Adını sen koy ki, karışıklık olmasın…

Japon yönetmen Makoto Shinkai’nin son filmi "Senin Adın", bir animasyon filminden beklenmeyecek düzeyde derin mesajlar taşıyan ancak bu mesajları, filmin sık sık değiştirdiği tarz yüzünden her zaman dengeli bir şekilde aktaramayan bir yapım.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Senin Adın iki kişinin ruh değiştirmesi gibi çok orijinal olmayan bir konuyu kız-oğlan ve kasabalı-şehirli farklılıkları ile ilginç bir şekle büründürüyor; ancak filmin karışık başlangıcı, fantastik tadındaki devamı ve romantik soslu trajik sonu o kadar değişik duygular hissettiriyor ki, bu hızlı biçim değiştirme, filmin türünde bir başyapıt olmasını engelliyor ve mesajlarının derinliğini de zedeliyor.

Japonya’nın bir taşra kasabasında yaşayan Mitsuha, hayatının sıradanlığından ve yaşadığı yerin kısıtlı olanaklarından sıkılmış liseli bir genç kızdır. Belediye Başkanı olan babası, anneannesi ve küçük kız kardeşiyle yaşayan Mitsuha’nın tek hayali Tokyo’ya gidip düşlediği şehirli hayata kavuşabilmektir. Taki ise Tokyo kentinde yaşayan ve öğrencilik hayatı süren genç bir erkektir. Bir gün, tamamen yabancı bu iki karakter, rüyalarında, yaşadıkları yerleri ve cinsiyetlerini birbirleriyle değiştirmiş olarak görürler. Uyandıklarında bu iki karakter gerçekten ruh değiştirmiştir ve aralarında bir bağ kurarak dönüşümlü olarak bu iki hayatı da yaşamaya başlarlar.

EĞLENCELİ ANCAK KAVRAMASI GÜÇ BİR BAŞLANGIÇ...

Konusundan da anlaşılacağı üzere Senin Adın hiçbir önbilgi vermeden, seyirciyi biraz hazırlıksız bir şekilde bu ilginç hikâyenin içine atıyor. Ruh değiştirme gibi fantastik bir olayı, baştan kabul etsek bile, filmin devamında gelen görüntüler hikâyeyi hemen sabitleştirmiyor. Bu fazla hızlı giriş sekansında sadece vücut ve ruh değiştirmiş iki karakterin durumunu kavrıyoruz; ancak önümüzde iki belirsiz alan oluşuyor.

Bunlardan ilki, bu değişimin hangi çerçevelerde devam edeceği konusu ( sürekli mi olacak, sadece ruhen mi yoksa beden dilini de mi vuracak, bir hafıza kaybı var mı?) biraz muğlak bir şekilde duruyor. İkincisi ise filmin bu komedi öğeli ve uçarı başlangıcının devamına da sirayet edip etmeyeceği konusu oluyor. Neyse ki film ilk 20 dakikadan sonra rayına oturuyor ve havada kalan sorular yavaş yavaş cevaplarını bulmaya başlıyorlar.

SAF KOMEDİDEN ÇOK DAHA FAZLASI...

Senin Adın, Yönetmen: Makoto Shinkai, 2016 Senin Adın, Yönetmen: Makoto Shinkai, 2016

Bizce başarılı bir komedi filmi (animasyon veya değil) yapmak aslında göründüğünden çok daha zor bir iştir ancak Senin Adın zaten, bunun çok daha fazlasını hedefleyen bir yapım. Evet, filmde tabii ki mizahi bir durum var; fakat senaryo sadece bu iki karakterin yer değiştirmesi ve değişik hayatlara alışamaması üzerinden yürümüyor. Bu değişim aynı zamanda bir cinsiyet değişimi ve olaylar çok kolay bir şekilde bel altı esprilere kayabilecekken, karakterler bunu, karşı cinsi anlama hatta her insandaki kadınsı ve erkeksi yanları keşfetmek için kullanıyorlar. Dolayısıyla bu cinsel değişim de ruhen değişimin bir parçası haline dönüşüyor.

Üstelik bu değişim bir de dönüşümlü hale gelince, karakterlerin hayatlarında karşı cinse karşı çok değişik dalgalanmalar görüyoruz. Bu gerek Taki’nin flört etmeyi çalıştığı bir iş arkadaşıyla olan sahnelerinde, gerekse Mitsuha’nın otoriter babasına karşı çıkma sahnesinde gözümüze çarpıyor.

ŞEHRİN IŞILTISI MI, TAŞRANIN HUZURU MU?

Filmde bir de işin mekânsal boyutu var. Mitsuha, biraz yaşı itibariyle, kafesi bile olmayan bir kasabadan ziyade olanakları sınırsız olan bir başkentte yaşamak istiyor. Dolayısıyla Mitsuha bu değişimden son derece memnun. Asıl ilginç olan Taki’nin de taşradaki yaşamı ilginç bulması. Bunun nedeni de akla uygun; çünkü Mitsuha’nın yaşadığı taşra şehri, hiçbir özelliği olmayan, unutulmuş bir kasaba değil. Aksine bu kasaba, etrafı dağlarla çevirili, içinde özel bir tapınak barındıran ve önemli bir ruhani yeri ve felsefeyi temsil eden bir mekân . Bunu da zaten Mitsuha’nın daha doğrusu Mitsuha’ya dönüşmüş Taki’nin dindar anneannesiyle yaptığı gezilerde görüyoruz.

Karşımızda olan basit bir kırsal-şehirli ayrımı değil. İki karakter de bu sayede birbirlerini bir anlamda besliyorlar, eksiklerini dolduruyorlar. Mitsuha hayallerini süsleyen kafelere, restoranlara gidip, yemeklerin bile fotoğraflarını çekip, modern bir hayatı tadarken aynı zamanda Taki’ye de (dönüşümlü olarak değiştikleri için) güzel bir iş arkadaşı ile çıkabilmenin kapılarını açıyor. Taki ise Mitsuha’nın kasabasını yıkabilecek bir meteor yağışına karşı onu uyarmaya çalışıyor.

Filmde işler tam bu anda karışmaya başlıyor. O zamana kadarki mizahi havası kayboluyor, film çok daha dramatik bir tona geçiyor. Bu iki karakteri de ilgilendiren doğal felaket olasılığı filmin hem ele aldığı konuları hem de bunları işleyiş tarzını etkiliyor. Filmin odak noktası, iki karakterin hayatlarından ziyade aralarındaki bağa kayıyor. Gereksiz romantik bir hava filmde kol gezmeye başlıyor. Belki duygusal olarak etkileyen ancak konuyu biraz dağıtan bu havaya bir de Taki’nin felaketi engellemek için yaptığı zamansal müdahalesi girince, olay iyice içinden çıkılmaz bir hale geliyor. Filmdeki mesajlar yine açık bir şekilde görünüyor ancak bu kadar zamansal karmaşa zaten kavraması çok kolay olmayan bir filmi izlemeyi iyice zor hale getiriyor.

OLAYLARI TOPARLAYIP USULCA BİTİYOR...

Yönetmen, filmin finalinde duruma el atıyor ve neyse ki seyircide oluşan bu ipin ucunu kaçırma paniği kısa sürüyor. Romantik hava yerini ruhsal bir bağa bırakıyor, film yine ana mesajları üzerine eğilip güzel bir çözümleme ve dozunda bir açık finalle sonlanıyor.

Senin Adın, başta da değindiğimiz gibi, çok derin mesajlar ve çok sıra dışı bir senaryo sunan başarılı bir fantastik animasyon. Tek üzüntümüz, filmde bahsettiğimiz biçim kayması ve konuyu biraz dallanıp budaklandıran bölüm olmasa Senin Adın, türünde çok önemli bir filme hatta küçük bir başyapıta dönüşebilirdi. Ancak yine de fazlasıyla izlenmeyi hak eden, ilgisiz kalınmayacak bir animasyon.

Yönetmen: Makoto Shinkai

Oyuncular: Mone Kamishiraishi, Ryunosuke Kamiki, Ryo Narita, Aoi Yuki, Kanon Tani, Masama Nagasawa, Etsuko Ichihara…

Ülke: Japonya