Adaletinle bin yaşa!

Mahkemelerde yüzlerce ev sahibi kiracı davası açıldı ve açılıyor. İlk duruşma günü en az 7 ay sonraya veriliyor ve davalar yıllarca sürecek. Ne diyelim efendiler, adaletinizle bin yaşayın!

Google Haberlere Abone ol

İzzet DOĞAN*  

Amerika Birleşik Devletleri'nin Kaliforniya eyalet mahkemesi, arıların balık olduğunu söyleyerek yargı dünyasının sürpriz   kararlarından birine imza attı.

Aslında Kaliforniya Eyaletinde yürürlükte olan yasalar yalnızca soyları tükenmekte olan kuşlar, amfibiler, sürüngenler, memeliler, balıklar ve bitkilerin korunmasını öngörüyordu.

Tartışılan konu ise; karasal bir omurgasız olan bombus arısının balık tanımına girip girmediğiydi.

Eyaletteki çevreciler arının korunması gerektiğini savunurken, çiftçiler bu savunmayı kabul etmiyorlardı.

İlk derece mahkemesi arıların koruma altına alınamayacağına karar vermişti.

Ancak sonunda sevinen taraf çevreciler oldu. Çünkü temyiz mahkemesi ilk derece mahkemesinin kararını bozdu, acayip ve tuhaf karşılansa bile tarihi bir karar vererek arıları “balık” sayıp korumaya aldı.

Kaliforniya Üçüncü Bölge Temyiz Mahkemesi yargıçlarının da kararlarında belirttiği üzere biyolojik olarak baktığımızda arılar, tabii ki balık değil. Ancak mahkeme, bombus arılarının omurgasız olarak sınıflandırılabileceğine ve onlara California Nesli Tehlike Altındaki Türler Yasası kapsamında koruma sağlanabileceğine karar verdi.

Çevreciler bakımından bu karar "Eyaletteki arılar için harika bir gün" olarak sevinçle karşılandı.

Kısacası, onlara daha iyi koruma sağlamak için Balık ve Av Komisyonu bombus arılarının balık olduklarını söylüyorsa balık sayılırlar. Karar, balık ve arıların genellikle nasıl tanımlandığı açısından gereksiz yere tuhaflık yaratsa da, böcekler için koruma arayan gruplar ve diğer korumacılar tarafından memnuniyetle karşılandı. Arıların uçakların düşmesine bile sebep olduğunu söyleyen çiftçiler ise üzüldüler.

Bu karar bizim “Karakuşi” dediğimiz hükümleri çağrıştırdı.

Bir gün Karakuş Kadı, bir fırının önünden geçerken burnuna güzel bir koku gelmiş. Vitrinde güveç içinde nar gibi kızarmış sahibini bekleyen nefis bir ördek varmış. Karakuş Kadı, fırıncıya:

-‘Ben bunu alıyorum!’ demiş.

Kadıya itiraz edilir mi? Fırıncı hemen ördeği paket yapıp vermiş. Az sonra ördeğin asil sahibi gelmiş:

-‘Hani bizim ördek?’ demiş.

Fırıncı boynunu büküp:

-‘Uçtu!’ deyince iş kavgaya dönüşmüş. Kavga sırasında fırıncı, araya giren bir gayrimüslim müşterinin gözünü yanlışlıkla çıkarınca korkup kaçmaya başlamış. Gayrimüslim de peşine düşerek kovalamış. Fırıncı bir duvardan atlarken, bilmeden duvarın öteki tarafındaki hamile bir kadının üstüne düşmüş. Kadın, çocuğunu düşürdüğü için, kadının kocası da fırıncının peşine düşmüş. Can havliyle kaçan fırıncının çarpıp devirdiği Yahudi bir vatandaş da kızıp peşlerine takılmış. Sonunda duruma müdahale eden zaptiyeler hepsini yakalayarak Karakuş Kadı’nın huzuruna çıkarmışlar.

Kadı sırayla sormuş:

Ördeğin sahibi:

-‘Bu adam ördeğimi vermedi’ diye şikâyette bulunmuş:

Karakuş Kadı, haberi yokmuş gibi fırıncıya sormuş:

-‘Be adam, ne yaptın bu adamın ördeğini?’

Fırıncı cevap vererek:

-‘Ördek bu! Uçtu Efendim’ demiş.

Kadı, kara kaplı defterini açmış:

-‘Ördeğin karşısında ‘tayyar’ yazılı. Tayyar ‘uçar’ anlamına gelir. O halde ördeğin uçması suç değil’ diyerek, fırıncının ördek işinden beraatine karar vermiş.

Gözü çıkan gayrimüslim vatandaşa sormuş. Onun yakınmasına da kara kaplı kitaptan bir madde bulmuş. Kara kaplı kitapta:

‘Her kim ki bir gayrimüslimin iki gözünü çıkara, o müslimin tek gözü çıkarıla.’ diye yazıyormuş. Gayrimüslim:

-‘Benim tek gözüm çıktı. Şimdi ne olacak?’ diye sorunca Karakuşi Kadı:

-‘Çözümü gayet basit. Şimdi fırıncı senin öbür gözünü de çıkaracak, biz de onun tek gözünü çıkaracağız!

Bu durumda, gayrimüslim yakınmaktan vazgeçmiş, fırıncı bu davadan da beraat etmiş.

Çocuğunu düşüren kadının kocasına da Karakuşi Kadı:

-‘Tamam. Karını vereceksin, bu adam yerine yeni çocuk koyacak’ deyince o da şikayetini anında geri almış! Fırıncı bu davadan da kurtulmuş.

Kadı bu kez Yahudi’ye dönmüş:

-‘Senin şikayetin nedir bre?’ demiş.

Olup bitenleri ibretle seyreden Yahudi bir süre düşündükten sonra ellerini açmış:

-‘Ne diyeyim Kadı Efendi! Adaletinle bin yaşa‘

Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre Mayıs 2022 itibarı ile Tüketici Fiyat Endeksi bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 73.50 oranında artış sağlamış.

Ancak kiracılara bu enflasyon oranı değil TÜFE'nin  Mayıs 2022 itibarı ile zaten yıllık enflasyonu göre daha düşük olan on iki aylık ortalaması yani yüzde 39.33 uygulanacaktı.

Şimdi TBMM  8 Haziran 2022 tarihinde konutlarda kira artış oranını 1 Temmuz 2022 tarihinden itibaren yüzde 25 ile sınırlandırdı ve bu düzenleme yayınlanarak yürürlüğe girdi. İş yerleri kiralarında bir sınırlama yapılmadı.

Bu duruma göre 30 Haziran 2022 tarihine kadar bir yıllık süresi sona eren kiracılar yasal olarak yüzde 39.33 oranında artış yapmak zorundalar. Bu tarihten bir gün sonra yıllık süresi sona eren kiracılar ise 1 Temmuz 2022 tarihinden itibaren yıllık yüzde 25 oranında veya daha az artış yapacaklar.

Ev sahipleri açısından ise tam tersi. Yani bir gün ara ile ev sahibinin alacağı kira yüzde 25’e veya daha aza inecek.

Öte yandan aynı binada iş yeri olarak kullanılan bağımsız bölüm için ev sahibine ödenen kira yüzde 39.33 oranında artarken, konut olarak kullanılan aynı binadaki bağımsız bölüm için ödenen kira yüzde 25 oranında veya daha az artacak! 1 Temmuz 2022 tarihinden sonra da ne olacağı belli değil.

Şimdi mahkemelerde yüzlerce ev sahibi kiracı davası açıldı ve açılıyor. İlk duruşma günü en az 7 ay sonraya veriliyor ve davalar yıllarca sürecek.

Ne diyelim efendiler, adaletinizle bin yaşayın!

*Emekli İstanbul Hâkimi