Yönetmen Birsen Kaya, Kadın Yönetmenler Festivali'nde anıldı

Geçtiğimiz ay hayatını kaybeden yönetmen Birsen Kaya, 7. Uluslararası Kadın Yönetmenler Festivali'nde Sabire Soytok imzalı "Avantürün Kraliçesi Birsen Kaya" belgeseliyle anıldı.

Google Haberlere Abone ol

İZMİR - Kadın Yönetmenler Derneği tarafından düzenlenen Türkiye’nin ikinci en büyük uluslararası film festivali 7. Uluslararası Kadın Yönetmenler Festivali'nde ikinci gün geride kaldı.

Geçtiğimiz ay hayatını kaybeden yönetmen Birsen Kaya festivalde Sabire Soytok imzalı "Avantürün Kraliçesi Birsen Kaya" belgeseliyle anıldı.

Yaşamı boyunca 35 tane filme imza atan, Yeşilçam’a adını Bilge Olgaç’la birlikte yazdıran ilk kadın yönetmenlerden olan Birsen Kaya'nın ailesi de anmaya katıldı.

Institut Français İzmir'de yapılan gösterimde konuşan Sabire Soytürk, "Umarım beğenmişsinizdir. Ben bu filmi çekmeye 2011'de başladım, 28 dakika görüyorsunuz ama serüvenimiz çok uzun sürdü. Çünkü Birsen abla rahatsızdı, kanser tedavisi görüyordu. İlk nerede tanıştığımızı anlatmak isterim size Birsen Kaya ile. 2009 yılında Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali'ndeydik, orada konuk olarak bulunuyordum. Yemek yerken karşımda pırıl pırıl gözleriyle, inanılmaz motive bir kadın oturuyordu. Yanına gittim, dedim ki 'Sizinle yemek yiyebilir miyim? Sizden çok güzel bir enerji alıyorum, sanırım siz de festival için buradasınız'. Birsen abla hemen konuya girdi, 'Ben Birsen Kaya, avantür yönetmeniyim. 35 tane filmim var.' Bir sinema hocası olarak şok oldum, karşımda sinema tarihimizin en önemli kadını oturuyor ve ben bunu bilmiyorum, utancımdan ne yapacağımı bilemedim. Onu tanımadığım için çok utandım" diye konuştu.

'ÖĞRENCİLERİMİN BU KADINI TANIMASINI İSTEDİM'

Soytürk sözlerine şöyle devam etti:

"İzmir'e döndükten sonra araştırma yapmaya kalktım, yönetmeni tanımak istiyorum çünkü. Hiçbir şey bulamadım. Sadece birkaç not; Birsen Kaya yönetmen, şurada doğdu, avantür film yönetmeni. Başka hiçbir şey yok. Öğrencilerimin bu kadını tanımasını istedim ben. Sinemamızda, hem de 1960'ların sonunda yaşadı ve inanılmaz şeyler yaptı. Bunu herkesin görmesini istedim. Aslında elimdeki belgeler çok uzun, çok hevesle anlatıyor her şeyi. Başta TRT Belgesel için kısaltmıştım ama sürekli sorun çıkardıkları için filmimi çektim. Daha sonra Adana Altın Koza Film Festivali'ni aradım. Birsen abla da Adana'da yaşıyordu. Altın Koza filmi kabul etti, özel gösterim verdiler. 2014 yılı Türk sinemasının 100'üncü yılıydı. Birsen ablaya 'Komşularına haber ver, gelsinler, seni görsünler' dedim, 'Evladım beni burada kimse tanımıyor, benim yönetmen olduğumu bilmiyorlar, ben onların Birsen teyzesiyim' dedi. Komşuları geldi, birlikte filmi seyrettik. Öğrencilerim de oradaydı. Ben Birsen Kaya ile tanışana kadar kendimi kuramcı bir hoca olarak tanımlardım, bu kadın beni yönetmen yaptı. Sadece öğrencilerimin Birsen Kaya'yı görmeleri için yaptım. Öyle bir heyecan vardı ki hiçbir yere müracaat etmedim, direkt girip kredi çektim. Bodoslama İstanbul'a gittim."

Filmin kendisi için neden önemli olduğunu da anlatan Soytürk, şöyle konuştu:

"Bu film benim için o kadar anlamlı bir film ki. Bizim sinemamız vefasızdır, özellikle kadınları görmezden gelmeye, başarılarını anmamaya, onları yok saymaya çok müsaittir. Bir taraftan da sinema tarihinden böyle bir kadının geçtiğini hatırlatmak istediğim için çok kıymetli. İkinci tarafta da, 'Ben bunu çekmek istiyorum' dediğimde sevgili öğrencim Caner Ceyhan 'Birlikte bu işin altından kalkarız' dedi. Onu anmadan geçmek istemiyorum. Onu da kaybettim, intihar etti. Sektörde çok iyi bir yönetmen yardımcısıyken sektörün bu olumsuzluklarını kaldıramadı."