İstanbul’da iki miting arasında değişen seçim manzarası

7 Mayıs’ta hiç olmayan bir hal bu. O zaman bir insan dalgası arasında gidilip gelinen Atatürk Havalimanı koridorları ve pistinde bu defaki tenhalıkla birlikte yine o zamanki coşku yerine ‘düşünceli’ bir hal var… O zaman ‘Erdoğan’ı bir kez daha seçeceğiz’ kararlılığı vardı ama şimdi ‘Murat Kurum’u İstanbul’un başına getireceğiz’ kararlılığından söz etmek zor…

Barış Avşar bavsar@gazeteduvar.com.tr

Atatürk Havalimanı’nın boş koridorlarından akıp giden kalabalık 7 Mayıs’ta, yani yaklaşık 10 ay önce, 14 Mayıs Genel Seçimlerine bir hafta kala yapılan mitinge göre epey seyrek. ‘Coşku’ da öyle görünüyor… Ramazan etkisini de düşünecek olursak katılımın azlığı kısmen açıklanabilir. Ancak vızır vızır çalışan metroyla, semtlerinden kaldırılan otobüslerle alana gelen insanların hali? Miting coşkusundan çok ‘açıklama’ arayan yüzler var çevremizde. Daha Erdoğan konuşurken alanı boşaltırken yeni gelenlere ‘bitti bitti’ diyenler… Kendilerini ‘iktidar’ olarak görüp, iktidarın yaşadığı sıkıntılı duruma açıklama arayanlar en çok da...

Çok seferler yapıp savaş masrafları için çok vergi salan bazı padişahların ‘sevilmez’ olduğunu anlatıyor mesela biri. “Vatan için onca toprak kazanan padişahların bile başına sevilmezlik gelebilmiş” yani tarihte, şimdi de durum biraz öyle gibi imiş… Yanındakiyle konuşurken hayıflanıyor sonra: “Selahaddin Eyyubi’nin dizisini izleyemedim ama onu da izlemek lazım…”

Bir başkası mitingin de yer aldığı seçim çalışmalarının koordine edildiği merkezlerde görevli olanların ‘suratsızlığından’ yakınıyor: “Öyle durursan millet yanına gelir mi?”

Bir diğeri emekliye zammın ‘en geç temmuz gibi’ açıklanacağını ama şimdi, yani seçimden önce açıklanmış olsa daha iyi olacağını anlatıyor…

Bunlar mitinge gelenlerin kendi aralarındaki sohbetleri… Ve herkes bir yerden bir nedenden bir ‘huzursuzluk’ mu anlatıyor ne? Ama kendilerini bu huzursuz durumlara yanıt vermek, açıklama yapmak zorunda da hissediyor gibiler.

7 Mayıs’ta hiç olmayan bir hal bu. O zaman bir insan dalgası arasında gidilip gelinen Atatürk Havalimanı koridorları ve pistinde bu defaki tenhalıkla birlikte yine o zamanki coşku yerine ‘düşünceli’ bir hal var… O zaman ‘Erdoğan’ı bir kez daha seçeceğiz’ kararlılığı vardı ama şimdi ‘Murat Kurum’u İstanbul’un başına getireceğiz’ kararlılığından söz etmek zor…

***

Sıkıntılı durumlara açıklama arayanlar, ‘rakibin’ yani İmamoğlu’nun 5 yıldır ‘hiçbir şey yapmadığından’ eminler ama “İstanbul’da hiçbir şey yapılmamışsa Türkiye’de ne yapıldı?” sorusu kafalarda dolaşan asıl mesele gibi. Bu yüzden olacak iki katılımcı kendisini iktidarın yerine koyma tavrını ‘vaatte bulunma’ aşamasına kadar taşımış. ‘Ankara ve İstanbul kazanılırsa kırsal kesime bedava meyve sebze dağıtacaklarını’ ilan ediyorlar taşıdıkları dövizle.

Önce, “İstanbul ve Ankara kazanılırsa neden kırsala meyve sebze dağıtacakları ki?” diye düşünüyor insan ama anlıyoruz ki kast edilen Anadolu’daki ‘kırsal’ alanlar değil, İstanbul’un ‘kırsalı’… İstanbul’da ‘kırsal alan’ diye bir yer özellikle üçüncü havalimanı yapıldıktan sonra pek kalmadı çünkü. Ama kırsaldan geleni çok bu şehrin... Memleketin dört bir yanından ekmek kavgası vermek için İstanbul’a taşınmış ve son 20-30 yılda ortaya çıkan ilçelerde zaten barınma, sağlık, eğitim, ulaşım gibi sorunları en derinden yaşayanlar onlar: Kent yoksulları! Şimdi bir de günden güne bellerini büken zamlarla ve bir türlü o zamların hızına yetişemeyen, ‘iyileştirme’lere rağmen kuş kadar kalmış maaşlarla çaresiz kalmış durumda İstanbul’un ‘kırsalı’… Muhtemelen sebze meyve toptancısı olan bu beyler işte o çaresizliğin tanıkları ve taşın altına ellerini koyup sorumluluk alıyorlar! Ama tabii İstanbul ve Ankara kazanılırsa… ‘Müjde’yi İstanbul’a bırakan Ankara’daki durumu dün Nergis Demirkaya aktarmıştı.

Başkentteki miting, kazanma yönünde çok büyük bir iddia ortaya koyamamıştı. Peki bu izlediğimiz miting “İstanbul’u geri almak için” işaret olarak görülebilir mi?

***

Seçime dair ‘kesin’ olan elbette sadece 6 gün kaldığı! Dünkü ‘Yeniden İstanbul Mitingi’nden sonra artık kesine yakın olansa İmamoğlu için tek güçlü rakibin kendisi olduğu! Kendisi, çünkü kaybedilen genel seçimin ardından yaşanan zorlu kurultay ve sonrası, yerel seçime doğru fazlaca gürültülü geçen aday belirleme süreçleri, seçim kampanyaları sürecinde tartışılan bazı açıklamalar tercihini İmamoğlu’ndan yana kullanacak kesimler arasında dalgalanmalar yarattı. İşte bütün bu dalgalanmalar sandığa ne ölçüde yansıyacak? İmamoğlu için temel soru bu olacak.

İktidarın dünkü mitingi üzerinden bakacak olursak 7 Mayıs’taki ‘hava’ Ramazan etkisiyle açıklanamayacak kadar dağılmış gibi görünüyor çünkü. Ki o gün yapılan çok daha güçlü mitinge rağmen 14 Mayıs’ta Türkiye’de önde bitirilen seçimde İstanbul’da Kılıçdaroğlu, Erdoğan’a iki puan fark atmış, 28 Mayıs’ta farkı daha da açmıştı…

Tüm yazılarını göster