Zeki ve güçlü bir kadının karşısında kim durabilir ki?

Bonnie Garmus'un 'Bir Kimya Meselesi' romanı Altın Kitaplar tarafından yayımlandı.

Fotoğraf: Moya Nolan
Google Haberlere Abone ol

Bazı kitapların ünü, kitaptan önce yayınlıyor. Örnek vermek gerekirse, Bonnie Garmus’un yazdığı, geçen yıl yayımlanan 'Bir Kimya Meselesi'nde olduğu gibi… Birazdan ayrıntılı anlatacağım kitap, geçen yıl The New York Times çok satanlar listesinde 40 hafta zirvede kaldı; okuyucuların oylarıyla belirlenen Goodreads, Barnes&Noble ve Amazon başta olmak üzere pek çok yılın ödüllerini topladı. Bir de tabii 40 dile çevrildi ve 1 milyondan fazla okuyucuya ulaştı. Ancak bir okuyucu olarak ben bir kitabın aldığı ödüllerden çok bana ne anlatmak istediğiyle ilgilendiğim için kitaba göz atmaya karar verdim.

1960’ların Amerikası’nda geçen 'Bir Kimya Meselesi', küçük bir kızın annesiyle yaşadığı fikir uyuşmazlıklarıyla başlıyor. Her anne-kız arasında olabilen ufak çaplı bir durum; ne var ki bunda derken ilerleyen sayfalarda kadının gerek iş gerekse toplumdaki yerine, ilişkilere hemen ardından bambaşka bir boyuta geçeceğini eğer sebatkar bir okur değilseniz anlamıyorsunuz. Ancak kitap zaten sıkmadan istediğinizi veriyor ve karanlık bir düzene hapsedilmeye çalışılan kimyager Elizabeth Zott’ın ilham veren mücadelesini keskin bir mizah anlayışıyla yansıtıyor. Üstelik bu kitap mesajını, tekrar altını çiziyorum, 1960’larda bir araştırma enstitüsünde, tamamı erkeklerden oluşan ve eşitlik konusunda pek de bilimsel davranmayan bir ekibin davranışları üzerinden vermeye çalışıyor.

GECENİN BU SAATİNDEN KADININ NE İŞİ VAR?

Zott zeki bir kadın, hatta birçok erkeğin anlamadığı formülleri buluyor, çalışmalara imza atıyor ama kadın olduğu, eli yüzü düzgün olduğu için hep bambaşka algılanmak isteniyor. Yüksek lisansını tamamlayamıyor, neden derseniz? Çünkü tez hocasının tacizine uğruyor, olay polise kadar intikal edince sırf erkek olduğu, üniversitede 'güçlü'(!) bir yer edindiği için Dr. Meyers’ın yaptıkları ört bas ediliyor, bayan Zott güzel bir kadın olduğu için olay onun üstüne yıkılıyor. Soruşturmayı üstlenen polis, bayan Zott’a dolaylı olarak şu soruyu soruyor: "Gecenin bu saatinde bir kadının laboratuvarda ne işi olur ki?" Ama erkeğe bu soru sorulmaz değil mi? Saat kaçsa kaçtır? Erkeğin işi olabilir, sokakta ya da herhangi bir yerde olabilir ama kadın o saatte dışarıdaysa neden dışarıdadır? Evinde olmalıdır. Çünkü kadın için güvenli bölge evdir, niye o saatte çıkmıştır?

AŞK SEN NELERE KADİRSİN?

Kaldığım yerden devam edeyim; girdiği laboratuvarda başarılıdır Elizabeth Zott ama başarısı bile erkeklere mal edilir. Eril sistem içinde yükselmesi istenmeyen bir kadındır Zott, gerek iş gerek özel hayatı zorluklarla doludur. Ama yaşam iyi insanların kapısına her zaman hediyeler bırakır ki görmesini bilene... Zott’ın iyi niyetine karşılık da Calvin Evans hayatına girer. Yalnız, zeki, kindarlığıyla ve kazandığı Nobel adaylığıyla ünlü bay Evans. Bilim dünyasının başarılarına gıptayla bakıp, çoğu zaman arkasından konuştuğu Evans, Elizabeth’in her şeyine ama en çok da zekâsına âşık olur. Ruh ikizini bulmuştur bayan Zott, evlilik dışı bir ilişki yaşar. Calvin Evans, 1960’lı yılların tutucu ortamında Elizabeth Zott’la evlenmek ister. Elizabeth Zott, genelde erkeklerin tercih edeceği şeyi, kendisi istemektedir. Bu düşüncenin altında kadının kendi kimliğiyle var olamaması, toplumda ille bir kadının erkekle evlenmesi gerektiği fikri ve bay Evans’la olan ilişkisinde insanların ürettiği kırıcı sözlerin de etkisi vardır. İş dünyasında bir erkeğin kanadının altına sığındığının hissettirilmesini sadece karşıt cins değil hemcinsleri de düşündürmektedir.

ARABA DEĞİŞTİRİR GİBİ SOYADI DEĞİŞTİRMEK

'Bir Kimya Meselesi'ni okuyan bir kadınsanız şunu düşünüyorsunuz, 'durum hep mi aynıdır' yani? Peki kadınların evlenir evlenmez soyadlarını saniyesinde değiştirmesi… Kitaptaki şu sözlerle bu duruma da dikkat çekiliyor: "Kadınlardan, evlendiklerinde eski adlarını kullanılmış arabalar gibi değiştirmelerinin, soyadlarını, hatta bazen önadlarını bile kaybetmelerinin beklenmesini asla anlayamıyorum. Bayan John Adams! Bayan Abe Lincoln! Sanki eski kimlikleri, gerçek insanlara dönüşmeden önceki yirmi küsur sene boyunca geçerli ikamelerden ibaretmiş gibi. Bayan Peter Dickman. Müebbet hapis cezası bu." (Sf 58)

YEMEK PROGRAMININ İSTEKSİZ SUNUCUSU

'Bir Kimya Meselesi', Elizabeth Zott’ın çoğu zaman şimdi başına ne gelecek diye okuduğunuz bir kitap ki, gerçekten başına gelmeyen kalmıyor. Böylece bayan Zott, birkaç yıl sonra kendini bekar bir anne ve televizyonda yayınlanan bir yemek programının isteksiz sunucusu olarak buluyor; seyircilerine bir çorba kaşığı asetik asit ile bir tutam sodyum klorürü karıştırmalarını önerdiği programı büyük ses getiriyor. Ancak elbette herkesi mutlu edemiyor. Çünkü o, kadınlara sadece yemek yapmayı değil, statükoyu değiştirmek için ne yapmaları gerektiğini de öğretiyor.

Elizabeth Zoot’ın olaylara karşı serinkanlı duruşu, zekası, 1960’larda bir kadının kürek sporuyla ilgilenen sıra dışı hali, gözlem gücüyle dikkat çeken 'Bir Kimya Meselesi', okuyucuyu mizahi bir dille pek çok konu üzerine düşündürüyor. Bu arada kitabın sonbaharda izlenebilecek ve Apple+ için yapılan dizi uyarlamasında Elizabeth rolünü Brie Larson’a, Calvin rolünü de Lewis Pullman’a verdiklerini ekleyeyim.