Araştırma: Antik Mayalar dişlerine değerli taşlarla dolgu yapıyorlardı

Yeni bir araştırma, işlemin nasıl gerçekleştirildiğini ve onları nasıl olup da öldürmediğini ortaya koyuyor.

Google Haberlere Abone ol

Scotty Hendricks

Antik Maya uygarlığı, göz alıcı kentleri ve tapınakları, sıfır kavramını icat etmesi ve ani ve esrarengiz çöküşü nedeniyle, uzun zamandan beridir modern dünyanın ilgisini çekiyor. Bununla birlikte, Maya toplumunun daha az bilinen yönleri arasında vatandaşların dişlerini doğrudan mine tabakası içine kakılan değerli taşlarla süsleme merakı bulunuyor. Kısa süre önce ‘Journal of Archaeological Science: Reports’ adlı dergide yayınlanan bir araştırma, bu işlemin daha önce düşündüğümüzden daha yaygın olabileceğini ve Mayaların diş tedavisinde şaşırtıcı derecede yetenekli olduğunu ortaya koyuyor.

YALNIZCA GÖSTERİŞTEN FAZLASI

Fransız Pierre Fauchard, eksilen dişleri fildişi protezlerle değiştirme ya da popüler kültürün kimi kesimlerine takma dişlerin tanıtılmasıyla ilgili faaliyetlerine başlamadan bin yıl önce, Mayalar hem düzenli temizlik yoluyla dişlerine mükemmel bir şekilde bakıyor hem de dişlerini uzun süreden beridir ritüel nedenlerle kullanıldığı kabul edilen şeylerle sivri biçimlerde dolduruyorlardı. Dişlerine aşağıda görüldüğü üzere yarı değerli taşlar yerleştiriyorlardı:

Araştırmada kullanılan sekiz adet Maya dişi. Görsel: Hernández-Bolio ve ekibi, Journal of Archaeological Science: Reports, 2022.

Yukarıdaki örnekler kısmen donuk gibi görünse de, jadeit, demir piritler, hematit, turkuaz, kuvars, serpantin ve sinabar dahil olmak üzere, mezar alanlarından çıkarılan dişlerin üzerinde çok çeşitli taşlar bulundu. Operasyonu yaptıran kişinin sahip olduğu görsel etki, yaşamı boyunca gayet canlı olmalıydı. Kesici dişinizin ortasına bir taş yerleştirmek, ona dolgu yapmaktan biraz daha karmaşık bir iş. Bu kakma dolgular, dişin yüzeyine derin oyuklar açmayı, içine bir taş yerleştirmeyi ve orada sabitlemeyi gerektirir. Bu işlem en iyi ihtimalle tahrişe ve yanlış yapılırsa en kötü ihtimalle ‘pulpa nekrozu’ ve ‘apikal periodontit’ gibi sorunlara neden olabilir.

Yeni araştırmanın en önemli hedeflerinden biri, bu işlemi nasıl yaptıklarını öğrenmekti. Maya ova kültürünün parçası olduğu bilinen bölgelerden toplanan sekiz diş, üzerlerinde hâlâ mevcut olan büyük miktarda dolgu macunu nedeniyle seçildi. Dişlerin geçmişi ilk milenyuma kadar uzanıyordu.

DİŞ MACUNUNDAN ÖNCE ÇÜRÜKLER NASIL TEDAVİ EDİLİYORDU?

Taşlar yalnızca bir yapıştırıcı ile yerine tutturulmamıştı. Mayaların kullandığı sabitleyici tutkal, büyük ihtimalle tıbbi faydaları olan karmaşık bir bileşimdi. Bazı örneklerde bulunan çam sakızının, bir takım antibiyotik özelliklere sahip olduğu düşünülüyor. İskeletlerin ikisinde, kozmetik alanında kullanılan ve genelde adaçayı ve tütünde bulunan bir madde olan sklareolid kalıntıları mevcuttu. Bu madde antifungal ve antibakteriyel özellikler barındırır ve içerdiği faydaları yapıştırıcı maddeye de aktarabilir. Bu biçimde kullanıldığı zaman antienflamatuar etkiler yaratabilen, naneyle akraba bitkilerden elde edilen yağların varlığı da tespit edildi.

Farklı iskeletler farklı tutkal bileşikleri barındırırken, tutkaldaki bileşenlerin genel etkisinin benzer olduğu görülüyor: Karışım, diş üzerindeki boşluklara ve gerçekleştirilen ameliyatın istenmeyen etkilerine karşı bir düzeye kadar koruma sağlamış olabilir. Yanı sıra, tutkal 1000 yıldan beridir taşları yerinde tutmaya devam ediyor.

Araştırmacılar şu sonuca ulaşıyorlar: “Maya ovalarında bulunan diş dolguları üzerinde yapılan incelemeler, antik diş tutkallarının üretiminde organik bileşenlerden oluşan zengin bir karışım olduğunu ortaya koyuyor. Yaptığımız araştırma, bunların yalnızca yapıştırıcı olmadığını doğruluyor. Bundan ziyade, Fastlicht’in de öngördüğü üzere, Mayalar, diş tutkalları söz konusu olduğunda, yalnızca bin yılı aşkın bir süredir korunmakla kalmayıp aynı zamanda hijyen ve iyileştirici özellikler sağlayan tutkallar üretmek amacıyla karmaşık tarifler geliştirdiler.”

Bunun yanı sıra, araştırma, kalıntıların hiçbirinin kraliyet ailesine ait olmadığını ve büyük kısmının orta halli sosyoekonomik sınıfların fertlerine ait gibi göründüğünü belirtiyor. Bu durum, tedavi işleminin yaygın biçimde yapıldığını ve yalnızca seçkin kesimle sınırlı olmadığını gösteriyor; bununla birlikte, ortalama üç seçkin erkekten biri bu işlemi yaptırmış olabilir. Araştırmanın gerçekleştirildiği üç bölge, şu anda Maya kültürü dediğimiz uygarlığın tamamını oluşturuyordu; bununla birlikte, şu anda uygarlık Guatemala, Belize ve Honduras’a yayılmış durumda ve bu kültürde bitkisel malzemelerin nasıl kullanılacağına ilişkin bilginin, dişleri bu şekilde değiştirme eğilimiyle birlikte yayıldığı düşünülüyor.

Ulaşılan bulguların dişlerdeki değerli taş kakmalarını yeniden moda haline getirme ihtimali düşük olsa da, bu karmaşık işlemin eskiden ne kadar yaygın olduğunu, neden işe yaradığını ve Mayaların zekâlarını açığa vurmasının bir başka yolu olduğunu vurguluyor.


Yazının orijinali Big Think sitesinden alınmıştır. (Çeviren: Tarkan Tufan)