VİDEO

Dalışın püf noktaları: Suyun altında ne var?

Uluslararası arenada dalış ekiplerinin yeni gözdesi Akdeniz, yüzlerce mercan türü ve binin üzerinde endemik deniz canlısıyla dünyada git gide popüler hale geliyor.

ANTALYA - Son yıllarda popülerliği hızla artan ve dünyanın birçok yerinden dalış ekiplerinin yeni rotası haline gelen Akdeniz, yunusuyla, fokuyla, Caretta Caretta'sıyla yeni bir dünyaya kapı aralıyor. Özellikle Antalya Körfezi, 650 kilometrelik güney sahili boyunca pek çok lokasyonda meraklılarını maviliğin gizemine davet ediyor.

DALIŞ KAMPINDA BİR GÜN

Her gün, bir heves eğitime katılıp dalmaya karar veren, sualtı dünyasını merak eden yeni meraklılar ekleniyor bu maceraya. Günün ilk ışıklarıyla başlayan dalış hazırlıklarında neoplenler giyiliyor, tüplü dalacaklar tüplerini, ağırlıklarını takıyor, gözlükler yıkanıp hazırlanıyor ve motorlu bir tekne dalış yapılacak noktaya gitmek üzere denizi yararak ilerliyor. Sadece dalış deneyimi değil, bu tekne seferleri de çok seviliyor.

TEK İHTİYAÇ CESARET

Rota sualtı dünyasını keşfe döndüğünde, son derece renkli ve heyecan verici bir yolculuk başlıyor ve bu deneyim için ihtiyaç olan tek şey, cesaret. Dalış rehberleri bu keyfi, su altında çekilen fotoğraflar ve deniz canlılarıyla kısa süreli dostluklarla pekiştiriyor. Mavinin her tonunun olduğu sıcak sularda, kayaların arasında süzülen taze dalgıçlar, benzerini hiç yaşamadıkları bir anda ilk kez karşılaştıkları canlıları seyrediyor. Burada doğanın kendi işleyişinin ne kadar kusursuz olduğu tekrar görülüyor.

DALIŞ İÇİN EN İDEAL ROTA

Yıl boyunca 18 derecenin altına düşmeyen deniz sıcaklığıyla Antalya, artık dalış turizmi için akla gelen ilk yerlerden. Kış aylarında bile girilebilecek berrak sularla başlayan macera, uçsuz bucaksız sahillerde devam ediyor. Akdeniz’in lacivert görüntüsüne karşıdaki Beydağlarının buğulu tonları da eklenince görmeye doyum olmaz bir manzara ortaya çıkıyor. Sualtında da yaşam en az bu manzara kadar canlı. Deniz çayırları, mercanları ve rengarenk deniz canlılarıyla ünlü coğrafya dünyanın birçok yerinden dalış profesyonellerini kendine çekiyor. Her yıl dünyaca ünlü dalgıçları ve dalış organizasyonlarının temsilcilerini Antalya Kemer’de buluşturan Uluslararası Sualtı Günleri de bu cazibenin bir ürünü. Biz de bu unutulmaz deneyime ortak olduktan sonra öğreniyoruz ki, sualtının Göbeklitepe’si olarak adlandırılan Akdeniz’in yaklaşık 4 bin yıllık geçmişe sahip mirası git gide daha popüler hale geliyor. Burada yüzlerce mercan türü ve binden fazla endemik canlı türü yaşıyor.

DERİNLERDE YENİ BİR DENEYİM

Dalış yapmak isteyenleri gruplar halinde sualtının eşsiz dünyasıyla tanıştıran scuba ve serbest dalış eğitmeni Yusuf Öztürk, yaptığı işi şöyle anlatıyor: “Türkiye'de dalış turizmi çok ilerledi. Geçen senelere göre dalıcı sayısı çok arttı. Denize, kuma, güneşe gelip fikrini değiştirip dalışı deneyimlemek isteyen insanlar yaygınlaştı. Sabah saat 09.00 gibi dalışlarımıza başlıyoruz. Deneme dalışları yoğun bu dönemde. Biz onlara dalışla, malzemelerle ilgili 15 dakikalık bir brifing verdikten sonra 5 metreye eğitmenlerle birebir dalış yaptırıyoruz ve yaklaşık 40 dakika sualtı dünyasıyla tanıştırıyoruz. Günlük rutinimiz bu şekilde.”

NESLİ TÜKENEN CANLILARA DİKKAT

Güney sahilinin aynı zamanda çok zengin bir ekosisteme sahip olduğuna dikkat çeken Öztürk, denizdeki sağduyudan uzak davranışların bölgede yaşayan canlılara verdiği zarardan yakınıyor. Falezlerde doğada nadir görülen Akdeniz fokları, Caretta Caretta gibi canlıların yuvaları olduğundan bahseden Öztürk, sürat teknesi, jet ski kullananların, yüzer iskelelerden denize gidenlerin, tekne turu kaptanlarının ve bölgede dalış yapanların bunun bilinciyle hareket etmeleri gerektiğini vurguluyor: “Fokların yuva yaptığı mağara kovuklarına günde 500 teknenin yüksek ses ve hızla girip çıkması onları tedirgin ediyor. Sürat tekneleri denizin ortasında bir şeye çarpıyor. Bir dönüp bakıyoruz, kaplumbağa paramparça olmuş. Bu hayvanların nesli tükeniyor.”

ESKİDEN HOBİYDİ, ŞİMDİ MESLEK

Tatilcilere tanıtım dalışları yaptıran scuba dalgıç Edanur Sönmez de sualtı rehberliğini şu sözlerle tarif ediyor: “Ben bu sektöre misafir olarak başladım, çok meraklıydım. Sualtı dünyasını keşfetmek, bende özgürlük hissi uyandıran bir deneyimdi. Hobiyi meslek haline getirdim. Ben ilk dalışımda çok heyecanlanmıştım. Başka insanlara da aynı duyguyu yaşatmak istedim. İnsanlara mavinin tonlarını gösteriyorum. Çeşitli canlıları sevdiriyorum. Su korkusu varsa onu yenmesini sağlıyoruz.”

‘2010’DAN BERİ REKOR KIRIYORUZ’

Geçtiğimiz günlerde 100 metreye serbest dalarak kendi dünya rekorunu kıran milli sporcu Şahika Ercümen’in rekor dalışları ekibinden Poyraz Akın, serbest dalışı sadece iş değil yaşam biçimi haline getirenlerden: “Aslında sadece sporcu, sadece yarışmacı olanlar değil yerli, yabancı birçok insan bize bu deneyimin merakıyla geliyor. İnsanlar sudaki sınırlarını denemek için, tüplü dalışın ağırlığından kurtulmak için, daha özgür hissetmek için serbest dalışı tercih ediyorlar. Rekor dalışları bu işin başka bir yönü tabii. Şahika’yla milli takımdan arkadaşız. 2010 yılından beri yapmış olduğu bütün dünya rekoru denemelerinde güvenlik dalgıçlığı ve antrenörlüğü yapıyorum. O zamandan beri denizlerde, göllerde dünya rekorları kırıyoruz. Son rekorunda hem en derinde onu karşılayan güvenlik dalgıcıydım hem de rekor denemesi organizasyonundan sorumluydum.”

'DALMAK, SU ALTINDA UÇMAK GİBİ'

Serbest dalgıç Hakan Baykuşlar ise küçük yaşta başlayıp ilerlettiği bu sporu, yeni meraklıları için şöyle tanımlıyor: “Mindfulness yapan insanlar nefes çalışmaları yaparak ana yaklaşmaya çalışıyorlar. Serbest dalış bunun biraz daha kısa yolu, short cut’ı gibi geliyor bana. Çünkü isteseniz de istemeseniz de dikkatiniz nefeste. Başka dertleri çok düşünemiyorsunuz o an. İnanılmaz keyifli, inanılmaz doyurucu bir his oluyor. Orada gördüğünüz benzersiz yaşam da cabası. Dalmak, suyun altında uçmak gibi. Ben böyle tarif ediyorum. Beklediğimin aksine serbest dalış komünitesi giderek genişliyor. Bu kadar rahat serbest dalış yapan hobidaşlar bulabileceğimi tahmin etmiyordum.”