YAZARLAR

Kadın düştüğü yerden kalkarken

Camiler, imamlar, cami koruma vakıflarının yöneticileri kadınlarla yüzleşmeye hazır olmalı. İsteniyorsa gerçekten bir güncelleme Diyanet önce hepsi kendi kontrolünde olan camilerde kadınların cuma ve bayram dahil tüm vakit namazlarını kılmalarını sağlayacak düzenlemeler yapsın.

Kadın camiden, cemaatten düşürüldükten sonra başladı her şey. Sokağa çıkışı bile ihtiyaca binaen ruhsata bağlanan kadın, o ihtiyacını belirleme yetisinden bile yoksun sayıldı.

Nur Kıpçak, “İdeolojiler Mekanı Olarak Camilerde Toplumsal Cinsiyet Örüntüleri” isimli akademik çalışmasına dayanarak yayınladığı makalesinde, ayet ve hadislerle ilmihaller arasındaki farklılığı çarpıcı bir şekilde ortaya koyuyor. Bin dört yüz yılın macerası delillerle özetlendikten sonra günümüze ilişkin yorumu da önemli: "Özellikle günümüz Türkiye’sinde İslamcı kesim, İslam’ın kadın ve erkeklere eşit haklar verdiğini, dolayısıyla kadının camiye katılımında herhangi bir sakınca bulunmadığını iddia eder ancak bu katılım için iki koşul ileri sürer:

1. Kadın ev işlerini yaptıktan, çocuk bakımını üstlendikten ve yemeği hazırladıktan sonra eğer vakti kalırsa camiye gitmelidir.

2. Camiye gittiğinde paravanın arkasına geçmelidir; ibadet edebilir, eğer yer bulabilirse.

Bu koşullarla kadınların camiye katılımını oldukça zorlaştırdıktan sonra, zaten kadınlar için camiye gitmenin çok güç olduğu ve onlar için en hayırlısının evde ibadet etmek olduğuna karar verilir."

Dindar olsun olmasın kadınların hepsi cinsiyetçi kuşatılmışlık halinde. Peygamberimiz döneminde hayli geriletilen patriyarka, sonraki yüzyıllarda camilerden kadını dışlayarak tekrar başlamıştı alanını genişletmeye. Cemaatten kovulmanın akademi kürsüsünde engellemeye uzandığı aşikar. Camiye alınmamakla müsteşarlık makamının engellenişi arasındaki doğrusal ilişki de çok açık. Onun için önemli Kadınlar Camilerde Hareketi.

Düştüğü yerden kalkan kadınlar, kovuldukları camilere daha kalabalık kitleler halinde gitmeye devam ederek yeni bir aktivizm alanı da oluşturuyor. Fatih Camii imamının dört kadını camiden kovması üzerine kırk kadının giderek cami ana mekanında namaz kılması önemli bir eylem. Zaten her namaz bir eylem ve kadınlar ibadetin lezzetini cemaatle, cami ana mekanıyla bütünleşerek yaşamak istiyor. Yıllardır kadınların camilere girişine yönelik engellerden birisi olarak izbe, cemaatten kopuk, kirli kadın mahfillerine itiraz yükselir ülkemizde. Güncelleme olacaksa idare buradan başlamalı işe. Bir önceki yazımda dile getirdiğim hukuki tedbirlerin yanı sıra alınacak idari tedbirlerden birisi camileri kadınlara açmak. Bazı büyük ve merkezi camilerde ayrılan yerlerle yetinemeyiz. Camiler, imamlar, cami koruma vakıflarının yöneticileri kadınlarla yüzleşmeye hazır olmalı. İsteniyorsa gerçekten bir güncelleme Diyanet önce hepsi kendi kontrolünde olan camilerde kadınların cuma ve bayram dahil tüm vakit namazlarını kılmalarını sağlayacak düzenlemeler yapsın. En küçük köy ve mahalle mescitlerine kadar tüm camiler kadınların ibadetine açık hale getirilsin.

Not: Hak ve Adalet Platformu Mart Ayı Ankara Söyleşisi 25 Mart Pazar günü gerçekleştirilecek.

Bugün (cuma) öğleden sonra emniyet birimlerinden uyarı geldi. Açık ve kapalı mekan toplantıları için Ankara’da bildirim yükümlülüğü getirilmiş valilik kararıyla. Ancak bilgi edindikten sonra dilekçe vermek için yeterli vakit yoktu. Bu durumda bildirimsiz olarak gerçekleştireceğimiz panele tüm Ankaralılar davetlidir.

“Tarihin En Uzun Hak ve Adalet Arayışı: Kadın Eşitlik Mücadelesi” başlığı altında tarihi süreçte ve günümüzde Müslüman toplumlarda kadın konusunun ve son kurulan istismar komisyonunun ele alınacağı panel ve söyleşi, bu şartlar altında iktidarın kadın karşıtı söylemlere itiraz olarak gündeme getirdiği İslamın güncellenmesi çıkışının turnusolu da olacak.


Berrin Sönmez Kimdir?

Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi mezunu. Aynı üniversitede araştırma görevlisi olarak akademiye geçti. Osmanlı Devleti’nin 1. Dünya Savaşı’na giriş süreci üzerine yüksek lisans tezi yazdı. Halkevi ve kültürel dönüşüm konulu doktora tezini yarıda bırakarak akademiden ayrılıp öğretmenlik yaptı. Daha sonra tekrar akademiye dönerek okutman ve öğretim görevlisi unvanlarıyla lisans ve ön lisans programlarında inkılap tarihi ve kültür tarihi dersleri verdi. 28 Şubat sürecindeki akademik tasfiye ile üniversiteden uzaklaştırıldı. Dönemin keyfi idaresi ve idareye tam bağımlı yargısı, akademik kadroları “rektörün takdir yetkisine” bırakarak tasfiyeleri gerçekleştirdiği ve hak arama yolları yargı kararıyla tıkandığı için açıktan emekli oldu. Sırasıyla Maliye Bakanlığı, Ankara Üniversitesi, Milli Eğitim Bakanlığı ve Afyon Kocatepe Üniversitesi’nde ortalama dört-beş yıl demir atarak çalışma hayatını tamamladı. Kadın, çocuk, insan hakları, demokrasi ve barış savunucusu, feminist-aktivist Berrin Sönmez’in çeşitli dergilerde makale ve denemeleri yayınlanmıştır.