YAZARLAR

Suriye’de ticaret millî vazife mi?

MT Grup’un ana sitesindeki “Başkanın mesajı”ndan millî vazifeler hakkında izlenimler edinebiliyoruz.

Sedat Peker’in 8. videosundaki ifşaatın çok önemli bir bölümü, Suriye’de yürütülen ticarî faaliyetler ve elde edilen kazançlarla ilgiliydi. Onun deyişiyle, “öyle bir-iki kamyonluk ufak işler” değil, “milyonlarca dolarlık” büyük işlerle… “Ham petrol, çay, şeker, alüminyum, bakır, ikinci el araba…” diye sayıp döktü.

Peker, Suriye’de iş yapabilmek için yerine getirilmesi gereken bir tür “prosedür” tarif etti. Adı geçen herkesin bunu yalanladığını baştan belirtmeliyiz. Ancak “doğrudur” deme ihtimalleri bulunmadığından, karşılaşmanın en azından 1-1 devam ettiğini varsaymalıyız. Demek ki, iddialarda dile getirilenleri olabildiğince kurcalayacak, işin aslına dair ilk elden bilgi edinemiyorsak çevresinden başlayarak eşeleyeceğiz haliyle. Mesleğin fıtratı bu.

Sedat Peker’in tarif ettiği hiyerarşik prosedür şöyle: Suriye’de iş yapıp “büyük para” kazanma peşindeyseniz, Peker’in iddiasına göre, evvelâ Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanı Metin Kıratlı’ya başvuruyorsunuz. O uygun görürse sizi Murat Sancak-Ramazan Öztürk’e yolluyor. Yani MT Şirketler Grubu’na. “Tüm hiyerarşi orada,” dedi Sedat Peker. Eğer bu ikiliden de onay alırsanız, İdlib vilayetini ve Batı Halep’in bir kısmını denetleyen-yöneten Heyet Tahrir el-Şam’ın (HTŞ) ticarî işlere bakan sorumlusu Ebu Abdurrahman’la (Peker’e göre, Ebu Şeyma ismini de kullanıyor) muhatap oluyorsunuz. Heyet Tahrir el-Şam’dan ısrarla, örgütün El-Kaide uzantısı olduğu yıllardaki adıyla, “El Nusra” olarak sözeden Peker, “Şu anda da ticaret böyle yapılıyor,” dedi.

İdlib şehri ve vilayetin kırsal bölgeleri ile HTŞ’nin denetleyebildiği Batı Halep kesimlerinde, petrol ithalatından ham petrolün irili ufaklı refinerilerde işlenmesine, tüccarlar ve benzin istasyonlarına toptan satışa, perakende satış ve evlere tüpgaz dağıtımına, ilgili bütün işleri yürüten ya da denetleyen, HTŞ denetimindeki Selamet Hükümeti. 2018’den bu yana bu işler esas olarak, HTŞ’nin kurdurduğu Watad şirketinin tekelinde. 2019’da kurulan Kaf şirketi de, işin tüketiciyle doğrudan yüzyüze gelinen kısımlarında faaliyet gösteriyor. Syria Files’tan Ahmed İbrahim’e bir gözlemci, Kaf’ın tabiî ki Watad’la beraber çalışan bir kuruluş olduğunu, ama ortama bir nevi sivil serbest piyasa havası vermek isteyen HTŞ’nin onu bu niyetle var ettiğini söyledi. Dolayısıyla, 2020 Aralık’ında kurulan Şehba’yı da bu gözle değerlendirebiliriz. Ali Derviş’in Enab Baladi’deki yazısı, rekabet eder görünmeye çalışan üç şirketin aralarındaki bağı ortaya koyduğu gibi, Ankara’nın HTŞ bölgesine “başka ülkeden petrol alınmasını yasakladığı” iddiasını da içeriyor.

HTŞ denetimindeki Suriye topraklarına petrol ithalatının ana yolu şöyle tarif ediliyor: Ukrayna petrolü Türk şirketlerince Mersin limanına getiriliyor, tankerlerle karadan sınıra taşınıyor, Bab el-Heva sınır kapısında veya Suriye tarafındaki tanker parklarında Watad’ın tankerlerine aktarılıyor. (“Fırat’ın doğusu”ndan da petrol akışı var, onun kanalları, işleyişi farklı; onu konu dışı bırakıyoruz.) Bab el-Heva’dan Suriye’ye petrol sokarken HTŞ’ye tanker başına ödenen “vergi” 2018 ortalarında 400 dolarmış.

Görünüşe bakılırsa, Watad tüccarlara ve benzin istasyonu sahiplerine petrol ve akaryakıtı kaça satacağını kendi belirleyebiliyor. Ancak iddiaya göre, Türkiye’deki satıcı, yani Suriyeli silahlı muhalif-cihatçı örgütlerin elindeki bölgenin tamamına petrol satan yegâne muhatap MT Grup bu konuda asıl söz sahibi.

El Selam benzin istasyonlarının sahibi Abdullah el-Dak’ın Enab Baladi’ye verdiği bilgiye göre, petrol ithal etmek isteyen Suriyeli işadamı, MT Grup’un Suriye’deki temsilcilerinden birine ton başına beş dolar depozit ödeyerek sipariş veriyor. Mal geldiğinde de, gerekli gümrük vergilerini ve örgüt haraçlarını ödeyerek, Suriye tarafına geçirilen petrolünü alıyor.

Bu mekanizmaya Türkiye Cumhuriyeti’nin herhangi bir resmî makamı, kuruluşu dahil değil, görüldüğü gibi. Belki de böyle hallerde sık sık söylendiği üzre, MT Grup eliyle yine millî vazife ifâ ediliyordur.

MUHATABIN ADINI ÖĞRENME ÇABALARI

Rastladığım ilginç bir ayrıntı, muhalif haber sitesi Enab Baladi’nin Türkiye’deki muhatabın adını öğrenmek için resmen uğraşmış olması. Watad’ın ve Kaf’ın ilgilileri firmanın adını vermek istememişler. Kuzey Suriye’de akaryakıt sektörünü kimin kontrol ettiğini araştıran Ali Derviş, Nureddin Ramazan ve Zeynep Masri, 2020 Ağustos’unda yayımlanan yazılarında, MT Grup’un adına ulaşabilmek için, “çeşitli kaynaklara, benzin istasyonu sahipleri ve tüccarlara” başvurmak zorunda kaldıklarını belirttiler: “Yine de, şirketin Türkiye’deki yerini ararken bile ayrıntılı bilgi bulamadık,” diye yakındılar. Syria Files’ ta Ahmed İbrahim ise, “sağlam bilgi sahibi kaynak” tan öğrendiğine göre Türk tarafındaki muhatabın “MT adlı bir firma” olduğunu yazdı.

MT Grup’un adresleriyle, telefon numaralarıyla gerekli bilgileri içeren internet sayfası elbette var. Sözkonusu yazı yazıldığı sırada da vardı herhalde. Çünkü şirket 2005’te kurulmuş. O halde Suriyeli gazeteciler niçin buradan bilgi almamış? Çünkü yok.

Sendika.org’da Vecih Cüzdan’ın da dikkat çektiği üzre, grubun internet sayfasında sıraladığı faaliyet alanlarına bakılırsa, petrol alım-satımı gibi bir işle alâkasının kurulması zor. “Türkiye’nin girişimci iş adamlarından Murat Sancak tarafından kurulmuş” holding kendini tanıtırken, “farklı sektörlerde hizmet veren toplam 9 şirketi ve yaklaşık 300 çalışanı” olduğunu belirtiyor. Ancak “ana faaliyet alanı”“teknoloji, sağlık ve yeni nesil ödeme sistemleri” diye tanımlıyor. Sitede linkli logoları yeralan beş şirket var, “iletişim” bölümündeyse bunlardan dördünün adresleri, numaraları yeralıyor.

MT Bilgi Teknolojileri ile MT System, Vera Satış ve Ödeme Sistemleri’nin sitesinde, “Vera şirketleri” olarak gösteriliyorlar. Linklerine tıkladığınızda, birinde ufak bir izahat penceresi, ötekindeyse yalnız logonun bulunduğu, izahat kısmı boş bir pencere açılıyor. Bunların MT Grup’un ana sitesindeki linklerine tıkladığınızdaysa yeniden bu ana siteye yönlendiriliyorsunuz.

MT Sağlık Ürünleri, grubun kuruluşundan, 2005 Ağustos’undan beri faaliyette. Kendini tanıtırken, “ilk günden itibaren sağlık sektörüne hareketlilik ve kalite getirdiğini, (…) yerleşik kalıpları kırdığını” ileri sürüyor. Sattığı ürünler arasında şeker ölçüm cihazı, bebek bezi, sprey limon kolonyası, insülin kalem iğnesi, havalı yatak, hasta karyolası… var. Gruba bağlı şirketlerden biri de Metuas Medikal. O da bel ve boyun fıtığı tedavisinde kullanılan bir tür jelli “modern yakı” satıyor.

Vecih Cüzdan, Ticaret Sicil Gazetesi’nden bakmış; grubun “çok geniş bir alanda faaliyet yürütebilecek şekilde kurulduğu”na işaret ediyor. Bu “geniş alan”a, TSK, Selamet Hükümeti (HTŞ) ya da Halep batısında bir bölgeye hakim olan Geçici Hükümet’in denetlediği Suriye toprakları dahil olmalı, Peker’in anlattığı doğruysa. Holdingin internet sayfasının hiçbir yerinde Suriye’deki faaliyetlerine dair iz bulunmuyor.

Ayrıca, Sedat Peker’in iddiası, Türkiye’den, Suriye’nin devlet denetimi dışındaki bölgeleriyle yapılan ticarete MT Grup’un tamamen -yani petrol-akaryakıt dışında da- hükmettiği ki, bizim bunu sınama şansımız yok. Gördüğümüz üzre, karşı taraftan doğrulanan petrol-akaryakıt ticaret tekeli hakkında da bu taraftan bilgi edinemiyoruz.

'BAŞKANIN MESAJI'

Ancak, MT Grup’un ana sitesindeki “Başkanın mesajı”ndan millî vazifeler hakkında izlenimler edinebiliyoruz. MT Grup Yönetim Kurulu Başkanı Murat Sancak’ın doğrudan siyasî mesajının, tıpkı Sedat Peker videoları gibi, “Kıymetli dostlar” hitabıyla başlıyor oluşunu ilâhî muziplik mi, talihsizce tesadüf mü sayacağımız, bize kalmış.

“Başkanın mesajı”na Murat Sancak, “Ülkemizdeki barış ve istikrar ortamını bozmak isteyenler, uzun zamandır ellerinden geleni yapıyorlar,” diye başlıyor. “7 Şubat MİT Krizi”, “paralel kumpas” “gençlerimizin hislerini manipüle edip çıkarılmaya çalışılan ayaklanma” (“Gezi Parkı olayları”) ve “17-25 Aralık ile ülkemizi darbe girişimine sürükleyen süreci” hatırlattıktan sonra, aynı menfur odakların “mevcut hükümeti zayıflatarak, güçsüz bir hükümete erken seçim kararı aldırarak, ülkede kaos çıkarmaya ve sonunda devleti ele geçirmeye çalıştıklarını” ileri sürüyor. “Bu hain çabaları”, “devlet sırrı olan MİT tırları ile ilgili haberler”in hainlerce “tüm dünyaya duyurulması” izlemiş. Fakat tabiî “bununla da yetinmeyip”, “milletimizin bugüne kadar gördüğü en büyük ihanet” olan “elim darbe girişimini” (15 Temmuz) tertiplemişler. “Devletimiz”, bütün bunlarla mücadele ederken, “bir yandan da Cumhuriyet tarihimizde daha önce görülmemiş ölçekte projeleri milletimize kazandırmak için gece gündüz çalışıyor,” Sancak’ın kıymetini bilelim diye bizi uyardığına göre.

Gelin görün ki, “daha müreffeh bir ülke yaratma gayretlerinin karşısına bu sefer de ekonomi oyunlarıyla çıktılar”. Sancak, “kredi değerlendirme şirketleri”nin hainâne eylemlerine dikkat çekiyor: “…paramızın yüzde 17 değer kaybetmesine neden olarak, milletimizin tüm varlıklarına zarar veriyorlar. Sunî yaratıldığından artık emin olduğumuz bu sorunlar ve saldırılar, ülkemizin bekasını hedef alıyor…”

Geliyoruz Suriye’ye: “Batı dünyası, sayısız Müslümanın kanını dökmeyi göze aldıkları Büyük Ortadoğu Projesi ile önce Suriye’yi karıştırdı, ardından darbe girişimiyle ülkemizi hedef aldı. Başarılı olsalardı, Suriye’den sonra sıra bize gelecekti. İşte bu yüzden, ülkemiz üzerinde dönen oyunların bilincinde olup, bunları boşa çıkarmalıyız. Aksi takdirde R. Tayyip Erdoğan gibi bir dünya lideri sayesinde himayeye kavuşan Suriyeliler kadar şanslı olamayacağız, kapısını çalacak hiçbir ülke bulamayacağımız aşikardır.”

Başkanın mesajı, “ülkesini ve bayrağını seven bir Türk vatandaşı olarak” bizden “rica”sıyla sona eriyor: “ülkemiz ve İslam dünyası üzerindeki oyunların bozulması için (…) yalnızca kendi oylarımızla değil, etrafımızı da aydınlatarak, Cumhurbaşkanlığında Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı ve Cumhur İttifakı’nın oluşturacağı meclisi, kısacası devletimizin geleceğini hep beraber desteklememiz” gerekiyor, Sancak’a göre.

Murat Sancak, Sedat Peker’in iddialarını yalanlarken, “Suriye’de bir kibrit çöpü ticaretim olmadı” dedi, “iki kız çocuğunun boğazından öyle olmayan bir ticaretten bir damla su bile girmediği” için Allah’a çok şükretti. Muhalif saflarda yeralan gazeteciler ve yurttaş gazetecileri de İdlib’e petrolü getiren Türk şirketinin adına zorlu uğraşlardan sonra nihayet ulaşabildiklerinde şükretmiş olmalılar. Ulaştıkları isim, MT Grup.

Devam eden karşılaşmanın skorunu bu durumda Murat Sancak aleyhine 2-1 olmuş sayabiliriz.