YAZARLAR

Rus basınında bu hafta (01-07 Eylül): ABD Suriye'den ne zaman çekilir?

Carnegie.ru uzmanlarından Marianna Belenkaya Esad’ı devirme fikrinden vazgeçemeyen ABD'nin, IŞİD'i tamamen yok edip yeni Suriye silahlı kuvvetlerini faal duruma getirdikten ve Suriye’de “BM’nin himayesi altında siyasi yozlaşmaya ivme verdikten” sonra askerlerini ülkeden çekmeye başlayacağını ilan etti.

EADaily ajansına göre İdlib’de MİT, Heyet Tahrir el-Şam çatısı altında toplanan Jabhat Fath eş Şam gibi radikal İslamcı gruplarla “aktif bir şekilde” temasa geçmeye çalışıyor. Bunun amacı, “teröristleri” tasfiye ettirmek. Ne var ki “Suriyeli askeri kaynakların verdiği bilgi uyarınca” teröristler bırakın tasfiye olmayı, Şam ile müzakerelere bile karşı çıkıyor.

İdlib’e saldırıya hazırlanan Suriye ordusu eyalet sınırında, aralarında Esad karşıtı eski militanlar olmak üzere 10 bin asker ve iki bin zırhlı araç hazır bulunduruyor. Ajansın deyişiyle “İslamcı eyaleti” kendisine “rezerve eden” Türkiye, savaş vermeden orada kontrolünü koruyamayacak gibi. Ciddi bir savaş başladığında İdlib’deki Türk askerleri, militanlara destek vermek, teröristlere karşı yürütülen operasyona katılmak veya Suriye’yi terk etmek arasında seçim yapmak zorunda olacak. Çünkü Ankara teröristleri “ılımlı” muhalefetten ayırmada bir türlü başarılı olamadı.

RBC gazetesinde yazısı yayımlanan siyaset bilimci Anton Mardasov ise İdlib konusunda Rusya ile Türkiye arasında bir uzlaşmaya varıldığını öne sürdü. Olası askeri operasyon ile bölgede Ankara’nın nüfuzunu azaltmakla “ılımlı” muhalefeti bölmeyi amaçlayan Şam ve Moskova’nın, Türkiye’nın direnişi ile karşılaşabileceğini iddia eden uzman, Ankara’nın saldırıya karşı koymayacağını tahmin etti.

Kendisine göre TSK’nin kontrolündeki topraklara dokunmamak şartı ile Türkiye, Rus ve Suriyeli askerlerin eyaletin diğer kısmını kontrol altına almasına razı olacak. Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunan ama Ankara ile ilişkilere büyük önem veren Moskova’nın resmi olarak İdlib’i “Türkiye’nin nüfuz bölgesi” olarak kabul etmesi mümkün değil. Şam da aynı fikirde.

Şöyle veya böyle “İdlib bulmacasının” ancak Rusya ve Türkiye’nin ortak girişimiyle çözüleceğini öne süren yazar, kendi başına radikal İslamcıları idare edemeyen ve Kürt faktörü aklında tutarak Suriye’de bölücülük hareketini açık bir şekilde desteleyemeyen Ankara’nın uzlaşmaya sıcak baktığını tahmin etti.

Yazı bitirirken Mardasov, operasyonun Türkiye yanlısı grupların kontrolündeki topraklara yayılmayacağını, operasyon sonrası da Ulusal Kurtuluş Cephesi'nin Özgür Suriye Ordusu ile birleşip Suriye silahlı kuvvetlerine katılacağını iddia etti.

Carnegie.ru uzmanlarından Marianna Belenkaya da İdlib’i kaleme aldı.

Yazara göre teröristlerin yanı sıra Şam ordusuna alternatif olarak Türkiye tarafından kurulan Suriye Ulusal Ordusu’nun da faaliyet gösterdiği İdlib Esad’ın eline geçerse Kürtlerin kontrolü altındaki bölgeler hariç bütün Suriye toprakları Şam’a bağlanacak. Bu durumda Cenevre süreci içinde Esad’ın anlaşma kabiliyeti daha da azalır ve Şam rejimi doğrudan doğruya Batı’nın karşısına çıkacak.

Rusya Esad’ı frenlemeseydi İdlib operasyonu çoktan başlamış olurdu. Moskova’nın bu yönde çaba harcama sebebi, Ankara ile kavgadan kaçınma amaçlı. Operasyona karşı çıkarak “Astana sürecinden çıkacağım” diye tehdit eden Erdoğan ise ABD ile çekiştiği için Rusya ile ilişkileri bozmak istemez.

Belenkaya Esad’ı devirme fikrinden vazgeçemeyen ABD'nin, IŞİD'i tamamen yok edip yeni Suriye silahlı kuvvetlerini faal duruma getirdikten ve Suriye’de “BM’nin himayesi altında siyasi yozlaşmaya ivme verdikten” sonra askerlerini ülkeden çekmeye başlayacağını ilan etti.

Şimdiki gidişat değişmezse 2021’de yapılması planlanan genel seçimlerin şimdiki rejimin kontrolünde düzenleneceğini belirten Belenkaya, Batı’nın durumu lehine değiştirme zamanı gittikçe azalıyor diye nokta koydu.

SMI2 haber portalı, Türkiye ile ABD arasında patlak veren krizin uzun süreceğini iddia etti. Batı ile ilişkilerini koparıp Rusya ve Çin ile ittifak kurduğunu ilan etmeyen Ankara'nın bunu her an yapabildiği hissettiriliyor denildi.

Bu arada Avrupa Birliği zor duruma düşen Türkiye’ye daha çok sözde olsa da destek gösterdi. Çin Türkiye ile başta ekonomide olmak üzere daha da yakınlaşmaya hazır olduğunu açıkça ifade ediyor. Ne var ki Çin’in ortaya koyduğu bir şartı var. Ona göre Ankara’nın Müslüman Uygurlara yönelik “çelişkili” politikasından vazgeçmesi gerekiyor. Rusya Türkiye ile ekonomik, politik ve askeri alanlarda yeni “ortak noktaları” bulmaya çalışıyor. İran ve Katar da ABD’ye karşı koyan Türkiye’nin yanında.

Portalın deyişiyle “kriz eşiğine varan” Türkiye ekonomisi rejimin durumunu ağırlaştırıyor. Yüksek enflasyon ve artan dış borçlara rağmen Erdoğan ve ekibi ABD’ye yönelik retoriği değiştirmiyor, mülteci konusunda AB’ye yönelik “yumuşak şantaja” devam ediyor.

Resmi istatistiklere göre yedi yıl zarfında mültecilere 30 milyar dolar harcayan Ankara, ekonomik durumu iyileştirmek için kısa zamanda Brüksel’den bu paranın karşılığını sormak niyetinde görünüyor.

Novaya gazetesi yazarı Aleksandr Soldatov, Rus Patriği Kirill’in İstanbul ziyaretinin Rusya’nın yenilgisine dönüştüğünü iddia etti.

İki buçuk saat boyunca Ortodoks kilisesinin en güçlü iki adamı olan Fener Patriği Bartolomeus ve Rusya Patriği Kirill Ukrayna’yı tartıştı. Ukrayna kilisesine autokefale (bağımsızlık) vermek isteyen Bartolomeus ve buna karşı çıkan Kirill birbirini ikna edemedi. Müzakere sonrası resmi açıklama yapılmazken Rus heyeti Fener’de öğle yemeği yemeden havalimanına gitti. Halbuki Hıristiyanlıkta ortak “kilise yemeğine” büyük önem verilir. O arada Rum Piskopos Emmanuil, Ukrayna için olumlu kararın nisanda verildiğini ve hayata geçirilmeye başladığını açıkladı.

“Eşitler arasında birinci” sayılan Fener Ortodoks Patrikanesi, Roma ve Bizans çağında düzenlenen Ekümenik Konsey kararlarına dayanarak autokefale verme hakkının kendisine ait olduğunu iddia ediyor.

Soldatov, fiilen olmasa da resmi olarak hâlâ Moskova’ya bağlı olan Ukrayna kilisesinin ayrılışının Rusya Patrikanesi'nin prestijine büyük zarar vereceğini tahmin etti.


Andrey İsaev Kimdir?

Moskova Devlet Üniversitesi Türkoloji Bölümü'nden mezun. Rusya Bilim Akademisi Şarkiyat Enstitüsü ile Kazan Devlet Üniversitesi'nde çalıştı. Toplam 17 yıl çeşitli görevlerde Türkiye’de bulundu, Çin ve Hindistan’da çalıştı. Gazetecilik, araştırmacılık ve çevirmenlik yapıyor. RS FM radyosu kurucularından ve ilk genel müdürü.“Eski Çağ Türkiye tarihi” ve “Hint-Avrupa Mitolojisi: bir inceleme denemesi” adlı kitapları var.