YAZARLAR

Bu 'Eternals' sonsuza kadar kalır mı?

"The Eternals", entrikası ve işleyişi açısından bazı açıklar verse de 'estetik' açıdan özelliğini ortaya çıkarıyor. Genelde 'bağıran' renkler ve pek özgünlük taşımayan evrenlerde geçen bu hikayeler Zhao’nun kamerasıyla daha 'kişisel' bir boyuta geçiyor. Çoğunlukla Marvel yapımlarının seçtiği kişiliksiz beton ve cam siteler yerini görkemli kayalıklar ve yeşilliklerle dolu bir doğaya bırakıyor.

Sinema dünyasının son 15 senesini adeta 'kasıp kavuran' Marvel yapımlarının "Avengers: Endgame" filmiyle layığıyla bir final yaptıktan sonra belki yavaşlayacağı, 'durulacağı', hatta belli bir ara verebileceği öngörülüyordu ama bizce kimse bu serinin 'gerçekten' bittiğine inanmıyordu. Bu 'inanmamakta' kuşkusuz Marvel hayranlarının 'gönül bağının' da etkisi vardı ama devamının geleceğinin asıl işareti Marvel (ve en büyük rakibi DT Comics) filmlerinin çok zengin bir çizgi roman 'madeninden' uyarlanmasıydı. (Gerçi Marvel uyarlamaları bu filmle 25 sayısına ulaştı!)

Bu yeni, 'sıfırlanmış' kadroyla, birbirinden ünlü isimlerden oluşan 'eski' Avengers kadrosuyla arasına net bir çizgi çeken "The Eternals", asıl olarak yönetmenlik koltuğunda oturan kişinin hiç beklenmedik olmasıyla dikkat çekiyor. Zira "The Eternals" filminin dümeninde bu sefer Marvel ailesinin gediklilerinden biri değil, son filmi "Nomadland"le büyük beğeni kazanmış Chloé Zhao bulunuyor. Zhao’nun "Nomadland"la etkileyici bir 'yükseliş' yakalayıp bütün önemli Oscar ödüllerini topladıktan sonra çok daha 'kişisel' bir kariyer inşa edeceğini düşünürken onu (anlaşmaya en baştan yapmış olsun veya olmasın!) bu kadar büyük bütçeli ve 'popüler' tarzda bir yapımın başında görmek ister istemez bir şaşkınlık yaratıyor. Aklımızda, yapımcılar tarafından adeta 'altın yumurtlayan tavuğu' bırakmama uğruna 'genç bir yönetmenin yeteneği heba edildi mi?' sorusu belirmekle birlikte sonrasında onun sadece filmin 'isim' kısmında değil 'içinde' olduğunu anlıyoruz… Ve sonuç olarak 'iyi ki' diyoruz.

"The Eternals", insanlığın varoluşundan beri kendilerine dünyayı 'Deviant'lar adındaki canavarlardan koruma görevi verilmiş bir 'süper kahramanlar’ grubudur. 'Kökü kurutulmuş' sanılan Deviant’lar binlerce yıldan sonra tekrar ortaya çıkarlar ve artık 'dağılmış' ve her biri kendini yoluna gitmiş 'Eternal'lar bu düşmana karşı savaş açmak için tekrar toplanırlar.

YENİ BİR EVREN

Baştan belirtmekte yarar var: "Eternals" filmi, her yeni Marvel uyarlaması açıklandığında 'ellerini ovuşturan' ve büyük bir hevesle sinema salonlarına koşan, türün hayranlarına özellikle ilk saatinde ufak bir 'düş kırıklığı' yaşatabilir. Öte yandan bu hayran kitlesinin dışında kalan seyirciler için ise bir 'merak' söz konusu. Çünkü bu kadar 'içsel' ve doğallıktan yana bir yönetmenin 'uçuk' kavgaların arasında neleri 'ölümsüzleştirmeye' çalışacağını görmek istiyoruz.

Yönetmen, bu filmle zor bir işin altına giriyor: Büyük kitleye biraz 'yabancı' olan süper kahramanların binyıllara yayılan, dünyanın dört bir yanında yaşanan maceralarını sunmak ve bunu yaparken de onları olabildiğince insanileştirmek, psikolojik katmanlarını göstermek ve dramatik bir ton tutturmak…

Klasikleşmiş Marvel uyarlamalarının 'uçarı' ve eğlenceli havasından kendisini sürekli uzak tutan Zhao, filmin temposunu düşürmek uğruna kurduğu hikayenin 'çatısı' ve 'çıkış yolları' üzerine konsantre olmuş gibi duruyor. Çünkü evet, "The Eternals" göreceli olarak yavaş akan bir film. Özellikle diğer Marvel uyarlamalarıyla kıyasladığımızda… Buna rağmen yönetmen seyirciyi Güney Amerika’nın ormanlarından Mezopotamya’ya kadar birçok bölgeye 'savuruyor' ve hikâyenin gidişindeki bu 'mekan', zaman hatta 'çağ' değişimi yavaş yavaş kurulacak ve 'şekil alacak' esas entrikaya kadar biraz şiirsel, egzotik ve hoş bir hava estiriyor.

İNANDIRICILIK VE ORİJİNALLİK SORUNLARI

Ancak ne yazık ki hikâye tam anlamıyla başlamışken yönetmen, aksiyonu ikinci plana atıp ya da en azından sadece bu doğrultuda gitmeyip, karakterlerin değişik yönlerini, birbirlerine olan bakışlarını tasvir eden duygusal sekanslara yoğunlaşınca film sendelemeye başlıyor. Zhao’nun süper kahramanlarının insani yanlarını öne çıkarmak isteği ne kadar iyi niyetli olursa olsun bunun beyazperdede yansıması sanki biraz 'sakarca', hatta amatörce duruyor. Oysaki film, insanlık, inanç, iyilik/kötülük ilişkisi gibi ilginç konulara girebilecek bir potansiyele sahip. Bu potansiyelin bir kısmı, biraz klasik bekleyişler, her şeyi fazla (!) açık etmeler ve basit romantik sahnelerle güç kaybediyor. Daha doğrusu oldukça üst bir seviyeye çıkabilecekken bu fırsat tepiliyor!

Üstelik filmde bir ritim 'düzensizliği' de göze çarpıyor. Son sekanslarda 'baş döndüren' ve ölçüsüz bir hız kendini gösteriyor. Ayrıca sanki filmin yapımcıları (çok büyük ihtimalle) çekilecek devam filminin gişe hasılatını hesap ederek hikâyeyi 'ucu açık' bir yere bağlamak istiyorlar. Sonuçta film sanki bu 'ilk adımla' kendine yetebilecekken, iki bölümden oluşma zorunluluğuna boyun eğiyor.

KADIN KARAKTERLERİN ÖNE ÇIKMASI

Bütün bunlara rağmen yönetmen 'teslim bayrağını' çekmiyor. Filmini bir şekilde ilerletiyor ve bunu büyük ölçüde iyi sonuçlar aldığı oyunculuk performansları ile taçlandırıyor. Her ne kadar filmdeki erkek karakterlerden bazıları yeteri kadar 'yer' bulamasa ve 'tutuk' dursa da özellikle Angelina Jolie ve Gemma Chan’ın başını çektiği kadın kahramanlar adeta 'ışıldıyor'! Salma Hayek ve Lauren Ridloff gibi isimler de karakterlerine gerçek bir yoğunluk ve özellik katmayı başarıyorlar.

"The Eternals", entrikası ve işleyişi açısından bazı açıklar verse de 'estetik' açıdan özelliğini ortaya çıkarıyor. Genelde 'bağıran' renkler ve pek özgünlük taşımayan evrenlerde geçen bu hikayeler Zhao’nun kamerasıyla daha 'kişisel' bir boyuta geçiyor. Çoğunlukla Marvel yapımlarının seçtiği kişiliksiz beton ve cam siteler yerini görkemli kayalıklar ve yeşilliklerle dolu bir doğaya bırakıyor. Bu noktada güzel manzaraları ılık, altınımsı bir ışıkla süsleyen görüntü yönetmeni Ben Davis’in de hakkını teslim etmemiz gerekir.

Aksiyon sekansları ise türde bir devrim yaratmasa da beklentileri karşılıyor. Dozunda akan ve 'canhıraş' bir şekilde kurgulanmayan bu sekanslar genelde göz dolduruyor.

Bir parantez de filmin müziklerini besteleyen Ramin Djawadi’ye açmamız gerekir: Sadece birkaç sene içerisinde Hollywood sinemasının referans aldığı, "Westworld" ve "Game of Thrones" dizilerinin jenerik müziğinin yaratıcısı Djawadi, bütün ustalığını konuşturarak hem hikayenin daha 'usul' anlarına hem de adrenalinin tavan yaptığı çarpışma sekanslarına çok hoş 'nüanslar' katıyor. Zaten hatırlanacağı üzere kendisi Marvel dünyasına (ilk Iron Man’in müziği) yabancı bir isim değil!

Sonuç olarak yönetmen Chloé Zhao içinde 'kendini fazla kaybetmeden', eli yüzü düzgün bir yapım çıkarmış. Kendisinden beklentilerimiz daha farklıydı ama bizce Marvel dünyasında 'boğulmadan' ufak izler bırakmak da kolay bir şey değil!


Kerem Bumin Kimdir?

1976 yılında Paris'te doğdu. 1994 yılında İzmir Özel Saint-Joseph Lisesinden mezun oldu. 1996-2000 yılları arasında Strasbourg Sosyal Bilimler Fakültesinde (USHS) Tarih ve Edebiyat bölümlerinde okudu. Ardından 2000 yılında İstanbul'a geri dönüp 2004 yılında Bilgi Üniversitesi Sinema/ Televizyon bölümünden mezun oldu. 2004 yılından itibaren çeşitli uzun ve kısa metrajlı sinema filmlerinde ve Belgesel filmlerde yardımcı yönetmen olarak görev aldı. Semih Kaplanoglu'nun 'Süt' adındaki sinema filminin ekibinde yer aldı. Son birkaç yıldır Yunan yönetmen Angelos Abazoğlu ile birlikte, Arte kanalı için Belgesel filmler üzerinde çalışmaya devam ediyor . Gazete Duvar'da sinema filmleri üzerine eleştiriler yazıyor .