Çelik: Yunan bakanın bağnaz ithamları tarihe geçecek

AK Parti Sözcüsü Çelik, Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias'ın ziyaretine ilişkin "Son derece bağnaz ithamları diplomasi tarihine bir yakışıksızlık örneği olarak girecektir" yorumunu yaptı.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, AK Parti Genel Merkezi'nde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki Merkez Yürütme Kurulu (MYK) Toplantısı devam ederken basın toplantısı düzenledi.

MYK toplantısında iç ve dış politikalarının yanı sıra sosyal gelişmelerin ele alındığını belirten Çelik, yerel yönetimlerle ilgili faaliyetlerin ve gelecek dönemde atılacak adımların da görüşüldüğünü söyledi.

Çelik, KKTC Anayasa Mahkemesi'nin Kur'an kurslarına ilişkin kararına "Tabii ki Türkiye'nin de atacağı adımlar vardır" yorumunu yaptı.

Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias'ın Türkiye ziyaretini değerlendiren Çelik, "Türkiye'ye Ankara ile konuşmak için gelmemiş, Atina'ya konuşmak için gelmiş. Son derece bağnaz son derece saygısız bir şekilde Türkiye Cumhuriyeti devletini ve milletimizi itham etmesi diplomasi tarihine bir yakışıksızlık örneği olarak girecektir" ifadelerini kullandı.

Çelik, bazı emekli amirallerin açıklamasına ilişkin ise, "Hemen sahiplenenlerin bunu niye sahiplendiği, eğer içeriği ve zamanlaması değiştirilmişse onlara sorulması gereken bir şeydir. Bize sorulması, akılla izah edilecek bir mesele değildir" dedi.

Ömer Çelik'in açıklamaları şöyle: 

DIŞ MÜDAHALE SÖZ KONUSU OLDUYSA: Bu süreç içerisinde AK Parti'yi ve iktidarımızı ima eden Sayın Kılıçdaroğlu'ndan ve bazı CHP'li arkadaşlarımızdan gelen, asla kabul edemeyeceğimiz birtakım yaklaşımlar ve iddialar oldu. Örneğin bu metnin değiştirildiği söylenirken bu metnin değiştirilmesinde ya da bu metnin gece yarısı yayınlanmasında iktidarın sorumluluğu olduğu şeklinde birtakım açıklamalar yapıldı. Şimdi bizim sanki bu işlerin içinde bazı arkadaşlarımız varmış da kumpas kuruluyormuş gibisinden birtakım açıklamalarda var. Bu iddiaların yanlıştır. Eğer bu bildiri değiştirildi ise ya da bu bildirinin gece yarısı yayınlanması konusunda bir dış müdahale söz konusu olduysa o zaman gece yarısı yayınlanır yayınlanmaz ne için bu bildiriye imza atan bazı emekli amiraller hemen bu bildirinin ne kadar önemli olduğunu fikir hürriyetine girdiğini açıklama gayretine girdiler. Emekli amirallerden biri, bildiriye verdikleri cevap sonrasında 'Geceleyin uykulu bir şekilde okumuşlar bu bildiriyi, sabahleyin okurlarsa bu söylediklerinin doğru olmadığını görecekler' dedi. Eğer gece yarısı yayınlanması konusunda bir provokasyon bir manipülasyon varsa bir müdahale varsa ya da bildirinin içeriğinin değiştirildiğine dair bir bilgi varsa bunu o gece yayınlanır yayınlanmaz ben bu bildirin arkasındayım diyen birtakım emekli amirallere soracaklar.

AKILLA İZAH EDİLECEK BİR MESELE DEĞİL: Değiştirildiği bilgisi sayın Kılıçdaroğlu'na kimden gelmiştir o da kendisinin, değiştirdikten sonra diğer amiraller o gece yarısı buna hemen ben bunun arkasındayım diye tweet atanlar bazı emekli generaller bunu niye yapmıştır? Onun izahı, sayın Kılıçdaroğlu'nun yapacağı izahtır. Hemen sahiplenenlerin bunu niye sahiplendiği, eğer içeriği ve zamanlaması değiştirilirmişse onlara sorulması gereken bir şeydir. Bize sorulması, akılla izah edilecek bir mesele değildir. 

TAVIRLARINI ÖRTMEK İÇİN 128 MİLYAR DOLAR MESELESİNİ ORTAYA ÇIKARTIYORLAR: CHP Sözcüsü Faik Öztrak'ın açıklamasında, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar'ın "sarıklı amiral" konusuna olumlu baktığını iddia ettiğini söyleyen Çelik, şu ifadeleri kullandı: Türk Silahlı Kuvvetleri'ndeki disiplin süreci devam ediyor. Her fırsatta yargı diyorsunuz, usul diyorsunuz. Ne yapılsın? Silahlı Kuvvetler kendi soruşturmasını, kendi yöntem ve usulleriyle tamamlamasın mı? O görüntüye olumlu bakmıyoruz, hiçbir şekilde doğru ve meşru kabul etmiyoruz. Silahlı Kuvvetlerin kendi disiplin yönetmeliği içerisinde gerekeni yapacağına da inanıyoruz. O görüntüye vurgu yapanlar, o görüntünün yanlışlığına vurgu yapmakla kalsalardı yine anlamlı bir iş yapacak. Hayır, o görüntüye vurgu yaparak emekli amirallerin müdahalesini meşrulaştırmaya çalışıyor. O görüntüyü kabul etmiyoruz. Deniz Kuvvetlerinde, ordumuzda böyle bir görüntü kabul etmiyoruz. Bu şekildeki bildiriyi de kabul etmiyoruz. Silahlı Kuvvetlerin disiplini bizim için son derece önemlidir. Emekli amiraller bildirisi konusundaki sınıfta kalan tavırlarını örtmek için 128 milyar dolar meselesini sürekli ortaya çıkarıyorlar. En güzel cevabı kendi milletvekilleri verdi. 'Ekrana bakarsanız, ekonomi okur yazarlığınız da varsa onu görürsünüz.

ATİNA'YA KONUŞMAK İÇİN GELMİŞ: Yunanistan devlet yetkililerinin ülkemizi ziyaretlerinden memnuniyet duyarız. Geleneksel misafirperverliğimiz ve diplomasi geleneğimiz çerçevesinde sorunları konuşmaktan da büyük bir memnuniyet duyduğumuzu ifade ediyoruz. İstikşafi görüşmeler konusunda da söyledik istikşafi görüşmelerin kesilmesine sebep olan biz değiliz, buna sebep olan Yunan tarafıydı sonradan yeniden başlamasından duyduğumuz memnuniyeti de anlattık. Fakat biz burada gördük ki Yunanistan Dışişleri Bakanı (Nikos Dendias) Türkiye'ye Ankara ile konuşmak için gelmemiş, Atina'ya konuşmak için gelmiş. Son derece bağnaz son derece saygısız bir şekilde Türkiye Cumhuriyeti devletini ve milletimizi itham etmesi diplomasi tarihine bir yakışıksızlık örneği olarak girecektir.

AB'Yİ İSTİSMAR EDEN BİR AÇIKLAMA: İlk defa bir bakanın, Yunanistan Dışişleri Bakanı'nın kendi ülkesinin egemenliğinden bahsederken kendi ülkesinden değil Avrupa Birliği'nden bahsettiğini gördük. Kendi ülkesinin egemenliğini korumak için kendi ülkesinin kurumlarına atıf yapmayan, Avrupa Birliği'ni istismar eden, kendisine kalkan yapan bir açıklamayı ilk defa ben bir dışişleri bakanından bu şekilde duymuş oldum. Netice itibarıyla bu sorunların neden çözülemediği anlaşıldı. 

YUNAN DEVLET ANLAYIŞINDA KRİZ VAR: Karşı karşıya kaldığımız bağnazlık ve saygısızlığa rağmen, ki bağnazlığın ve saygısızlığın olduğu yerde diplomasi olmaz, müzakere sürecini akıllı bir dille, akıllı bir devlet anlayışıyla ve müzakerenin yöntemlerine karşılıklı saygıya uygun bir şekilde biz sürdürmeye hazır olduğumuzu söylüyoruz. Ama bir Dışişleri Bakanı buraya gelecek, dış politikanın dinamikleri hakkında, dış politikanın yöntemleriyle konuşmayacak, onun yerine kendi ülkesinin iç siyasetindeki siyasi kariyerine Ege'deki ve Doğu Akdeniz'deki meseleleri maalesef istismar konusu haline getirecek. O zaman tabii buradan bir şey çıkmaz. Dolayısıyla Dışişleri Bakanı'nın yaptığı konuşma, Türkiye ile ilgili Yunanistan arasında bir krizi göstermekten çok dışişleri olarak atanmış birisinin, dış politika yapmak yerine Yunan iç siyasetine oynamak şeklinde bir Yunan devlet anlayışı ile ilgili bir krizi göstermektedir.

HEPSİNİ ÖLÜME TERK ETTİLER: İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun sosyal medya hesabından yayınladığı videoda, Yunanistan sahil güvenlik unsurlarının içinde 41 kişinin olduğu mülteci botuna yaptığı müdahaleye ilişkin görüntüleri paylaştığını hatırlatan Çelik, şöyle dedi: Bu 41 kişiyi, üzerine benzin dökülerek yakılmak istenen Avrupa Birliği üyesi bir ülkenin yapmaya çalıştığı bu zalimane davranışı durduran kim? İşte milletimizin asil evlatları, Sahil Güvenlik güçlerimiz. 3 yılda 80 binden fazla mülteciyi botlarını şişleyerek, Yunanistan sahil güvenlik unsurlarının elbiselerini giymeyip sivil elbise giyip, öldürmeye kalkarak, üzerlerindeki eşyalarını alarak çıplak bir şekilde bizim kara sularımıza ittiler ve bunların hepsini ölüme terk ettiler. Böyle bir durumda bu insanların hayatta kalma imkanı yok. Yunanistan'ın sahil güvenlik unsurları resmen şu görüntüde de olduğu gibi benzin dökerek yakmaya çalışarak bir katliama imza atmaya çalışıyor. Sırp kasaplarının yaptığına benzer bir şekilde geçmişte dünyadaki başka örneklerde Ruanda'da olduğu gibi. 

DEMOKRASİYİ AKDENİZ'İN SULARINA GÖMDÜNÜZ: Türk sahil güvenlik unsurlarının olay yerinde bulunmaması halinde Akdeniz bu mültecilere mezar olacaktır. Ondan sonra da çıkacaklar 'Avrupa Birliği'ne üye olmakla gururluyuz' diye bahsedecekler. Defalarca söyledim, siz demokrasinizi önce Akdeniz'in sularından kurtarın, demokrasi dediğiniz, insan hakları dediğiniz, uluslararası ilişkiler dediğiniz değerleri Akdeniz'in sularına gömdünüz siz. Önce Akdeniz'in sularından kurtarın, ondan sonraki diğer meseleler hakkında konuşmaya çalışın.

AB BUNUN KARŞISINDA SUSUYOR: Yunanistan bütün Yunan meselesini bir AB meselesi haline getirmeye çalışıyor ya, Avrupa Birliği de sürekli olarak 'Biz üyemizin arkasındayız' diyor, Yunanistan kara suları aynı zamanda Avrupa Birliği kara sularıdır. Bu, Avrupa Birliği'nin sınırları içerisinde gerçekleşiyor, Avrupa Birliği'nin kara suları içerisinde gerçekleşiyor. Buna ne diyorlar? İkinci Dünya Savaşı'ndan beri Avrupa'da görülmemiş böyle görüntüler, buna ne söylüyorlar? Bunu herkesin duyması gerekiyor. Dolayısıyla botları batırmak, 3 yılda 80 binden fazla mülteciyi bizim karasularımıza itmek gibisinden vahşi eylemler gerçekleştirdiler. Uluslararası kurumlar, Avrupa Birliği maalesef bunun karşısında susuyor.

AFGANİSTAN'DAKİ İSTİKRARSIZLIK TÜRKİYE İÇİN TEHDİT: Şimdi Türkiye, Katar, Birleşmiş Milletler'in eş düzenleyiciliğinde Afganistan İslam Cumhuriyeti ve Taliban arasında bu görüşmeler gerçekleşecek. Tabii bu Afganistan'da barışın sağlanması, birleşik, egemen ve bağımsız bir Afganistan'ın tesis edilmesi bizim milli güvenliğimiz açısından da çok önemlidir. Çünkü Afganistan'daki istikrarsızlık kuzeyden ve doğudan gerek terör açısından gerek göç açısından gerek uyuşturucu ticareti açısından Türkiye için tehdit oluşturmaktadır. Dolayısıyla milli güvenliğimiz açısından da Afganistan barış sürecine verdiğimiz destek stratejik bir destektir. Aynı şekilde öteden beri diplomatik ilişkilerimizin olduğu kardeş ülkeye dönük olarak Türkiye'nin bu şekilde ev sahipliği yapması da önemli olacaktır. Siyasi çözüm için yol haritasının ortaya çıkmasını destekliyoruz. Türkiye bir kere daha dünya barışına katkıda bulunan bir müzakere devleti olarak bu ev sahipliğini gerçekleştirecektir.

KARADENİZ'DE ÇATIŞMA İSTEMİYORUZ: Yakından takip ettiğimiz konulardan biri de Ukrayna ve Rusya arasındaki ihtilaf. Bölgede gerilim giderek yükseliyor. Biz bu gerilimin Rusya, Ukrayna ve AGİT arasındaki üçlü temas grubu çerçevesinde diplomasi yoluyla çözülmesini istiyoruz. Karadeniz'de herhangi bir çatışmanın olmamasını istiyoruz.

KAPSAMLI ATEŞKESE DÖNÜLMELİ: Ukrayna'yla da yakın ilişkilerimiz var, Rusya'yla da yakın ilişkilerimiz var. Özellikle son zamanlarda Ukrayna'yla ilişkilerimizin başka devletlere karşı bir tutum gibi algılanması söz konusu oldu. Türkiye sadece kendi milli güvenliği açısından ikili ilişkiler kurar, herhangi bir devlete karşı bir tutum içerisine girmez. Sonuç olarak Temmuz 2020'deki kapsamlı ateşkese dönülmesini arzu ediyoruz. Bu son derece önemlidir. Ukraynalı 20 askerin ölmesi, Rusya'nın Donbas'ın doğusuna, Ukrayna'nın doğusuna tahkimatına artırması, Karadeniz'deki bu yoğunluk kimsenin faydasına olmayacaktır. Bu sürecin de diplomatik bir şekilde çözümü noktasında Rusya-Ukrayna arasında, AGİT'le birlikte kurulan üçlü temas noktası çerçevesinde çözülmesini arzu ediyoruz.

İKİ ÜLKENİN TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜNÜ SAVUNUYORUZ: Şöyle bir mantıksızlık var. Türkiye Rusya ile ilişkileri bozmak için tutacak Suriye'den Ukrayna'ya savaşçı taşıyacak. Bu mantıksız bir şey. Biz Rusya ile Suriye'de iş birliği yapıyoruz. Bazı şeyleri birbirine karıştırmamak lazım. Biz Rusya ile güçlü komşuluk ilişkileri geliştirdiğimiz gibi Ukrayna ile de güçlü ilişkiler geliştiriyoruz. Şöyle bir şey yapılmaya çalışılıyor. Rusya ile ilişki geliştiriyorsan Rusya'nın Ukrayna tezine destek ver. Ukrayna ile ilişki geliştiriyorsan Ukrayna'nın Rusya tezine destek ver. Biz bunun yerine diyoruz ki çözüm olan diplomasidir. Ukrayna'nın da Rusya'nın da toprak bütünlüğünü savunuyoruz. Kırım ilhakını tanımıyoruz ama sonuç diplomasidir. Ukrayna-Rusya ve AGİT arasındaki üçlü temas grubu hayata geçmelidir ve 2020'deki kapsamlı ateşkese geri dönülmelidir diyoruz.

MİLLETE KARŞI BİR MEVZUAT OLABİLİR Mİ?
: (KKTC Anayasa Mahkemesinin Kur'an kurslarına ilişkin kararı) Din ve vicdan özgürlüğünü engelleyen bir karar. Hiçbir mevzuat temel hak ve hürriyetlerden yüksekte duramaz. Türkiye'yi, geçmişteki dönemlerde mahveden şey konjonktür hazretleri ile mevzuat efendinin iş birliğiydi. Bunlara başvurarak Türkiye'nin demokratik süreçlerini felç ederlerdi. Millete karşı, milletin hak ve hürriyetlerine karşı bir mevzuat olabilir mi? Söz konusu değil. Hemen değiştirilir. Orada bir sıkıntı varsa bunu değiştireceksin. Din ve vicdan hürriyetini engelleyen bir karar alıp, sonra oradaki birtakım baro mensuplarının üzerinde tepindiği gibi bunu üstelik laikliğin zaferi gibi ilan etmek çok ilkel bir yaklaşım.

KARARIN LAİKLİKLE İLGİSİ YOK: Tabii ki Türkiye'nin de atacağı adımlar vardır. Sayın Tatar da bunun düzeltilmesi gerektiğini ifade etti. Koordinasyonlu bir şekilde bu süreci takip etmeye devam edeceğiz. Laiklik prensibi son derece değerli, toplumsal barışı koruyan bir prensiptir. Laiklik prensibini güçlü bir şekilde savunuyoruz. Anayasa Mahkemesi kararının laiklikle ilgisi yok. Konjonktür hazretleri ve mevzuat efendiye demokrasiyi kurban edemeyiz. 

ÇIKIP ÖZÜR DİLEMELERİ GEREKİYOR: Ömer Çelik, CHP'nin hizmet damgalı pasaportla ilgili iddiaların sorulması üzerine şu yanıtı verdi: Birkaç milletvekili çıktı 'Bunu AK Parti belediyeleri yapıyor' dedi. 'AK Parti belediyeleri yapıyor' derken, AK Parti Teşkilatlarıyla ilgili organize bir durummuş gibi sundu. Şimdi bugün gördük ki aynı durum CHP ve İYİ Parti belediyelerinde de varmış. AK Parti'ye ait bir organizasyonmuş gibi göstermeye çalışanların kimler olduğu da biliniyor. İsimler, attıkları twitler, yaptıkları beyanlar belli. Çıkıp özür dilemeleri gerekiyor. Kendi belediyelerinde çıktı işte.

SORUŞTURMANIN GÜÇLÜ BİR ŞEKİLDE ARKASINDAYIZ: Diyor ki 'Gri pasaportları o vermiş açığa çıkarsın.' İçişleri Bakanlığı zaten soruşturmayı yürütecek, açığa çıkarıyor. Siz İçişleri Bakanlığı yetki alanındaki her verilen belgeden netice itibarıyla bu her kişinin sorumluluğunu alabilecek durumda olamazsınız ki. Her nüfus cüzdanı verdiğinizin suç işlememesini garanti ediyor musunuz? Yarın suç işleyebilir diye nüfus cüzdanı vermeyelim mi diyorsunuz. Bu arkadaşlarımızın kendisine soralım. Her CHP üyelik kartı verdiğinizin sütten çıkmış ak kaşık olduğunu iddia edebiliyor musunuz, buna kefiliz diyebiliyor musunuz? İçişleri Bakanlığı ve bürokrasisiyle nedir bu husumetleri onu da bilmiyorum. Biraz böyle izanlı, mantıklı bir argüman getirmek gerekir. Sonuç olarak şu partiden, bu partiden, AK Partili olan CHP'li ve İYİ Partili olan, belediyelerden bu şekilde bir tablo ortaya çıktı. İçişleri Bakanlığımız bunu soruşturacak ve netice itibarıyla kusur, hata, yanlış ve suç ne varsa yargıya intikal edecek. Biz de bu şekilde soruşturulmasının güçlü bir şekilde arkasındayız. Her şeyin şeffaf bir şekilde ortaya çıkmasını istiyoruz. (HABER MERKEZİ)