Yerelde çalışan kadın gazeteciler: İlk soru 'Evli misiniz?'

Kadınların toplumsal cinsiyet eşitsizliğini en çok deneyimlediği iş sektörlerinden biri medya. Kadın gazeteciler maaş eşitsizliği, sözleşme ve sosyal güvence eksikliği, adaletsiz iş yükü, mobbing, cinsel taciz ve şiddet gibi hak ihlallerine maruz kalıyor. Kadın gazetecilerin yaşadıkları sorunlar Medya Araştırmaları Derneği'nin hazırladığı “Yerel Medyada Kadın Gazeteci Olmak” raporunda anlatıldı.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Kadınların toplumsal cinsiyet eşitsizliğini en çok deneyimlediği iş sektörlerinden biri medya. Türkiye’de kadın gazetecilerin medyanın her alanında toplumsal cinsiyetleriyle ilişki olarak maaş eşitsizliği, sözleşme ve sosyal güvence eksikliği, adaletsiz iş yükü, mesai ve görevlendirme, mobbing, cinsel taciz ve şiddet gibi hak ihlallerine maruz kaldıkları biliniyor. Özellikle yerelde bu gibi hak ihlalleri çok daha fazla yaşanıyor.

Medya Araştırmaları Derneği (MEDAR) tarafından “Uluslararası İnsan Hakları Çerçevesine Uyumun İzlenmesi için Etkiniz AB Programı” desteğiyle, Dilek İçten ve Yunus Erduran tarafından hazırlanan “Yerel Medyada Kadın Gazeteci Olmak” başlıklı raporun amacı yerel medyada faaliyetlerini sürdüren kadın gazetecilerin uğradığı toplumsal cinsiyet temelli hak ihlallerini tespit etmek ve bu ihlallere maruz kalan kadın gazetecilerin mesleki sorun ve ihtiyaçlarını ortaya koymak olarak ifade ediliyor. 

Araştırmaya katılım göstermeyi kabul eden kadın gazeteciler arasında araştırmanın temsiliyetini güçlendirecek kriterler (mesleki pozisyon, eğitim seviyesi, iş tecrübesi, görev ve uzmanlık alanı vb.) göz önüne alınarak 30 aday belirlenmiş. Gerçekleştirilen görüşmeler katılımcıların rızasıyla ses kayıt cihazı ile kayıt altına alınmış.

Kadın gazetecilerin anlattığı sorunların başlıkları şunlar:

- Eksik kadro ve çalışan sayısı

- Yetersiz maaş

-  Orantısız iş yükü ve kurum içi görevlendirme

-  Belirsiz ve yasal sınırları aşan mesai saatleri

- Teknik donanım ve ekipman eksikliği

-  Haber kaynağına ulaşım ve mobilite sınırlılıkları

-  Mesleki yetkinlik ve uzmanlaşma alanı kısıtlılığı

- Yetersiz dijitalleşme ve yeni iletişim teknolojilerine uyum

‘GECE HABERE GİDEMEZSİN’

Paylaşılan sorunlardan bazıları ise şunlar:

- Biz, kadın gazeteciler olarak, birçok yere başvurduğumuzda erkek değilsin, gece yarısı habere gidemezsin diye kapıdan çevriliyoruz. Bunu diyen o kadar çok kurumla karşılıyoruz ki(…) Yerelde kadın daha çok eziliyor. Çünkü yerelde daha çok “Gazeteci erkek olur.” bakışı hâkim. Bildiğimiz birçok ulusal ajans bile yerelde özellikle erkek muhabir tercih ediyor. (Haber Müdürü, Antalya)

- İşverenler ne kadar iyi bir gazeteci olup olmadığınızdan çok sizi ‘çocuk doğurup izin kullanır mı, mesaiyi aksatır mı?’ şeklinde değerlendiriyor… Şu an çalıştığım kuruma alınırken mülakatta sorulan ilk iki sorulardan biri “Evli misiniz ve ileride çocuk düşünüyor musunuz?” oldu. Ee diyelim siz bekarsınız, işe başladınız sonradan evlenme veya çocuk sahibi olma kararınızı işvereniniz ile paylaşmak gerilim konusu olur...Erkek gazetecilere bunlar asla sorulmuyor.” (Muhabir, Ankara, 5 senedir gazetecilik yapıyor.)

- Devlet bu hakları vererek kadını destekliyor ama sektörde pratiğe yansıması öyle değil. Mesela doğum izni veriyor ama patron diyor ki ‘Kadın doğum iznini kullanacak, benim işim aksayacak.’ ya da ‘Evlenip işi bırakırsa kıdem tazminatı alır sıkıntı yaratır.’, böyle böyle iş ‘Kadın gazeteci almayalım!’ a kadar geliyor.” (Haber Müdürü, Antalya)

- Yerelde gazetecilik asgari ücrete mahkûm olduğunuz, neredeyse günde 18 saat bilfiil çalıştığınız ama 24 saat telefonunuzun açık olması gereken; çaycılığından, temizlikçiliğinden, şoförlüğüne kadar kurumdaki her zihinsel ve fiziksel işçiliği yürüttüğünüz bir iş.” (Editör, Mersin, 20 senedir gazeteci olarak çalışıyor)

MASRAFLARI KISMAK İÇİN KAHVEHANELERDE OTURUYORUZ’

- Eleman azlığından ötürü mesai saatlerimiz çok yoğun geçiyor, bazen 5-6 saat yerimizden kalkmadan çalıştığımız oluyor (...) Ofiste olan çalışanlar neredeyse her işi yapmak mecburiyetinde kalıyor. Ben, mesela, yazı işleri müdürüyüm ama sayfa tasarımı yapıyorum, haber düzenliyorum, ofisteki tüm fatura ve evrak işlerini de yapıyorum. Dolayısıyla yaptığım sadece yazı işleri müdürlüğü olmaktan çıkıyor.” (Yazı İşleri Müdürü, Kırklareli, 5 senedir gazeteci olarak çalışıyor)

- Asgari ücretle çalışıyorum ve başka hiçbir giderim karşılanmıyor. Sahada yeme, içme giderleri bizden ve zaten aldığımız maaşın yarısı ulaşım ücretlerine gidiyor. Bu masrafları kısmak için gidip kahvehanelerde oturuyoruz.” (Muhabir, Edirne, 3 senedir gazeteci olarak çalışıyor)

- Diğer yandan katılımcıların pek çoğu, bugüne kadar çalıştıkları yerel kurumlarda kadın yönetici ve meslektaşlarından mobbing, zorbalık, mesleki olarak küçümsenme ve yıldırma teşebbüsüne maruz kaldıklarını paylaşmışlar. Katılımcılar, “kadının kadına uyguladığı ayrımcılık” olarak tanımladıkları bu yaklaşımı, medya sektöründeki yaygın ataerkil ve rekabetçi bakış açısının bir sonucu olarak değerlendirmişler:

- Şu hayatta kadınların kadınlara verdiği zararı erkekler vermiyor. Çünkü ataerkil zihniyetle yetişince kadınlar başarılı hemcinslerini rakip olarak algılıyor, kendi ellerindeki imkanları çalmaya gelmiş gibi görüyor(...) Mesela şehirdeki basın müdiresi kadındı. Çalışanlarım aracılığıyla ‘Ona ilan çıkmaz. Boşuna uğraşmasın!’ diye mesajlar gönderirdi (…) Sırf bu yüzden 3 ayda alınabilen ilan iznini 9 ayda alamadık. (İmtiyaz Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni, Tunceli, 22 senedir gazeteci olarak çalışıyor)

‘HER HAFTA KARAKOLA ÇAĞRILIYORUZ’

Rapora göre bazı gazeteciler ise yerel medyaya uygulanan siyasi baskı ve yasal müdahalelerin hem kurumsal editöryel bağımsızlığı hem de gazetecilerin haber üretim süreçlerini etkilediğini, sansür ve otosansür pratiklerinin artışını tetiklediğini belirtmiş. Ancak katılımcıların bu konuda farklılık gösteren deneyimleri, siyasi baskı ve yasal müdahalelerin bölgeye göre değişebileceğini gösteriyor.

- Yerel medya gazete sahipliği -muhalifsen tepene binerler- misali işliyor (…) Her hafta şikâyet edilip karakola ifadeye çağırılıyorduk. O dönemin belediye başkanıyla ilişkimiz artık şikayetçi/sanık pozisyona dönüşmüştü.” (Yazı İşleri Müdürü, Adana, 24 senedir gazeteci olarak çalışıyor)

- Valilikle ya da emniyetle ilgili bir haber yaptığınızda yazdığınız her şey satır satır, kelime kelime takip ediliyor ve ‘yasal süreç başlatılır’ diye dönüş yapılıyor, sürekli tehdit ve baskı altında kalıyorsunuz. Bu artık olağan bir şey haline geldi. Bir noktadan sonra zaten kendiniz otosansür uygulamaya başlıyorsunuz.” (Editör, Mersin,20 senedir gazeteci olarak çalışıyor).