‘Utanmaz Adam’ ve olağanüstü işler
Çiğdem Toker’in yeni çıkan kitabı “Kamu İhalelerinde Olağan İşler”, 17 yıllık AKP iktidarının bir suç kaydı, yaşadığımız dönemi anlamamıza yarayan bir kripto kitap aslında. Sadece ihale yasasının tek bir maddesinin, tek bir fıkrasına dayanılarak 20 şirkete verilen 46.6 milyar liralık ihale bile, bugünkü adaletsizliğin ve yoksulluğun nedenini göstermeye yetiyor…
Ne vakit bir Çiğdem Toker yazısı okusam, hep Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın satırlarını duyarım. Ama bu his, bir çağrışımın ürünü değildir. Sebatkar bir emekle, ihale yasası üzerinden ülkenin nasıl soyulduğunu yazan Toker’in kalemiyle, yasaları paravan yapmış bir zümrenin ahlaksızlıklarını anlatan Hüseyin Rahmi’nin kaleminin aynı olmasından gelir. O kalem tıpkı bir miras gibi, zarifçe elden ele geçer; dün bir edebiyatçı, bugün bir gazeteci, yarın belki bir müzisyen kılığında ‘Utanmaz Adam’ın karşısına dikilir…
Bu yüzden Çiğdem Toker bir gazeteci değildir. Her dönem yozlaşmanın nedenlerini anlatan bilge kalemin, günümüzde gazeteci kılığına bürünmüş halidir. Dün bir paşanın konağına giren iaşe arabalarıyla, İstanbul’un ara sokaklarında geceleri sıtma ve açlıktan ölenlerin oluşturduğu ceset yığınları arasındaki bağlantıyı kurarken; bugün havalimanında betona gömülen işçinin, göçük altında kalan madencinin, Fatih’te yoksulluktan ölen ailenin failinin resmini çizer. Ezelden beri cinayetlerine devam eden bir seri katilin izini sürer, kaydını tutar ve ahlak kütüphanesine yeni bir cilt daha ekler.
***
İşte Tekin Yayınevi’nden çıkan “Kamu İhalelerinde Olağan İşler” kitabı, bu cildin ilk bölümüdür. 17 yıllık AKP iktidarında yaşanan soygunun aktörlerini ve hikayesini anlatıyor, Toker. Hayli tahripkar bir hikayedir bu. Zira soygun, karanlık dehlizlerde planlanmıyor; Themis’in terazisinin ayarıyla oynamış bir küçük esnafın cüretkarlığıyla sürdürülüyor. İktidarın sıhhati için yaratılmış bir hukuk evreninde cereyan ediyor her şey. Kamu İhale Kanunu’ndaki muafiyetler a’dan z’ye alfabedeki harfleri tüketirken, aynı iştahla kamu kaynaklarını da yutuyor.
Toker’in kitabının konusu da bu 21'inci madde. Asıl olarak da ‘b’ fıkrası üzerinden yaratılan rant dağıtım ağı. Çünkü Cumhuriyet tarihinde eşi görülmemiş bir talanın merkezinde yer alan bu maddenin sonuçları, Türkiye’deki adaletsizliğin ve yoksulluğun da sebeplerindendir. Toker de, Hüseyin Rahmi’nin savunduğu “adaletsizliğin baş müsebbibi kanunlardır” fikrini, olgularla somutluyor şimdi.
Gelin önce şu meşhur 21/b düzenlemesinin ne olduğuna bakalım…
İHALE YASASINDAKİ 21/B’NİN HİKMETİ
21'inci madde, pazarlık usulü ihaleleri düzenliyor. Kamunun hangi hallerde pazarlıkla ihale verebileceği, söz konusu maddenin fıkralarında tek tek anlatılıyor. Mesela; ‘c’ fıkrası, savunma ve güvenlikle ilgili özel durumlar yaşanması halinde ihalenin acele yapılmasının zorunlu olduğunu belirtiyor. İşte 21'inci maddenin ‘b’ fıkrası da, doğal afetler, salgın hastalıklar, can ve mal kaybı tehlikesi olduğu durumlarda acele ihalelere izin veren bir düzenleme. Ne var ki, başta ulaştırma ihaleleri olmak üzere pek çok alanda iktidar bu maddeye sığınarak ihale yapıyor. Oysa ihalelerin sayısına bakarsanız, memleketin afetten kırılması lazım! Hoş, milyarlarca liraya ulaşan ve sadece belli sayıda şirkete verilen işlerin yol açtığı yıkımın da afetten farkı yok esasında…
Toker kitabında sadece ihale sayısı ve miktarı üzerinde durmuyor. Gün gün, isim isim kaynakların kimlere aktarıldığını da belgeleriyle ifşa ediyor. Kitabın değeri buradan geliyor zaten.
Şimdi de ihale listesinde kısa bir gezinti yapalım…
AK MÜTEAHHİTLER CUMHURİYETİ
Yüzlerce ihalenin arasında yolu bulmamızı sağlayan pusula, iktidarın ‘zafer anıtı’ olarak yaptığı İstanbul Havalimanı’dır. Havalimanı işini alan şirketlerden başlayarak aşağı doğru genişleyen bir yağma piramidi göze çarpıyor. Cengiz, Limak, MAPA, Kolin, Kalyon’dan oluşan beşli çetenin başı çektiği bu organizasyon, 21/b’nin de daimi müşterileri arasında.
Örneğin; ortada herhangi bir deprem, savaş, afet yokken 2017 yılının ilk beş ayında ihale edilen 15 karayolunun tamamı davet usulü ile bunlara verilmiş. Toplam miktar 4.6 milyar lira. Yarısından fazlasını ise Cengiz İnşaat almış. Hani 2013’te yayınlanan bir ses kaydında “Milletin a… koyacağız” diyen patronun şirketi. Bu söz bir hakaret değil, gerçekmiş meğer. Bugün tabloya bakınca aslında içlerinde en dürüstünün ve öngörülüsünün de Cengiz olduğunu söylemek lazım. Dediği çıktı çünkü. Cumhuriyet’in 96'ncı yılında elimizde kala kala adeta bir ‘Ak müteahhitler Cumhuriyeti’ kaldı. Pastadan en büyük payı alanlar ise 20 şirket.
‘MAHKUM GARANTİLİ’ CEZAEVLERİ
AKP’nin iğneden ipliğe kadar her alanı ihalelerle nasıl birer rant kapısına çevirdiğinin en çarpıcı örneklerinden birisi de kitapta anlatılan cezaevleri inşaatları. Bu kadar keyfi tutuklamanın, yargılamanın bir ayağını da yine para oluşturuyor. Deyim yerindeyse, otoyol, köprü için verilen garanti furyası cezaevleri için de mahkum garantisine dönüşmüş durumda. Türkiye’de 381 cezaevinin 139’u son on yılda kurulmuş. Bunun da 38 tanesinin ihalesi sadece 2016 yılında yapılmış. Yine 21/b maddesine dayanılarak elbette. 2017’de 20 cezaevinin ihale bedeli 3.5 milyar lirayı buluyordu. Bunun üzerinden tüm cezaevlerinin ne kadar büyük bir rant kaynağı olduğu ortaya çıkıyor herhalde.
İşte cezaevleri de dönüp dolaşıp yine Cengiz İnşaat’a bağlanıyor. 27 Eylül 2017’de yapılan davet usulü ihalede Konya Yüksek Güvenlikli Kadın Açık Cezaevi için en uygun teklifi 741.5 milyon lira ile Cengiz İnşaat vermiş.
Toker 21/b ile yapılan o kadar fazla sayıda ihaleden bahsediliyor ki, kolaylık olması açısından kitabın sonunda dev bir tablo da sunuluyor. Sadece o tablo dahi ülkeyi kimlerin soyduğunun resmidir.
Bakın sadece 21/b düzenlemesi üzerinden son altı yılda kime, ne kadarlık ihale verilmiş.
20 ŞİRKETE ALTI YILDA 46.6 MİLYAR LİRALIK İHALE
İhalelerde 20 şirketin adı ön plana çıkıyor. Bunların başında da her zaman olduğu gibi Cengiz, Limak, Kolin, Kalyon geliyor. Bu süreç içerisinde Kolin 10.2 milyar, REC 5 milyar, Kalyon 4.4 milyar, Cengiz 4.1 milyar, Makyol 3.8 milyar, YSE 2.3 milyar Özgün 2.2 milyar, Limak 2.1 milyar liralık ihaleyi davet usulü almış. Toker’in kitabında ek olarak verdiği tablolar aşağıda bulunuyor. Bu 20 şirkete altı yılda davet usulü verilen ihalelerin toplamı 46.6 milyar lirayı buluyor. Buna KÖİ’ler, diğer ihaleler, enerji işleri vb. dahil değil. Onları da hesaba kattığımızda ortaya çıkan tablo gerçekten ürkütücü.
***
Hüseyin Rahmi Gürpınar, ‘Utanmaz Adam’ adlı romanında toplumda ‘helal ile haram’ nazariyelerinin yanlış olduğunu söyler. “Bir nefse kifayetten fazla kalan varlıklar haramdır, karın doyuncaya kadar yenen şeyler helaldir” der. Ve teraziye vurduğunda haram dağının ucu bucağı görünmez.
Çiğdem Toker de kitabının sonunda, “emanet edilmiş kamu gücünü” kendisi ve yandaşlarının çıkarına kullanan bir iktidarın, yaptığı işleri isterse yasalara uydursun, meşru olmadığını vurguluyor. Acı duyduğumuz, bedel ödediğimiz, hak etmediğimizi düşündüğümüz hiçbir memleket meselesinin de bu gücün kötüye kullanılmasından bağımsız olmadığını söylüyor: "Ne adalet, ne sağlık, ne doğa, ne eğitim, ne de Kürt sorunu…"
Sinpaş nasıl yalan söylüyor? 06 Aralık 2024
53 bin ölü umurlarında mı: AKP yine felaketin önünü açıyor 01 Aralık 2024
Türkiye’nin yeni düzeni: Müesses çete nizamı 23 Kasım 2024
Medyanın yeni patronları: Bismilliler, Bulls, RE-PİE 12 Kasım 2024 YAZARIN TÜM YAZILARI