Ne demiş Rubato: İnsan aklıyla kendini vurur mu?

Ona yüzyılın futbolcusu diyorlar. Haklılar. Adına din icat ettiler. Haklılardı. Peşinden milyonlarca insan koştu. Haklılardı. Binlerce İtalyan, onun sayesinde kendi ülkelerinde Arjantin’i destekledi. Haklılardı. Ama o ne yaptı? Kendi kendini vurdu. Hem de sevenlerine rağmen. Ezilenlerin ve futbolu sevenlerin Maradona'sından neredeyse bir meczuba uzanan yolda bizim günahımız neydi?

Onur Salman salmanonur@gmail.com

‘Dinimiz Boca, mabedimiz Bombonera, tanrımız Maradona…’ Boca taraftarının sözü malum. Ama sadece sözde kalan bir durum değil. Uğruna gerçekten din üretilen -1998'de Diego Armando Maradona'nın 38'inci doğum gününde Arjantin'in Rosario kentinde Iglesia Maradoniana dini kuruldu -, kendisine 100 bin daha fazla mürit bulan bir futbolcu Maradona. Dünyanın en iyi futbolcusu kim sorusunun Pele, Messi ve Ronaldo’ya rağmen birçokları için hâlâ ilk cevabı.

30 Ekim 1960’ta fakir bir ailenin çocuğu olarak Buenos Aires’te doğdu. Bir kuyuya düşen meşin yuvarlağın peşinden gidecek kadar top ve futbol tutkusuna doğuştan sahipti. Lakin sahip olduğu bir şey yapbozun parçalarını tamamlıyordu. Tanrı vergisi yeteneği. 10 yaşında keşfedilen o yetenek, Maradona’yı kısa sürede bir efsaneye dönüştürdü. Maçlardan önce insanlar Maradona’nın topla olan dansını izlemek için erkenden stada geliyorlardı. Sonra tek başına Arjantin’i ve Napoli’yi şampiyon yaparken izlemek için geldikleri gibi.

Napoli’de yedi yıl geçirdi. Birçok İtalyan’ın ülkelerine karşı Arjantin’i desteklemesine neden oldu Dünya Kupası’nda. Zira Napoli’ye iki Serie A ve bir İtalya Kupası şampiyonluğunu yanı sıra bir UEFA Kupası şampiyonluğu ve bir İtalya Süper Kupası şampiyonluğunu neredeyse tek başına kazandırmıştı.

1986’da İngiltere karşısında oynanan yarı final maçında iki unutulmaz gol attı. Bir gerçekten futbol tarihinin gördüğü en güzel gollerden biriydi. Maradona, orta sahanın gerisinden aldığı topla 6-7 oyuncuyu çalımlayarak “Yüzyılın golü” olarak kabul edilen golü attı. Sonra da ezilenlerin gözünde Maradona’yı Maradona yapan ‘Tanrı’nın Eli’ girdi devreye. Haksız gole olabilecek en iyi kılıftı. Netice elle atılmış bir goldü ama haksızlığa karşı atıldığı için efsaneydi.

Bu imaj, Che dövmesi, Küba devriminin bir diğer sembolü Fidel Castro ile olan yakın ilişkisi, sisteme karşı olan açıklamalarıyla pekişmişti. O artık zamanında yasa dışı ilaçlara bulaşan, yine de tarihin gördüğü en iyi futbolcu olmaktan daha ileri bir noktaya taşınmıştı. Maradona hem futbolun hem de sistem karşıtlığının bir simgesi durumuna gelmişti. 2000 yılında sistemin ta kendisi olmasına karşın FIFA bile ona kayıtsız kalamamış ve ‘Yüzyılın Oyuncusu’ ödülünü vermişti.

1997 yılında futbolu bıraktığında da 2001 yılındaki unutulmaz jübilesinde de her şey Maradona için kusursuz bir filmin devamıydı. Ne olduysa bundan sonra oldu zaten. Maradona, bir anda futbolun acınası şov figürü Yılmaz Vural’a döndü.

Rusya’daki Dünya Kupası’nda locadaki hareketleri, sürekli olarak alkollü dolaşması, Nijerya maçında Arjantin’in golünden sonra kutlamaları orta parmağıyla yapması, sevgilisine şiddet uygulaması skandallar hanesine yazıldı.

Ama o hane biraz eksik kaldığı için yenilerini eklemek adına Maradona rotasını Meksika’ya çevirdi. Önce Meksika ikinci lig takımlarından Dorados de Sinaloa’nın teknik direktörü oldu. Burada bir gariplik yok. Dünyanın en iyi futbolcusu da olsanız teknik direktörlük kariyeriniz sizi bağlar. Ama burada yapılan bir röportajda Meksika Futbol Ligi ve çalıştığı Meksika İkinci Ligi’ne dair bir fikri olmadığını beyan eden sessizliği skandallarına eklediği yeni bir halka oldu.

Tabii ki onun adı Maradona’ydı. Yaptığı herhangi bir şeyinin sıradan olmasını beklemek mümkün değildi. Lig hakkında bir fikri yoktu ama şiddet hakkında geride kalan sürede hayli bilgisi olmuştu. Bu bilgisini gösterdiği son yer de bir maç sonu oldu. Meksika Ligi'nde bir üst lige çıkacak takımın belirleneceği final maçında kaybeden Maradona, maç sonunda kendisini cep telefonu ile çeken bir taraftara ve gazetecilere saldırdı.

Doğduğu andan beri yuvarlanan bir topun peşinde yeteneklerini milyonlara sergileyen, milyonlarca insanın sadece sevgisini değil sonsuz bağlılığını kazanan bir efsanenin peşinde koştuğu toptan daha hızlı dibe doğru yuvarlanmasını seyrediyoruz.

Bir anlamda çocukluğumuz kayıp gidiyor gözlerimizin önünden. Bir efsaneye olan inancımız, futbolun son büyük ‘Tek’ yıldızı uzatmaları çoktan yedi. En önemlisi de Maradonamız elimizden gitti. Hem de Maradona’nın bizzat kendisi tarafından...

Tüm yazılarını göster