Mars'ın mülkiyeti kimin olacak?

Mars'ta hayat var mı sorusu artık eski popülerliğini yitirmiş durumda. Yeni konu, insanoğlu Mars'ta hayat kurabilir mi? Yaşam koşullarının yaratılmasının yanı sıra, Marslılaşma sürecinin beraberinde getireceği değişim ve sorunlar da tartışılıyor.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - National Geographic Channel'ın hazırladığı, Mars 2033 adlı belgeselin New York'ta düzenlenen galasına katılan Hürriyet yazarı Savaş Özbey, etkinlikteki yazar ve bilimcilerle yaptığı sohbetleri bir yazı dizisi olarak önceki gün yayımlamaya başladı. Bugün yayımlanan sayfada, özellikle yazar Stephen Petranek'le ilgili bölüm dikkat çekiciydi.

Ülkemizde çevirisi yayımlanan "How We'll Live on Mars" (Mars'ta Nasıl Yaşarız) adlı kitabında, kızıl gezegende insanoğlunun varlı mücadelesini anlatan Petranek, Mars'ın hiçbir devlet veya kişinin mülkiyetinde olamayacağına vurgu yapıyor. Mars'ta insan yerleşiminin başlamasıyla müthiş bir çeşitliliğin oluşacağını, girişimciler için de önemli olanakların söz konusu olduğunu söyleyen Stephen Petranek, "Mars'ta yaşayan insanların genetikleriyle oynamak gerekecektir. Hatta 10 nesil sonra Dünya'ya dönen insanlar nefes dahi alamayabilir" şeklinde konuşmuş.

THE MARTIAN

'İNANÇLAR VE TANRI ANLAYIŞI DEĞİŞECEK'

33 Soruda Mars 2033 yazısı dizisinin Hürriyet'te yayımlanan bugünkü bölümünde, Mars'ta yaşam konusunu gündeme getirmeyi kendisine şiar edinmiş Robert Zubrin'e de geniş bir yeri verilmiş. 1998'de kurduğu Mars Society adlı dernek çatısında bilinçlendirme çalışmalarını sürdüren Zubrin, Mars'a gidecek ilk insanların, daha doğrusu orada kolonileşme için çalışacak bilim insanı, işçi ve mühendislerin geri dönemeyeceğini ve orada öleceğini söylüyor. Dünyanın uzay araştırmalarıyla birlikte yaşadığı değişimin, inançları da etkileyeceğini söyleyen Robert Zubrin'e göre "yeni dönemde tanrı anlayışı da değişecek ve bugünkünden çok daha büyük bir şeye dönüşecek."

MARS, MARSLILARINDIR

Dünyada bu konuda mevcut yasal duruma göre Mars'taki mülkiyet hakkı, oraya gidip yerleşen insanlara ait olacak. Avrupalıların, 1600'lerin sonlarında Amerika kıtasına göç ederek oraya yerleşmesine benzer bir süreç, mülkiyet anlamında Mars için de söz konusu olabilir. Şüphesiz aradaki teknoloji ve yaşamsal ortam farkları sebebiyle göç ve yerleşim süreçleri farklı işleyecektir. Mars'a ilk yerleşecek grup bilim insanlarından, mühendislerden ve orada ilk yerleşimi oluşturacak işçilerden oluşacaktır. Yaşamsal koşullar oluşturulmaya başladığı noktada ilk Marslılar koloni halinde kızıl gezegene yerleşmeye başlayacaktır.

mars5

MEHTABA REKLAM VERİLİR Mİ?

Arthur C. Clarke, 1956'da yayımlanan ve "Venture to the Moon" adı altında topladığı altı kısa öyküsünde, uzayın mülkiyeti konusuna farklı açılardan değinmişti. Bu öykülerden biri olan "Watch this Space, Coca Cola'nın Ay'a dev bir reklam yerleştirmesinden bahsediyor. Oluşturulan bir sodyum bulutu üzerine yerleştirilen reklam, dünyanın her yerinden görülebiliyordu.

Dünyadan görülecek şekilde Ay'da reklam yayımlama fikri,Robert A. Heinlein'ın 1951'de yayımlanan The Man Who Sold the Moon adlı romanı ile Dan Brown'ın 2001 tarihli Deception Point'inde de geçiyor. İşin ilginç yanı, tüm bu hikayelerde reklamı veren markanın Coca Cola olması.

Teknolojik olarak mümkün olduğu durumda, Coca Cola veya herhangi bir başka markanın dünyanın her yerinden görünecek biçimde Ay'da reklam yayımlamasının önünde henüz bir hukuki engel yok. Fakat insanların olası olumsuz tepkisini markalar göze alır mı henüz bilmiyoruz.

martian-gallery9-1

SÜLÜN OSMAN'LARA GÜN DOĞDU!

Birleşmiş Milletler'de 1967'de imzalanan "Dış Uzay Antlaşması"na göre hiçbir devlet dünya dışı cisimlerde hak iddia edemeyecek. Fakat bazı uyanık girişimcileri bu durumun kişileri kapsamadığını iddia edip hukuki boşluktan faydalanarak Ay ve diğer gezegenlerin kendilerine ait olduğunu iddia ediyor. Bunu iddia etmekle kalmayıp, internetten insanlara Ay arsası satıyor. Bunlardan biri olan Amerikalı avukat Dennis Hope, kendisine ait olduğunu iddia ettiği Ay yüzeyinden insanlara arsa satıp tapu dağıtarak 20 milyon dolardan fazla para kazanmış durumda.

İstanbul'a yeni göç etmiş taşralıları kandırarak Galata Kulesi ve Boğaz Köprüsü'nü satan meşhur dolandırıcı Sülün Osman'ı anımsatan yeni nesil hilekarlar, internetin imkanlarından faydalanarak, bu konularda tamamen bilgisiz insanlara ay yüzeyinin bölgelerini parçalara ayırarak, fotoğraflı ve videolu biçimde kişiler satıyorlar. Bunu yapanların sayısı geçtiğimiz 20 yıl içinde sürekli katlanarak arttı. Pek çok ülkede bu tip faaliyetler dolandırıcılık olarak değerlendiriliyor ve siteler kapatılarak sahipleri hakkında işlem başlatılıyor.