12 Eylül'den Uşak kırsalına: 'Gerilla' lakaplı Ali Bilgi vefat etti

12 Eylül sonrası Büyükkayalı baskınından kurtulan 'Gerilla' lakaplı Ali Bilgi vefat etti. Yaşadıklarının yazılmasına 'İşkencede, mahkemede konuşmadım' diye karşı çıkan Bilgi'den geriye anıları kaldı.

Google Haberlere Abone ol

Cihan Başakçıoğlu

Anlattıklarını kaleme almayacağımıza söz vermiştik ama…

1980 öncesi solun, daha doğrusu Devrimci Yol hareketinin önemli merkezlerinden biri olan Uşak'ta, devrimcilerin sokak hakimiyeti, köylerdeki çalışmaları, komiteleri bugün hala yöre halkının dilinde.

Özellikle Devrimci Yol'un darbe sonrası kırsal faaliyetinin olduğu defalarca yazılıp çizilmiş ancak bu konuda Doğu, Güneydoğu Anadolu ve Karadeniz bölgeleri hafızalarda yer tutmuştu. Uşak kırsalında da 12 Eylül döneminde böyle bir faaliyetin olduğunu duyduğumuzda yakın tarihe ilgisi olan bizler de şaşırdık. Tam da o zaman tanıdık Ali Bilgi'yi.

Ali Bilgi

'GERİLLA ALİ' İLE İLK TANIŞMA: UŞAK HUZUREVİ

Bölge gençlerinin "Gerilla Ali" lakabı ile andığı Ali Bilgi, bizler için "Ali ağabey" idi. Lakabın ötesinde Bilgi, gerçekten de 1980 darbesi sonrası ekibi ile birlikte Uşak kırsalına çekilen grupta yer alıyordu. Dönemin birçok Devrimci Yolcusunu farklı yerlerde görüp karşılaşırken, Ali Bilgi'yi ise hiç ummadığımız bir yerde bulduk; Uşak Huzurevi...

Yazılıp çizilmeyenleri dinlemek ve belki tarihe not düşmek üzere kaldığı huzurevinin yolunu tuttuk. Gitmeden önce son süreçte kimseyle görüşmediğini ve görüşmek istemediğini öğrendik. İsmini verdikten sonra binbir zorlukla girdiğimiz huzurevinde bizi bir hayli yaşlı ve hasta bir insan karşıladı. 1980'li yıllardan beri kolundan çıkarmadığı deri bilekliği, boğazlı kazağı, gömleği ve postalları ile...

SAAT 12 EYLÜL'DE DURDU...

Merhabalaştıktan sonra "Hangi fraksiyondansınız?" sorusu ile karşılaştık, şaşırdık. Herhangi bir yapının üyesi veya yöneticisi değil gazeteci olduğumuzu söyledik. Gömleğinin cebindeki uzun Maltepe sigarasını çıkarıp ikram etti ve birer çay söyledi. Aslında sorusu normaldi. Çünkü yine onun deyimiyle onlar için saat 12 Eylül'de durmuştu. O dönemi hala yaşıyorlardı.

Tanışıp biraz sohbet ettikten sonra Uşak kırsalında yaşadıklarını dinlemeye geldiğimizi, eğer izin verirse de o dönem yaşananları yazmak istediğimizi söyledik. Bizi dinledikten sonra biraz düşüneceğini söyleyip o gün bizi öylece uğurladı.

'SORGUDA, İŞKENCEDE, MAHKEMELERDE KONUŞMADIKLARIMI ŞİMDİ SİZE Mİ ANLATACAĞIM?'

Bir sonraki görüşmede ise bir hafta sonu huzurevi yakınlarındaki doğal yaşam parkında buluştuk. Doğaya bağlılığını sık sık dile getiren Bilgi’nin de şüphesiz nefes almaya ihtiyacı vardı ve bizleri kırmayarak huzurevinden çıktı. Bir süre sonra dayanamadık ve yapacağımız çalışma konusundaki cevabını sorduk. Karşılığında, "Sorguda, işkencede, mahkemelerde konuşmadıklarımı yıllar sonra yazın diye size mi anlatacağım?" yanıtını aldık.

Durum böyle olunca Ali ağabeyin anlattıklarını yalnızca bir sohbet çerçevesinde, yazmamak üzere dinlemeye başladık.

'ÖĞRETMEN OLMAK MI YOKSA KIRLAR MI? BEN KIRLARI SEÇTİM'

Eğitim Enstitüsü'nde öğrenciyken Dev-Genç/Devrimci Yol hareketi ile tanışan Ali Bilgi, sonrasında kendini mücadelesine adamış bir genç olarak yaşamını sürdürüyor. Sokak çatışmalarından, toplantılara, köylülerle tütün ekimine kadar birçok alanda faaliyet yürüten Bilgi, Eğitim Enstitüsü'nden öğretmen olarak çıkacakken, 12 Eylül 1980 darbesi ile karşılaşıyor. Darbe sonrası önünde iki seçenek olduğunu söyleyen Ali Bilgi, "Ya öğretmen olacaktım ya da mücadelemi sürdürecektim. Ben kırları seçtim" sözleri ile anlatıyor yaşadıklarını...

"Gerilla faaliyeti yapmaya mı karar verdiniz?" diye sorduğumuzda gülüyor ve "7.65 çapında birer tane tabanca ile mi?" cevabını veriyor. Devamında ise "Öyle diyorlar ama yaşamaya ve yaşatmaya çalıştık desek daha doğru olur gençler..." diye ekliyor.

Büyükkayalı'ya yapılan operasyon, o günlerde gazetelerde böyle yer bulmuş.

'KİMİ VURULDU, KİMİ BOĞULDU, KURTARAMADIK'

Darbenin ardından arkadaşları ile birlikte Ulubey bölgesinde bulunan Büyükkayalı köyü kırsalına çekilen Ali Bilgi, burada köylülerle çalışmalarını sürdürüyor. Birçoğunun "vur emri" ile arandığı arkadaşları ile birlikte kırsalda yaşama tutunan ve bir süre mücadele eden Bilgi'nin yaşananları anlatırken ise sürekli gözleri doluyor.

"Değirmen Deresi..." diyor Ali Bilgi, baskın...

Anlatımlarına göre Değirmen Deresi bölgesinde kaldıkları sığınağın ihbar edilmesi sonucu jandarma tarafından yerleri tespit edildiğinde geri çekiliyorlar. Grup sığınaktan çıkarken iki farklı yöne dağılmayı tercih ediyor. Bir kısmı kırsala doğru giderken diğer kısmı ise kurşun yağmuru altında Değirmen Deresi'ni geçmeye çalışıyor. Çatışmada bazı arkadaşları vurularak, bazıları ise boğularak yaşamını yitiriyor. Gözleri doluyor Bilgi'nin: "Kurtaramadık..."

Ali Bilgi kır günlerine dair birçok şey anlattı şüphesiz. Ancak anılarına daha fazla saygısızlık yapmamak için kalem oynatmak istemiyoruz ve burada susmayı tercih ediyoruz.

'KİMSEYE YÜK OLMAMAK İÇİN...'

1984 yılında bir bölge sorumlusunun itirafçı olması üzerine Denizli'de yakalanan Bilgi'nin 15 yıla yakın süren cezaevi günleri başlıyor. İşkenceli sorgular, mahkeme salonları ve 15 yıl... Cezaevinden çıktığında ise yeni bir yaşamla tanışıyor. Her şey değişmiş, her şey biraz bozulmuş.

Deyim yerindeyse o dönem birçok devrimcinin yaşadığını yaşıyor Ali Bilgi de. Çıktıktan sonra kimse yüzüne bakmıyor, tanıyanlar tanımazdan geliyor. Bu süreçte yaptığı evliliği sürdüremiyor Bilgi ve Dörtyol'da tek odalı küçük bir kulübede tek başına yaşamını idame ettirmeye çalışıyor, yalnızlığından şikâyet etmeden...

Bir süre sonra ise eski arkadaşlarının buluştuğu Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) üyesi olan Bilgi, Uşak'taki parti binasında yaşamaya başlıyor. Sorunlu cezaevi süreci ve işkencelerin ardından akciğerleri ile ilgili sağlık problemleri yaşıyor ve sağlık durumu daha da kötüleşince kimseye yük olmamak için huzurevinin yolunu tutuyor.

'BANA BİR CAN VEREBİLİR MİSİNİZ?'

Yılda bir iki defa gelen ziyaretçilerin dışında kimseyle görüşmeyen Ali Bilgi'yi pandemi öncesi son kez bu görüşme ile hatırlıyoruz. Normalleşme sürecinde akciğerlerinin işlevini neredeyse tamamen yitirmesi nedeniyle durumu ağırlaşan ve hastaneye kaldırılan Bilgi, bir süredir tedavi görüyordu.

Hastanede doktorlar tarafından sık sık bir isteği olup olmadığı sorulan Bilgi, herkese "Bana bir can verebilir misiniz?" yanıtını veriyor. 22 Ekim gece saatlerinde ise Bilgi'nin Uşak Devlet Hastanesi'nin bir odasında yaşadığı gibi "yalnız başına" vefat ettiğini öğreniyoruz.

'O GÜNLERDE DEĞER BÜTÜNLÜĞÜ VARDI'

Ali Bilgi'den geriye mücadelesi ve yazılmasına izin vermediği anıları kalırken, "Karık" belgeselinde yer alan şu sözleri ise hafızalardaki yerini koruyor: "O günler için şunu diyebilirim; bir değer bütünlüğü vardı. Bugün onu göremiyoruz. Her ne yaşanmışsa acı veya tatlı…O günlerin bugünlerden çok daha iyi olduğunu söyleyebilirim. İşkencesi de dahil olmak üzere..."

Ali Bilgi dün öğle saatlerinde yol arkadaşları tarafından toprağa verildi.