Yabancılarla yapılan derin sohbetler şaşırtıcı sonuçlar doğurabilir

Birbirini tanımayan insanlarla gerçekleştirilen bir dizi deney, insanların önyargılarını bir kenara bıraktıkları zaman derin ve samimi sohbetler gerçekleştirebildiklerini ortaya koydu.

Google Haberlere Abone ol

Conor Feehly

Başka insanlarla gerçekten bağlantı kurmak istediğimiz zamanlarda, çoğunlukla kendimizi ailemiz ve yakın arkadaşlarımızla sınırlarız. Büyük ihtimalle, birçoğumuz açısından, bir yabancıya kendini açmak korkutucu bir olasılık gibi görünecektir; bununla birlikte, beklentilerimiz her zaman gerçeklikle uyuşmayabilir.

Yapılan yeni araştırmalar, insanların yabancılarla girdiği etkileşimlere dair beklentilerinin, bu etkileşimlerin neticeleriyle örtüşmediğini ortaya koyuyor: İnsanlar, yabancılarla yapılan derin sohbetlerin gerçekte olduğundan daha tuhaf ve daha az tatmin edici olacağını düşünüyorlardı.

BİR ‘YABANCI’ SIRDAŞ OLABİLİR Mİ?

1800'den fazla katılımcı, insanların yabancılarla ve tanıdık sırdaşlarla yaptıkları 'derin’ ve ‘sığ’ sohbetlerden beklentilerini ve bunların sonuçlarını değerlendiren bir dizi deneyde yer aldı. Katılımcılar, ilk deney serisinde, bir yabancıyla derin bir sohbet gerçekleştirdikten sonra kendilerini nasıl hissetmeyi beklediklerini bildirdiler. Ardından, sohbet sonrasında gerçekte kendilerini nasıl hissettiklerini belittiler.

Bu yöntem, araştırmacılara beklenti ile gerçek deneyimi karşılaştırma imkânı sundu. Araştırmacılar, “Başka bir kişinin önünde ağladığınız bir zamanı tarif edebilir misiniz?” gibi hassas konuların konuşulmasını teşvik eden sorular yönelttiler. Bu ilk deney serisinde, katılımcılar bir yabancıyı dinleme hususunda kendi ilgilerini ve partnerlerinin kendi yanıtlarına duydukları ilgiyi azımsamaya daha yatkındı. Katılımcıların beklediği düzeyde bir tuhaflık mevcut değildi ve aynı zamanda kendilerini öngörülenden daha ilişkili ve keyifli hissettiler.

Diğer deney serileri, (sohbetlerin samimiyetini çeşitli yönlendirmelerle manipüle ederek) sığ sohbetleri daha derin sohbetlerle karşılaştırırken, aynı zamanda aile ve yakın arkadaşlarla gerçekleştirilen sohbetleri de yabancılarla yapılanlarla karşılaştırdı. Katılımcıların, yakın arkadaşları ya da aileleriyle, bu kişilerden daha fazla ilgi ve alâka görecekleri daha derin sohbetler gerçekleştirme yönündeki beklentileri daha doğruydu.

ÇOĞU İNSAN SIĞ İLİŞKİLERDEN ŞİKAYETÇİ

Araştırmacılar, katılımcıların yabancılarla gerçekleştirdikleri derin sohbetlerin sonuçlarını yanlış anlama ihtimali olup olmadığını, yabancılarla görece daha derin konuşmaların daha güçlü bağlar kurup kuramayacağını ve insanların ilgi ve alâka beklentilerinin yabancılarla daha anlamlı sohbetler gerçekleştirmeleri önünde psikolojik engeller yaratıp yaratmayacağını görmek istediler. Araştırma makalesinin yazarları, “Deneylerimiz, insanların derin sohbetler söz konusu olduğunda başka insanların ilgisini ve endişesini sistematik biçimde hafife alıp almadıklarını test ediyor” diyorlar.

Katılımcılar aynı zamanda, daha sevecen bir sohbet arkadaşı beklediklerinde daha derinlikli sorular seçtiler ve böylece, yazarların, bir insanın başkalarının sosyalliğine ilişkin hatalı beklentilerinin, yabancılarla daha derin sohbetler gerçekleştirmeleri önünde psikolojik bir engel gibi hareket edebileceği hipotezini desteklediler.

İnsanların genel refah durumu, sosyal ilişkilerinin kalitesiyle sıkı sıkıya bağlantılıdır. Hâl böyleyken, güçlü ilişkiler kurmaya ve sürdürmeye yönelik güçlü arzularımız olması şaşırtıcı değil gibi görünüyor. Bunun gibi ilişkilere çoğu zaman içten ve savunmasız sohbetler aracılığıyla ulaşırız. Araştırmaya katılan kişiler, günlük hayatlarında şu anda yaşadıklarından daha derin etkileşimler yaşamak istediklerini de dile getirdiler.

Ama eğer insanlar başkalarıyla daha derin sohbetler deneyimlemek istiyorlarsa, neden bunu yapmıyorlar?

SAMİMİYETİN ÖNÜNDEKİ ENGELLER

Yazarlar, “Ulaştığımız veriler, başkalarının derin sosyal doğasını -gerçekte olduğundan daha ilgisiz ve umursamaz olacağını varsayarak- hafife almanın, günlük yaşamdaki sohbetlerin neden insanların tercih edebileceğinden daha sığ olduğunu açıklamaya yardımcı olabileceğini düşündürüyor” diyorlar. Araştırmacılar, bu sohbetler laboratuvar ortamında ve gözlem altında gerçekleşmiş olsa da, eldeki bulguların günlük hayatımıza daha yakın olan bağlamlara genelleştirilebileceğine inanıyorlar.

Araştırma yazarları, “Hem ABD hem de İngiltere’de daha önce yapılan araştırmalar, insanların, trenler, otobüsler ve taksilerde gerçekleştirilen doğal saha deneylerinde yabancıların sohbet etme isteklerini hafife alabileceğini ortaya koyuyor” diyorlar: “Yaptığımız deneyler, insanların daha doğal biçimlerde gerçekleşen sohbetlere kıyasla, derin konuşmaların değerini hafife alıp almadıklarına ilişkin daha ölçülü bir test olanağı sunabilir.”

Yazarlar, bunun yanı sıra, bu etkilerin kültürden kültüre nasıl değişiklik gösterebileceğini, farklı kültürlerin yabancılara gösterilen açıklık konusunda ne tür farklı görüşler barındırdığını ve bazılarının grup içi ilişkilere nasıl öncelik verebildiğini de merak ediyor. Bu sebeple, bir dahaki sefere, yabancı bir insanla uzun bir süre aynı alanı paylaştığınızda, onlara yaşamlarıyla ilgili sorular sorun ve alışıldık hava durumu sohbetlerinden kaçınmaya çalışın. Kim bilir, belki yeni bir dost bile edinebilirsiniz.

Araştırma, Journal of Personality and Social Psychology: Attitudes and Social Cognition adlı dergide yayınlandı.


Yazının orijinali Science Alert sitesinden alınmıştır. (Çeviren: Tarkan Tufan)