Mülteci raporu: Mevcut durum bir insani kriz boyutunu almıştır

İnsan Hakları Derneği ve Birlikte Yaşamak İstiyoruz İnisiyatifi, 'Sınır Dışı Uygulamalar ve Mültecilere Yönelik Hak İhlalleri Raporu' ile ilgili bir basın toplantısı düzenledi. Toplantıya HDP İstanbul Milletvekilleri Züleyha Gülüm ve Oya Ersoy da katıldı. Ersoy, “Zorla geri göndermek çözüm değil, zaten öldürülme korkusuyla oradan kaçıyorlar ama siz onu alıp tekrar oraya gönderiyorsunuz” dedi.

Google Haberlere Abone ol

Ferhat Yaşar

DUVAR - İnsan Hakları Derneği ve Birlikte Yaşamak İstiyoruz İnisiyatifi, 'Sınır Dışı Uygulamalar ve Mültecilere Yönelik Hak İhlalleri Raporu'nu hazırladı. Kolluk kuvvetlerinin göçmenlere karşı sert uygulamalarına dikkat çekilen raporda, “İstanbul’da mevcut durum bir insani kriz boyutunu almıştır. Rutin uygulamalarla çözülemez, acil önlemler gerektirmektedir. Bu nedenle, çözüm önerilerimizi aktarmak için, Valilik ve ilgili kamu kuruluşları ile acil bir görüşme talep ediyoruz.” çağrısında bulundu.

İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, İstanbul Valiliği’nin mültecilerin geri gönderileceğine dair yaptığı açıklamayı hatırlatarak, mülteci sorunlarının tekrarlanmaması için bir araya geldiklerini söyledi.

Rapor, Birlikte Yaşamak İstiyoruz İnisiyatifi üyesi Başak Kocadost tarafından okundu. Kocadost, İstanbul Valiliği ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun mültecilerin İstanbul’dan gönderilmesine yönelik açıklamalarını hatırlatarak, şunları söyledi: “Bir ülkede toplumun bir kesimi evinden çıkmaya çekiniyorsa, o ülkede hiç kimse kendisinin güvende olduğunu düşünmemelidir”

'SIĞINMACILAR BİR ARAÇ DEĞİLDİR'

HDP İstanbul Milletvekili Oya Ersoy, ülkedeki mültecilerin burada bulunmasının nedeninin savaş olduğunun altını çizdi. Meclisin, bu savaşı destekleyen ve kışkırtan politikaların tartışıldığı bir zemin olmadığını belirten Ersoy şunları söyledi: “Sığınmacılar bir pazarlık konusu haline getiriliyor. Sığınmacılar bir araç değildir. Geri gönderme ve eve dönsünler söylemi Türkiye'deki milliyetçi, ırkçı dalgayı yükseltmektedir. AKP nedeniyle yaşanan ekonomik sorunun nedeni Suriyeliler olarak görülüyor. Bu kadar büyük göç dalgalarından sonra hiç kimse tamamen kendi memleketine yurduna gitmemiştir. Göç ettiği yerlerde büyük bir çoğunluğu kalmıştır. Tarihsel olarak bu böyledir. O nedenle mültecilere ve sığınmacılara yapılacak insanca yaşam koşulları sağlayacak politikaların bu ülkede geliştirilmesi lazım.”

'EN BÜYÜK MAĞDURLAR KADINLARDIR'

HDP İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm ise göçmenlik veya mültecilik konusunda en büyük mağdurların kadınlar olduğunu söyledi. Gülüm şöye devam etti: “Kadınların uğradığı şiddetin taciz ve tecavüzün hiçbiri görünür olamıyor. Kadınlar katlediliyor, öldürülüyor. Normal şartlarda bile herhangi bir ülkede kadınların yaşaması zorken mülteci olarak başka bir ülkeye gitmesi daha da zorlaştırıyor. Kadınların güvenlik güçlerine ve emniyete başvuramama nedeni bazen kayıtsız olmasına, bazen de kayıtlı olmasına rağmen toplumsal yapıdan kaynaklı. Kadınlar daha yoğun bir zulüm altında. Kadın göçmenlerin yoksullaşması diğer kadınlardan daha yoğun oluyor. Hem daha ucuz çalıştırılıyor hem de çoğu zaman ücretleri dahi verilmiyor. Kadın katliamlarının çok daha yoğun yaşayan bir ortamdan bahsediyoruz.”

6 YILDA 527 GÖÇMEN İŞÇİ ÖLDÜ

Çalışma yaşamında yaşanan hak ihlallerine dikkat çekilen raporda, İSİG Meclisi'nin verilerine göre iş cinayetlerinde yaşamını yitiren göçmen işçi sayısı, bu yılın ekim ayı itibariyle 91 olduğu kaydedildi. Bu rakam geçtiğimiz 2018 yılında ise 110 olarak kayıtlara geçmişti. Son 6 senede ise 527 göçmen işçi, iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi. Ayrıca raporda yaşamını yitiren göçmen işçilerin isimlerine de yer verildi.

TALEPLER SIRALANDI...

İHD ve Birlikte Yaşamak İstiyoruz İnisiyatifi, ortak düzenlediği raporda talepler listesi de hazırlandı.

Talepler şöyle sıralandı:

- Kolluk kuvvetlerinin, göçmenlere yönelik, ev baskınları, kimlik kontrolü, alıkoyma, zorla “Gönüllü Geri Dönüş Belgesi” imzalatma, sınırdışı uygulamaları ve kötü muamele derhal sonlandırılmalıdır.

- Göçmenleri kriminalize eden, suçlayıcı, damgalayıcı ve ötekileştirici her türlü söylem ve uygulamaya son verilmelidir.

- Sınır dışı edilenlerin hızla Türkiye’ye tekrar yasal yollardan girişleri sağlanmalıdır.

- Göçmenlere seçtikleri şehirlerde kayıt yaptırma hakkı ve koşulsuz seyahat özgürlüğü sağlanmalıdır.

- Farklı illerde ikamet eden aile fertlerinin istedikleri illerde birleşimi sağlanmalıdır.

- İdari gözetim uygulamasına son verilmelidir. - Geri gönderme merkezlerindeki insan hakları ihlalleri derhal son bulmalıdır, geri gönderme merkezlerinin kapatılması için çalışmalara başlanmalıdır. - Türkiye, Cenevre Mülteci Sözleşmesi'ne koyduğu sınırlamayı kaldırmalı, zulümden kaçan herkese mültecilik statüsü tanımalıdır.

- Mültecileri Türkiye’ye hapseden AB-Türkiye arasındaki Geri Kabul Anlaşması iptal edilmelidir. Kimse nedensiz göçmez, bütün sınırlar açılmalıdır.