YAZARLAR

Putin Mersin'e neden gitmedi?

Sandığınızın aksine Putin gidip kırmızı kurdeleyi kesmedi, Ankara’dan video konferansla açılışa bağlandı. Madem video konferans "Bunu Kremlin’den yapsa olurdu" diyebilirsiniz, Sorun ulaşım da değildi; havayolu, karayolu araçları keşfedileli çok oldu. O halde Vladimir Vladimiroviç neden Akkuyu’ya gitmiyor da açılışa canlı yayınla bağlanıyor?

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin seçim zaferinin ardından ilk dış gezisini Türkiye’ye gerçekleştiriyor. Ziyaret sürpriz değil, zira Astana üçlüsü olarak bilinen Rusya, İran ve Türkiye arasındaki zirvelerden birisinin Türkiye’de yapılacağı çok daha önce takvime bağlanmıştı. Belli olmayan Putin’in Mersin Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin açılışına katılıp katılmayacağıydı. Rusya’nın nükleer devi Rosatom tarafından yapılacak santralin açılışına Putin’in katılmama ihtimali hem Rosatom hem de Türkiye açısından iyi bir görüntü ortaya koymayacaktı. Her ne kadar geçtiğimiz hafta Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak Putin’in açılışa katılacağını ifade etmişse de yine de soru işaretleri varlığını koruyordu. Nitekim güncellenen açıklamada Putin’in açılışa katılacağı ifade edildi. Sandığınızın aksine gidip kırmızı kurdeleyi kesmedi, Ankara’dan video konferansla açılışa bağlandı. Madem video konferans bunu Kremlin’den yapsa olurdu diyebilirsiniz, sonuçta herkesin hayatına kimse karışamaz. Ankara’dan bağlamak daha kolay sonuçta Ankara nere Mersin nere, hele at sırtında gidecek olduklarını düşünürsek. Hayır, hayır kimse at sırtında bir yere gitmiyor, en azından açılış için. Havayolu, karayolu araçları keşfedileli çok oldu. Türkiye belki bazı konularda çok ileri bir ülke değil, ama rica ederim ülkemizin imajıyla oynamayın bizim de uçağımız (henüz yerli ve milli değil), Alman mucizesi olmasa da son model olduğunda hemfikir olduğumuz otomobillerimiz var. Madem sorun ulaşım değil, Vladimir Vladimiroviç neden Akkuyu’ya gitmiyor da açılışa canlı yayınla bağlanıyor? Akkuyu’daki sorunlara kısaca bakacağız.

AKKUYU: HAYALLER UCUZ ELEKTRİK, HAYATLAR FİYAT GÜNCELLEMESİ (!)

Sözleşmesi 2010’da imzalanan Akkuyu Nükleer Güç Santrali dört nükleer reaktör üzerine kurulu. İlk nükleer ünitenin 2023’te faaliyete geçmesi bekleniyor. Diğer üniteler birer yıl arayla üretime başlayacak. Bir başka anlatımla 2026’da santralin tam kapasiteyle çalışması bekleniyor. Peki santralin elektrik üretimi ne kadar olacak? Her ünitenin kapasitesi 1200 MW toplam 4800 MW. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı verilerine göre Türkiye’nin 2016 elektrik tüketimi 278,4 milyar kWh 2017’de bu 286,6 milyar kWh oldu. Yıllık artış yüzde üçe yakın. Buna karşın Enerji Bakanlığı Türkiye’nin elektrik tüketiminin yüzde 5 dolayında artmasını bekliyor. Söz konusu veriler ve talep artışı dikkate alındığında santralin tam kapasiteyle faaliyete geçeceği 2026’da tüketimin 452 milyar kWh olması bekleniyor. Bu durumda toplam 35 milyar kWh üretim yapacak olan santral tüketimin yalnızca yüzde 7.7’sini karşılayacak. Zaman geçtikçe santralin payındaki düşüş devam edecek örneğin santralin dördüncü yılında yani 2030’da elektrikteki payı yüzde 6,3'ünü, 2040’taysa yüzde 3,9'unu karşılayacağı görülmektedir.

Bu hafta elektriğe yüzde 4 zam gelmesinin ardından 2018’de yüzde 12 zamla elektrik hepimizin derdi. Peki Akkuyu daha ucuz elektrik mi demek? Maalesef, yüreğinize su serpemiyoruz. Güncellenmiş fiyatlarla tüketime devam edeceğiz. Hatta santral devreye girince fiyatlar daha da güncellenecek. Resmi gazetede şöyle bir madde var:

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Türkiye Elektrik Ticaret ve Taahhüt A.Ş. (TETAŞ) aracılığıyla satın alma garantisi verilen miktardaki elektriğin her bir kilowatt saatini 12,35 sent fiyatla alacaktır. Ayrıca TETAŞ ile proje şirketi arasında mutabakata varılan tarife kademelerinde, elektrik fiyatlarındaki artış, Akkuyu projesinin geri ödemesinin sağlanması amacıyla fiyat 15,33 sent kWh tavan fiyatına kadar proje şirketi tarafından belirlenir. (Resmi Gazete, 6 Ekim 2010)

Yani kilowat saat başına 12,35-15,33 sent, şirketlerin bunu 15 sent'e satacağını biliyoruz. Doların şu ara 4 TL dolayında olduğunu düşünüldüğünde kilowat saat başına 48-60 kuruş ödenmesi demek. Serbest piyasada elektrik fiyatlarına bakacak olursak 2014-2015 yıllarında serbest piyasada ortalama piyasa takas fiyatı 15,1 kuruş/kWh, 2017’deyse 13,6 kuruş/kWh olarak gerçekleşti. Yani Akkuyu’nun elektrikte ucuzluk dönemini başlatacağını söylemek en hafif tabirle yanıltıcı bilgi vermektir. Özellikle 2017’de dünyada rüzgar enerjisinden üretilen elektriğin 3 sent kWh, yakın bir oranın güneş enerjisi için de geçerli olduğu düşünüldüğünde nükleerin, ucuz bir alternatif olduğunu söylemek doğru değil. Dahası arz güvenliğinin itici unsur olduğu iddiası da santralin arz için 2030’da yüzde 8’lik garanti sağladığı dikkate alındığında çok da sağlam bir argüman değil.

Putin konuşmasında projenin stratejik yatırım statüsüne alındığı için teşekkür etti. Stratejik yatırım statüsü, pek çok imtiyaz, indirim ve teşviki bünyesinde taşıyor. Bu ayrıcalıklar uyarınca elektrik satışından Rosatom; TRT, KDV ayağından devlet kazanacak. Toplumsa nükleer tehdidin yanında mali olarak bu projeyi sırtlanacak.

BİR TÜRLÜ ÇIKMAYAN LİSANSLAR, HESAPLANMAYAN MALİYET

Akkuyu Nükleer Güç Santrali sözleşmesi imzalandığında doğmuş çocuklar bugün ilkokulda. Bir türlü istenen olmuyor, tüm kem/kenafir gözler projenin sekteye uğraması için ayinler yapıyor/telekineziye yükleniyor adeta. Projenin önündeki engellerden birisi bu ayinler değil, çevre örgütlerinin, sivil toplum kuruluşlarının raporları, uyarıları, alternatif çözümlerine kulak verilmesi de değil; lisans sorunu. Şirketin yatırıma başlaması, gerekli izin ve ruhsatlar için ön lisans başvurusunu Enerji Piyasaları Düzenleme Kurulu (EPDK) 2015’te kabul etti. 2017’deyse Akkuyu NGS için şirkete 49 yıl süreli üretim lisansı verildi. Yine de inşaata bir türlü başlanamamasının nedeni inşaat lisansının üç yıldır çıkmamasıydı. Putin’in açılışa katılacağının kesinleşmesinin ardından 2 Nisan 2017’de gece saatlerinde Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) inşaat için ÇED raporunun olumlu çıkması çerçevesinde lisans verdi. ÇED olumlu raporu daha önce Türk Tabipleri Birliği, Türk Mühendis ve Mimarlar Odası Birliği ve çeşitli çevre örgütlerinde dava edilmiş, ancak Danıştay davayı reddetmişti. Pazartesi yapılan açıklamada böylece büyük engellerden birisi ortadan kalkmıştır denildi, büyük engelin insani kaygılar, çevre örgütlerinin itirazı, 22 milyar doların ölçmeye yetmeyeceği hasarlara dönük ikaz olduğu da söylenebilir.

PARA PARA PARA: FİNANSMAN SORUNU

Akkuyu Nükleer Güç Santrali projesinin anlaşma metni dikkate alındığında santralin yüzde 51’i Rusya Federasyonu adına Rosatom’da kalacaktı geriye kalan yüzde 49’luk hisseninse diğer sermaye gruplarına satışı öngörülmüştü. Nitekim bu çerçevede Rosatom’da ortak olacak üç şirket olarak Cengiz, Kolin ve Torun grubu ön protokol imzaladı. Ancak geçtiğimiz yıl Rosatom bir danışmanlık firmasıyla anlaşarak söz konusu şirketler hakkında vergi, kredi notu, mali durumlarını dikkate alan bir ön araştırma gerçekleştirdi. Araştırmadan kısa süre sonraysa üç ortaklı konsorsiyumun Cengiz, Kolin ve Kalyon’un (CKK) anlaşmadan çekildiği duyuruldu. Konsorsiyumdan yalnızca Cengiz İnşaat yüklenici olarak faaliyetlerine devam ediyor.

Şirketlerin neden çekildiğine dönük net bir bilgi yok. Ancak en güçlü iddia sermaye yetersizliği. Bu haberin peşi sıra Sinop Nükleer Güç Santrali’nin paydaşı kamu kuruluşu Elektrik Üretim Anonim Şirketi'nin (EÜAŞ) Akkuyu’ya ortak olacağı söylense de sermaye yetersizliği burada da etkili oldu ve EÜAŞ’ın sadece yüzde beşlik pay alabileceği ifade edildi. Ortaklık cephesinde işler yolunda değil.

Rosatom Genel Müdürü proje finansman sorununun 2019’da çözülebileceğini bunun için uğraştıklarını ifade etti. Rosatom’un bu durumdan memnun olmadığı ve açılışı yapmak istemediği de ifade edildi. Yaklaşık iki yıl önce Putin Rusya’nın projeye 3.5 milyar yatırdığına dönük haberlere ilişkin şöyle bir yanıt verdi: “Rosatom ve diğer ortakları projeyi yürütmektedir. Bu bir ticari faaliyettir. Rusya’nın projeye para aktarması söz konusu değildir. Rusya’nın ekonomik çıkarlarına zarar verecek tek bir adım atmayız.” Putin’in açıklaması ne anlama geliyor?

Projenin sahibi Rosatom kendi gerçekleri uyarınca bir süre sonra projenin durdurulmasını gündeme getirebilir, çünkü sanılanın aksine Rosatom’un tek başına bu projeyi yürütmeye yetecek bütçesi yok, şirketin Mısır başta olmak üzere pek çok ülkede nükleer santral projesi yürüttüğü dikkate alındığında Türkiye’ye bu kadar bütçe ayırmak istememesi de olası. Böyle bir durumda Rusya ve Putin hiçbir şekilde sürece müdahil olmayacaklarını, “Putin Beyciyim bir güzellik yapsanız” ricasına cevabının “hayır” olduğunu söylemek lazım. Ayrıca Putin’in Mersin’e gitmeme sebebinin de bu sorunlarla ilişkili olduğu açık.

Finansmandaki sorunlara karşı Maliye Bakanı Naci Ağbal, Akkuyu’ya dönük süper teşvik geleceğini müjdeledi(!) Teşvik şunları kapsıyor: Gümrük vergisi muafiyeti, KDV istisnası, vergi indirimi, sigorta primi işveren hissesi desteği, yatırım yeri tahsisi, faiz desteği. Bu kadar teşvike rağmen firmalar neden çekilmekte, teşvik için kaynak nasıl yaratılmakta sorularıysa havada kalmış durumda. Büyük bir nükleer felaket ihtimalinin yanında mali göstergeler ve enerji göstergeleri uyarınca, bu proje bu kadar çabaya değer mi sorusunun ana soru olarak masada durduğunu unutmamak lazım.


Mühdan Sağlam Kimdir?

Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı’nda doktorasını yapmıştır. Enerji politikaları, ekonomi-politik, devlet-enerji şirketleri ilişkileri, Rus dış politikası ve enerji politikaları, Avrasya enerji politiği temel ilgi alanlarıdır. Gazprom’un Rusyası (2014, Siyasal Kitabevi) isimli kitabın yazarı olup, enerji ve ekonomi-politik eksenli yazıları mevcuttur. Barış için Akademisyenler “Bu Suça Ortak Olmayacağız” bildirisini imzadığı için 7 Şubat 2017'de çıkan 686 sayılı KHK ile üniversiteden ihraç edilmiştir.