YAZARLAR

Arktik'te neyi paylaşamıyorlar?

Enerji alanında Statoil, Gazprom, Rosneft, Petrochina, Eni, Total, Shell bölgede arama ve geliştirme çalışması yapan ana şirketler. Bunun yanında İzlanda, Rusya ve Norveçli balıkçılık firmaları ve ilaç endüstrisinin devlerinin sponsor olduğu mineral çıkaran devlet ya da özel girişimler de furyadaki yerini almış görünüyor. Ancak özellikle kıyıdaş devletler sadece ticari şirketleriyle sahada yer almıyor. Tehlikeli bir silahlanma da mevcut.

Hepimiz şu günlerde sıcaktan yakınıyoruz.Üstelik mevsim normallerinin üzerinde seyreden sıcaklık vurgusuyla başlıyor hava durumu bültenleri. Sanki hep son 100 yılın çöl sıcağı itinayla bizi buluyor. Çevre örgütleri mevsimsel dönüşümler, doğanın kendi dinamikleri ve deviniminin yanında en çok insan kaynaklı etkilere dikkat çekiyor. Ancak bu ses, kapitalist kâr güdüsü “çevre de şimdilik kenarda dursun, önce kâr” söylemiyle çoğu kez gölgeleniyor. Küresel ısınma bunlardan birisi mesela, her ne kadar Beyaz Saray'ın sahibine göre “safsata” olsa da. Çevresel kaygılar sadece küresel ısınmayla sınırlı değil elbet, pek çok felaket, korku senaryosu dünyanın farklı bölgeleri için dillendiriliyor. İşte merkezlerden birisi de Arktik. Bölge etki alanını genişletmek isteyenler için jeopolitik hesaplar ve ekonomik kazanç temelinde yeni bir gerilim sahası. Üstelik Arktik’teki en ufak bir petrol sızıntısının insanın üstünde ve egemeni değil bir parçası olduğu doğaya maliyeti, ekonominin kapsamını aşacak dehşet vericilikte olmasına rağmen. Bu kaygıya son üç yılda kıyıdaş ülkelerin nükleer donanımlı askeri araçlarla bölgede arz-ı endam etmesi ve nükleer silah denemeleri yapıldığına ilişkin duyumlar da eklendiğinde dehşetten çok öte gezegeni bir alaca karanlık kuşağı bekliyor gibi.

Devletleri ve şirketleri bu haklı kaygılara rağmen buraya çeken ne? Kimler var, ne istiyorlar, nedir paylaşılamayan? Bu sorular ışığında bu hafta ve birkaç hafta yüzümüzü dünyanın en kuzey noktasına, Arktik’te döneceğiz.

BÜTÜN DEVLER TOPLANDIK: KİMLER VAR?

. .

Arktik, 15 milyon kilometre karelik Kuzey Kutbu’na verilen isim. Buradaki buzla kaplı okyanus da aynı adı taşıyor. İklim ve yer yüzü şekli olarak Antartika’ya benzeyen bölge ABD’nin iki katı büyüklüğe sahip. Söz konusu bölgede kara suyu ve münhasır ekonomik bölge çerçevesinde kıyıdaş beş ülke var. Bunlar: enerji kaynaklarının kullanımı ve deniz anlaşmazlığının ana aktörü Rusya; ilaç, balıkçılık ve enerjinin bir diğer etkili ismi Norveç; Alaska üzerinden ABD; doğrudan bölgeye kıyısı olan ve kıta sahanlığı konusunda Rusya’ya en çok meydan okuyan Kanada ve Grönland dolayısıyla Danimarka. Dolaylı olarak pek çok ülkenin adı geçse de kıyıdaş ülkelerden kasıt söz konusu beş ülke.

Arktik kıyıdaş beş ülkenin öncülüğünde kurulan Arktik Konseyi (The Arctic Council) ortak platformuna sahip. Konsey, kıyıdaş ülkelere Finlandiya, İzlanda ve İsveç’in de katılmasıyla 1996’da kuruldu. Finlandiya ve İsveç’in bölgeye doğrudan kıyısı yok, hukuki olarak toprak talebi de. Kıyıdaşların dışında Konsey’e ilgi bölge önem kazandıkça pekişiyor. Örneğin 2011’den bu yana Çin, Güney Kore, Japonya, Singapur, Almanya, İngiltere, Fransa ve Polonya Konsey’in daimi gözlemci üyesi statüsünde. Türkiye ve AB ise “ad hoc” üyeliğe sahip. Devletlerin dışında bölgedeki yerel halkları korumak için de altı uluslararası kuruluş daimi üyeliğe sahip. Konseyin strateji belgesine göre, 2000’lerden itibaren iklim değişikliği, çevresel koruma, arama-kurtarma ve yerli halkların kültürleri ve kendilerinin korunması hedefleniyor. Konsey yaptırım gücünden uzak olsa da bölgenin insani ve çevre hassasiyetlerince korunabilmesi için önemli bir platform. Ancak Konsey’in hedefleriyle uygulamalar arasında büyük bir uçurum var. Bunun nedeni aynı zamanda Arktik’e yoğun ilginin de temel çerçevesini çiziyor.

KUZEYDE EN KUZEYDE NELER OLUYOR?

İnsani umut ve daha iyi bir dünya iddiasıyla yola çıkan Konsey’i devletler arası gerilimde işlevsiz bırakan neden, Arktik’te ekonomik değeri yüksek varlıklar. Bundan sadece enerji kaynaklarının anlaşılması yanıltıcı olur. Bölge için “burası benim, burası da, hatta hepsi benim” nidasıyla BM Kıta Sahanlığı Sınırları Komisyonu’nun kapısının bavullar dolusu belgeyle aşındırılmasını teşvik eden unsurlar dört madde altında toplanabilir.

-Enerji kaynakları: BP ve ABD Enerji Bilgi Dairesi raporlarına göre bölge küresel petrol rezervinin yüzde 13’ünü ve doğal gazın yüzde 30’unu barındırıyor. Oranlar teknolojik imkanlar ve keşifler ışığında güncelleniyor. Bunun yanında altın, elmas, gümüş gibi değerli metaller de kayda değer oranda mevcut.

-Deniz yolu ulaşımı: Bölgeyi deniz yolu ulaşımının güzergahı haline getirme ihtimali özellikle buzulların erimesiyle gündeme geldi. Halihazırda hızla buzulların erimesi/eritilmesi gemilerin sadece rahatça bölgede yol kat etmesini sağlamıyor, deniz ticaretinde de mesafeleri kayda değer oranda azaltıyor. Örneğin dünyanın en büyük limanlarından Hamburg ile Şanghay arası Süveyş Kanalı yerine kuzey hattı tercih edildiğinde altı bin kilometre kısalacak. Doğu Amerika-Asya rotasında da mevcut benzer bir durum oluşacak.

-Balıkçılık: Yüksek besin değeri taşıyan başta somon olmak üzere pek çok balık türü Arktik Okyanusu'nda yer alıyor.Hem nadir türler olması hem de besin değeri açısından zengin soğuk su canlıları olmaları sebebiyle kıyıdaş ülkelerin yanında özellikle dondurulmuş gıda şirketlerinin teşviki ve doğrudan katılımıyla bölgeye ağır hasarlar veren balıkçılık yapılıyor. Kıyıdaş ülkeler hasarı önlemek için 2016’da balıkçılık konusunda yasaklar getiren bir anlaşmaya varsa da özellikle Rusya ve Norveç bu konuda sık sık karşı karşıya geliyor.

-İlaç endüstrisi: Balıkçılığa benzer şekilde Arktik bölgesi mineraller açısında da zengin. Özellikle ilaç endüstrisinde hayati olan pek çok mineral buradan çıkarılıyor. Burada tıpkı enerji ve balıkçılıkta olduğu gibi kartel konumundaki ilaç firmalarının teşvikiyle mineraller çıkarılıyor.

Değinilen dört faktör dışında yan faktörler de mevcut olmakla beraber, temel çerçevenin bu dört dinamikle kurulduğu söylenmeli. Bu çerçeve aynı zamanda bölgede varlık gösterenlerin sadece devletler olmadığını gösteriyor. Enerji alanında Statoil, Gazprom, Rosneft, Petrochina, Eni, Total, Shell bölgede arama ve geliştirme çalışması yapan ana şirketler. Bunun yanında İzlanda, Rusya ve Norveçli balıkçılık firmaları ve ilaç endüstrisinin devlerinin sponsor olduğu mineral çıkaran devlet ya da özel girişimler de furyadaki yerini almış görünüyor. Ancak özellikle kıyıdaş devletler sadece ticari şirketleriyle sahada yer almıyor. Tehlikeli bir silahlanma da mevcut.

'DEHŞET DENGESİ'NİN GÖLGESİNDE SİLAHLANMA YARIŞI

Arktik’te silahlanmaya neden olan temel faktör Rusya ile diğer kıyıdaş ülkelerin yaşadığı kıta sahanlığı ve bununla ilintili münhasır ekonomik bölge anlaşmazlığı. Halihazırda bölgede en fazla alana sahip olan Rusya, tarihsel kanıtlarla, BM Kıta Sahanlığı Sınırları Komisyonu tersi yönde görüş belirtse de, diğer ülkelerin özellikle Norveç ve Kanada’nın münhasır bölgesinin bir kısmının kendisine ait olduğunu iddia ediyor. Rusya bölgeyle olan tarihsel bağları sebebiyle aslında Arktik’in Sibirya’nın kopan bir parçası olduğunu iddia ediyor ve bu çerçevede kıta sahanlığının sınırlarını yeniden çiziyor. Bu adımla da münhasır ekonomik bölge sınırını BM Deniz Hukuku Sözleşmesi uyarınca 200’den 350 mile çıkaracağını ilan etti. Buna karşın kıyıdaş diğer ülkeler “ilan ettim demekle olmaz” diyor ve açık deniz ilkelerinin burada uygulanamayacağını ve toprak tezlerinin geçersiz olduğunu savunuyor. Buraya kadar uluslararası hukukun açmazlarına saplanan konu, Rusya’nın bölgeye kurduğu karakollar, nükleer buz kırıcılar, nükleer deniz altılara Kanada’nın benzer biçimde yanıt vermesiyle silahlanma gösterisine dönüşmüş durumda. Vladimir Putin’in Mayıs 2017’de Soçi’de “Suriye’deki deneyim bize sınırlarımızın güvenliği için silahlanmanın gerekliliğini gösteriyor” sözlerindeki adreslerden birisi de Arktik. Savunma planlamasında Arktik’in ayrı bir birim olarak yer alması da bu görüşü destekliyor.

Rusya ilk olarak bölgeye 2015’te 14 kilometrekarelik askeri üs kurdu. Ardından özellikle Arktik kıyısındaki adalarda nükleer silah denemeleri yaptığı ortaya çıkmıştı. Rusya’nın bu adımları ABD tarafından keşif gemileriyle yakından izleniyor. Benzer biçimde Norveç’in savunma bütçesinin artışında Rusya’nın etkisi konuşuldu. Kanada da benzer biçimde Rusya’nın silahlanması karşısında gerekli cevabı verebileceklerini söyledi. Ancak bölgede her geçen gün artan askeri varlık, özellikle nükleer silah ve araçların buraya sevki, Soğuk Savaş dönemindeki 'Dehşet Dengesi'ni akıllara getiriyor.

Arktik açıktır ki uzun süre dünya gündeminde yer işgal edecek, Çok boyutlu ve çok aktörlü bölgede yaşanan gelişmeleri anlamak için bölgeye ve aktörlere yakından bakmak gerekiyor. Bu çerçevede önümüzdeki hafta Rusya’nın penceresinden Arktik’te bakacağız.


Mühdan Sağlam Kimdir?

Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı’nda doktorasını yapmıştır. Enerji politikaları, ekonomi-politik, devlet-enerji şirketleri ilişkileri, Rus dış politikası ve enerji politikaları, Avrasya enerji politiği temel ilgi alanlarıdır. Gazprom’un Rusyası (2014, Siyasal Kitabevi) isimli kitabın yazarı olup, enerji ve ekonomi-politik eksenli yazıları mevcuttur. Barış için Akademisyenler “Bu Suça Ortak Olmayacağız” bildirisini imzaladığı için 7 Şubat 2017'de çıkan 686 sayılı KHK ile üniversiteden ihraç edilmiştir. 8 Kasım 2023'te Ankara İdare Mahkemesi kararıyla Mardin Artuklu Üniversitesi'ndeki görevine iade edilmiş, ancak 27 Şubat 2024'te İstinaf Mahkemesi kararıyla yeniden ihraç edilmiştir. 2017-2023 yılları arasında aralarında Gazete Duvar, Almonitor, Kısa Dalga ve Artı Gerçek'in de bulunduğu medya kuruluşlarında çalışmıştır.