Özel sektör 'doğası gereği üstün' değildir

Kendimizi kandırmayalım: Şirketler ekonomiyi düzenlemekle yükümlü değiller. Kapitalizmin daha fazla düzenlemeye ve daha güçlü bir işbirliğine ihtiyacı var.

Google Haberlere Abone ol

Hugh Muir *

Günümüz için aranılan şey, Luka İncili’nde zaten yazılmış: “Cennette, tövbe eden tek bir günahkâr için, tövbeyi gereksinmeyen doksan dokuz doğru kişi için duyulandan daha büyük sevinç duyulacaktır.” Biz de İngiltere’deki bankacıların patronu olan Santander’ın pişmanlık kategorisinde yer alabilir miyiz? Ya Marks&Spencer ve HSBC’nin eski başkanları ve İngiliz Endüstrisi Konfederasyonu, Barclays ve Lloyds’un başkanları?

Şu anda hepimiz yönetim hırsını, vergi kaçakçılığını ve diğer şirket günahlarını suçlayarak, şu veya bu şekilde kapitalizmin uygulanabilirliğini sorguluyoruz. Geçtiğimiz gün Financial Times gazetesindeki söyleşisinde Shredi Vadera (bir zamanlar Gordon Brown’ın Hazine’deki gözü ve kulağıydı, şimdiyse Santander’ın Başkanı) “Batılı kapitalist ekonomilerin (bir gel-git tüm gemileri yükseltmişti) temelde yatan vaatleri işlevini yitirdi ve bize daha iyi bir model gerekiyor,” dedi.

Bir zamanlar Marks&Spencer için çalışan Robert Swannell, kapitalizmin kısa vadeli işlerle meşgul olan şirketler ve yatırımcılar nedeniyle “yolunu kaybettiğini” söylüyor. CBI’dan (İngiltere’deki TÜSİAD benzeri dernek) Carolyn Fairbairn, kapitalizmin hatalı yönelimlerinden bahsediyor: “Finansal çöküş, amaçlar uğruna hissedar değerlerinde düzeltmelere gidilmesi … vergi ve yürütme ücretlerinin ödenmesine ilişkin zehirleyici meseleler, ödenmesi gereken diyetler olarak önümüzde duruyor,” diyor.

BREXIT VE TRUMP, ÇÖKÜŞÜN SİMGELERİ

Bu meseleler yeni değil. Brexit (İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden ayrılma planı) ve Amerika’nın sol yönetimli yıllarını geride bırakan Donald Trump’ın yükselişine ilişkin olarak pek çok insan aynı şeyi söylüyor: Yaşanan finansal çöküşü yansıtıyor. Ancak yine de kapitalist sisteme hizmet eden görevlilerin, oyunun mahvedildiği bir tarzda oynadığını kabul ettikleri bir an söz konusu.

Ancak kendimizi kandırmayalım. Neticede kendileri açısından sorunu tespit ettikten sonra bunu düzelteceklerine güvenemeyiz. Bu gerçekle de dalga geçmemek lazım. Bunu gerçekten isteyebilirler; kamusal bir ruhla veya kendilerini koruma içgüdüsüyle harekete geçmek isteyebilirler. Fakat kapitalizmin akıntıları, onu uygulayanların yaşanan gel-gitler karşısında yüzmelerini neredeyse imkânsız hale getiriyor. Yani, kapitalizm kendi kendine çeki düzen veremez. Kontrol mekanizmaları ve dengeleyici unsurlar gerekiyor. Kilolarını kontrol etme ihtiyacı duyanlar, bunu yapmalarını sağlayacak kaslara da ihtiyaç duyarlar.

BÜYÜME DIŞINDA KUTSALLARA İHTİYAÇ VAR

Şimdi bir “suçlu benim” itirafına ihtiyaç var. Ancak ciddi anlamda daha iyi bir kapitalizmi yaratabilecek yegâne şey, insanların siyaset ve iş alanında daha iyi temsil edilebilmesi: Özel sektörün “doğası gereği üstün” olmadığının kabul edilmesine ve büyüme amaçlarının dışında var edilmesi gereken kutsal amaçların bulunduğunu ifade eden yeni bir zihniyete ihtiyacımız var.

Ve her şeyden önce, şu anda piyasa tanrılarının kendilerinin endişe ettiği “Şeytan mamulü” kapitalizme karşı bir hamle yapmak için oyuncular olarak yine güçlü, sorumlu ve kendine güvenen sendikalara ihtiyaç duyuyoruz. Bu denge pek çok ülkede zaten var. Bazıları, kendimizi (İngiltere’yi) ayırdığımız Avrupa’nın bir bölümünü oluşturuyor. Öncelikle yapmamız gereken bunlara bakmak ve öğrenmek için çaba göstermek.

* Yazının aslı The Guardian gazetesinde yayınlanmıştır. (Çeviren: Tarkan Tufan)