Metin Solmaz

msolmaz@gazeteduvar.com.tr
TÜM YAZILARI
Kıyas ve gurur: Ağlayarak günlüklerine yazsınlar Gurur, üç işe yarayan bir kelime. İkisi iyi biri kötü. Kötü olanı çok seviliyor. Kibir olanı. Bu şekil gururlu insanlar genel olarak kendini beğenmiş oluyor ama bütün kendini beğenmişler gibi aslında kendinden memnun değil çünkü. Kendilerini sürekli kıyaslıyorlar çevreleriyle. Ve sonucu beğenmiyorlar. İnsan uzun yıllarını böyle geçirince ortada beğenilecek pek bir şey olmuyor tabii. Yoksa balon uçuran pilot kıytırık bir tartışmadan galip çıkacağım diye balonu düşürür müydü?
Abdülkerim ve sıradan sağcılar Kim bilir kaç Abdülkerim yaşıyordu İstanbul’da? Ama bu işte bana çarpmıştı. Artık beraber hikayemiz vardı... Müthiş bir adamdı Abdülkerim. Müthiş mütevazıydı, başıma dert açmamak için yırtınırdı. Hep ama hep çok mahcuptu. Bir türlü Türkçe öğrenememişti. Oğlum İlyas'ı bir kere görmüştü, çok sevmişti, hep sorardı. Gözlerinin içi gülerdi.  Almanya gibi yerde selden 156 kişi öldü, daha ne olsun? Niyetim korkutmak değil. Korku ile iş görenin gördüğü işten hayır gelmez. Doğru olanı yapmak en güzeli. Korkmayalım. Ama durumun acayipliğine şaşırabiliriz.
Bir el atın da Dünya’yı kurtaralım Maalesef aynı anda çok şeyi başarmak gerekiyor. Bir kere yaptığımız güzel şeyleri aklımızın değerlendirmesine izin vermemiz lazım. “Bak ne iyi insanım” diye düşünmenin de “Ne kötü insanım ben” diye düşünmenin de sonu yok. Siz hangisini seçerseniz seçin ona yeterince kanıt bulursunuz. İrrasyonel hayatlar yaşıyoruz. İçkiyi uyuşturucu haline getirmek İçkinin uyuşturucu olmamasını sağlayan şey kültür. İçkiden kültürü çıkarırsanız, içki kültürüne savaş açarsanız ve bu savaşı kazanırsanız içki yok olmaz. İçki uyuşturucu haline gelir. İçki kamu sağlığı meselesi haline gelir. Zırvalama hakkı Bildiğim şu ki öncelikle bu işi ciddiye alacağız. Teyit.org gibi doğrulama mekanizmaları bu konunun harikulade neferleri. Bunları destekleyeceğiz. Ama hepsinden önemlisi susmamalıyız. Üşenmemeliyiz. Nostalji berbat bir şeydir Kendi gençliğimizi matah bir şey sanıp da yanılgıya düşmeyelim. Yaşadığımız günün kıymetini bilelim. Onu düzeltmeye bakalım. İnsan geçmişten ders alabilir. Ona ütopya muamelesi yapamaz ama.  Pandemide duran rakı koşan birayı geçti Pandemi çok enteresan bir deneyim oluyor hepimiz için. Mesela rakı, bu süreçte biranın alanından rol çaldı. Hatta geçti. Meyhane nereden nereye? Siz bakmayın siyasetçilere, muktedirlere, iktidara. Memleket meyhaneler gibi rengarenk. Hasan Saltık öldü. Küt diye. Hasan Saltık yapılmayanı yapmış, yayınlanmayanı yayınlamış, kültür hayatımıza başka pek kimsenin yapmadığı kadar iyilikte bulunmuş birisidir... Sezen Aksu ne yapıyor anlayan var mı? Kültür Servisi'yle yaşanan telif davasında konuyu toparlaması gereken Sezen Aksu’nun avukatları değil kendisidir. Kendisine yakışan budur. Baba olmak ve şakacılık faaliyetleri Erkeğin şaka ile çilesi bitmiyor. Çocuk yapmasıyla birlikte işler daha da kötüleşiyor. Malumunuz muasır medeniyetlerde kötü şakalara “bad joke” denmiyor, hunharca “dad joke” deniyor. Aşı, bilim, ahmaklık ve parmakla sayılmayan halk faktörü Patente aşk hissedenler (ister halk olsun ister Pfizer) büyük resimden başka bir şey göremedikleri için basit gerçekleri naif bulurlar. Sudenaz teyze ve Cher’in hikayesi… Müşterek hedefimiz Sudenaz Teyze’leri azaltıp Cher’leri çoğaltmak olmalı hiç kuşkusuz. Ama bir de linguistik hedefimiz olmalı. Yine aynı amaç için. Yaşlıya yaşlı diyelim. Yaş almak filan gibi kenardan dolanmayalım. Ama lütfen yaşlı tanımını yaşa göre yapmayalım. Başka bir şeye göre yapalım. Ya da ikinci bir kelime icat edelim. Buralarda hep Zeus’lar Şiva’lar filan vardı Hayatın anlamı nedir? Biz burada ne yapıyoruz? Doğmadan önce neredeydik? Öldükten sonra nereye gideceğiz? Acaba başka bir dünyanın cehennemi mi burası hakikaten? Nasıl oluyor da insanın canı sıkılınca zona çıkarabiliyor? Malmsteen neden mükemmel bir tekniği olmasına rağmen gitar çalamıyor? Sadece direnerek nasıl oluyor da kanser hücrelerini öldürebiliyoruz? Hayal âlemi ve korona güncellemesi Maalesef bizim memlekette hayal rekoltesi düşük. İş, aşk, mülk üçgeninden dışarı çıkamıyor. Mülk muhabbet tesis etmez. Bilgi de. En fazla geçici bir haz temin edebilir. İş derseniz hedef iş olunca sonraki hedef emeklilik haline geliyor. Ama emekliliğe de hazır değil kimse. Evde kalmamak değil yalnız kalmamak istiyorlar Yaşlı ayrımcıları saygılı olmak zorunda olduklarını iyi bellemeliler. Bir gün yaşlanacakları için değil. Bugün ölecek olsalar da saygılı olacaklar. Doğrusu bu olduğu için değil. Başka şansları olmadığı için. Krizi fırsata çevirip Lufthansa’yı alalım Oturun bir liste yapın bakalım ne istiyormuşsunuz? Yaratıcı olun ama. İlle mal mülk istiyorsanız ne bileyim Lufthansa’yı isteyin. Ama haftasonları halk günü yapın. Berliner Filarmoni’ye Fidayda çaldırın. Çok gezenin ayağına toz bulaşırmış Uçmakdere’de şarap içtiniz mi? Şırnak’a gittiniz mi? Roboski’nin yoğun hüznüne ek olarak ne kadar muazzam bir coğrafyası olduğunu biliyor musunuz? Sinop’ta kaç şelale saydınız? Güdül’de Kirmir çayındaki mağaralarda gecelediniz mi? Borabay Gölü’nde çadır kurdunuz mu? Kıbrısçık yaylasında kışın yayla evlerine gelenler için bırakılan odunları yakarak o evlerde gecelediniz mi? Kartepe’ye kış kampı kurdunuz mu? Siz Bodrum’a gidip pahalı pansiyonlarda kalıp güneş yağından görünmeyen bir denizde yüzmek için para biriktiriyorsanız bilemem. Nedir lümpen? Lümpen emektir. Bir kere lümpenlik işini küçümsememek lazım. Azıcık empati yapalım. Kolay mı lümpen olmak? Emek ister. Mesela kötü birisi olmak gerekir. Kötü birisi olmak için kötü özellikler barındırmak yetmez. Bu iş öyle kırmızıda geçip yere çekirdek çitlemekle filan olmaz. Hakikaten kötü olmak lazım. Türkiye bir arada eğlenmeyi öğrenirken... Cümle afili olacak ama başka türlü kuramadım: Bir arada eğlenmek eğlenceli olduğu kadar devrimci de bir harekettir. Size sunulmuş hayatın dışına bir penceredir. Birbirini tanımayan insanlar arasında olanı makbuldür. Tesadüfen olanı ise tadından yenmez. İngilizce bilmeden olur mu? Yüzlerce İngilizce kitap okudum. Defalarca İngilizce konferans verdim, sunumlar yaptım, toplantılara katıldım ortaklıklar yaptım ama bir türlü kendimi ikna edecek kadar İngilizce öğrenemedim. Bu, sanırım bir çeşit ruh hastalığı. Rıza göstermeme hali. İlla bir Bülent Somay İngilizcesi olsun talebi. Hani Cüneyt’e bir şey olmazdı? Cüneyt’in arkasından konuşurken ve başına gelen felaketleri konuşurken “O üzülmek için gelmiş bu dünyaya. Ona bir şey olmaz” dediğimi hatırlıyorum defalarca. Olurmuş. Yüzünü hiç görmedim ama çok yakınımdı Çok çekti. Hastalıktan çekti, mahpusluk çekti, Hayata Dönüş Operasyonu'nda kardeşini katlettiler acı çekti. Memleketten çekti, solcuların huysuz kısmından çekti, sağcılardan çekti, hepsiyle tatlı tatlı dalga geçti. Vefa Zat: Ben yarın gidiyorum Nermin! Vefa Zat, çok şeydi. Barmendi, yazardı, araştırmacıydı, gazeteciydi, birçok ucundan turizmciydi, babaydı. “Olmasaydı, olmazdı…” diye bir liste yapsak buradan köye yol olur. Bodrum Belediye Başkanı'na açık mektup Rant yarımadayı dokuz kollu ahtapot gibi sarmış. Fiyatların pek çoğu denetimsiz, çirkinlik diz boyu. O kadar komik yönetim hataları var ki, insan inanamıyor. Örneğin her yağmur yağdığında aynı yerleri su basar mı? Suyun nereden ve ne vakit geldiği belli, bastığı yer belli. Kılıçdaroğlu’nun deyişiyle “Böyle bir şey olabilir mi?”. Ya çöplük yangınları? Bu kadar mı çok olur? Başka bir dünyadan konuşalım Binlerce kilometreyi GPS kullanmadan katedebilen bir kuş neden insanlığın hizmetinde olsun? Sıradan bir gıda faaliyeti için cebindeki Sodexo ile kıymalı makarnaya 30 lira vermek yerine sanat eseri yapan bir örümcek neden insanlığın hizmetinde olsun? Önüne gelen yeşile iğrenç asfaltlar, betonlar dökmek yerine sanat eseri gibi yaşama alanları kuran karınca neden insanlığın hizmetinde olsun? Lütfen dikkatli yaşlanalım Yaşlılık kavramının yeniden ele alınıp varolan iletişim dilinin hepten güncellenmesi gerekiyor. Bir kere yaşlılarla değil yaşlılıkla ilgili konuşulması gerekiyor. Yaşlanmak da herhangi bir yaşta değil doğuştan itibaren başlayan bir süreç olarak ele alınmalı. Hepsinden önce akıldaki klişeler gözden geçirilmeli. Serdar Ateşer: Fakat nedir? Hayatımın ilk Serdar Ateşer yazısını yazıyor olmaktan dolayı mahcubum. O yüzden her şeyi birden sığdırmaya çalışıyorum. Hem biriktirme huyundan hem titizliğinden hem tasarım merakından hem de denizciliğinden bahsetmek istiyorum. Borazan taşımayan politikliğinden, cesaretinden, arkadaşlığından, entelektüel birikiminden, derin müzik bilgisinden filan da bahsedesim var. Arabesk’in rock hayatı Müslüm’ün bizim mahalleye açılmasına sanki Müslümcüler arasında da o kadar bozulan olmadı. Hatta bunu bir işgal faaliyeti olarak değerlendiren Müslümcüler tanıdım. Çünkü Müslüm, Teoman’dan Rainbow’a Bülent Ortaçgil’e “bizim mahalle şarkıları”nın peşinden gitmedi. Hep yaptığı gibi şarkılara uymadı, şarkıları kendine uydurdu.