YAZARLAR

Diyarbakır'da kitap fuarı

Mezopotamya Kitap Fuarı, kanımca, Kürtçenin Fuarı kimliğini edindi. İstanbul ve diğer illerden gelen yayınevleri ise misafir olarak gayet güzel ağırlandı diyebilirim. Çünkü hiçbir ciddi şikayet duymadım.

Diyarbakır'da düzenlenen Mezopotamya Kitap Fuarı, beklenildiği gibi, hak ettiği ilgiyi gördü. Her gün gidemedim fuara ve gittiğimde de uzun kalamadım. Ancak gözlemim şu yönde: Hafta içi sakindi fuar. Vakit ayırıp hafta içi fuara gelenleri "hakiki okur" olarak tarif etmek mümkünmüş gibi geliyor bana. Hakiki okur, fuara gelip tenha saatlerde kitapları ellerine alıp doyasıya inceleme fırsatı buldular. Malum, artık kitaplar da internetten alınıyor. Kitapçıda bulunamayan kitaba ulaşmanın en kolay yolu da internet oldu. İnternetten kitap alışverişine sıcak bakmayanlardan biri de benim galiba. Çünkü kitapçıya uğramaktan, kitapların, varsa, arka kapak yazılarını okumaktan, sayfaları hızlıca taramaktan büyük haz duyarım. Kim bilir, belki bu yüzden birinin yardımı olmadan internetten kitap alamıyorum hâlâ.

Ama şu da bir gerçek: Kitapçılar popüler yazarlar ve kitapların işgali altında. Bu kötü bir şey değil ve kitapçıların da bu yöntemle ilgili haklı gerekçeleri vardır. Ancak birçok kitaba ulaşamayınca insanın canı sıkılıyor. Diyarbakır'ın ünlü kitapçısının neredeyse raflarının tamamını ders kitaplarına bırakmış olmasına tanık olmak da üzücü mesela.

Kitap fuarları okurla yazarı da yan yana getiriyor, bu da kıymetli bir durum. Mezopotamya Kitap Fuarı özellikle Kürt yazarlar ile Kürtçe okurları bir araya getirdi. Dışarıdan ve Türkçe yazan az sayıda yazar vardı imza ya da söyleşi için Diyarbakır'a gelen. Birçok yayınevinin fuara katılmamış olması bunun nedenlerinden biridir. Fuarda yer tutmanın ve Diyarbakır'da 9 gün kalmanın masrafları düşünüldüğünde, fuara katılamayan, yazarlarını Diyarbakırlı okurla buluşturamayan yayınevlerine hak vermemek de elde değil.

***

Fuarda 28 Kürt yayınevi stand açtı. Bazı yayınevleri yeniydi ve stantlarında çok az kitap vardı. Ancak fuarda, okurun karşısında olmaktan memnundular. Lîs, Avesta, Nûbihar gibi eski ve pek çok kitap yayımlamış yayınevlerinin önündeki kalabalık görülmeye değerdi. Kürtçenin üzerindeki baskılar düşünüldüğünde 28 yayınevi küçümsenecek bir rakam değil. Öte yandan bu 28 yayınevinin yayımladığı kitaplardaki çeşitlilik de kayda değer. Kürt yayınevlerinin standlarında daha çok edebiyat kitabı vardı ancak çevirilerden araştırma kitaplarına kadar geniş bir Kürtçe külliyatın oluşmaya başladığından rahatlıkla söz edilebilir.

Şunu da eklemeliyim ki Kürt yayınevleri kitapları acemice ve özensizce okura sunmuyorlar artık. Kapağından mizanpajına kadar albenili kitaplar standlardaki yerlerini almışlardı. Bu özende okurun talebinin de katkısı vardır kuşkusuz. 

Mezopotamya Kitap Fuarı, kanımca, Kürtçenin Fuarı kimliğini edindi. İstanbul ve diğer illerden gelen yayınevleri ise misafir olarak, gayet güzel ağırlandı diyebilirim. Çünkü hiçbir ciddi şikayet duymadım.

***

Fuar alanı şehir merkezine uzaktı. Kayyım yönetimindeki Büyükşehir Belediyesi'nin ek otobüs seferleri düzenleyeceği bilgisi paylaşılmıştı. Ancak bu ek seferlerle ilgili bilgilendirici bir afiş benzeri bir duyuruya rastlamadım. Birçok insan fuar alanına nasıl gidebileceğini sordu. Fuar alanına bir şekilde ulaşabilenler uzunca bir yolu yürümek zorunda kalmıştı.

Hafta sonları fuarın otopark alanındaki yoğunluk, birçok kişinin toplu ulaşım aracına ulaşamadığını ya da tercih etmediğini göstermesi bakımından dikkat çekiciydi. Ben şanslıydım çünkü arabası olan kitap kurdu arkadaşlar otobüse mecbur bırakmadılar beni.

***

Fuarda duyduğum en önemli şikayet, hiç kuşkusuz kitapların fiyatıydı. Ancak şikayetin hedefinde yayınevlerinden ziyade hükümetin ekonomi politikaları vardı. Kitap fuarına gelenler pazardan, marketlerden de alışveriş yapıyorlardı ve her şeyin ateş pahası olduğunun farkındaydılar.

Fuarı dolaşan birçok kişi, son hafta sonunu bekledi, yayınevleri son iki gün fiyatlarda indirim yapar umuduyla. Pazardan alışveriş yapmak için akşam saatlerini beklemek gibi bir durumdu ve ne yazık ki yadırgatıcı değildi.

***

Her fuarın öne çıkan kitapları olur. Mezopotamya Kitap Fuarının bu yıl öne çıkan kitabı, gözlemime göre Dipnot Yayınları'ndan çıkan "Kürtler ve Cumhuriyet" oldu. Bin 15 sayfalık kitabın fiyatı 400 liraydı. Pahalı gibi gelebilir ancak 100 sayfalık bir kitabın 100 liraya satıldığını düşünürsek gayet hesaplı olduğunu söylemek de mümkün.

Yayınevlerine kızmayalım, kitap fiyatları pahalıysa müsebbibi belli, bunu da en iyi kitap okurları bilir.

Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası'nın ev sahipliğinde gerçekleşen Mezopotamya Kitap Fuarı, neredeyse kusursuz tamamlandı. Böyle büyük bir organizasyonda kimi aksaklıkların olması kaçınılmazdı. Bunların bir deneyim sağladığına kuşku yok. Bir sonraki fuarın kusursuza yakın gerçekleşmesi ise bu deneyimden çıkarılacak dersler ve alınacak önlemlerle mümkün olacak.

9 gün süren Mezopotamya Kitap Fuarı, okurla kitabı buluşturmasının yanı sıra Diyarbakır'ın kendi fuarını yapabileceğini göstermesi açısından da kıymetliydi. Bu etkinlik aynı zamanda önümüzdeki yıl düzenlenecek fuar için de cesaret verici oldu.

***

Son zamanlarda okuma hızım düştü. Aldığım kitaplar masada, orada burada okunmayı bekliyor. Ama ah, zamanı iyi kullanamamak belası.

Ama fuara gidip kitap almamak ne mümkün. Çok kitap alabildiğimi söyleyemem yine de aldığım kitapları buradan paylaşmak isterim, küçük bir tanıtım olur umuduyla.

Ayşegül Devecioğlu'nun 2023 Sait Faik Öykü Ödülü'nü alan "Anatomi Dersi", (Metis Yay.).

Doğu Batı dergisinin 104, 105 ve 106'ncı sayıları. Derginin bu sayılarında Türkçe şiir, birçok yazar tarafından kapsamlı bir şekilde ele alınıyor.

Ayhan Işık, Gülay Kılıçaslan, Behzat Hiroğlu, Kübra Sağır ve Çağrı Kurt'un yayına hazırladığı "Kürtler ve Cumhuriyet" (Dipnot Yay.). Kitabın önümüzdeki günlerde çok tartışılacağını sanıyorum.

"Belkî Îşev Binive", gazeteci arkadaşım Murat Bayram'ın öykülerini ve fotoğraflarını bir araya getiriyor (Avesta Yay.).

"Bêxweda" (Lîs Yay.), Duvar'ın yazarlarından Çayan Okuduci'nin ilk Kürtçe şiir kitabı. Devamı gelsin umuduyla.

Okumakta geciktiğim "Derve", Jînda Zekioğlu (Dipnot Yay.).

Yıllarca birlikte gazetecilik yaptığım M. Ender Öndeş'in yeni kitabı bir roman ve Dipnot Yayınları'ndan çıktı: "Ben Feride Bu Benim Sesim".

Metin Aktaş üretken yazarlardan. Bütün kitapları gibi son romanı "Vasıl" da Dara Yayınları'ndan çıktı.

Gazeteci Nagihan Akarsel, 2022'de Süleymaniye'de bir suikast sonucu katledildi. Şiirleri "Nisan" adıyla Jingeh Yayınları tarafından yayımlandı.

Sadık Aslan, hapisteki yazarlardan. Aslan'ın "Baştan Başa" adlı öykü kitabı Dipnot Yayınları'ndan çıktı.

"Beat Pazarı" Yeşim Rüzgâr (roman, Öteki Yay.)

Merakla okuyacağım bir kitap: "Ağrı İsyanı'nda İstanbullu Bir Kadın-Yaşar Hanım'ın Anıları" (Sedat Ulugana- Kumru Toktamış, Dipnot Yay.)

"Abraham H. Hartunian'ın Ermeni Soykırımı Anısı" altbaşlığını taşıyan "Umudun Tükendiği Zamanlar" (Öteki Yay.)

Yazar arkadaşlarımdan Abdullah Aren Çelik'in son romanı "Revan" (Everest Yay.)


Vecdi Erbay Kimdir?

Mardin, Şenyurt doğumlu. Üniversite eğitimini tamamlayamadı. Çeşitli dergilerde yazıları, şiirleri, öyküleri yayımlandı. On yıla yakın bir süre Özgür Gündem gazetesinin kültür sanat editörlüğünü üstlendi. Çeşitli yayınevlerinde çalıştı. Yayımlanmış iki şiir kitabı var: Kuşkular Zamanı (Toplumsal Dönüşüm Yayınları, 1997), Yaz Sayıklamaları (Piya Kitaplığı, 2003). Öykü kitabı Masalın Ölümü, 2006 yılında Agora Kitaplığı'ndan çıktı. İnatçı Bir Bahar-Kürtçe ve Kürtçe Edebiyat derleme kitabı Ayrıntı Yayınları’ndan 2012’de çıktı. Şiir: Görülmüştür, Türkiye Barışını Arıyor, General Electric -Halil İncesu karikatür albümü yayıma hazırladığı kitaplardan birkaçı. Diyarbakır'da yaşıyor ve Gazete Duvar bölge temsilcisi olarak çalışıyor.