Dışişleri'nden 'rapor' açıklaması: ABD, kendi insan hakları siciline odaklanmalı

Dışişleri Bakanlığı, "Bu yıl da kaynağı belirsiz iddialarla terör örgütleriyle iltisaklı çevrelerin söylemleri temelinde hazırlanmış olan bu rapora itibar etmediğimizi bir kez daha vurguluyoruz" dedi.

Fotoğraf: Arşiv
Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Dışişleri Bakanlığı, ABD Dışişleri Bakanlığı'nın, ülkelerin insan hakları uygulamalarını değerlendirdiği yıllık raporunda Türkiye ile ilgili ifadelerine ilişkin açıklama yaptı. Bakanlığın resmi internet sitesinde yayınlanan açıklamada, "ABD Dışişleri Bakanlığının 22 Nisan 2024 tarihinde yayımladığı ve 200’e yakın ülke hakkında bölümler içeren '2023 İnsan Hakları Raporu'nda, geçmiş yıllarda olduğu gibi, ülkemize yönelik asılsız iddialara, gerçek dışı bilgilere ve önyargılı yorumlara yer verilmektedir" denildi.

Dışişleri Bakanlığı, bugün yaptığı yazılı açıklamada, "Bu yıl da kaynağı belirsiz iddialar ile terör örgütleriyle iltisaklı çevrelerin söylemleri temelinde hazırlanmış olan bu rapora itibar etmediğimizi bir kez daha vurguluyoruz" ifadelerini kullandı.

'TUTARSIZ İDDİALARDA ISRARI ANLAMAK MÜMKÜN DEĞİL'

Türkiye'nin 'demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü ilkelerine bağlılığını, karşı karşıya bulunduğu çok yönlü ve ağır terör tehditlerine rağmen kararlılıkla sürdürdüğünü' ifade eden Dışişleri Bakanlığı, açıklamasını şu sözlerle sürdürdü: "Meşru müdafaa hakkımız temelinde yürüttüğümüz terörle mücadele operasyonları tamamen terörist unsurlar ile bunların terör faaliyetlerinde kullandıkları yeteneklere yöneliktir. ABD’nin, terörün her türüne karşı sürdürdüğümüz haklı ve meşru mücadelenin kapsamını iyi bilen bir müttefik olarak gerçekleri çarpıtan tutarsız iddialarda ısrarını anlamak mümkün değildir."

'TARAFSIZLIK VE OBJEKTİFLİKTEN UZAK'

Bakanlık açıklamasında ayrıca şu ifadelere yer verildi:

"Ayrıca raporda, Gazze’de devam eden ve yalnızca Filistin halkının asli haklarına değil aynı zamanda tüm insanlığın ortak değerlerine büyük bir darbe vuran insanlık dışı saldırılara layıkıyla yer verilmemesini büyük endişeyle karşılıyoruz. Bu durum, sözkonusu raporun tarafsızlık ve objektiflikten uzak bir şekilde, siyasi saiklerle hazırlandığını açıkça göstermektedir.

ABD’nin insan hakları konusunda kendi siciline odaklanması ve terör örgütleriyle kurduğu ortaklıklar ile insan hakları konusunda izlediği çifte standartlı politikayı sonlandırması çağrımızı yineliyoruz."

Ne olmuştu?

ABD Dışişleri Bakanlığı, ülkelerin insan hakları uygulamalarını değerlendirdiği, 22 Nisan 2024 tarihli yıllık raporunda bu yıl da Türkiye hükümetine eleştirilerini sürdürmüştü. Raporun, geçen yıllara kıyasla daha kısa olan 86 sayfalık Türkiye bölümünde, seçimler öncesi getirilen kısıtlamalara dikkat çekilmişti. Raporun giriş kısmındaki özette, geçen yıl mayıs ayındaki cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimleri öncesinde toplanma, örgütlenme ve ifade özgürlüklerine getirilen kısıtlamaların yıl içinde Türkiye'deki insan hakları durumunu olumsuz etkileyen önemli bir gelişme olduğu kaydedilmişti.

Raporun özet kısmında 'önemli insan hakları sorunları' şu şekilde sıralanmıştı:

- Zorla kaybetme;
- Hükümet tarafından veya hükümet adına işkence veya zalimane, insanlık dışı veya aşağılayıcı muamele veya cezalandırma;
- Keyfi tutuklama veya gözaltı;
- Yargının bağımsızlığı ile ilgili ciddi sorunlar;
- Siyasi mahkumlar veya tutuklular;
- Başka bir ülkedeki bireylere karşı sınır ötesi baskı;
- Gazetecilere yönelik şiddet ve şiddet tehditleri, gazetecilerin haksız yere tutuklanması veya yargılanması, sansür veya ifadeyi sınırlandırmak için cezai hakaret yasalarının uygulanması veya uygulama tehdidi dahil olmak üzere ifade ve medya özgürlüğüne yönelik ciddi kısıtlamalar;
- İnternet özgürlüğüne yönelik ciddi kısıtlamalar;
- Hükümet dışı kuruluşların ve sivil toplum kuruluşlarının örgütlenmesi, finansmanı veya faaliyetlerine ilişkin aşırı kısıtlayıcı yasalar dahil, barışçı toplanma ve örgütlenme özgürlüğüne yönelik ciddi müdahaleler;
- Bir devletin toprakları içinde hareket ve ikamet özgürlüğüne ve ülkeyi terk etme hakkına getirilen kısıtlamalar;
- Mültecilerin, yaşam veya özgürlük tehdidi gibi ciddi zararlar veya ayrı bir insan hakları ihlali teşkil edecek diğer kötü muameleler dahil işkence veya zulüm görecekleri bir ülkeye geri gönderilmesi;
- Ulusal ve uluslararası insan hakları örgütlerine yönelik ciddi hükümet kısıtlamaları veya tacizleri;
- Aile içi veya yakın partner şiddeti, cinsel şiddet, işyerinde şiddet, çocuk yaşta, erken ve zorla evlilik, kadın sünneti, kadın cinayetleri ve bu tür şiddetin diğer biçimleri dahil toplumsal cinsiyete dayalı kapsamlı şiddet;
- Mülteciler ve Kürt azınlıklar gibi ulusal/ırksal/etnik grupların üyelerini hedef alan şiddet veya şiddet tehdidi içeren suçlar;
- Lezbiyen, gey, biseksüel, transseksüel, queer veya interseks bireyleri hedef alan şiddet veya şiddet tehdidi içeren suçlar.

(DIŞ HABERLER SERVİSİ)