‘İhanet’ bitti ‘ayar’ aranıyor!

‘İhanet’ten, ‘biz bitti demeden bitmez’e gelen seçim sonrası iktidar söylemi halen ağır yenilginin izlerini taşıyor. Bu noktada da bir ‘değişim’ olabilecek mi göreceğiz…

Barış Avşar bavsar@gazeteduvar.com.tr

Yerel seçimin bitmesinden bu yana iktidar medyasında yenilginin sorgulandığı yazılar okuduk, okuyoruz. Böyle büyük bir yenilginin nasıl geldiğine, nerelerden kaynaklandığına, nasıl telafi edilebileceğine dair farklı önermeler sunan yazılar. Çoğunda seçim yenilgisinin ardından faturanın çıkarılabileceği mecra aranıyor. Kendi durduğu yeri değil de ‘karşısında’ gördüğü bir yerleri işaret etme gayreti de var tabii. Aslında asıl mesele Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dün seçim sonrası ilk grup toplantısında yaptığı konuşmaya kadar bir ‘toplu fatura’ kesilip kesilmeyeceği sorusunun havada kalmış olmasıydı. Gel gör ki o konuşmada da bu ihtiyacı karşılayacak bir ‘adres’ ortaya çıkmadı. Hatta aksine bütün parti örgütünü kapsayıcı bir üslup vardı.

***

Oysa bu ‘ihanet’ lafı da yine Erdoğan’ın seçimin hemen sonrasında yaptığı, "Nerede bir eksik, hata, kasıt veya ihanet varsa, üzerine gitmek boynumuzun borcudur” açıklamasından çıkmıştı. O sözden hareketle ‘siyasette ihanet’ tarihçesi yazıp, ‘bu kadar kalabalıkta ihanet eden de çıkar’ diyen de görüldü ‘ihanet’ demeden ‘birilerini’ işaret eden de...

Gerçekten Cem Küçük’ün yazdığı gibi, TBMM’de “Bahçeli’ye yönelik sert şeyler söylendiğinde ayağa kalkan MHP grubu varken Erdoğan’a yönelik sözlerde AK Parti grubunu durduran” bir ‘el’ olabilir miydi? Varsa da bunu yerel seçim yenilgisinden sonra, TBMM 1.5 aydır kapalıyken gündem yapmak normal miydi?

***

‘İhanet’ bahsine açıktan girmeden ‘bayram sohbetleri’ ile soruna çözüm arayanlar da oldu. “AK Partili esnafın hayat pahalılığından şikayetini” aktarıp lafı sandığa gitmeyen seçmenin aslında iktidara gönül verenler olduğu ve onlar yeniden kazanılabilirse durumun toparlanabileceği iddiasını öne sürenler gibi...

Ya da yine ‘bayramda konuştuğu insanlar’dan aktarımla CHP’nin ‘hizmete değil reklama yatırım yaptığını’ öne sürüp, sonra da yazıyı “CHP’nin AK Parti’nin unuttuğu şeyleri öğrendiğini” söyleyerek bitirenler gibi… 

***

AK Parti TBMM Grup Toplantısı/17 Nisan 2024

İktidara yakın medyada görülen bu dağınık söylem son olarak, “Osman Kavala’nın cezaevinde olmasının ne yararı var?” sorusuyla görünür oldu ancak orada da ‘Cumhur İttifakı’ duvarı hızla ortaya çıkıverdi. 

Cumhur İttifakı’nın henüz tamamlanmamış seçim yenilgisi tahlili sürecinde Erdoğan için taşıdığı önemse yine grup toplantısındaki, “31 Mart seçimleri yüzde 40,5 oy oranıyla Cumhur İttifakı’nın üstünlüğüyle sonuçlanmıştır. 1400 belediyenin yüzde 54,3’ü Cumhur İttifakı'nca yönetilecektir” sözlerinde gizliydi. Düne kadar yüzde 25-27 bandını aşamayan CHP’nin tek başına neredeyse Cumhur İttifakı’nın toplamı kadar oy almış olduğu gerçeğinin üzerinden atlamakta ısrar, ‘değişim’ ya da ‘toparlanma’ için herhalde iyi bir başlangıç olmayacaktır. Muhtemelen Erdoğan’ın sözünü ettiği ‘sonuçların tahlili’ süreci bitip de başta ekonomi olmak üzere acil gündemler öne çıktıkça iktidarın yeni bir söylem kurma çabasını da izliyor olacağız. Belli ki medyasında da yeni bir ‘toplu ayar’ -tabii bulunabilecekse- o zaman yapılabilecek…

Yoksa ‘kriz yok’ açıklamaları ile gidilebilecek çok yol yok…

Sonuç olarak ‘ihanet’ten, ‘biz bitti demeden bitmez’e gelen seçim sonrası iktidar söylemi halen ağır yenilginin izlerini taşıyor. Bu noktada da bir ‘değişim’ olabilecek mi göreceğiz…

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz

Kamuda tasarruf için sona gelinmiş

2023 seçimlerine gidilirken de konuşuluyordu, yerel seçime gidilirken de konuşuldu, nihayet ‘istakoz’ kriziyle yine konuşuldu! Halkın yoksunluğu günden güne büyürken, ayın sonunu görebilmek hayat memat meselesine dönüşmüşken tam, açıklama Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’dan geldi: ‘Çok önemsenen’ ve ‘çalışma yürütülen’ kamuda tasarruf konusunda hazırlıklarda sona gelinmiş. Ve artık başlanacakmış tasarrufa. Hazır 4 yıl seçim yokken…

Seçimi kazanalı daha bir ay olmayan belediyelerde makam araçlarının satılacağı haberlerini okuyoruz günlerdir. Yerelde bu kadar hızlı yapılabilen tasarruf için hazırlanmak ‘merkez'de neden bu kadar uzun sürüyor, kim bilir!

Selektör yapa yapa!

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, bayram tatilinde yazılan selektör cezalarının iptal edildiğini açıklarken, “ya aslında iyi bir şey yapıyorlar, biz de radar kontrolü var diye uyarıyoruz zaten” diyerek meseleye mantıklı bir açıklama getirdi. Ancak hemen sonrasında da lafı şöyle tamamladı: “Radarın olmadığı yerde de karşıdan gelen veya yanından geçen, aşırı hız yaptığını gördüğünüz bir vatandaşımıza selektör yapmaya lütfen devam edin de orada da bize yardımcı olun.” 

Selektör yapmanın trafikte ne kadar rahatsızlık veren bir durum olabileceği bir yana, ‘az da işe yarayın köftehorlar’ üslubu öbür yana diyelim ama trafikte ‘aşırı hızla mücadele’ trafiktekilerin sorumluluğu mudur gerçekten?

Tüm yazılarını göster