YAZARLAR

Yedinci İzmir Kadın Yönetmenler Festivali: Sıcak bir ortam

Festival direktörü Gülten Taranç ve festival koordinatörü Sıla Topçam'ın, ekipleri ve gönüllü arkadaşları ile festivalin verimli, insanları kucaklayıcı, çeşitlilik açısından zengin ve ilgi çekici geçmesi için çabaladıkları anlaşılıyordu. Bu arada festivalin ‘tematik’ bir doğrultuda ilerlemesi de bizce ayrı bir önem taşıyor.

Bu sene yedincisi düzenlenen İzmir Kadın Yönetmenler Film Festivali 26 Şubat-2 Mart tarihleri arasında, Dünya Kadınlar gününün nerdeyse bir hafta kadar öncesinde güzel bir şekilde noktalandı. Kadın yönetmenlerin elinden çıkmış birçok uzun metraj belgesel, kurmaca, deneysel ve animasyon tarzında yapımların gösterildiği festivalde önemli bir bölüm de kısa metrajlı filmlere ayrılmıştı.

Festival süresince gerçekleşen etkinlikler ve gösterilen filmlerle ilgili düşüncelerimizi kısaca aktarmadan önce festivalin atmosferinden ve buna emek verenlerden de bahsetmemiz gerekir: Festival direktörü Gülten Taranç ve festival koordinatörü Sıla Topçam'ın, ekipleri ve gönüllü arkadaşları ile festivalin verimli, insanları kucaklayıcı, çeşitlilik açısından zengin ve ilgi çekici geçmesi için çabaladıkları anlaşılıyordu. Kısıtlı imkanlarına rağmen, bunu hiçbir zaman bize hissettirmeyen, festivalin pozitif havasını sürekli yükselten, davetlilerin her türlü ihtiyacını güler yüzle karşılayan Gülten Taranç ve festival afişinden davetlilerin konaklamalarına kadar her konuya adeta ‘koşturan’ Sıla Topçam’a teşekkür etmemiz gerekir.

Bu arada festivalin ‘tematik’ bir doğrultuda ilerlemesi de bizce ayrı bir önem taşıyor. Festival sonuçta kadın yönetmenlerin imzasını taşıyan yapımları içeriyor ve bunu her kesimden izleyiciyle çoğu kez yönetmenlerinin de katılımıyla hak ettiği gibi buluşturmak da kolay bir iş değil. Festival bu görevi de layığıyla yerine getirdi.

KISA METRAJLI FİLMLER DEĞERLENDİRMESİ

Benim de yer aldığım SİYAD jürisiyle ve seyircilerle buluşan kısa metrajlı kurmaca filmlere bakacak olursak: Her filmi tek tek değerlendirmek yerine fark ettiğimiz bazı ortak kusurları ve neden bazılarının diğerlerinin arasından öne çıktığını açıklamak bizce daha yerinde olur. Bu arada her filmde verilen emeğe büyük bir saygımız olduğunu bilmem belirtmeye gerek var mı?

Bunula birlikte açıkça beklentilerimizin biraz altında kalan bu kısa filmlerin çoğunda gözümüze çarpan iki ortak kusur vardı: İlki bu filmlerin çoğu hikayeyi doğal olarak bir kadın başkarakter üzerinden anlattığı için olaylar bir süre sonra fazla tek taraflı kalıyor ve sonrasında yaşananlar zorla eklenmiş gibi duruyordu. Hikayeye dahil olan yan karakterlerin gereksiz hatta grotesk duruma düştüğü bile oluyordu. İkinci büyük sorun ise başkarakterlerin yaşadıkları psikolojik durumların muğlaklığı idi. Bu filmlerin bazıları bu ‘belirsizlikten’ uzak kalmayı bildi, ama sonuç yine vasat oldu: Filmde yaşanan bazı olaylar adeta kamu spotu kıvamına geldi, karakterler yaşadıkları bütün duyguları, kolaya kaçarak söze döktüler. Her şeyi bu kadar açık etmeyen diğer filmler ise belli bir merak duygusu uyandırsa da genelde sağlam bir yere bağlanamadılar.

Bu filmlerin arasından öne çıkan bizce Ceyda Aşar’ın yönettiği ‘Burası size göre değil’ filmiydi. Film bazı ufak zayıflıklarına rağmen anlatmak istediği konunun sonunu getiriyor ve derli toplu yapısıyla seyirciyi hedeflediği ruh haline sokmayı başarıyordu. Başrolü üstlenen oyuncu Şebnem Hassanisoughi’nin az konuşan ama bakışlarıyla ve vücut diliyle her şeyi hissettiren başarılı performansının da altını çizmemiz gerekir. Dolayısıyla SİYAD jürisi olarak ‘Ulusal Kısa Candır finalist’ filmleri arasında en iyi film ödülünü bu yapıma vermeyi uygun gördük.

‘Ulusal kamera göz’ belgesel seçkisinde ise tercihimiz Somnur Vardar’ın ‘Boşlukta’ filmi oldu ve bunun nedeni, çok kısaca, diğer belgesel filmler arasında en gerçekçi ve doğal durması idi.

KÜLTÜR BAKANLIĞI FESTİVALE İLGİSİZ KALDI

Genelinde başarılı ve verimli geçen bir festival ortamında biraz canımızı sıkan iki nokta ile bitirelim: ilk olarak festivalin kapanış gecesinde değişik dallarda yarışan filmlere 10’dan fazla ödül verildi. Seyirciler tarafından yoğun ilgi gösterilen bu törende ne yazık ki ödül kazanan birçok isim törene katıl(a)madı ve ödülleri onlar adına başkaları aldı. Kuşkusuz bunun gibi durumlar her festivalde yaşanabilir ve katılamayan bazı kişilerin haklı gerekçeleri olabilir ama bizce bu sefer bu ‘gelemeyen’ sayısı göze çarpacak kadar fazlaydı.

İkinci olumsuz nokta ise festival direktörü Gülten Taranç’ın kapanış töreninde belirttiği gibi gerekli bütün başvuruları yapmalarına rağmen Kültür Bakanlığı’nın kendilerine hiçbir destek vermemesi oldu. Değindiğimiz gibi kısıtlı imkanlarla düzenlenen ve tematik olduğu kadar önemli de bir festival olmaya aday bir organizasyona Kültür bakanlığının ilgisiz kalması bizce düşündürücü bir durum…

Sonuçta bu iki olumsuz nokta tabii ki festivali organize edenlerin tamamen dışında oluşan etkenler ve festivalin bütününde gözlemlenen başarılı yönetimi ve atmosferi hiçbir şekilde gölgelemez. Emeği geçenlere bir kere daha teşekkürlerimi sunuyorum. Daha nicelerine diyelim!


Kerem Bumin Kimdir?

1976 yılında Paris'te doğdu. 1994 yılında İzmir Özel Saint-Joseph Lisesinden mezun oldu. 1996-2000 yılları arasında Strasbourg Sosyal Bilimler Fakültesinde (USHS) Tarih ve Edebiyat bölümlerinde okudu. Ardından 2000 yılında İstanbul'a geri dönüp 2004 yılında Bilgi Üniversitesi Sinema/ Televizyon bölümünden mezun oldu. 2004 yılından itibaren çeşitli uzun ve kısa metrajlı sinema filmlerinde ve Belgesel filmlerde yardımcı yönetmen olarak görev aldı. Semih Kaplanoglu'nun 'Süt' adındaki sinema filminin ekibinde yer aldı. Son birkaç yıldır Yunan yönetmen Angelos Abazoğlu ile birlikte, Arte kanalı için Belgesel filmler üzerinde çalışmaya devam ediyor . Gazete Duvar'da sinema filmleri üzerine eleştiriler yazıyor .