Boğaziçi'nde öğrencilere polis saldırdı

Boğaziçi Üniversitesi'ne Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından AK Partili Melih Bulu'nun rektör olarak atanması öğrenciler tarafından tepkiyle karşılandı. Üniversitenin önünde eylem yapan öğrenciler, "Kayyım rektör istemiyoruz" dedi. Üniversite kampüsünün girişinde barikat kuran polis içeri girmek isteyen öğrencilere biber gazıyla saldırdı.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - AK Partili Melih Bulu'nun Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle Boğaziçi Üniversitesi'ne rektör olarak atanması nedeniyle öğrenciler üniversite önünde eylem yaptı. Öğrenciler "Kayyım rektör istemiyoruz", "Melih Bulu rektörümüz değildir", "Üniversiteler bizimdir bizim kalacak", "Üniversiteler bizimle özgürleşecek" sloganları attılar. Kampüsün girişine kurulan barikatın kaldırılması için polise seslenen öğrenciler barikatı zorladı. Bunun üzerine polis öğrencilere saldırdı. İki öğrenci gözaltına alındı. Öğrenciler polisin saldırısı karşısında, "Ya hep birimiz ya hiçbirimiz",  "Polis üniversiteden defol" sloganları atıyor.

'ASIL SORUNUMUZ ÖZGÜRLÜK'

Bütün demokratik uygulamalar hiçe sayılarak üniversiteye rektör atandığını söyleyen öğrenciler Bolu'yu derhal istifaya çağırdı. Üniversite kampüsü önünde bir araya gelerek basın açıklaması yapan öğrenciler şunları söyledi: "Bu atamayı kabul etmiyoruz. Yine bir gece yarısı üniversitemize rektör atamasıyla karşılaştık. Üniversiteler fikir üreten yerlerdir. Üniversite mensuplarının iradesi hiçe sayılarak rektör ataması politiktir. Ortaya çıkan antidemokratik uygulamaların üniversitemize zarar verdiğini söylemek zorundayız. Üniversitelerin herhangi bir kişi veya kurumun siyasi aracı olarak kullanılmaması bilimsel açıdan vazgeçilmezdir. Rektör, dekan, bölüm başkanı gibi yöneticiler atanmayla değil seçimle gelirler. Boğaziçililer olarak asıl sorunumuz akademik özgürlük meselesidir. Bu sorunun çözümü ise üniversitelerin iradeleriyle belirlenir. Üniversitemiz karar alma mekanizmalarına yapılan müdahaleyi kabul etmiyoruz"

Tüm üniversitelere yapılan rektör atamalarının geri çekilmesi talebinde bulunan öğrenciler, diğer üniversitelerden destek isteyerek rektör ataması kararından vazgeçilene kadar mücadele edeceklerini söyledi.

BOĞAZİÇİ ÖĞRENCİLERİNE DİĞER ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERDEN DESTEK: CEVABIMIZ NET OLACAK

ODTÜ, İstanbul Üniversitesi gibi birçok üniversiteden öğrenciler Boğaziçili öğrencilerin eylemine destek verdi. ODTÜ'lü öğrenciler, "Onlar öğrencilerinin sesinden korkuyorlar biz korkmuyoruz. Bir gün bu bataklık son bulacak. Kayyım rektörler gidecek üniversitelerde biz kalacağız" dedi.

Marmara Üniversitesi öğrencileri, "Marmara Korktukları şey bizim dayanışmamızdır. Bunu geri püskürtmemizin ilk yolu birliğimiz ve dayanışmamızdır" sözleriyle eyleme destek verdi.

İstanbul Teknik Üniversitesi öğrencilerinin açıklamasında, "Bu eylemi selamlıyoruz. Yanınızdayız. Bu mücadele bütün gençliğin mücadelesidir. Bu sadece gençlerin de değil bütün emekçilerin de mücadelesidir. Bu dayanışmanın sonucunda sadece kayyım rektörler değil başkaları da gidecek" ifadelerini kullandı.

Yıldız Teknik Üniversitesi öğrencileri de, "Boğaziçi Üniversitesi'ne kayyım atamasına karşı cevabımız çok net ve açık olacak" dedi.

Öğrencilerin açıklamasının tam metni şu şekilde:

2016 yılında yapıldığı gibi, yine bir gece yarısı tepeden inme bir şekilde üniversitemize yapılan yeni bir “rektör” atamasıyla karşı karşıyayız. Üniversitemizde yerini yıllardır koruyan demokrasi anlayışı ile 2016 yılına kadar seçimler neticesinde belirlenen rektörlerimizin yerine; 2016’dan sonra anti-demokratik bir şekilde tek elden kayyumlar atanmaya başlanmıştır. Üstelik, Boğaziçi Üniversitesine 1980’lerin askeri rejim döneminden beri ilk defa okul dışından bir rektör ataması yapılmıştır. Bu durum 2016’dan bu yana sürmekte olan ve rektör seçimlerini ortadan kaldıran anti-demokratik uygulamaların bir devamıdır.

Üniversiteler bir ülkenin bilim ve fikir üreten, özgür düşünceyi besleyen en değerli kurumlarıdır ve bu kurumların sürdürülebilmesi ancak akademinin özerkliği ile mümkündür. Akademi, ideolojiler ve siyaset üstü bir oluşumdur; ancak üniversite mensuplarının iradesinin hiçe sayılarak üniversitemize bir rektör atanması politiktir. Biz Boğaziçili öğrenciler olarak, üniversitemizin ilkelerine ve kültürüne binaen, üniversitemizin özerkliğinin; kişiliğine ve geçmişine bakılmaksızın tepeden atanan herhangi bir akademisyen ile değil, üniversite mensuplarının yaptığı demokratik yollarla belirlenen bir rektör seçimiyle sağlanacağını savunuyoruz. Bu şartlar sağlanmadığında, ortaya çıkan anti-demokratik uygulamaların üniversitemize zararlar verdiğini üzülerek görmekteyiz. Bu zararların en aza indirilebilmesi için üniversite senatosunun 2012 yılında kabul ettiği Akademik İlkelere bağlılığımızı yinelemek isteriz:

1. Üniversitelerin herhangi bir kişi ya da kuruluşun etki veya baskısına maruz kalmaması ve siyaset aracı olarak kullanılmaması, bilimsel ve toplumsal gelişim açısından vazgeçilmezdir.
2. Üniversitelerde karar alma yetkisinin demokratik yöntemlerle seçilmiş kurullarda ve akademik yöneticilerde olması özerklik için şarttır. Rektör, dekan, enstitü müdürü, yüksekokul müdürü, bölüm başkanı gibi akademik yöneticiler atamayla değil seçimle belirlenmelidir.
3. Üniversitelerin, özerk anayasal kurumlar olarak, akademik programlarını ve araştırma politikalarını öğretim elemanlarınca ve/veya üniversite kurullarınca kararlaştırılarak belirlemesi, bilimsel özgürlüğün ve yaratıcılığın şartlarındandır.

Boğaziçililer olarak asıl sorunumuz Melih Bulu’nun akademik geçmişi ve şahsi duruşundan da ötedir. Sorun isimlerden bağımsız bir demokrasi, akademik özerklik, fikri özgürlük meselesidir. Bu sorunun çözümü ise üniversitelerin kararlarının ve rektörlerin, üniversitelerin iradeleriyle belirlenmesidir. Bu nedenle bir kez daha söylüyoruz ki:
Üniversitemizin karar alma mekanizmalarındaki özerkliğine, demokratik ilkelerine, düşünce özgürlüğüne ve seçim yapma iradesine yapılan müdahaleleri kabul etmiyoruz. Kayyum rektör istemiyoruz ve duruşumuzdan vazgeçmiyoruz.

Taleplerimiz şunlardır:

-Tüm üniversitelerdeki kayyum rektörlerin istifasını, bütün rektörlerin demokratik yöntemlere uygun olarak seçimle belirlenmesini istiyor ve akademisyenlerden acilen yeni bir seçim düzenlemelerini talep ediyoruz.

-Bu demokratik tavır ve zorunluluğun bütün üniversitelerde yer bulması için hem diğer üniversitelerden öğrenci arkadaşlarımızı hem de mezunlarımızı bize destek olmaya çağırıyoruz.

Kabul etmiyoruz, vazgeçmiyoruz!

Boğaziçi Üniversitesi Öğrencileri

'DEMOKRATİK, ÖZERK ÜNİVERSİTE'

Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği, yaptığı açıklamada atamaya tepki göstererek şunları ifade etti:

“KHK ile Rektör ataması üniversitelere siyasi bir darbedir. Kabul edilemez” demiştik ve yine tekrar ediyoruz: 29 Ekim 2016 tarihinde 676 sayılı KHK’nin 85. Maddesi ile rektör seçimleri ile ilgili yapılan düzenleme üniversitelerin yönetimini siyasi iradenin tasarrufuna bırakmakta ve üniversite bileşenlerinin iradesini yok saymaktadır. Nitekim, evrensel olarak akademik özgürlüklere sahip olması, demokratik ve özerk olarak yönetilmesi gereken üniversiteler bu düzenleme ile her geçen gün üniversiteler anlayıştan daha fazla uzaklaşmaktadır.

Parti üyelerinin, üniversitelere rektör olarak atanmasında Boğaziçi Üniversitesi ilk değildir. Daha öncede Ankara Üniversitesi, İstanbul Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Kütahya Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Dokuz Eylül Üniversitesi vb. örneklerinde de gördüğümüz gibi eski milletvekili adaylarının ve/veya parti yönetici kadrolarının doğrudan üniversite yönetimlerine getirilmesi, üniversiteleri siyasi iktidarın arka bahçesi haline getirme uğraşının önemli bir ayağını oluşturmaktadır. Tekrar ediyoruz: Bu kabul edilemez!

ÜNİVDER olarak, üniversite yönetiminin tüm üniversite bileşenlerinin özgür iradesini yansıtan seçimler ile belirlendiği, özgür, demokratik ve özerk üniversite talebimizi her koşulda savunmaya devam ettiğimizi, dolayısıyla da Boğaziçi Üniversitesi başta olmak üzere tüm atamaların bir an önce geri çekilmesini ve OHAL şartlarının kaldırılarak üniversitelerde demokratik özerk bir işleyişin gerçekleşmesini talep ediyoruz."

'MEZUNLAR OLARAK BU'RADAYIZ; KABUL ETMİYORUZ, VAZGEÇMİYORUZ'

Boğaziçi Üniversitesi için Mezunlar Girişimi de yaptığı açıklamada şunları söyledi:

Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyeleri, çalışanları, öğrencileri ve mezunlarının iradesi, hiçbir demokratik süreç işletilmeden, tepeden inme bir rektör atamasıyla bir kez daha hiçe sayılmıştır.

Üniversitelerde kurumsal özerklik, demokratik katılım ve akademik özgürlük ilkelerini sadece kendi kurumumuz değil, toplum yararı ve özellikle gençlere yetişmeleri için sağladığımız ortam ve devredeceğimiz kurumsal miras için savunmayı görev ve sorumluluğumuz addediyoruz.

Birer kamu kurumu olan üniversitelerin olmazsa olmaz demokratik ve özgürlükçü değerlerinin çiğnenmesi, toplumun demokratik haklarının da çiğnenmesidir.

Senatomuzca kabul edilen temel değerlerimizi hatırlatmak isteriz:

1. Üniversitelerin herhangi bir kişi ya da kuruluşun etki veya baskısına maruz kalmaması ve siyaset aracı olarak kullanılmaması, bilimsel ve toplumsal gelişim açısından vazgeçilmezdir.

2. Üniversitelerde karar alma yetkisinin demokratik yöntemlerle seçilmiş̧ kurullarda ve akademik yöneticilerde olması özerklik için şarttır. Rektör, dekan, enstitü müdürü, yüksekokul müdürü, bölüm başkanı gibi akademik yöneticiler atamayla değil seçimle belirlenmelidir.

3. Üniversitelerin, özerk anayasal kurumlar olarak, akademik programlarını ve araştırma politikalarını öğretim elemanlarınca ve / veya üniversite kurullarınca kararlaştırılarak belirlemesi, bilimsel özgürlüğün ve yaratıcılığın şartlarındandır.

Boğaziçi Üniversitesi mezunları olarak, üniversitemize sahip çıkarken, üniversiteleri gerçek ve iyi birer üniversite yapan ilke ve değerleri yaşatmak için mücadele eden tüm üniversite bileşenleri ve toplum kesimlerinin yanındayız. Sürecin sadece takipçisi değil, aktif katılımcısıyız.

Herkesi özgür ve demokratik bir toplum ve üniversite için tekrar dayanışmaya çağırıyoruz.




POLİS SALDIRISI SONUCU BİR ÖĞRENCİ FENALAŞTI

Öğrencileri üniversite kapısına takılan kelepçenin çıkartılıp yönetimden birinin kendileriyle görüşmesini beklerken kampüsteki arkadaşlarının da bırakılmasını istedi. Ancak polisler kapıyı açmadı. Bunun üzerine polis barikatını aşmaya çalışan öğrencilere biber gazı ve tazyikli su sıkıldı. Bir öğrenci biber gazından fenalık geçirdi.


Öğrenciler polisin saldırısına tepki göstererek şu açıklamayı yaptı: "Bugün burada buluşmamız bizim kazanımımız. Biz kayyumlara geçit vermiyoruz, vermeyeceğiz. Sözümüzü son kez söylüyoruz: Herkesi daha güçlü direniş için buraya davet ediyoruz."