YAZARLAR

Ulusal sinema 2023 değerlendirmesi: Kısa filmler

Kısa filmlerin ülkenin kültürel ve coğrafi çeşitliliğine göre çeşitlenmesi ve yaygınlaşmasına dair hâlâ önemli bir boşluk olduğunun altını çizmemiz gerekiyor.

2023 ulusal sinema değerlendirmesi yaptığım yazı dizisine film festivallerinde karşımıza çıkan uzun metraj filmlerle başlamıştım. Geçen hafta da vizyondaki filmler üstünde durdum. Bu hafta ise gözden kaçan, hep es geçilen kısa film üretimi üstünde duracağım. 2023’te öne çıkan kısa filmler hangileriydi, kısa film festivalleri nasıl bir seyir izledi sorularına cevap aramaya çalışacağım.

EN ÇOK ÖDÜL ALANLAR

Bu yıl festivallerde sıklıkla karşımıza çıkan, ödüller alan birkaç filmi hatırlatmakta fayda var.

Bu filmlerin başında Kasım Ördek’in ilk gösterimini 28. Saraybosna Film Festivali’nde yapan "Birlikte Yalnız" filmi geliyor. 30'dan fazla festivalde ödül alan film, araba hırsızlığı yapan yirmili yaşlarının sonlarındaki Sevgi ile Doğan’ın hikayesini anlatırken çiftin gelecek planlarında oluşan farklılaşmaların üstünde duruyor. İstanbul Film Festivali’nde En İyi Kısa Film Ödülü alan Aram Dildar'ın "Adres" (Navnîşan) filmi de yılın öne çıkan yapımlarından. Filmde; üniversiteyi bitirip memleketine atanan Diyarbakırlı bir öğretmenin atandığı okulun bulunduğu köyü aramasının hikayesine odaklanılıyor. "Adres" (Navnîşan), isim değişikliğiyle kimliksizleşen, geçmiş aidiyetleri yok olan yerleşim yerlerinin hüzün hikayesine odaklanan incelikli bir filmdi. Köy isimlerinin değiştirilmesi süreci esasen daha çok sayıda sanat üretimine kaynaklık edecek kadar hikaye barındıran bir konu. Umarım buradan hareketle yeni senaryolar karşımıza çıkabilir. Kasım Ördek ve Aram Dildar, yarattıkları atmosferle ve anlatım dilleriyle kısa filmin sınırlarını zorlarken uzun metraj anlatım biçiminde başarılı olacaklarının somut izlerini gösteriyorlar. Artık uzun metraj film projelerine geçme vakitleri gelmiş görünüyor.

İlk gösterimini 79. Venedik Film Festivali'nde yapan Turan Haste’nin "Rutubet" filmi de 2023’ün öne çıkan kısa filmlerinden biri oldu. Bir köy öğretmeninin, kayıp bir kız öğrencinin peşinde suçluluk ve masumiyet kavramlarını sorgulatan film, başarılı bir atmosfer yaratıyor. Fransa’da yaşayan Onur Yağız’ın yönettiği "Avrupa Fatihi" filmi de yılın başarılı kısalarından biri. Filmde bir gurbetçi hikayesi sunan yönetmen, arkadaşının kardeşiyle evlenmek isteyen Fatih’in bir arabanın içinde hayallere dalmasının sonuçlarını kameraya yansıtıyor. Onur Yağız "Avrupa Fatihi" ile kısa film ruhunun ve mantığının oldukça başarılı bir örneğini sunuyor. Kısa film namına örnek alınacak bir film örneği sayılmalı.

ESKİ ANTAKYA SON KEZ KADRAJDA: ÇEMBER

6 Şubat depreminden kısa bir süre önce çekimleri bitirilen Berkan Aktepe’nin "Çember" filmi de bu yılın en hüzünlü üretimi olarak tarihe not düşüyor. Hatay’ın kadim sokaklarını bir daha göremeyeceğimiz tarihi binalarını bünyesinde taşıyan "Çember" filminde, bunalımda olan Antakyalı bir yazarın memleketine dönüp komşularıyla tanışmasını ve Antakya’nın sokaklarında dolaşarak aidiyet duygusunu yeniden kazanmaya çalışmasını izleriz. Depremin yok ettiği Antakya’ya hüzünlü bir veda sunan "Çember", bu yılın unutulmaz bir üretimi olacak.

BAŞARILI KISA FİLM FESTİVALLERİ

Bir festival enflasyonu yaşanmaya başladığı bu dönemde öne çıkan saygın kısa film festivallerinin başında İzmir Kısa Film Festivali ve Akbank Kısa Film Festivali geliyor. 19'uncusu yapılan Akbank Kısa Film Festivali’ne 2023’te ulusal ve uluslararası olmak üzere 71 ülkeden 2237 kısa film başvuru yapmış. 24'üncüsü yapılan İzmir Kısa Film Festivali’ne ise ulusal ve uluslararası dallarda kurmaca, animasyon, belgesel ve deneysel kategorilerinde düzenlenen yarışmalarına 120 ülkeden 4 bin kadar başvuru yapılırken festival bunlardan 38 tanesini 5 kategori için kabul etti. İzmir Kısa Film Festivali’nin en önemli özelliği kurmaca ve animasyon kategorilerinde En İyi Film Ödülü'nü kazanan yapımların Oscar yarışı için Akademi Ödülleri’ne başvuru hakkı elde ediyor olmaları.

NE ÇOK FESTİVAL GÖRÜRSÜN GEZSEN ANADOLU'YU

Artık Anadolu’nun her şehrinde bir kısa film festivali karşımıza çıkmaya başladı. Birkaç gün süren festivallerde ekseriyet aynı filmler gösterilip duruyor. Farklılaşmayan festivallerde; kısa film kültürünün yaygınlaşması, film üretiminin desteklenmesi ya da filmlerin lokasyon ve kültürel olarak çeşitlenmesi için filmlerin o şehirde çekilmesine yönelik destek yarışmaları göremiyoruz. İç Anadolu ve Doğu Anadolu’da Erzincan, Siirt, Bingöl, Yozgat, Afyon, Urfa, Antep, Diyarbakır, Mardin Niğde, Kayseri, Marmara’da Kocaeli ve Sakarya, Karadeniz’de; Ordu, Ayancık Güneyde; Kaş ve Fethiye’de film festivalleri karşımıza çıkıyor.

TEMA TEMA FESTİVALLER, İNME İNEN FİLMLER

2023’te oldukça farklı temalarda kısa film festivalleri gördük. Bağımlılık, aile, insan hakları ve adalet gibi evrensel temalar ulusal festivallerde de karşımıza çıktı. En spesifik temaysa bu sene Türk Beyin Damar Hastalıkları Derneği’nden geldi. Düzenledikleri festivalde yarışacak filmlerin "inme" ana temasıyla ilişkilendirilmiş olmasını istediler. Festival yönetmeliğinde; "İnme, tüm dünyada, kalp hastalıkları ve kanserden sonra üçüncü sıradaki en sık karşılaşılan ölüm nedeni olup Dünya İnme Organizasyonu her yıl 17 milyon kişinin inme geçirdiğini, 6 milyon kişinin inme ya da inmeye bağlı komplikasyonlar nedeniyle hayatını kaybettiğini bildirmektedir" ifadeleri kullanılmış. Ulusal sinemaya da inme inmiş olduğu gerçeğini de hesaba katarsak mantıklı sayılabilecek bir tema yaklaşımı olabilir.

KİŞİYE ÖZEL KISA FİLM FESTİVALİ: BİROL GÜVEN KISA FİLM FESTİVALİ 

Darıca Belediyesi ve kaymakamlığı destekli kısa film festivali olan Birol Güven Kısa Film Festivali ülkenin en enteresan yapılı kısa film festivali olabilir. Zira bir isim üzerinden kendini tanımlayan tek kısa film festivali. Televizyon projeleri için senaryo yazan Birol Güven’in Darıcalı olması münasebetiyle bir kısa film festivalinin hem ismi hem de jürisine başkanlık edecek olması popüler kültürün kısa film namına ne denli sarsıcı bir zehirlenme unsuru olduğuna dair oldukça somut bir örnek teşkil ediyor.

İSTANBUL'DA BELEDİYE FESTİVALLERİ: MUHALEFET SİNEMAYI UNUTTU, İKTİDAR KEŞFETTİ

Son yıllarda özellikle İstanbul’daki ilçe belediyelerinde gözle görülür bir şekilde film festivallerine yönelmiş durumda ancak bu yönelişin tamamı iktidar belediyeleri tarafında oluyor. Muhalefet hakim olduğu belediyelerde sinemayı özellikle de kısa filmleri unutmuş ya da başka bir deyişle yok saymış durumda. İktidar belediyeleri sinemaya ne kadar fazla ağırlık veriyorsa muhalefet belediyeleri de bir o kadar yok sayıyor. Esenler dördüncü kez bir kısa film festivali yaparken bünyelerine bir kısa film salonu da ekleyerek yalnızca kısa filmlerin gösterildiği bir mekan da organize ettiler. Sultanbeyli Belediyesi üçüncü kez film festivali düzenledi. Güngören ve Üsküdar belediyeleri de kısa film festivalleri organize etmeye başladı. Bağcılar‘da da hazırlık yapıldığına dair duyumlarım var. 14 muhalefet belediyesinde ise kelimenin gerçek anlamıyla "tık" yok.

SOLCU SENDİKALAR SİNEMADAN UZAKLAŞTI

Yavuz Özkan’ın yönettiği 1978 tarihli "Maden" filmi, ulusal sinemanın en ses getiren kömür madenleri üstüne filmidir. O dönemin toplumsal muhalefetinin sarsıcı etkileri içinde işçilerinin yükselmiş sınıf bilinciyle yaşadıkları dönüşümü resmeden film, yıldız kadrosuyla hâlâ unutulmamış başarılı örneklerden biridir. Dönemin İşçi lokomotifi sendikası DİSK’in de katkılarıyla ortaya çıkan yapımın üstünden çok zaman geçti. Bugün gelinen noktada sinema ve emek eksenli sendikal faaliyette bulunma iddiası taşıyanlar görsel kültürle aralarına önemli bir mesafe koymuş durumdalar. Buna karşılık sendikal faaliyetlerinde muhalefet ekseninde yer almayan sendikalar özellikle kısa film namına önemli bir motivasyon taşıyorlar. Eğitim-Bir-Sen, yedinci kez kısa film yarışması düzenliyorken Hak-İş sendikası 12'nci seferdir belli bir istikrarla düzenli bir şekilde kısa film yarışması organize ediyor. Eğitim-Sen ve DİSK gibi yapılarsa kültür sanat namına sol kulağının üstüne yatmış durumdalar.

Buradaki temel sıkıntının ekonomik ilişkilenme olduğunu da söyleyemeyiz zira öyle olsaydı Halkevleri gibi türlü iktidar zorlamalarına maruz kalan yapı 18 yılı geçkin biçimde ülkenin en yaygın film festivali olan İşçi Filmleri Festivali’ni düzenliyor olmazdı. Bu sendikalar İşçi Filmleri Festivali’nin destekçilerinden olsa da müstakil bir sinema çalışması yapamıyor olmaları önemli bir eksiklik.

FİLMSİZ ÜNİVERSİTELER

Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Süleyman İrvan hocamdan alıntılarsam, "2023-2024 eğitim yılı itibariyle 41’i devlet 21’i vakıf olmak üzere 62 iletişim fakültesi var." Toplamda da 70 sinema TV Bölümü mevcut. Buna karşılık benim takip edebildiğim 10 civarı üniversite film festivali var. En uzun solukluları 20'nci yılını bitiren Konya Selçuk Üniversitesi merkezli Kısaca Uluslararası Öğrenci Filmleri Festivali ve 19'uncusu yapılan Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesi’nin organize ettiği Kar Film Festivali. Onların peşinden 10'uncu yılını bitiren Uşak Film Festivali olarak sayılabilir. 2022’de 14'üncü yapılan Malatya’daki İnönü Uluslararası Kısa Film Festivali, üniversiteler arası uzun soluklu film festivallerden biriydi. Deprem belini büktü. Umarım tekrar toparlanıp devam ederler. Üniversiteler ve kısa film gelişimi namına daha güçlü bağlara ihtiyacımız var.

Genel tablo bu şekildeyken kısa filmlerin ülkenin kültürel ve coğrafi çeşitliliğine göre çeşitlenmesi ve yaygınlaşmasına dair hâlâ önemli bir boşluk olduğunun altını çizmemiz gerekiyor.

Haftaya 2023 belgeselleriyle geçen yılın üretim değerlendirmesi yaptığım yazı dizisini bitirmiş olacağım.


Rıza Oylum Kimdir?

1984 İstanbul doğumlu. İstanbul Kültür Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünde lisans, Trakya Üniversitesi’nde aynı alanda yüksek lisans eğitimi aldı. Varlık, Virgül, Agora, RadikalGenç, Birgün, Cumhuriyet Kitap, Film Arası, Kitapçı, Sendika.org, ve Edebiyathaber.net gibi farklı mecralarda sinema ve edebiyat merkezli metinler yayımladı. Uzakdoğu Sineması, Rus Sineması, Alman Sineması, Ortadoğu Sineması, Dünya Yönetmenlerinden Sinema Dersleri, Doksanlar, Dünya Yazarlarından Yazarlık Dersleri ve İran Sineması kitaplarını yazdı. Ulusal ve uluslararası festivallerde jüri, küratör ve yayın editörü görevlerinde bulundu. Türkiye’de ve yurtdışında ülke sinemaları üstüne konferanslar verip workshoplar yaptı. Halihâzırda bir vakıf üniversitesinde sinema tarihi dersleri veriyor. Seyyah Kitap’ın genel yayın yönetmenliğini sürdürüyor.