Ulubey Deresi'nde yaşam bitmek üzere

Dünyanın en büyük ikinci kanyonlarının içinden geçerek Ulubey Deresi'nde yaşam sanayi atıkları nedeniyle sone ermek tehlikesi ile karşı karşıya.

Google Haberlere Abone ol

Osman Çaklı

DUVAR - Uşak il sınırları içinde bulunan Dokuz Sele deresinden akan su yatağı, Ulubey deresini oluşturup (Yavi deresi) Banaz çayı ile birleşerek Adıgüzeller barajına oradan Menderes nehrine akan Ulubey deresi, muhtelif fabrikaların herhangi bir denetime tabi tutulmayan atıkları, evsel atıklar ve münferit tekstil fabrikaların atıkları yüzünden kirletiliyor. Yapılan incelemeler, tahliller ve denetimler derenin durumunu ortaya koysa da yetkili kurumlar çeşitli bahaneler ile ipe un sermeyi tercih ediyorlar. Uşak’lı ve Ulubey’li yaşam savunucuları ÇEDAY (Doğal Üretim Çevre ve Dayanışma Derneği) çatısı altında bir araya gelerek derenin ekolojik dengeye kavuşturulması için mücadele yürütüyor ve yetkililerden gerekli önlemlerin alınmasını talep ediyorlar. Ulubey deresi ile ilgili ÇEDAY Başkanı Aslan Civan ile sürece dair konuştuk.

Bize ÇEDAY’dan bahseder misiniz neden ve nasıl ortaya çıktı?

ÇEDAY’ın ortaya çıkış gerekçesi; aslında çevre meselelerinden dolayıdır. Türkiye genelinde olduğu gibi Ulubey’de de yıllardır süre gelen bir çevre katliamı söz konusu. Bu güne kadar da bu katliama yönelik herhangi bir kitlesel mücadele verilmemiş olmasından dolayı örgütlü bir mücadele verebilmek için ÇEDAY fikrini ortaya attık. Yani örgütlü müdahale verip dernek içerisinde Ulubey ve çevresindeki mevcut çevre sorunlarını ele alacak onlara çözüm üretecek yetkili kurum ve kuruluşlarla iletişime geçecek bu konuda uyarılarda bulunacak bir yapının gerekliliğine inandığımız için derneği kurmak istedik. Neticesinde de ÇEDAY 4 yıl önce gönüllüler tarafından hayata geçirildi.

'GÖSTERMELİK ARITMA TESİSİ KURDULAR'

Ulubey deresini fabrikaların alenen kirlettiği biliniyor fakat suyun kirlenmesinde fabrika atıklarının dışında başka etmenler var mı?

Elbette var. Çeşitli fabrikalar var sanayi kuruluşları kobiler var bunun içerisinde her türlü sanayi kuruluşunu katabiliriz. Ama özellikle deri sanayide kullanılan çeşitli kimyasallar boyalar var. Uşakta tekstil sanayi de gelişmiş durumda. Dokuz sele çayından itibaren Uşak içerisinde geçtiği güzergah üzerindeki kurulu olan tekstil fabrikaları var Bu tekstil fabrikaları atıklarını hiçbir işleme tabi tutulmadan Dokuz sele çayına salınıyor. Bir müddet sonra çevreden yerel halktan gelen tepkiler sonrası aşağı yukarım 5-10 yıl geçtikten sonra göstermelik olarak organize sanayi bölgesine arıtma tesisi kurdular. Fakat kapasitesi yeterli değil nitelikli bir yerde değil. Yapmış oldukları arıtmalar suyu temiz olacak düzeyde değil. Bu yüzden kirlilik aslında karma organize sanayinin oraya kuruluşundan itibaren artarak devam ederek artıyor. Geldiğimiz noktada da derenin içinde yaşam bitmiş vaziyette.

KİRLENMENİN YENİ DEĞİL 30 YILLIK BİR SÜREÇ

Sorunun ana kaynağını ne olarak görüyorsunuz ve sizce yetkililer yeterli önlem alıyorlar mı?

Ulubey deresinin kirlenmesi sorununun aşağı yukarı 30 yıllık bir geçmişi var. Sorumlusu kimler diyecek olursak; belediyeler bireyler Uşak’ta ki mevcut sanayi ve endüstri kuruluşları. Uşak belediyesinin evsel atıklarının dereye salınmasından dolayı da bir kirlilik söz konusu aynı zamanda güzergah üzerinde bulunan köy kasaba gibi yerleşkelerin de atıklarının bu derece salınmasından dolayı da kaynaklanıyor ama meselenin aslına ele alacak olursak 1980’li yıllarda başlayan neo-liberal politikalarla Türkiye’nin dış pazara açılması neticesinde çarpık sanayileşme söz konusu oldu aynı gelişmeler aynı çarpık sanayileşme durumu Uşak içinde söz konusu oldu özellikle Türkiye’nin muhtelif yerlerinde bulunan deri işletmeleri Uşak’a taşında ve merkezi yapı haline dönüştürüldü. Uşak karma organize dersi sanayi dedikleri yer bu şekilde ortaya çıktı. Daha sonra karma organize sanayiyi başka sanayi uçlarını da içine katarak büyüttüler. Bunu yaparken çevreye olan zararlı etkilerine rağmen yeterli önlemler alınmadı.

'PATRONLARIN CEBİ PARA DOLACAK DİYE DOĞA YOK OLUYOR'

Su içinde ve çevresinde yaşayan canlılar kirlilikten nasıl etkilendi bugün hangi canlı popülasyonu bölgede ne durumda?

Başta derelerin eski konumlarından bahsetmek gerekiyor. Dokuz sele çayı dediğimiz çay Murat dağından doğan bir çay ve Uşak merkezinden akarak kesintiye uğramadan dünyanın en büyük ikinci kanyonlarının içinden geçerek Ulubey deresini oluşturuyor. Bölge civarında çeşitli pınarlar mevcut yani kendiliğinden ortaya çıkan su kaynakları var bu dereyi bu kaynaklar besliyor ve geçmişte burası pırıl pırıl içilebilir nitelikte bir suydu, içerisinde de her türlü tatlı su canlısının yaşadığı bir ortamdı. Çeşitli balıklar, kurbağalar, yengeçler, yılanlar, su yılanları, su kaplumbağaları, su samurları ve bununla ilişkili doğada var olan buradan beslenen yabani hayvanlarda vardı. Kurtlar, kuşlar, tilkiler, çakallar, domuzlar burada yaşam buluyorlardı. Şimdi dere de balık ve canlı çeşitliliği yok denecek kadar azaldı su kirli olduğundan diğer canlılarda su kenarına gelemiyor. Patronların cebi para dolacak diye doğa yok oluyor.

DERE AĞIR KİMYASALLAR İLE KİRLETİLİYOR

Su kaynaklar tarım için olmazsa olmazlardan biridir bu bağlamda fabrika atıklarının gelişigüzel suya deşarjının bölge tarımına olumsuz yönde etkileri neler oldu mu?

Suların kirletilmesiyle birlikte derenin içindeki su olmaktan çıktı. Birinci etken içindeki salınımlardaki mevcut zehirli maddeler kimyasalların ve boyaların suda çözünmeleri mümkün değil. İçerisinde arsenik, siyanür, bakır, çinko var yani aklınıza gelebilecek 40 çeşit farklı ağır metal ve kimyasallar var. Bunlar yapılan tahlillerde ortaya çıkan maddeler. Bu kimyasallarla suyun yaşamı tamamen ölüyor. Su 4. Sınıf kaliteye geliyor ve 4. Sınıf kalitede bir su ile bahçe sulamak hayvanları sulamak bile mümkün değil çünkü oradan su içen hayvan anında ölüyor veya suladığımız topraktaki bitkiler sağlıklı yetişmiyor ölüyor ve nitekim dere kenarında ki birçok ağaç kuruyor.

YETERLİ ÖNLEM ALINMIYOR

Çevre ve Şehircilik Bakanlığının İl Çevre Müdürlüklerince hazırlanan 2016 tarihli raporunda Uşak’ın çevre sorunlarında birinci öncelikli sorunun atık sorunu olduğu saptandı. Siz ÇEDAY olarak denetimlerin yeterli olduğunu düşünüyor musunuz?

Kesinlikle yeterli değil biz kendi yaptığımız araştırmalar ve denetimlerde gerek karma organize sanayi de gerek dışındaki endüstri ve sanayi kuruluşlarında gerekse Uşak belediyesinin evsel atıklarını topladığı arıtmalarda ki ben ona arıtma diyemiyorum yaptığımız araştırmalarda önlemlerin alınmadığını gördük, ilk önlem suyun arıtıldıktan sonra dereye salınmasıdır bunun da yapıldığını görmedik. Bu kurum ve kuruluşların sanayi kuruluşlarını belediyeyi çevreyi kirleten hangi unsur varsa bunların denetlemesini yapmakla yükümlü olan Çevre Şehircilik Bakanlığının İl Müdürlüklerinde yeterince denetim yapmadıklarını yapsalar da göstermelik yaptıklarını ve aşırı kirliliklerde göstermelik cezalar yazarak işi savuşturduklarını gördük. Yani burada hem görevi suistimal etme hem de görevi kötüye kullanmak var. Çevreyi kirletenlere tolerans göstermek var. Bunun dışında bizimde yapacağımız şeyler maalesef sınırlanıyor.

YAŞAM SAVUNUCULARI BASKI ALTINDA

Derenin temizlenmesi yahut temizletilmesi için ÇEDAY olarak siz neler yaptınız?

Biz bütün yasal yollara başvurduk. Burada geçmişte ki dere içerisinde kanyon içerisinde yer sahibi olan kişiler dava açmışlar mahkemeye başvurmuşlar. Daha sonra bizim bulunduğumuz başvurular da var muhatap bulunamadığı için davalar düşüyor ya da savcılık takipsizlik kararı veriyor. Yani nereye başvursanız duvara tosluyorsunuz çünkü çevreyi kirletenler doğayı tahrip edenler korunuyor. Doğaya sahip çıkmak isteyenler de ortalığı karıştırmak isteyen bu ülkenin gelişmesini istemeyenler olarak hedef gösteriliyor. Kim tarafından derseniz en başta devletin kendi kolluk güçleri tarafından baskıya maruz bırakılıyoruz ve halk nezdinde terörize edilip meşruluğumuz kaybettirilmeye çalışılıyor, her şey açık seçik ortada ancak bunlar bizi vazgeçirecek nitelikte değil ne yaptığımızı ne istediğimizi iyi biliyoruz deremizi ekolojik dengeye kavuşturana kadar mücadelemizi sürdüreceğiz.