YAZARLAR

Cizreli Miray bebek ilk yasakta doğdu, son yasakta öldürüldü

Cizre'de beş kez ilan edilen sokağa çıkma yasaklarında devlete göre hiç sivil ölümü olmamış. TİHV'e göre öldürülen sivillerin sayısı en az 192. Cizre'de yaşamını yitiren 57 kişi de dört ayrı kimsesizler mezarlığında toprağa verilmiş.

celal-abi-imzaliKaranlık iyiden iyiye çökmüştü Cizre'ye.

En son ve en uzun sokağa çıkma yasağı sürüyordu.

Mermiler geceyi deliyor, top sesleri evin camlarını zangırdatıyordu.

Can güvenlikleri için evlerinin en alt katına inmeye karar verdi İnce ailesi.

Halası Berivan 89 günlük Miray bebeği aldı kucağına, önden koşturdu merdivenlere. Silahlar sanki evin içinde patladı birden bire. Miray'ın yüzü kanıyordu ve hiç sesi çıkmıyordu. Öldü zannettiler önce. Bütün aile gözyaşlarına boğuldu. Neden sonra bir mucize oldu sanki. Birden bire ağlamaya başladı Miray bebek.

Hemen 112'yi aradılar. "Tamam geliriz" dediler "Ama siz 155'i arayın izin alın."

Polisten aldıkları yanıt netti:

"Bir beyaz bayrak alın, bir kadın iki erkek çıkın. Size ateş edilmeyecek."

75 yaşındaki dedesi Ramazan, 41 yaşındaki amcası Abdurrahman ve 38 yaşındaki yengesi Rukiye kucaklarına Miray bebeği alıp beyaz bayrakla çıkıyor evlerinin kapısından.

Sokağın başındaki zırlı araç birden ölüm kusuyor, tarıyor kucaklarında yaralı bebekleriyle çıkan İnce ailesini.

Miray bebek oracıkta ölüyor. Dede Ramazan İnce de kaldırıldığı hastanede.

'BURADA CEHENNEMİ YAŞADIK'

IMG_1110 İlk sokağa çıkma yasağında doğan Miray bebek son sokağa çıkma yasağında öldürüldüğünde 89 günlüktü.

Cizre'de ilan edilen ilk sokağa çıkma yasağında doğmuştu Miray bebek. En son ve en uzun sokağa çıkma yasağında da öldürülmüştü. Üç aylık yaşamı iki sokağa çıkma yasağının arasına sıkışmıştı.

Suriye'deki savaştan kaçıp sığındığı Cizre'de Burhan ile evlenen Miray'ın annesi Soulin, "Kime, neye, nereye ne şekilde üzüleceğimi bilmiyorum. Sözüm tükendi" diyordu.

Aileden geriye kalanların gözleri önünde öldürülmüştü Miray'la dedesi. Görgü tanıkları zırhlı araçtan ateş açıldığını net biçimde görmüştü, böyle olduğunu da açık açık anlatıyorlardı.

Ama devletin haber ajansı AA geçtiği haberde gerçeği tümüyle tersyüz etmişti:

"Cizre’de PKK’lılara karşı yürütülen operasyonda evlerinin balkonunda halasının kucağında bulunan 3 aylık Miray İnce isimli bebek, PKK’lılarca açılan ateş sonucu başından yaralandı. Olay yerine gönderilen ambulans bombalı tuzaklar ve hendekten dolayı Su Kanalı Sokağı’ndaki eve yaklaşamadı. Bunun üzerine Miray bebeği kucağına alan hala Rukiye İnce ile bebeğin dedesi Ramazan İnce, evlerinden çıkarak 50 metre mesafedeki ambulansa yöneldi. Bu sırada PKK’lıların arkadan ateş açması sonucu yaralanan Miray bebek kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti."

Doğan Haber Ajansı belli ki gerçeği yazamayınca "orta yol"u seçmişti. DHA'ya göre bebekle dedesinin yaşamlarını yitirmelerinin nedeni iki ateş arasında kalmalarıydı.

Miray bebeğin dünyaya geldiği Cizre'deki ilk sokağa çıkma yasağı 4 Eylül 2015'te ilan edilmiş, 12 Eylül"e kadar sekiz gün sürmüştü. Yasağın kalkmasından sonra Barış Bloku'nun çağrısıyla oluşan uluslararası bir heyetle gitmiştik Cizre'ye. Gördüklerimiz, duyduklarımız hem dehşet vericiydi hem de sonrasında yaşanacak daha büyük vahşetlerin habercisiydi.

Operasyonlar sonrası Cizre sokaklarından bir görüntü. Operasyonlar sonrası Cizre sokaklarından bir görüntü.

Yasağın sürdüğü sekiz gün boyunca; mahallelere, evlere saldırıyı, kurşunlamayı, havan topu yağdırmayı, keskin nişancılarla insan avlamayı burada kalarak bire bir izleyen HDP Şırnak Milletvekili Fasal Sarıyıldız "Sekiz gün cehennemi yaşadık" diyordu:

"Tam anlamıyla devlet şiddetinin teröre dönüştüğü bir cehennemi yaşadı Cizre. Elektrik, su kesildi. Tüm haberleşme kanalları kesilerek Cizre dünyadan koparıldı. Binlerce Özel Harekatçı sevk etmişlerdi. 21 sivil öldürüldü sekiz günde. Bu insanların tümü ya kapısının önünde ya da mahallesinde öldürüldü. 15'i ateşli silahla ve kafasından tek kurşunla vurulmuştu. Altısı da ambulansların girmesi engellendiği için hayatını yitirdi. Filistin-İsrail savaşında bile olmuyor bu. 100'ün üzerinde insan da yaralandı. Öldürülenler içinde tek bir silahlı kişi yoktu. Dördü beşi gençti. Gerisi de 35 günlük bebekten, 80 yaşındaki insana kadar tümü sivildi. Sekiz gün boyunca tek bir eczane, tek bir fırın açık değildi. Çatılardaki tam 240 su deposu patlatıldı. Küçük bebekler  sokaktaki su birikintilerini içtiler. Sokağa çıkma yasağı kalkınca kurşunla vurulmuş yüzlerce güvercin ve kedi ölüsüyle karşılaştık. Hareket eden her şeye ateş etmişlerdi."

Cizre'de 4 Eylül 2015'ten 2 Mart 2016'ya kadar beş kez ilan edilen sokağa çıkma yasakları 24 saat kesintisiz olarak toplam 90 gün uygulanmıştı. Operasyonlar bittiğinde yapılan resmi açıklamada 23 asker ve polis yaşamını yitirmişti. 603 PKK'lı da etkisiz hale getirilmişti. Yani devlete göre hiç sivil öldürülmemişti. Oysa devletin ajansı en azından iki sivilin yani Miray'la dedesi Ramazan'ın PKK'liler tarafından öldürüldüğünü iddia etmişti. Demek ki PKK'nin öldürdüğü iddia edilen sivilleri bile yok sayıyordu AKP iktidarı! Üç aylık Miray bebek de, 75 yaşındaki dedesi Ramazan da "etkisiz hale getirilen PKK'liler" kategorisindeydi devlete göre.

İlk sokağa çıkma yasağında yaşamını yitirenlerden 16'sı kitlesel bir cenaze töreniyle toprağa verildi. İlk sokağa çıkma yasağında yaşamını yitirenlerden 16'sı kitlesel bir cenaze töreniyle toprağa verildi.

Oysa Cizre'de yaşanan gerçek bambaşkaydı. Devletin ölümler hakkındaki verilerileriyle STK'ların, Cizre'deki yerel yönetimin verileri tümüyle birbiriyle çelişiyor.

Cizrelilere göre sokağa çıkma yasaklarında yapılan operasyonlarda 60'a yakın YPS'li, 70 kadar sivil yaşamını yitirmiş. Buna üç bodrumda katledilen yaklaşık 170 kişiyi de ekleyince, ölen sivillerin sayısı toplam 240 oluyor. Şu anda Cizre, Silopi, Şanlıurfa ve Gaziantep'teki kimsesizler mezarlığına gömülen cenaze sayısı da 57.

TİHV Dokümantasyon Merkezi'nin yaptığı çalışmaya göre de sokağa çıkma yasaklarında yapılan operasyonlarda öldürülen sivillerin sayısı 192 olarak belirlenmiş.

'GÖZALTINDA ÇOK VAHŞİ DAVRANIYORLAR'

Bütün bu yaşananlardan Cizrelilerde geriye kalan ruh halini sorduğumda bir yerel yönetici peş peşe şu cümleleri kurdu:

"Devlete, AKP iktidarına büyük bir öfkeleri var. Hala ağır bir hüzün yaşanıyor. Bütün bunlar sanki birkaç dakika önce yaşanmış gibi gözyaşı var. İçleri paramparça."

Ama bütün bunlara karşın yaşama geri dönme konusunda büyük bir çabaları var Cizrelilerin. Kimine göre 120, kimine göre 140 bin nüfuslu ilçeden göçen binlerce aile geri dönmüş. Bir biçimde barınma sorunlarını çözmüşler yıkılan onca eve karşın.

Cizre Belediye Eşbaşkanı Leyla İmret sokağa çıkma yasakları sırasında görevden alınmış. Ama görevde olmamasına karşın Cizre'nin sorunlarını çözmek için çalışıyor. Diğer Eşbaşkan Kadir Konur henüz görevinin başında. Yasaklar ve operasyonlar sonrası Cizre'nin yeniden hayata dönmesi için yapmalarına izin verilen projeleri uygulamaya, kent halkına biraz olsun nefes aldırmaya çalışıyorlar. Ancak merkezi iktidar hareket kabiliyetlerini neredeyse sıfır noktasına getirmiş.

Şu anda Cizre'de saat 23.00 ile 02.30 arasında hala sokağa çıkma yasağı uygulanıyor. Operasyonlar sonrası başlayan büyük gözaltı dalgası da sürüyor. Gözaltına alınanlar arasında HDP ve DBP yöneticileriyle çocuklarını yitiren ailelerin sayısı dikkat çekici oranda.

Gözaltına alınanlara en çok "Özyönetim nasıl ilan edildi, hendekleri kim açtı" gibi sorular yöneltiliyormuş. "Ancak" diyorlar "Uzun gözaltına pek rastlanmıyor. En çok üç gün sürüyor. Daha önceden gözaltına alınanların çoğu tutuklanıyordu. Bugünlerde tutuklanma oranı düştü. Ama sorgudan geçenlerin çoğu 'Çok vahşi davranıyorlar' diye yakınıyor."

Henüz kamulaştırma yapılmamış. Sadece kente hakim bir tepeye belediye tarafından yaptırılan ve henüz açılmamış olan kültür merkezini kamulaştırmış devlet. Muhtemelen karakol olarak kullanacak.

Cizre'deki hane sayısı 30 bin dolayında. Bunlardan üç bini hakkında yıkım kararı verilmiş. Zaten kentin yüzde 80'i "riskli alan" ilan edilmiş. Yani 10 mahalleden dokuzu "riskli alan" kararı içinde. Burada yeni yapılaşmaya izin verilmiyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın yapacağı yeni imar planı bekleniyor. Ancak anlaşılan şu ki Cizre'nin yeni imar planında "güvenlik konsepti" egemen olacak.

Yasaklar kalkınca Cizreliler evlerine dönebilmek için uzun kuyruklar oluşturdu. Yasaklar kalkınca Cizreliler evlerine dönebilmek için uzun kuyruklar oluşturdu.

Bütün bunlara karşın Cizre halkı hem kendi barınma sorununu çözmüş büyük bir dayanışmayla, hemde hala sokağa çıkma yasağı süren Şırnak'ı terketmek zorunda kalan binlerce aileye ev sahipliği yapıyor.

Doğal olarak da yardımların ağırlıklı kısmı Şırnak'tan göçen ailelere yöneltilmiş durumda.

Ancak bugünlerde cehennem sıcakları yaşanıyor Cizre'de. En büyük ihtiyaçların başında buzdolabı ve klima geliyor. Ama yasaklar bittiğinden bu yana yardım için bölgedeki kentlerden Cizre'ye gönderilen buzdolaplarına güvenlik güçleri tarafından el konularak geri gönderiliyor.

"En son Urfa'dan 300 buzdolabı gönderildi" diye anlatıyor Cizreliler, "Ancak kentin girişinde bekletildi önce. Sonra yediemine teslim edildi. Ardından da geldiği yere gönderildi."

Operasyonlar sırasında insanların terk ettiği, çoğu yıkılmamış, hasar görmemiş evlere kapıları kırılarak girilmiş. Bütün beyaz eşyalar, televizyonlar ya kurşunlanmış ya da çekiç ve balta gibi aletlerle parçalanmış. Hatta evlerdeki giysi dolapları enlemesine kurşunlanmış, tek mermiyle bütün elbiseler delinmiş.

Cizrelilerin anlattığına göre evi az hasarlı olanlara devlet üç bin liralık malzeme yardımı yapıyormuş. Yapılan "kardeş aile" kampanyası sonucu dünyanın dört bir yanından insanlar Cizre'de 800 "kardeş aile" edinmiş. Rojava Yardımlaşma Derneği de bölgede yasakları, operasyonları yaşayan bütün kentlere olduğu gibi Cizre'ye de yardım kampanyası örgütlüyor. Yani Kürtler ağırlıklı olarak kendi yaralarını kendileri sarıyor.

AKP "milli irade"yi dilinden düşürmüyor ama yüzde 80'in üzerinde oy alarak seçilmiş DBP'li Cizre Belediyesi'ni AKP iktidarı kesinlikle muhatap almıyor. Evleri yıkılmış, yüzde 80'i riskli alan ilan edilmiş, altyapısının büyük bölümü tahrip edilmiş ilçede belediye yokmuş gibi davranıyor.

Cizre Belediye Eşbaşkanı Konur AKP'nin milli iradeyi tanımadığı görüşünde:

"Yapacakları hiçbir planı bizimle paylaşmıyorlar. 10'dan fazla bakan geldi Cizre'ye. Bir teki bile kentte yapılacaklar hakkında bilgi vermedi. Aldığımız haberlere göre konut sorununu çözmek için TOKİ, Şırnak yolundaki Konak Mahallesi'nde inşaat yapacakmış. Ancak bu alanda üç köy var. Bu sefer o köylülerin evleri yıkılacak."

Bütün yaşanılanlara rağmen Cizreliler barıştan umutlarını kesmemiş. "Barışı, müzakerelerin başlamasını dört gözle bekliyoruz. Artık yeter. Normal hayata dönmek istiyoruz" diyorlar.

Ancak iktidar sözcüleri "ya herro ya merro"lu "ölüm kalım savaşlı" tamtamlarını çalmayı sürdürdükçe bu topraklarda çok uzak bir düş barış!


SÜRECEK...

celal-baslangic-1

celal-baslangic-2

celal-baslangic-3

celal-baslangic-4

celal-baslangic-5