Siyasetin yeniden inşaası

Siyasetin, kurumların, değerlerin kişiselleştirildiği bu dönemde kurumların ön plana çıktığı, değerlerden oluşmuş ilkesel bir siyasal merkezin inşa edilmesi kritik bir öneme sahiptir.

Google Haberlere Abone ol

Siyasetin anlamı üzerine üniversitelerde uzun tartışmalar yürütülmektedir. Burada tekrar bu tartışmaya boğulmak yersiz olacaktır. Zira en kestirme yoldan siyaseti kaynakların dağıtımı olarak ele almanın sorun olmayacağını düşünüyorum. Türkiye'de politik alanın ittifaklar üzerinden inşa edildiği bir dönemden geçiyoruz. Millet ittifakı, cumhur ittifakı, demokrasi ittifakı gibi oluşumlar artık bir realite olarak karşımızda durmaktadırlar. Bu ittifakların kaynakların dağıtımına yönelik itirazlardan neşet ettiğini söylemek için güçlü bir analiz yapmaya gerek olmadığını düşünüyorum. Ancak benim dikkat çekmek istediğim asıl konu millet ittifakının kaynakların dağıtımından daha öte bir anlam taşıdığıdır. Siyasal alanın yazılı olmayan bir merkezinin her dönem inşa edildiği ve bu merkezin, yazılı olmayan kurallarla siyasal olanı tanımladığı bilinen bir gerçektir. Bu açıdan millet ittifakı, aynı zamanda bir nomos veya arkhe inşa etmektedir. Bu inşaayı olumlamak veya olumsuzlamak tartışmayı ilerletince netleşecektir. AKP'nin 10 yılı aşan siyasal alanı dejenere etme, kurumları çözme ve siyasal değerleri çıkarlar lehine gündelikleştirme politikası, siyasal alanın merkezini dağıtmaktadır. Muhalefetin birçok bileşeninin uzun yıllardır "devletin çözüldüğü", "kurumlara güvenin kalmadığı",  "parti devletinin ortaya çıktığı" yönündeki eleştirileri devleti merkeze alan bir itiraz gibi okunsa da aslında ifade edilen şey üzerinde mutabık kalınacak nomosun ortadan kaldırıldığı yönündedir. Tam da bu noktada millet ittifakının bir nomos arayışında olduğunu düşünmekteyim. Peki ama Türkiye siyasetinde bu nomos ne anlama gelmektedir? Daha da önemlisi nomos arayışının olumlu ve olumsuz çıktıları neler olabilir?

Siyasal alana yönelik nomos arayışının Türkiye'de önemli ölçüde siyasal alanı siyasallıktan arındırma sonucu doğurduğu deneyimlenmiş bir gerçektir. Burada millet ittifakın'a yönelik bir olumsuzlama anlaşılabilir ancak derdim daha da ötesini anlamlandırmaya çalışmaktır. Bu kadar güçlü 6 partinin bir araya geldiği ve siyasal alanın meşruiyet ilkelerini belirlediği bir ortamda nomosa alternatif üretecek veya siyasetin arkhesine yönelik ontolojik bir itiraz geliştirecek politik örgütlenmelerin siyasal alanın dışında kalacağı açıktır. Zira bu konjonktürde mevcut olanın restorasyonu dışarıdan gelecekleri de yani ötekileri de tanımlayacaktır. Örneğin AKP iktidarı döneminde daha çok sömürülen, yoksullaşan geniş halk kitlelerinin sınıfsal talebi bu nomosun bu kadar da değil diyebileceği bir durum olacaktır. Kürtleri'n veya Alevilerin kimlik talepleri merkezi dağıtma veya ittifakı bölme gerekçesiyle manipüle edilse de inşa edilen nomosun bu özneleri kurucu birer paydaş aktör olarak görmeyeceği sorununu bir kez daha gündeme getirmektedir. Hele bir AKP'den kurtulalım bunlar sonra konuşacağımız şeyler vurgusu siyasetin yüz yıllık bir sorunu olmaya devam etmektedir. Yeniden kuruculuğa veya restorasyona soyunmuş bir masanın müstakbel paydaşlar olarak utangaç bir şekilde ifade ettiği ötekilerin sorunları meşru zeminde dillendirilmeyip seçim sonrası kendi iyi niyetlerine bırakılmak istenmektedir. Elbette merkez arayışının olumlu yönleri vardır ve hatta bu dönemde ihtiyaç duyulan bir durumdur. Siyasetin, kurumların, değerlerin kişiselleştirildiği bu dönemde kurumların ön plana çıktığı, değerlerden oluşmuş ilkesel bir siyasal merkezin inşa edilmesi kritik bir öneme sahiptir. Ancak aynı merkezin ötekiler söz konusu olduğunda siyasetsizlik üretme riskini de ifade etmek gerekmektedir. Bölüşüme karar verecek olan bu geniş ittifakın inşa edeceği siyasal alanın kurucu öğelerini, paydaşlarını ve hem bu dönemin yarattığı ötekileri hem de tarihsel ötekileri açık bir şekilde ifade etmesi gerektiğini düşünüyorum. Zira aksi taktirde sadece devletin kurtarılması kaygısıyla bir araya gelmiş devleti kötü ellerden kurtarmak isteyen tarihsel aktörlerin mutabakatı gibi bir dönem ile karşı karşıya kalabiliriz. Tabi ki hemen şu itirazı yaptığınızı düşünüyorum, iyi de çıkarların ve kötü koşulların bir araya getirdiği bu kadar farklı partinin bu kadar güçlü bir mutabakatı sürdürmesi mümkün değildir. Elbette size katılıyorum tam olarak bu kadar farklı aktörün yeni bir merkez inşa edip bu nomosta mutabık kalıp yani farklılıklarından dolayı yollarını ayırıp birbirleri ile mücadele yürüteceği rahatlıkla söylenebilir. Düşünülmesi gereken husus bu merkezin uzun yıllar siyasal alanın meşru ilkelerini üreteceğidir.