YAZARLAR

Emekliye ayrılan formalar: Chris Bosh ve Manu Ginobili

Bir NBA takımında uzun yıllar oynamak, hatta bütün kariyeri boyunca oynamak, o takımda formanın emekliye ayrılmasına yeterli mi? Bu çok kilit bir soru.

Bu yazı ile bir çok basketbolseverin tepkisini çekebilirim. Bunu baştan belirtmem gerekir. Biraz sonra ortaya atacağım argümanlar bazı sıkı taraftarların hoşuna gitmeyecektir. Geçtiğimiz hafta NBA iki oyuncunun formasını emekliye ayırdı. Miami Heat'ten Chris Bosh ve San Antonio Spurs'den Manu Ginobili'nin formalarını artık kimse giyemeyecek. Şimdi öncelikle konuya formayı emekli etme işinden başlayalım. Nedir? Ne demektir? Bilmeyenler için bir izah edelim.

NBA'de bir takımda çok büyük emekler veren, o takıma büyük başarılar yaşatmış oyuncunun formasını o takım emekli eder. Yani o takımda giydiği forma numarasını emekli edildikten sonra hiç kimse giyemez. Bu o oyuncuyu o camiaya emeklerinden ötürü onurlandırmaktır aslında. Bu genelde seyirciler karşısında seremoni halinde gerçekleştirilir. Antrenörü, bir veya iki takım arkadaşı sırasıyla o oyuncu hakkında bir konuşma yapar ve forma arenanın tepesine doğru bayrak gibi çekilir. Sonra o efsane oyuncu mikrofonu eline alır ve bir konuşma yapar. Bir iki espri, bir iki duygusal söz ve mutlulukla karışık gözyaşları sarar bütün arenayı. Güzel bir gelenektir bu NBA'de. Bizde efsane oyuncuların “kötü adam” ilan edilip “hain” pozisyonuna sokulup takımdan postalandığını düşünürsek bunun gerçekten örnek alınası ve kıskanılası bir gelenek olduğunu söyleyebiliriz. Bu son cümlemin ardından eminim hepinizin aklında aynı örnekler canlanıverdi.

Bir NBA takımında uzun yıllar oynamak, hatta bütün kariyeri boyunca oynamak, o takımda formanın emekliye ayrılmasına yeterli mi? Bu çok kilit bir soru. Manu Ginobili, 2002 ile 2018 yılları arasında San Antonio Spurs forması giymiştir. Toplamda 16 sezon oynadığı NBA'de, Spurs takımıyla dört şampiyonluk görmüştür. Manu Ginobili, her ne kadar çok özel bir oyuncu olduğuna inansam da formasının emekliye ayrılmasını son derece “eyyam kokan” bir hareket olduğunu düşünüyorum. Her ne kadar koç Gregg Popovic “Manu, olmasaydı o şampiyonlukları kazanamazdık” dese bile ben öyle düşünmüyorum. Bazılarınız bunu saygısızlık olarak da niteleyebilir ama ne yazık ki yorumlarımızı ve analizlerimizi hatır gönül için yapıp yazmıyoruz. Allah'tan yazımız İspanyolca değil, yoksa bütün Arjantin beni sosyal medyada linç etmeye kalkardı. Ginobili, NBA tarihinin sayılı yabancı oyuncularından biri olmayı başardı. Bu tartışmasız bir gerçek. Takımına ve sahaya kattığı hava, heyecan ve dinamizm hayranlık uyandırıcıydı. Ben bütün kariyerine şahit oldum. Ama bu kadar özel bir oyuncu olmasına rağmen Spurs takımının “driving force”u yani “itici gücü” olmadı. Önemli bir karakterdi ama çok önemli bir figür olmak, o takımın tarihine yön vermek değil ne yazık ki.

Gregg Popovic'e gelince, zaten adam ne diyecekti ki seremonide? David Robinson ve Tim Duncan'ın formaları emekliye ayrılmış bir takımda Ginobili'nin formasının emekliye ayrılmasının Tim Duncan'ın “efsanesi”ne uzun vadede son derece zarar vereceğini düşünüyorum. Bu yüzden beş yüzüğü olan Duncan'ı “en büyü oyuncu” tartışmasına koymuyor belki de. LeBron James, üç şampiyonluğuyla bazıları tarafından Michael Jordan'la kıyaslanıyor, hatta bazıları önüne bile koyuyor. Peki beş yüzüklü Duncan tarihin hangi sayfasında? Efsane Chicago Bulls takımında Dennis Rodman'ın forması neden emekliye ayrılmadı? Ginobili, Rodman'dan daha mı fazla iz bıraktı NBA tarihine? Bu gerçekten enteresan bir tartışmaya yol açan bir konu. Yine de Manu Ginobili'yi tebrik ederek bu konuyu geçelim. “Zaten hak etmişti” deyip “herkes iyi olsun” tavrıyla yazımıza devam edelim.

Gelelim Chris Bosh'a... Zaman 2013 NBA Finalleri, yer San Antonio, altıncı maç, Miami seride 3-2 geride. Maç bitmek üzere. Arenadaki görevliler sahayı halatlarla çevirmeye başlamıştı, şampiyonluk kutlamaları için dakikalar kalmıştı, soyunma odalarındaki şampanya da yerini almıştı. LeBron James, son topu kullanıp üç sayılık atış kullanacaktı ve maçı uzatmaya götürecekti. LeBron, dengesiz şutu attı kaçınca Spurs seyircisi bir sevinçle ayağa kalktı ama hesaba katılmayan bir şey oldu. Chris Bosh, NBA tarihinin en önemli hücum ribaundunu çekti ve hemen yanında Ray Allen'a verdi. Ray Allen, saniyelik üç sayıyı buldu ve seri döndü. Herkes serinin kaderini Ray Allen'ın değiştirdiğini düşünür, evet bu doğru ama o an Bosh'un aldığı imkansız ribaund Miami tarihine bir şans daha verdi. Chris Bosh herhalde hep o an ile hatırlanacaktır. Ama Chris Bosh çok daha fazla anlatılması gereken bir oyuncu. Chris Bosh, 2010'de LeBron ile beraber Miami'ye gelmeden evvel Toronto Raptors'un süper yıldızıydı. Ligin sayılı oyuncularından biriydi, hatta dünyanın. Yaşadığı diz sakatlıkları onun kariyerini sekteye uğratmış olsa da çok önemli bir oyuncu olduğuna şahit oldum. Unutmayın, Chris Bosh, LeBron James'in birinci sıradan seçildiği 2003 draft'inde dördüncü sıradan seçildi. Yani bu sene emekli olacak efsane oyuncu Dwyane Wade'in önünde seçildi. Toronto, dördüncü sıradan Bosh'u seçince Miami, Dwyane Wade'i beşinci sıradan seçmek durumunda kaldı. Hatta bu forma emeklilik seremonisinde bir espri konusu oldu.

LeBron James ve Dwyane Wade ile oynayan Chris Bosh'un bu üçlünün içinde bir çimento etkisi yaptığını düşünüyorum. Dwyane Wade, zaten LeBron ve Bosh'dan önce Miami'ye bir şampiyonluk yaşatmıştı. Bu zaten onun takımıydı. Ama LeBron James gibi bir figür gelince takıma, takımın oyununda sıkıntılar yaşanabilirdi eğer Chris Bosh da egosunu konuştursaydı. O ise iki güçlü tuğla arasında yapıştırıcı bir çimento görevi üstlendi. Zaten problemli bir oyuncu asla olmadı kariyeri boyunca.

“Tim Duncan - Tony Parker - Manu Ginobili” üçlüsündeki Ginobili'nin pozisyonu ile “LeBron James – Dwyane Wade – Chris Bosh” üçlemesindeki Bosh'un yeri aynı değil. Bir kere Bosh, Miami'ye bir süper yıldız olarak geldi. Belki Wade ve LeBron gibi oyuncularla oynamayıp kariyerine başka bir takımda devam etseydi yıldızı daha fazla parlamaya devam edebilirdi. Yine bir şampiyonluk görebilirdi ama en önemlisi birinci adam olarak devam edebilirdi. Ama Ginobili, her ne kadar özel bir oyuncu olsa da Popovic'in sisteminde Tim Duncan'la oynamayıp başka bir takımda oynasaydı belki bugün forması emekliye ayrılmayacak, bu kadar iz de bırakamayacaktı. Başka bir takımın birinci adamı olamazdı neticede. Ginobili'den bir şey almaya çalışmıyoruz burada, sadece meselesinin temelindeki asıl resmi sizlere çizmeye çalışıyoruz.

Isaiah Thomas, Magic Johnson, Charles Barkley, Karl Malone, Michael Jordan, Shaquille O'neal, Kobe Bryant ve daha nice NBA efsanesinin formalarının emekliye ayrıldığına tanık olmak her kadar hatıralarımıza dokunsa da zamanın nasıl hızlı aktığını da bize kanıtlıyor. Chris Bosh ve Manu Ginobili, şimdi de onlarınki ayrıldı. Yıllar geçecek ve torunlarımıza anlatacağız bu büyük oyuncuları. Diyeceğiz ki “Manu Ginobili izledik”, “Chris Bosh'a şahit olduk. Bir ribaund çekti ve 20 bin seyircinin hayallerini yıktı.


Ara Gözbek Kimdir?

Yayın hayatına 2005'te üniversite radyosu CIU FM'de başlayan Ara Gözbek aralıksız üç sene İngilizce ve Türkçe yayınlarla canlı radyo programı hazırladı ve sundu. 2005'te CNN Türk'te Frekans programında yapım asistanı ve muhabir olarak görev aldı. Gazeteciliğe ilk olarak 2006'da BirGün gazetesinde adım attı. BirGün'de Pazar eki ve spor bölümlerinde 400'den fazla makale yayınladı, ardından Türkiye'nin en çok takip edilen spor haber sitesi sporx.com yazarlığa devam etti. 2007 yazında staj yaptığı TRT'de “NBA Europe Live” adı altında NBA'in uluslararası projesinde TRT'yi NBA muhabiri olarak temsil etti. SporX TV'de “NBA ARA'SI” programını yaptı. Bunların dışında Taraf gazetesi, tempo24.com.tr ve birçok sitede makaleleri ve haberleri yayınlandı. Döneminde çok popüler bir radyo olan Metro FM'de pek çok programa konuk ve yorumcu olarak katıldı. sokaksesi.com sitesinin ve Android ile Apple'larda uygulaması da olan Sokak Sesi Radyosu'nu kurup burada uzun bir süre “underground” radyo yayınları yaptı. Halen Gazete Duvar'da yazmaktadır.