını dolduran bir firma doldurmayan bir başka firmadan karbon kotası satın alabilecekti. Ancak yasa 2009'da Temsilciler Meclisi'nden geçse de, Cumhuriyetçiler Senato'da oylama yapılmasını engellemiş durumda. Obama, 'cap and trade' sisteminin istihdam düşmanı bir enerji vergi düzenlemesi olduğunu savunan Cumhuriyetçiler karşısında havlu atmak zorunda kaldı. Öte yandan, ABD emisyon taahhütlerini nihayet açıkladı ve Paris İklim Anlaşması'nı imzaladı. Bu nedenle Obama'nın 'yeşil karnesi' kısmen olumlu görülüyor. (DIŞ HABERLER)