Ukrayna savaşında ilerici bir yanıt nasıl olmalı

NATO sadece, Putin’in savaşını haklı göstermek amacıyla Rus şovenistlerin öfkesini körüklemesi bağlamında güncellik taşıyor.

Google Haberlere Abone ol

Joef Bleifuss

Öncelikle, Amerikan Girişim Enstitüsü'nden Frederick Kagan gibi askeri kasları esnetmek için istekli olan yeni muhafazakar yorumcuları bir kenara bırakalım. Savaşın alevlerini körükleyen Kagan, the Hill adlı dergide şunları yazdı: “Rusya’nın Ukrayna’yı ele geçirmesiyle... Polonya ve Romanya sınırlarında ciddi bir Rus konvansiyonel tehdidinin yeniden boy göstermesi... NATO devletlerinin yeniden harekete geçmesini ve bu sınırlara büyük güçlerin yerleştirilmesini gerektirecektir.” Bu adım tam olarak ne işe yarayacak? Başkan Joe Biden nükleer güçle savaşa girmeyecek.

UKRAYNA SAVAŞI İÇİNDE BİRÇOK SORUN TAŞIYOR

İkinci olarak, Soğuk Savaş stratejisinden kalma bir dinozor olan NATO’ya takılıp kalmayalım. Merkez soldaki Sosyal Demokrat Parti’den olan Almanya Başbakanı Olaf Scholz, görevde olduğu müddetçe Ukrayna’nın NATO'ya katılmayacağını açık biçimde ifade etti ve Washington’ın Ukrayna’yı karşılıklı savunma paktına dahil etme konusunda hiçbir şekilde iştahlı olmadığı da ortada. NATO, sadece Rusların NATO’nun genişlemesi hususundaki kaygılarını alaycı bir şekilde istismar eden Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in pervasız ve yasadışı savaşını haklı göstermek amacıyla Rus şovenistlerin öfkesini körüklemesi bağlamında güncellik taşıyor.

Üçüncüsü, egemen bir devlet olan Ukrayna’nın, daha büyük ve güçlü komşusu tarafından paramparça edilen toprak bütünlüğü üzerinde hakkı olduğunu kabul edelim. Evet, Ukrayna-Rusya sınırının her iki tarafında da Rusça konuşan insanlar mevcut ve Rusya ile Ukrayna derin tarihsel bağlar paylaşıyorlar. Bu gerçekler, bu en temel uluslararası normun açık biçimde ihlal edilmesini haklı çıkarmaz.

Dördüncü olarak, Putin Rusya’sının son sekiz yıldır Ukrayna’nın egemenliğini ihlal ettiğini kabul edelim. 2014 yılında Kırım’ın işgal ve ilhakını ve Rusya’nın Rusça konuşan ayrılıkçılara verdiği askeri desteği anımsayın. Putin, “barış gücü” konuşlandırmasıyla birlikte, şimdi Ukrayna’yı, Rusya’nın 30 bin askerini görevlendirdiği Belarus (Ukrayna sınırındaki bir Rus emanetçi devleti) suretinde yeniden inşa etmeye hazırlanıyor gibi görünüyor.

SOLDA MELANKOLİK SAVRULMALAR

Rusya’nın Ukrayna’yı işgal edişine giden süreçte, solun kimi unsurları Rusya’nın eylemlerini rasyonalize etti ve Washington’ın tavrına karşı içgüdüsel bir tepki olarak, yaklaşmakta olan herhangi bir askeri operasyon nedeniyle erkenden ABD’yi suçladı. Örnek olarak, Common Dreams dergisinde, savaş karşıtı bir grup olan CODEPINK’ten Medea Benjamin ve Nicolas J.S. Davies, 17 Şubat’ta bir Rus işgalinin krizin “en az muhtemel sonucu” olacağını ifade ederken, Rusya’nın işgal etmesinin ardından “Biden, peş peşe gelen ABD hükümetlerinin on yıllardır hazırlamakta olduğu ve bu üretilmiş krizin belirtilmeyen amacı gibi görünen tam kapsamlı Soğuk Savaşı başlatacaktır” diyordu. 28 Şubat günü, “en az muhtemel olan sonuç” gerçekleştikten sonra, Benjamin ve Davies, Putin’in işgalini kınayarak Common Dreams’te yeniden kendilerini gösterdiler: “Yüzeyin altında daha sinsi bir gerçeklik mevcut ve ABD ve NATO’nun bu krizin zeminini hazırlamadaki rolü de işte bu.”

Onların bu kafa karıştırıcı anti-emperyalizm yorumu, hatalı bir şekilde, dünyada yaşanan bütün gelişmelerin ABD hükümetinde yer alan entrikacılar tarafından belirlendiğini varsayıyor; fakat her biri kendi amaçlarına sahip olan diğer kötü devlet aktörlerinin varlığını inkâr etmeden de ABD imparatorluğunu eleştirebilmeliyiz. Kenya’nın Birleşmiş Milletler büyükelçisi Martin Kimani, Rusya-Ukrayna krizine ilişkin açıklamalarında 20. yüzyıl tarihini aydınlatan bir benzetme yaparak Rusya’yı şöyle eleştirdi:

“Günümüzde, her bir Afrika ülkesinin sınırında, derin tarihsel, kültürel ve dilsel bağlar paylaştığımız vatandaşlarımız yaşıyor. Bağımsızlığımızı kazandığımız dönemde eğer etnik, ırksal veya dini homojenlik temelinde devletler kurmayı tercih etmiş olsaydık, onlarca yıl sonrasında bile hâlâ kanlı savaşlar yaşıyor olurduk... Sınırlarımız bizi tatmin ettiği için değil, barış içinde yaratılmış daha büyük bir şey istediğimiz için Afrika Birliği Örgütü ve Birleşmiş Milletler'in kurallarına uymayı tercih ettik.”

Rusça konuşan Ukraynalıların 21. yüzyıl Ukrayna’sının kültür politikalarıyla ilgili meşru şikayetleri olduğu gibi, aynı zamanda bu şikayetlerin Ukrayna’nın askeri açıdan üstün bir güç tarafından işgali, ilhakı ve parçalanması dışındaki farklı yollarla ele alınması gerekiyor.


Yazının orijinali In These Times sitesinden alınmıştır. (Çeviren: Tarkan Tufan)