Diyarbakır Genelevi'nde 'Osmanlı tüzüğü' krizi

Diyarbakır’da Osmanlı döneminden kalma tüzük ile yönetilen genelevde “pencere neden açık” krizi nedeniyle bazı evler kapatıldı. Genelev işletmecisi ve çalışanları, Ahlak Büro Amirliği ve bazı doktorlar hakkında suç duyurusunda bulundular.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Diyarbakır’da bulunan ve Osmanlı döneminden kalma tüzük ile yönetilen genelevde “pencere neden açık” krizi nedeniyle bazı bölümler kapatıldı. Genelev işletmecisi ve çalışanları, Ahlak Büro Amirliği ve bazı doktorlar hakkında suç duyurusunda bulundular.

Türkiye’de ilk genelevin İstanbul Beyoğlu’nda Sultan Abdülaziz (1830-1876) döneminde kurulmasından bu yana 189 yıl geçmesine rağmen birçok genelev, hâlen bu dönemden kalma tüzükle yönetiliyor. Bazı genelevlerin yüzyıldan fazla zaman önce çarşı içerisinde kalması nedeniyle kapı ve pencerelerin kapalı tutulmasını şart koşan tüzük, günümüze uyarlanmayınca ilginç uygulamalarla karşı karşıya kalınıyor. Bu durumun bir örneği de Diyarbakır'da yaşandı…

1991 yılında açılan Diyarbakır Genelevi (Beyaz Evler) kentin 5 kilometre dışında. Tesisin etrafına 3-4 metrelik duvarlar örülmüş. İçeriden dışarıyı görmek pek mümkün değil. Burada çalışan kadınlar, demir parmaklıkların ardında müşteri bekliyor. Kadınlar gelen müşterilerle ilk görüşmeyi pencereden yapıyor ve pazarlığın ardından içeri geçiliyor.

Independent Türkçe'den Mehmet Demir'in haberine göre Diyarbakır Emniyet Müdürlüğüne bağlı Ahlak Polisleri, Osmanlı döneminden kalan tüzük maddelerini dikkate alarak, kadınlarının pencereden görüşmesini yasakladı, ağır cezalar getirdi. Tüzüğü gerekçe gösteren polisler, bazı evleri mühürlerken, genelev işletmecisi ve çalışanlar bu duruma tepki gösteriyor.

Ağır hakaretlere maruz kaldıklarını söyleyen bir kadın yaptıkları açıklamada şunları söyledi:

“Günde 50-60 kişi ile karşılaşıyoruz. Burada çok acayip şeylerle karşılaşıyoruz. Biz burada 50 lira ile buraya gelen kişinin duygusunu rahatlatıyoruz. Ama biz yoksak bu kişiler kime saldıracak, bunu yapmak yerine buraya geliyor. Dışarıda o kadar ahlaksızlık varken polis neden bizimle uğraşıyor. Ofis’te o kadar randevu evi var ama onlarla ilgilenilmiyor."

Her şeyi yasalara uygun yaptıklarını söyleyen kadın, "Onlar nasıl polis ise biz de devlet memuruyuz" dedi.

Marmara Üniversitesi Turizm İşletme bölümü mezunu S.Y. ise iki yıldır genelevde çalıştığını söyledi ve şöyle devam etti, "Buradaki şartlar son aylarda çok zorlaştı, hareket bile edemiyoruz. Oysa burası güvenilir ve sağlıklı bir tesis. Sağlık Müdürlüğü ve Ahlak Şube bizi çok sıkıştırıyor. Kaçak çalışıyormuşuz gibi muamele ediliyor. Camı açmak yasak, ayağa kalkmak yasak. Hiçbir şeyde itiraz hakkımız yok. Ne yapacağımızı artık bilemiyoruz." Genelevlerin her ilde olması gerektiğini aksi hâlde tecavüz olaylarının arttığını söyleyen S.Y. vergi verdiklerini, zorla çalıştırılmadıklarını, sigortalarının yattığını ifade ederek "Burada kimseye sıkıntı vermiyoruz" dedi ve ekledi, "Emniyet güçleri bize ikinci sınıf muamelesi yapıyor. Çarşamba günleri komisyon kuruluyor. 7-8 erkeğin önüne sandalye koyuyorlar anlat diyorlar; pencereyi neden açtın, neden ayağa kalktın diye soruyorlar. Buraya her gittiğimde çok üzülüyorum. Polisin uygulamalarından korkuyoruz. Ben okumuş kültürlü bir kadınım. Uygulamalar bizi rahatsız ediyor." (Kaynak)