YAZARLAR

Torrent ve beklentiler denizi

Türkiye’deki futbol iklimi öyle çoraklaştı, kimden ne beklediğimiz öyle bulanıklaştı ki hiçbir karar doğru olamazmış gibi geliyor…

Galatasaray dördüncü Fatih Terim dönemini bitirdikten hemen sonra 59 yaşındaki Katalan teknik direktör Domènec Torrent Font ile 1.5 yıllık sözleşme imzaladı. Sarı-Kırmızılılar, Torrent’in Flamengo ve New York City FC’den sonra üçüncü üst düzey teknik direktörlük deneyimi olacak. Kamuoyunda Pep Guardiola’nın taktiksel analizden sorumlu yardımcısı olarak tanınan hocanın önünde bulanık bir beklenti denizi var…

KATALONYA-ABD-BREZİLYA

1962 yılında İspanya’nın Katalonya bölgesindeki Santa Coloma de Farners kasabasında dünyaya gelen Domènec Torrent için, futbolculuk dede mesleğiydi. Kendisi de top oynadı, ama bir süre alt liglerde dolaştıktan sonra üst düzeye çıkamadan 27 yaşında kariyerini bitirmeye karar verdi.

Katalonya vurgusu önemli, çünkü bu bölge Torrent’e futbolun en alt seviyesini de zirvesini de gösterdi. 2007 yılına kadar 6., 5., 4. lig ekiplerinde birinci adamdı, sonra Barcelona B takımında Guardiola’nın yardımcısı oldu. Birlikte A takıma çıkıp futbol tarihinin en dominant ekiplerinden birinin yaratılışında rol aldı. Dünyanın ne oynayacağı en belli takımı olan Barcelona’da, dünyanın ne oynatacağı en belli hocası olan Guardiola ile geçirdiği yıllar, Torrent’in futbol anlayışını biçimlendirdi. Hatta bu birliktelik Barcelona’nın altın çağından sonra Bayern Münih ve Manchester City’ye de uzandı.

2018 yılında, Manchester City’nin de sahibi olan City Football Group, New York City FC’de Patrick Vieira’nın ani ayrılışından sonra acilen hoca bulmak zorundaydı. Guardiola ile geçirdiği 11 yıl ve kazandığı 24 kupanın ardından, Torrent “birinci adamlığa” dönerek şansını denemek istedi. ABD usulü lig + play-off şeklinde oynanan MLS’te, normal sezonu kulüp rekoru kırarak 64 puanla konferans liderliğiyle tamamladı. Play-offlarda çeyrek finalde elendi. Aslında başarısız değildi, ama ABD’deki sisteme uyum sağlayamamıştı.

Dokuz ay sonra bu kez Brezilya’nın önemli kulüplerinden Flamengo’nun başına geçti. Benzer şekilde fena olmayan bir performans gösterdi, ancak savunma sorunları ve kolay gol yeme problemi dikkat çekti. Neticede liderin 1 puan gerisindeyken görevden alındı. Şimdi, Brezilya macerasından 15 ay sonra Galatasaray’ın başına geçiyor.

OYUN ARAYIŞI VE KRİTERLER

Torrent’in hikayesi oyun görüşünü de aşağı yukarı açıklıyor. Geriden kısa paslarla oyun kurma, kaleciyi pas merkezi olarak görme, bekleri çok ileride tutup hücumun parçası haline getirme, savunma çizgisini olabildiğince ileriye yerleştirme, santrforundan arkadaşlarını hücuma dahil edecek hamleler yapmasını bekleme, kadrosunu oluştururken kariyerden ziyade aradığı role uygunluğa öncelik verme gibi huyları var. Duran top senaryolarını kurgulamada usta olduğu söyleniyor. Kabaca bir tarifle, takımı kendisine uydurmaya çalışan bir hoca olduğu söylenebilir. Topa sahip olma ideolojisinin müridi olduğu konusunda şüphe yok.

Buna bağlı olarak, yüksek savunma hatlı topa sahip olma oyununun en büyük riski olan kontratak savunmasında sorunlar yaşadığı biliniyor. Öte yandan Guardiola ekolünün 4-3-3 dizilişine bağlılığı malum. Türkiye’de ise oyuncu özellikleri ve taktik gelenekler sebebiyle 4-3-3 oynatmak hiçbir zaman kolay olmadı. Dolayısıyla bugüne kadar büyüklere gelen ve kendi ideal oyunu peşinde koşan, Hollanda-Barcelona ekolünden hocalar çok iyi iş çıkarmadı. Yakın dönemdeki Cocu, Koeman örnekleri bir yana, Rijkaard’ın Galatasaray macerası da istenen etkiyi yapmamıştı. Neyse ki Torrent 4-2-3-1’i de kullanan bir hoca ve bu diziliş yeni takımına daha uygun düşebilir. Her halükarda dörtlü savunmayı tercih etmesi yüksek ihtimal.

Tüm bu veriler Galatasaray’ın mevcut kadrosuyla birleşince, ortaya bazı gereksinimler çıkıyor. Birincisi, Torrent’in geriden oyun kurma ısrarı sebebiyle – Muslera’nın kariyerinin geldiği aşama da düşünülünce – Sarı-Kırmızılıların kaleci aramaya başlaması muhtemel. Belki ondan da acil bir eksiklik ise savunma önündeki oyun kurucu. Sergio Busquets ve Fernandinho/Rodri gibi oyuncuların benzer düzenlerdeki kilit rolünü biliyoruz. Galatasaray Fernando’yu Sevilla’ya gönderdiğinden bu yana oyun kurma kalitesi sıkıntısı çekiyor. Yeni hoca buraya da bir ekleme isteyecek gibi görünüyor.

Öte yandan stoperde Marcao, sağ bekte Boey, orta sahada Cicaldau ve ileride Halil, Torrent’in oyununa uygun olacakmış gibi duruyor. Şu anda kadronun en parlak potansiyeli olarak görünen Kerem ise yeni seviyelerle tanışabilir.

Galatasaray’ın bu seneki en büyük sorunu, küçük liglerdeki büyük takımların Avrupa’da başarı ihtimali doğduktan sonra çok sık yakalandığı bir tuzağa işaret ediyor. Hem yerelde hem de Avrupa’da işleyecek bir formül bulmak kolay olmadığından, bu tip takımların iki farklı planda uzmanlaşması gerekiyor. Fatih Terim görece genç kadrosuna aşıladığı defansif taktik disiplin sayesinde Avrupa’daki reaktif “bekleme oyununda” iyi iş çıkardı; ancak Süper Lig için neredeyse olmazsa olmaz durumdaki topa sahip olma oyununu yerleştiremedi. Galatasaray top rakipteyken iyi gözüktü, ancak ligde rakipler topu “almadığı” için bu karakterin geçerliliği olmadı. Yaratıcılık ve bitiriş sorunları da buna eklenince şu anki kötü sıralama ortaya çıktı.

Torrent’in vaat ettiği oyun, özellikle tempo konusunda belli bir standart tutturması halinde hem Türkiye’ye hem Avrupa’ya uyabilir. Ama nazlı bir sistem olduğu da kesin. Takımın ligdeki pozisyonu, hocanın istediği denemeleri yapması için manevra alanı sağlayabilir. İlerici bir futbol oynattığı izlenimi bırakıp Avrupa Ligi’nde bir iki olumlu sonuç alabilirse, önümüzdeki yıl için ihtiyaç duyduğu güveni kazanabilir.

Ama makul bir değerlendirme yapılabilmesi için Galatasaray yönetiminin yeni hocasına net başarı ölçütleri sunması, belki de bunları kamuoyuyla paylaşması gerekiyor. Lig ve Avrupa’da hedeflenen pozisyon (en azından pozisyon aralıkları) ne? Altyapıdan oyuncu çıkarma veya bunlara verilecek süre ile ilgili bir beklenti var mı? İyi şeyler vaat eden sistemini oturtması için hoca bu sene her tür performans değerlendirmesinden münezzeh mi tutulacak? “Galatasaray her maça kazanmak için çıkar” gibi kavramsız iddialar yerine somut ve gerçekçi bir plan gerekiyor. Yönetim Terim’le üç yıllık bir plan için yola çıkmış, altı ay sonra bu işin devam edemeyeceğine ikna olmuştu. Eğer haklıysa, bu sefer doğru karar verdiğini kanıtlaması ve buna uygun davranması gerekiyor. Üstelik Terim takımdan gitmiş olabilir, ama gölgesi her daim Florya’da dolaşıyor olacak. Üç büyüklerde Old Guard’ların gücü hiçbir zaman hafife alınmamalı.

BULANIK SULAR

Torrent’in ABD’den ayrılırken sistemin dünyayla uyumsuzluğundan, Flamengo’dan ayrılırken ise sabırsızlıktan yakındığı söyleniyor. Gerçekten böyle demişse, sabırsızlığın ve dünyaya uyumsuzluğun başkenti İstanbul’a gelmekle kariyeri için çok doğru bir seçim yapmamış olabilir.

Öncelikle Terim’in yerine gelmek gibi büyük bir “günah” işledi. Kulübün Terim’i göndermeden önce kendisiyle görüştüğü haberinin yayılması çok hoşa gitmemiş olacak ki, Torrent başa geçer geçmez attığı ilk – Türkçe – tweette, “‘Galatasaray’la uzun süredir görüşüyordum’ diye bir beyanatım olmamıştır” diyerek Türkiye kariyerine bir yalanlamayla başlamak zorunda kaldı. Ertesi gün tercümanı, geçmişte sosyal medyada Beşiktaş taraftarı olduğunu beyan edip Galatasaray’a yönelik aşağılayıcı ifadeler kullandığı gerekçesiyle görevden alındı. Benvingut a l’infern!

Esas sorun da bu. Türkiye’deki futbol iklimi öyle çoraklaştı, kimden ne beklediğimiz öyle bulanıklaştı ki hiçbir karar doğru olamazmış gibi geliyor. 45 yıldır ilk kez üç büyükler aynı sezon ortasında hoca değiştirdi ve yaptıkları tercihler tartışmaya – epey – açık olsa da, zaten her tercihin yanlış olacağına herkes kani olmuş durumda. Geleneksel ve sosyal medyadaki yorum ve görüşlerden anladığım kadarıyla, üç büyüklerin taraftarı ve camiaları şöyle bir hoca arıyor: En fazla 45 yaşında ama en az 35 yıl tecrübeli, oyuncularla iyi geçinen ama masaya yumruğunu vurabilen, zihninde net bir plan olan ama o planı hemen değiştirebilen, gençlere şans veren ama her şeyi çoluk çocuğa bağlamayan, oyun kalitesine öncelik veren ama her maçı kazanan, çok iyi 11’le çıkıp en iyi değişiklikleri yapan, yerli ama yabancı, yabancı ama yerli ve tabii ki – milli epistemolojik beklentimiz uyarınca – ligi ve ülkeyi bilen. Size kötü bir haberim var: Analar böyle bir yiğit doğurmadı.

Domènec Torrent belli ki teorik açıdan yetkin bir hoca. Galatasaray’daki akıbetini pratikteki becerisi belirleyecek. Ülke futbolunun mevcut durumu düşünülünce, yönetimlerin eski usullerin miadını doldurduğuna ikna olup yeni bir yola sapma cesareti göstermesi – abartılmaması gereken bir – takdiri hak ediyor. Mevcut oyuncu kadrosu bundan daha iyisini yapabilir. Elbette taraftarın beklentisi büyük. Üstelik ezeli rakiplerinin aksine, Sarı-Kırmızılılar Avrupa’da başarının ne olduğunu biliyor ve bildiği için herkesten çok istiyor. Torrent’in belki de en büyük şanssızlığı, o başarıyı getiren kişinin yerini alıyor olması. Ama kesin olan bir şey var: Galatasaray’ın yeni bir döneme başlayabilmesi için eskisinin bittiğini kabullenmesi gerekiyor. Hem “Futbolda dün yok” diyen bizzat Terim değil miydi?


Suat Başar Çağlan Kimdir?

1984 yılında Bornova’da doğdu. Balıkesir Fen Lisesi’ni ve Galatasaray Üniversitesi Felsefe Bölümünü bitirdi. 2010 yılında Ege Üniversitesi Sanat Tarihi Bizans Sanatı programında yüksek lisansını tamamladı. 2007 yılından beri İngilizce ve Fransızca dillerinden serbest çevirmenlik yapıyor. George Bernard Shaw, Alain Robbe-Grillet, C. L. R. James, Saadat Hasan Manto gibi yazarların eserlerini Türkçe’ye çevirdi; edebiyat, sanat ve felsefe alanındaki yazı ve tercümeleri çeşitli dergilerde yayınlandı. Gazete Duvar’da başladığı futbol yazılarına farklı mecralarda devam ediyor. Karşıyaka’da yaşıyor.