Mavi Vatan'dan bize de düşer mi usta?

Okuduklarıma göre mesela Kıbrıs Rum kesimi Akdeniz’de petrol arama için İtalyan Eni şirketine ruhsat vermiş. Şimdi onlar kazanırsa ‘Eni’ mi kazanmış oluyor, biz kazanırsak da başka filan şirketi mi?

Metin Yeğin myegin@gazeteduvar.com.tr

Bazı sorularım var. Sanırım büyük politikalardan, cafcaflı deyimlerle stratejilerden anlamadığımdan bu. Hani bir harita önünde, hafifçe eğilmiş bir şeylere dikkatle bakıyormuş pozlarından filan çekemediğimden de olabilir, bu sorularımı mazur görün sevgisiz büyüklerim ya da çekemediğimden sizi belki de…

Benim sorum basit; bu ‘Mavi Vatan’dan bize ne düşecek?

Şu anki durumları çok hızla geçiyorum ve büyük bir başarıyla Mavi Vatan'ı fethettiğimizi tahayyül ediyorum.  Yani ‘ileri savunmamızın’ meyvelerinin hasat günleri gelmiş olsun. Askeri üslerimiz, Orta, Yakın Asya’yı ve yavru vatan Somali’yi boydan boya kaplamış, insanlı ve insansız uçakların insafında güvenliğimiz dört başı mamur ve ekonomik çıkarlarımıza halel getirmemiş, muasır faşistler kadar görkemli, şöyle kıta sahanlığının kulaklarından tutup çekerek, Akdeniz’in karnını delip mesela doğal gaz çıkarma hakkını kapmış olalım. İsrail, Yunanistan ve Kıbrıs Rum kesimi avuçlarını yalamış ve Barbaros Hayrettin Paşa'nın kemikleri şad olmuş olsun.  Bu Mavi Vatan'dan bize ne düşer?

Aynı olmasa bile yine o sektörün parçası Tüpraş’ın 2018 yıllık kârı 3.7 milyar TL imiş ama bu bizi ne kadar etkiledi diye sorabilir miyim? Eğer kârımız mesela Tüpraş kadar olacaksa, neden onu özelleştirdik, ondan aldığımız parayı tanklara, tüfenglere yatırıp yeniden Akdeniz’in altında 20 bin fersah maceralara daldık? Goşist miyiz biz?

Ayrıca Tüpraş 3.7 milyar TL kazanmış diye neden ben kazanmış olmuyorum? Ama o mesela zor duruma düşse, Türk Telekom gibi, neden ben de mağlup sayılıyorum, borçları ben ödüyorum?

Bir de okuduklarıma göre mesela Kıbrıs Rum kesimi Akdeniz’de petrol arama için İtalyan Eni şirketine ruhsat vermiş. Şimdi onlar kazanırsa ‘Eni’ mi kazanmış oluyor, biz kazanırsak da başka filan şirketi mi? Libya’da iç savaşta General Hafter’in, Rus özel güvenlik şirketi Wagner’i parayla tutup savaştırması gibi, Eni şirketi de mesela bir ülkeyi mi kiralamış oluyor, dışişleri bakanları, diplomatları, denizaltıları ve periskopları da dahil, tekmili birden?

-Bu güvenlik meselesini de galiba anlamıyorum. Ne kadar çok yer alırsanız o kadar çok orduya ve daha fazla güvenliğe ihtiyacınız yok mu? Ne kadar toprağınız varsa etrafını o kadar çok dikenli telle çevirmeniz gerekiyor ve o kadar kesilebilecek, sızılabilecek sınırlarınız olmuyor mu? Osmanlı İmparatorluğu bu yüzden batmamış mıydı? Yoksa Almanlar mı yenilmişti?-

Vazgeçmeliyim sanırım sorulardan. Vergimi yatırmak için dışarı çıkmalıyım. Köşede kilisenin önünde oturan, bacakları sakat David’e ödüyorum ben vergimi. Ekmek arası ton balığı yaptım bugün. Devletlere mümkün oldukça vermiyorum, silah alıp insan öldürüyorlar. David iyi. Akdeniz karnı filan delmez…

Tüm yazılarını göster