YAZARLAR

AK Parti’nin seçim planı: Kutuplaşma mı kucaklaşma mı?

Bu seçimin çok konuşulacak, sansasyonel gelişmelere sahne olabileceğini dile getiren bir AK Partili, bunların ne olabileceği sorusuna, "PKK’nın lider kadrosundan isimler yakalanabilir, dünyaca ünlü çok büyük bir yatırımcı Türkiye’ye gelebilir, bugüne kadar bulunan rezervin çok üzerinde bir doğalgaz kaynağı bulunabilir…" şeklinde örnekler veriyor.

'2023 ülke için bir dönüm noktası, kader seçimi…'

‘2023 seçimleri ülkemizin ve milletimizin kaderi bakımından bir yol ayrımını ifade edecek…’

‘Türkiye’nin dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girmesi 2023’te yapılacak tercihe bağlı…’

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın son birkaç ay içinde ifade ettiği bu sözler 2023 seçimlerine biçilen anlamın veciz ifadeleri.

AK Parti’nin son dönem yapılan anketlerdeki oy düşüşünü dikkate aldığımızda, "Kader seçimi", "Yol ayrımı" gibi ifadeleri kaybetme endişesinin dışa vurumu olarak da değerlendirmek mümkün. Yapılan anketler AK Parti’de ortalama 6-8 puan düşüşü gösterirken özellikle parlamento seçiminde çoğunluğu kaybetme riski AK Parti kulislerinde ciddi ciddi konuşulmaya başlandı.

AK Parti’deki oy düşüşünü kabul eden siyasetçilerin en büyük tesellisi uzaklaşan seçmenin başka bir partiye gitmemiş olması. "Askıda seçmen" olarak nitelendirilen AK Parti seçmeninin "kararsızlar"da beklediğine dikkat çeken partililer, "AK Parti tüm zorluk ve sıkıntılara karşın halen açık ara birinci parti olmayı sürdürüyor. Halen Doğu’dan Batı’ya Türkiye’nin tamamından oy alan ana akım siyasi hareketiz. Yaşanan zorluklar nedeniyle uzaklaşan seçmeni anlıyoruz. Ama çare yine bizde, bunu anlatacağız" ya da "AK Parti 20 yılı geçen iktidar sürecinde yerel, genel ve referandum olmak üzere 15 seçim kazandı. Sıkıntılara rağmen birinci parti olmayı sürdürüyoruz. Ekonomik zorluklar çözüldükçe bekleyen seçmen partisine dönecektir" şeklinde değerlendirmeler yapıyor.

Ancak AK Parti’ye eleştiriler sadece ekonomik zorluklara ilişkin değil. Demokrasi, adalet konuları da önemli problem alanları. AK Parti’de bu konularda da son seçimlerde sınırlarına dayanan kutuplaşma dilinin değişmesi gerektiği görüşünü savunan siyasetçiler var. Bir parti yöneticisi, "Son genel ve yerel seçimlerde oyları konsolide etmek için bir miktar kutuplaştırmada fayda vardı. Ancak oy düşüşü yaşarken şimdi bunun tersini yapmak gerek. Toplumun tüm kesimlerinden oy alabilen AK Parti’nin kapsayıcı, kuşatıcı, reformcu yönünü gösteren, kuvvetlendiren, daha kucaklayıcı bir dil ve üslup kullanmamız, yani makul çoğunluğa seslenmemiz gerekiyor" değerlendirmesi yapıyor.

Oy kaybını sadece "ekonomik zorluklarla" açıklayan siyasetçilerse "Seçimin kapısı geçim" sözünü hatırlatarak bu alanda yapılacak düzenlemelerin büyük ölçüde tabloyu değiştirmeye yeteceği görüşünde. Bu görüşü savunan bir siyasetçi, "Muhalefet partilerinin ülkenin temel sorunlarına dair somut, gerçek çözüm önerileri yok. AK Parti’den kararsızlara geçen seçmenin bir başka partiye gitmemesi de yine gözlerin, gönüllerin bizde olduğunu gösteriyor. Vatandaşın alım gücünü arttıracak çalışmalar dönüşü sağlayacaktır. Göreceksiniz ekonomiyle ilgili umut vadeden bir seçim kampanyası sonuç getirecek" diyor.

Muhalefete yönelik kullanılan sert dili ise "Yapmak yerine sürekli yıkmaktan bahseden bir muhalefeti deşifre etmek zorundayız" şeklinde olumlayan birçok partili bulunuyor.

Seçim sürecinde ezber bozacak gelişmeler yaşanacağını söyleyen partililer de var. Bu seçimin çok konuşulacak, sansasyonel gelişmelere sahne olabileceğini dile getiren bir partili, bunların ne olabileceği sorusuna, "PKK’nın lider kadrosundan isimler yakalanabilir, dünyaca ünlü çok büyük bir yatırımcı Türkiye’ye gelebilir, bugüne kadar bulunan rezervin çok üzerinde bir doğalgaz kaynağı bulunabilir…" şeklinde örnekler veriyor.

Sonuç olarak çok sayıda görüşün dile getirildiği AK Parti’de bu görüşler Cumhurbaşkanlığına ne kadar yansıyacak, Cumhurbaşkanı Erdoğan bu beklentilerden hangilerini, nasıl karşılayacak şimdilik bir bilinmezlik olarak duruyor.