Vergisiz telefonun kıyağı öğrenciye mi, satıcıya mı, devlete mi?

Gençlere vergisiz telefon düzenlemesinin, asıl olarak sektöre elindeki ekonomik ömrü dolmuş telefonları eritme imkanı sağlayacağı belirtiliyor.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR- Üniversite öğrencilerinin bir kereye mahsus vergisiz cep telefonu alabilmesine olanak sağlayan düzenleme her yönüyle eleştiriliyor.  Üst limit uygulamasının öğrencileri kalitesiz telefonlara yönlendirmesinin yanı sıra, sektörün elindeki ekonomik ömrü dolmuş telefonları eritmeye yönelik bir uygulama da olabileceği dile getiriliyor. 

T24 yazarı Füsun Sarp Nebil, vergisiz cep telefonu düzenlemesinin ekonomik kriz koşullarında gençlere yönelik bir yerel seçim hamlesi olabileceğine dikkat çekerken elde kalmış telefonların satılması için bir fırsat mı yaratılıyor diye sordu. Nebil, düzenlemenin diğer sonuçlarına ise "Gençlere vergisiz telefon mu, seçim propagandası mı, ucuz telefonları satmak mı?..." başlıklı yazısında şöyle değerlendirdi: 

"Bu yolla ülkemizde bir eski telefon çöplüğü yaratılıyor mu olacak? Gençlerimize bunları mı layık görüyoruz?

Bu tür telefonların ekonomik ömürleri zaten satılmadan dolmuş sayılabilir. İşletim sistemleri, üretici destekleri vb. hep sıkıntı olacaktır.

VERGİ İLE ÇITA YARATILDI VE 100 DOLARLIK TELEFONLARDA FİYAT İKİYE KATLANDI

Şimdi başka bir garabetten bahsedelim. Yukarıda 200 dolar - 250 dolarlık telefonlardan bahsettik. Şimdi ekonomik kriz yüzünden daha düşük telefon alabilecek olanlar için 100 dolar civarı olanlara bakalım. Çünkü burada devletin vergi ile yarattığı bir çıta ve bu çıta sayesinde en uçtaki telefonları dünyanın en pahalı fiyatları ile alıyoruz ve kazanan da ülkemiz dışında, bir çoğu Afrika, Vietnam, Bengaldeş gibi ülkelerde satılan bu telefonların çok uluslu üreticileri oluyor.

Şöyle ki:

Devlet 2002'den itibaren mobil sektörü ‘sağılacak inek’ gibi gördü. Hem mobil konuşmalara iki kata yakın vergi koydu, hem de cihazlara. Hükümet bu yolla hem cihazdan hem konuşmalardan ikişer kata yakın vergi alıyor.

Ama ne oluyor?

Cihazlara vergi koydukça, telefon kaçakçıları farklı yollar buldular. Mesela pahalı telefonları 100 dolar gibi fiyatlarla göstermeye çalıştılar. Bunu önlemek isteyen devlet ise, 200 dolar altı telefonlar için gözetim şartı getirdi. Yani telefonun fiyatı sahiden 100 dolar bile olsa vergilendirmesi 200 dolardan başlıyor. Bu da telefon fiyatlarında bir ÇITA yaratıyor.

Bu çıta yurt dışında gelen telefonlarda 8.750-9.000 TL civarında. Çok uluslu cep telefonu firmaları bu fiyattan satamayacakları için üç sene önce, parçalarını KİT (telefonculuk dilinde SDK) olarak getirip, vida sıkmayla, güya yerli telefon üretmeye başladılar. Karşılığında ise Cumhurbaşkanlığı kararı ile bu yerli telefon kılığına girmiş olan parçalardan gümrük vergisi alınmıyor. İlk olarak bir sene diye tanımlanmıştı ama her sene uzatılıyor. Bazı üreticiler aradıklarını bulamayıp, bir süre sonra sessiz sedasız çekip gittiler.

Sonuçta yerli telefon masalı ile piyasa ucuz telefon doldu. Ancak tersine fiyatları dünyaya nazaran çok pahalı. Çünkü nasılsa bahsettiğimiz çıta var. Örnek verelim Avrupa'da 84 Euro fiyatlı olan Ağustos 2022 modeli Redmi 10 128 GB, piyasada 6.249 TL'ye satılıyor. Normalde gümrük vergisi olmadığına göre, 84 Euro'luk telefon Avrupa'daki kadar vergilerle 4.000-4.500 TL aralığında olmalıydı ama değil.

Şimdi diyelim ki, hükümetin duyurduğu bu vergi indiriminden yararlanmak isteyen gencimizin fazla parası yok. Avrupa'da 100 dolar civarına, yani bizde 5.500 TL düzeyinde bir telefona bakıyor olsun. Aslında en ucuz telefona, dünyanın en pahalı fiyatını, devletin teşviği ile ödeyecek?

Avrupa fiyatları içinde, ithalatçı payı, satıcı payı, pazarlama vs. giderleri ve verginin de olduğunu not edelim.

Şimdi olaya yeniden bakarsak, kazanan kim? Halk (gençler) mi, mobil telefon bayileri mi, devlet mi?

Yoksa, bu gümrüksüz parçaları getirip, burada birleştirip, 100 kadar istihdam yaratmakla övünen ama gümrük vergisi ödemek yerine iki kat pahalı satan çok uluslu cep telefonu üreticileri mi?" (HABER MERKEZİ)