Doğa talanında yeni bir sayfa: İbradı

Ormanlık alandaki sedir ağaçlarının kesilerek mermer ocağı açılması kararına Belediye Başkanı da isyan etti. Başkanın çağrısı ile tepki büyüdü ve Antalya Valiliği tarafından verilen 'ÇED gerekli değildir' kararına itiraz edildi.

Google Haberlere Abone ol

Özay Göztepe

ANTALYA- “YETER ARTIK! Karamıklı Yaylası’na mermer ocağına yol açmak amacıyla firmanın bakanlıktan ve ormandan tekrar izin alınmış olduğunu şu an öğrendik. Diğer firma ile ilgili emsal mahkeme kararına rağmen Pazartesi sedir ormanımızı keseceklermiş. Su kaynaklarımız üzerindeki bu talana izin vermeyeceğiz. Tüm halkımızı bu talana dur demek için yarın itibariyle bölgeye davet ediyorum. Burada mermer ocağına İbradı halkı izin vermeyecektir.”

Belediye başkanının bu çağrısı üzerine bölge halkı (ve bölgeye dışarıdan gidenler), 2 Eylül günü Karamıklı Yaylası’nda buluşarak direnişe geçtiler. Her ne kadar kaymakamlık, ilerleyen günlerde pankartları jandarmaya toplatsa da bunları belediye binasının önüne asan eylemciler, direnmeye devam ediyorlar. Peki durup dururken nereden çıktı bu doğa katliamı?

Bir çoğrafya düşünün ki;

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Orman ve Su İşleri Bakanlığı ile Dünya Yaban Hayatını Koruma Vakfı (WWF) tarafından belirlenen çok önemli 9 alandan biri olsun,

UNESCO Dünya Miras Listesi Türkiye Birimi tarafından yapılan 2 yıllık değerlendirmelerle hazırlanan 'Aday Doğal Alan' önerileri listesinde, bazı yıllarda ön plana çıksın;

Milli Parklar ve bazı kurumlar tarafından hazırlanan biyoçeşitlilik raporlarına göre özel korumalı alan niteliği taşısın;

Dünyanın en rahat nefes alınabilir alanlarından birisi şeklinde tescili bulunsun;

Toroslar’a özgü çok sayıda endemik bitki içersin;

Arıcılık ve hayvancılık faaliyetleri yürütülsün;

Başta sedir ve ardıç olmak üzere sayıları gittikçe azalan yaşlı ağaç sürleri barındırsın;

Dağ keçilerinin, yılkı atlarının doğal yaşam alanı niteliği taşısın;

Hayvancılık yapan nüfusun, göçerlerin, hayvanlarını otlattıkları sahaları içersin;

Yüksek önemde temiz ve içilebilir su kaynakları barındırsın;

Alternatif turizm alanı konumuna sahip olsun...

İbradı Belediyesi, konuya dikkat çekmek için Eylül ayı meclis toplantısını Karamıklı Yaylası’nda gerçekleştirdi

Hiçbir insanın böyle bir yere zarar veremeyeceğini düşünüyorsanız; Antalya’nın kuzey ilçelerinden olan İbradı’nın belediye başkanı Serkan Küçükkuru’nun, Türkiye’nin her tarafında Zafer Bayramı’nın yıldönümünün kutlandığı 30 Ağustos günü, sosyal medya hesaplarından yaptığı şu paylaşıma kulak verin:

ÇED RAPORUNA GEREK DUYULMADI

Aslında Karamıklı Yaylası’nda yürütülmeye çalışılan madencilik faaliyeti, yeni bir uygulama değil. Aynı bölgede daha önce de mermer ocağı faaliyetine başlanmış; ancak Antalya 3. İdare Mahkemesi tarafından durdurulmuştu. Çünkü madencilik firmasının aldığı 'ÇED gerekli değildir' kararının yasal dayanağı olan Çevresel Etki Değerlendirme Yönetmeliği’nin ilgili hükmü, Danıştay tarafından hukuka aykırı bulunmuştu. Şimdi bir başka firma, aynı bölgede madencilik faaliyetine başlıyor, üstelik o da iki yıl önce aldığı 'ÇED gerekli değildir' kararının dayanağı olan yönetmelik hükmü iptal edildiği halde.

Çevresel Etki Değerlendirme Yönetmeliği’nin ilgili hüküme göre “ruhsat alanı büyüklügüne bakılmaksızın 25 hektara kadar çalısma alanında (kazı ve döküm alanı toplamı olarak) açık isletme yöntemi ile madenlerin çıkarılması” durumunda ÇED raporu gerekli değildi. Firmalar, doğanın talanına açık kapı bırakan bu maddeye dayanarak işletme alanını 25 hektardan düşük göstermekte, ama ruhsat alanını (madencilik faaliyeti yapacakları bölgeyi), 100 hektara yakın büyütmekteydi. Açılan bir davada Danıstay 14. Dairesi, 2017 yılının sonunda bu keyfiliğin önüne geçerek, yürütmenin durdurulmasına karar verdi. Danıştay 14.Dairesi’nin yürütmeyi durdurma kararına yapılan itirazı da Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu reddetti. Dolayısıyla Karamıklı Yaylası’nda yapılan madencilik faaliyetinin yasal dayanağı da ortadan kalkmış oldu.

Yönetmeliğin yukarıda belirtilen hükmüne dayanarak aynı bölgede madencilik faaliyeti yapan bir başka firmanın çalışmaları da Antalya 3. İdare Mahkemesi tarafından şu gerekçeyle durdurulmuştu:

“Ruhsat alanı büyüklüğüne bakılmaksızın 25 hektara kadar çalısma alanında (kazı ve döküm alanı toplamı olarak) açık işletme yöntemi ile madenlerin çıkarılması şeklindeki ibarenin yürütmesinin durdurulmasına karar verilmesi karşısında, dava konusu işlemin hukuki dayanağının kalmadığı sonucuna varılmaktadır.”

'ÇED gerekli değildir' kararına karşı dava açtılar

Antalya 3. İdare Mahkemesi’nin verdiği kararın devamında, madencilik projelerinin 25 hektardan daha küçük çalısma alanında etaplar halinde gerçekleştirilmek istenilmesi durumunda, anılan madencilik projeleri için ÇED Raporu’nun alınması gerektiğini vurgulamıştır. Ancak şu anda Karamıklı Yaylası’nda maden çalışması yapan firma, ÇED’in gerekli olmadığına dair kararın yönetmeliğin iptalinden önce alındığını söyleyerek kazanılmış hak iddiasında bulunmaktadır.

Maden firmalarının yaptığı hile, çok açıktır. Yönetmeliğe göre işletme alanı 25 hektarın altında kaldığında ÇED Raporu gerekmemektedir. Firmalar da işletme alanını 25 hektarın altında göstermekte, ama ruhsatı çok daha geniş (100 hektarın üstündekiler de ÇED Raporu gerektirdiğinden genellikle 99.90 hektar) bir bölge için almaktadır. Ancak Danıştay 14. Dairesi yönetmelikteki bu hukuksuzluğu, Antalya 3. İdare Mahkemesi de buna dayanarak ilk firmanın çalışmasını durdurduğu için Karamıklı Yaylası’nda doğayı talan eden yeni firma, bu sefer de kazanılmış hak iddiasında bulunmaktadır.

Nöbete devam...

İbradı Belediyesi, 'doğa talanına dikkat çekmek için' Eylül ayı meclis toplantısını Karamıklı Yaylası’nda gerçekleştirdi ve bölgenin milli park ilan edilmesi için gerekli başvurunun yapılmasına dair oybirliği ile karar verdi. Ayrıca doğa için nöbete devam etme kararı da alındı.

Aynı zamanda bölgede yaşayan yurttaşlar, Antalya Valiliği tarafından 06.06.2017 tarihinde verilen “ÇED gerekli değildir” kararının iptali için İdare Mahkemesine dava açmış durumda. (DUVAR)