YAZARLAR

2021 çimento için güzel geçti, peki 2022?

Ne kadar çok imar, o kadar çok beton, inşaat ve hafriyat ve o kadar çok ayçiçeği yağı ve tahıl ithalatı demek. Bunu hepimiz gözlerimizle görüyor, cüzdanımızla yaşıyoruz.

Türkiye'nin, 2021 yılını çok sıcak ve aşırı hava olayları ile rekor kıran bir yıl olarak geçirdiğini geçen hafta konuşmuştuk. 2022’nin 2021’den geride kalmayacağını çıplak gözle görebiliyorsunuz.

İki hafta önce Kadıköy sokaklarında kısa bir yürüyüşte ilçenin hali beni dehşete düşürmüştü. Sokaklarda bile hafriyat kamyonu, beton mikseri görmek hele o sıkışık ilçede, kâbus gibiydi.

Ama diyeceksiniz ki kentsel dönüşüm yapılıyor. Ankara’nın eski belediye başkanlarından Murat Karayalçın bunun asla kentsel dönüşüm olmadığını, sadece yık-yap olduğunu söylüyor ve “kamu rant paylaşımı yapmaz, rant hırsızlıktır” diyerek her şeyi özetliyor. Burada yıkım kelimesi karşılığını fazlası ile buluyor. Çünkü ortada standartları olan, nitelikleri olan ve denetlenen bir süreç yok ve bu sayede kentin ekolojik ve toplumsal yıkımı hızlanıyor.

ÇİMENTODAN MÜJDELİ HABER

2021 yılı dünyada ölçülmüş en sıcak 7 yıldan biri oldu ve Türkiye’de ise en sıcak dördüncü yıl oldu. Aşırı hava olaylarında kırılan rekor ise bu resmin artısı.

Gezegen için felaket bir yıl iken çimentocular için güzel bir yıl oldu. 2021’de çimento tüketiminin 62,7 milyon tona çıktığını öğreniyoruz. 2020’de 59,2 milyon ton olduğu düşünülürse yüzde 5,9’luk bir artış olağanüstü bir durum. İç pazar satışlarını dikkate alırsak 2020 yılına göre 5 milyon ton, 2019’a göre ise yaklaşık 15 milyon ton bir artış var.

Kamu-müteahhit, bakanlık-belediye-müteahhit işbirliği çok belirleyici olmuş.

BİR KENT 45 TRİLYON TON HAFRİYATI TAŞIR MI? 

Düşük standartlı yüksek enerji tüketimli yeni evler yapılırken eskileri ne oluyor? O yıkımdan çıkan molozlar doğrudan doğaya bırakılıyor. Bunun için özel hafriyat alanları var. Sadece 2021’in ilk sekiz ayında İstanbul’dan çıkan ve doğaya gömülen hafriyat miktarı 31,4 milyon ton. Evet doğru duydunuz, koca ülke 20 milyon ton buğday üretirken sadece İstanbul 31,4 milyon ton hafriyat yapıyor. Bu hafriyatın amiral gemisi tabii ki yıkılan binalar. Sadece 2021’de büyükşehir belediye meclisinden 880 kadar imar kararı geçmiş!

İstanbul’un verilerine bakılınca 2021 yılının ilk 8 ayında oluşan hafriyatın 2019’un 12 ayından daha fazla olduğunu görüyoruz. Böyle giderse 2021’de 45 milyon ton civarı hafriyat taşındığını söyleyebiliriz.

İBB verilerine göre 2010’dan 2021 Ağustos’una kadar İstanbul’dan 574 milyon ton hafriyat çıkmış. Düşünebiliyor musunuz, yarım milyar tondan fazla. Ülkenin 20 yılda döktüğü asfalttan bile fazla.

Daha iyi anlamanız için başka bir örnek verelim. Bu hafriyatı dört santimetre kalınlığında sererseniz 5300 kilometrekare ediyor. Yani İstanbul’un yüzölçümü kadar.

Yani her imar kararı ile o binalar yok olmuyor, sizin arka bahçenizde duruyor, hafriyat dağları oluşturuyor. 

TAHIL VE AYÇİÇEĞİ KRİZİ 

2022 yılı inşaat sektörünün tarımı ne kadar etkilediğini hissettiğimiz bir yıl oldu. Burada kuraklığın etkisi, tarım politikalarındaki sermaye transferi büyük dertler iken Rusya’nın Ukrayna’ya savaş açması sorunu daha görünür kıldı.

Türkiye 2021 yılında 4,5 milyar dolarlık tahıl ürünü ithal etmiş. 2019/2020 döneminde 10 milyon ton kadar buğday ithal ettiğimizi resmi raporlar söylüyor. Bu durumda her 3 kilo buğdayın bir kilosu ithal demek. Buğday gibi temel bir tarım ürününde halimiz böyle ise ne diyebiliriz?

Ancak daha kötüsü tarım ürünlerinde artan ithalat. 2001 yılında bu ülke sadece 3 milyar dolarlık tarım ürünü ithal ederken 2008’de 13 milyar dolarlık ithalat yaptık.

2021’de tarımsal ürün ithalatı ise 2001’in tam 8 katı; 24,3 milyar ton olduğu ifade ediliyor. Sadece yağlı tohum ve bitkisel yağ ithalatımız bile 4,7 milyar dolar mertebesinde.

Bugün Ege’nin zeytinlikleri, enginar bahçeleri, Urfa’nın fıstık bahçeleri, Adana’nın bostanları, Karadeniz’in fındık bahçeleri, Akdeniz’in portakal bahçeleri, Trakya’nın ayçiçek tarlaları, Anadolu’un tahıl ambarları yok. Çimento, beton ve asfalt var.

Elde bir iklim krizi var. Üstüne bir de tarım krizini ekleyelim. Burada kuraklığın rolünü, kuraklaştıran kent politikalarını ekleyelim. Böylece ülke 2001’in tam 8 katını tarım ürünü ithalatı için öder hale gelmiş. Peki ne uğruna?

2021’de 18 milyon ton çimento ihraç edip 1,3 milyar dolar kazanmışlar. Ama ülke olarak 10 milyon ton buğday ithal edip 4,5 milyar dolar ödemişiz.  Üstüne 62,7 milyon ton çimento dökerek buğday tarlalarını, ayçiçeği kaplı ovaları, zeytinlikleri, üzüm bağlarını, bostanları kaybettiğimizi ekleyelim mi? Fatura iyice şişmiş ve 2021'de toplamda 24 milyar dolarlık tarım ürünleri ithalatı yapılmış.

2021 yılı toplumda ve doğada ekonomik ve ekolojik yıkımın yılı oldu. İmar kararları ile 2022 de aynı şekilde olacak. Ne kadar çok imar, o kadar çok beton, inşaat ve hafriyat ve o kadar çok ayçiçeği yağı ve tahıl ithalatı demek. Bunu hepimiz gözlerimizle görüyor, cüzdanımızla yaşıyoruz.


Önder Algedik Kimdir?

Proje yöneticisi, enerji ve iklim uzmanı. Çeşitli sektörlerde proje yöneticiliği yaptıktan sonra son yıllarda iklim değişikliği ve enerji alanında uzman olarak çalışmaktadır. İklim, Enerji, Çevre Sorunları Araştırma Derneği başkanı olup 350ankara.org iklim aktivist grubunun kurucularındandır. Raporlarına ve arşivine http://www.onderalgedik.com/ adresinden ulaşılabilir.