YAZARLAR

Sevdiğinin yası nasıl tutulur?

"Revoir Valentine" sergisinde acı çeken ve ölüme giden bir kadının giderek kötüleşen psikolojisini, yüzünü, bedenini izliyoruz. Sevdiği birinin sağlığının çöküşünü bir proje yapıyormuş gibi detaylarıyla incelemek, belgelemek ve topluma sunmak gerçekten aşk ve tutkuyla delicesine yapılmış samimi bir hareket mi yoksa 110 yıl sonra bile binlerce, milyonlarca insanın Valentine’nin acı çeken resimlerine bakması Valentine’e sevgilisinin “armağan ettiği” bir lanet mi?

Hastalıklar ve ölüm, ne kendininki, ne sevdiklerininki, ne tanımadığın insanlarınki olsun birçok insanın yüzleşmek istemediği bir gerçek. Mental olarak yüzleşmek bir yana, bir de hastalığın ölümün yüzüne fiziksel olarak direkt bakmak var. Sağlık çalışanı değilseniz, tıpla ilgili bir araştırma yapmıyorsanız, bir hastanın çöküşünü ilgiyle, belgelemek için inceleyebilir misiniz? Hele o hasta sevdiğiniz biriyse? Elbet, ona bakar, onunla ilgilenirsiniz ama aklınızda kalmasını istediğiniz görüntüler o insanın çöküş dönemi, acılı, ağrılı halleri değil, sağlıklı ve mutlu günleridir. Aşık olduğu insanın hastalığının, çöküşünün onlarca resmini yapan Ferdinand Hodler, belli ki çoğu insan gibi değil... 19. yüzyılın en ünlü İsviçreli ressamlarından Hodler ile aşk ve ölüm vasıtasıyla, bahsedeceğim aşk ve çöküş resimleriyle tanışmış oldum. 

RESİMLERLE İSVİÇRE'NİN KİMLİĞİ

Aşk, hastalık ve ölüm temalı "Revoir Valentine" sergisinden bahsetmeden önce Ferdinand Hodler’i kısaca tanıyalım. 1853 doğumlu Hodler’in manzara resimleri, duvar boyundaki  çalışmaları İsviçre’nin kimliğine oldukça katkı yapmış. İsviçre’nin ve hatta dünyanın en ünlü sanat kurumlarından Fondation Beyeler’in sitesinde belirtiği üzere, İsviçre’nin kimliğini hiç bir ressamın yapamadığı kadar şekillendirmiş Hodler’in resimleri. Hodler’in fırçasından çıkan İsviçre’nin dağları gölleri, marangozdan çiftçiye günlük hayattan İsviçreliler, İsviçre Ulusal Bankası’nın duvarlarını, İsviçre’nin para birimi olan Frank banknotlarını ve elbet İsviçre’nin ve dünyanın önemli müzelerinin duvarlarını süslemiş. 

Zamanla tarzı sembolizme evrilip manzara resimlerinden çok daha farklı çalışmalar yapsa da Hodler, hayatının son günlerini Leman Gölü olarak da anılan Cenevre Gölü’nün resimlerini yaparak geçirmiş. Sağlığı kötü olduğu için evinden çıkamayan Hodler, sadece penceresinden gördüğü gölün resmini yapabildiğinden, günün değişen saatlerine göre güneş ışığının dağlar ve göl üzerinde yaptığı oyunları resmetmiş. Hodler’in hayatında yaptığı son resimler işte bu 20 parçalık seri olmuş. İsviçre’yi yarattığı görsellerle ulusal kimliğine kavuşturan en önemli isimler Hodler’in ülkesine son hediyesi olmuş göl serisi.

GENÇLİĞİN VE ZARAFETİN SEMBOLÜ: VALENTINE

Ferninand Hodler, yıl 1880’e geldiğinde resim tarzını değiştirmeye başlayıp sembolizm ve art nouveauya yönelmiş. Bu çizgide sunduğu ilk resimlerinden olan otoportresi Cenevre sanat çevrelerinde alay konusu olunca Hodler, İsviçrelilerin başka bir yerde anlaşıldığını görene kadar kendisini anlamayacaklarını söylemiş. 1890’da Cenevre Güzel Sanatlar’daki sergiye başvurduğu, bir ölüm sembolü olarak tasarladığı siyahlara bürünmüş bir figür tarafından tehdit edilen heyecanlı bir adam dışında hepsi uykuda, rahat gözüken, birine dolanmış, yaslanmış çıplak figürlerden oluşan Gece isimli tablosu Cenevre’de skandal yaratmış. Yine de yeni tarzında ısrar eden Hodler, tahmin ettiği gibi Paris’in ünlü Salon’u tarafından anlaşılmış ve kabul edilmiş.

Takvimler 1908’i gösterdiğinde ise 55 yaşındaki Hodler, resminin ve hayatının en önemli figürlerinden biriyle tanışmış: kendinden 20 yaş küçük metresi Valentine Godé-Darel. Bugün anlatmak istediğim Vevey’de bulunan Musée Jenisch’de devam eden pek özel "Revoir Valentine" sergisinde Valentine Godé-Darel ile Ferdinand Hodler’in Valentine’nin Vevey'deki ölümüne dek resimlerle belgelenen çalkantalı ilişkilerini izliyoruz. Hodler’in “hayatının en yoğun tutkusu” olarak tanımladığı Valentine ile bundan 110 sene önce yaşadıkları aşklarına dair 63 çizim ve resim görüyoruz sergide.

Sergi, duygu yüklü ve sert geçişli, aynı ikilinin ilişkisi gibi... Serginin ilk bölümünde, Hodler’in Valentine’de gördüğü gençliği siz de algılayabiliyorsunuz. Hodler ile tekrar mutluluk tanımı yapıyorsunuz. Giyinik ve çıplak, zarif dans hareketleri yapan genç bir kadın vücudu... Valentine... İkilinin çalkantılı ilişkisinin tablolardan size geçişi, aşk ve tutkuları. Kavga, hiddet, barış. Arzu, birleşme, dinlenme. Birbirine dolanmış iki çıplak beden; bu resmin defalarca çalışılmış, hesaplanmış eskizleri. Zarif bir Parizyen kadına duyulan hayranlık, o hayranlığın renklerle, boyalarla dalga dalga sizin algınıza girişi...

SEVGİLİNİN BAĞLILIĞI MI LANETİ Mİ?

Böyle her şey inişli çıkışlı ama yine de güzel giderken birden geliyoruz serginin en çarpıcı kısmına: Hastalık ve ölüm. Valentine’nin dans eder gibi resimleri en sevdiğim Hodler resimleri olsa da en ilginç, acayip ve benzersiz bulduğum resimler de bu çöküş resimleri oldu. 1913’te kanser teşhisi konulan ve kanserken Hodler ile kızları Pauline’i doğuran Valentine’nin 1915’teki ölümüne kadar, bütün süreci Hodler tarafından resmedilmiş. Doğum, hastalık ve ölümü tüm yavaşlığı ve sancısıyla adeta “canlı” olarak resmeden Hodler’e Valentine’nin rızası var mıydı bilinmiyor. Sergide acı çeken ve ölüme giden bir kadının giderek kötüleşen psikolojisini, yüzünü, bedenini izliyoruz. Sevdiği birinin sağlığının çöküşünü bir proje yapıyormuş gibi detaylarıyla incelemek, belgelemek ve topluma sunmak gerçekten aşk ve tutkuyla delicesine yapılmış samimi bir hareket mi yoksa 110 yıl sonra bile binlerce, milyonlarca insanın Valentine’nin acı çeken resimlerine bakması Valentine’e sevgilisinin “armağan ettiği” bir lanet mi?

Buna verilecek kesin bir cevabımız olmasa da Hodler’in yaptığının öyle ya da böyle farkında olduğu da kesin. Sevgilisinden 3 yıl sonra ölen (ve kendi naaşının resmi de başka bir ressam tarafından yapılan) Hodler, Valentine’in bu kötü ve özel günlerini resmettiği seriyi “Bunu daha önce kimse yapmadı,” diyerek koleksiyoncu bir arkadaşına emanet etmiş. "Revoir Valentine" sergisine ev sahipliği yapan Jenisch Müzesi, "Grafik kalitesi, serinin genişliği ve benzersizliği göz önüne alındığında, 'Valentine Döngüsü' şüphesiz modern resim tarihine en büyük katkılardan biridir" diye belirtmiş. Tekniği bir kenara bırakırsak, yine de ne izleyiciler, ne müze, bir insanın bu kadar özel kalması gereken alanına bir röntgenci gibi dahil olmak konusunu aşamıyor. Bu sebeple serginin izleyicilere asıl çağrısı, modelin arkasındaki kadını yeniden düşünmek ve daha da geniş bir bakış açısıyla sevdiklerimizi, yasını tuttuklarımızı sorgulamak. Çok sevdiğim biri bugünlerde iyileşmesine inancımın tam olduğu zor bir hastalıkla boğuşurken kendimi oradan oraya atıyorum. Sonra arkadaşlarımla konuşuyoruz; “Biri hasta olduğunda verdiğimiz tepkiler, yaptığımız hareketler kendi ihtiyaçlarımıza mı yönelik, yoksa bize ihtiyaç duyan kişinin isteklerine mi yönelik? Sen gerçekten ne istiyorsun, diye sordun mu yoksa isteklerini var mı saydın?”

“Revoir Valentine” sergisi bizzat görmek isteyenler için 21 Mayıs 2023’e kadar İsviçre’nin Vevey kentindeki Jenisch Müzesi’nde, Hodler’in resimleri dünyanın her yanından meraklılar için internette...


Irmak Özer Kimdir?

Sabancı Üniversitesi Toplumsal ve Siyasal Bilimler bölümü mezunu olan Irmak Özer, lisans eğitiminin ardından Atina Üniversitesi'nde Güneydoğu Avrupa Çalışmaları (MA) alanında ve London School of Economics and Political Science'ta Karşılaştırmalı Politika (MSc) alanında iki adet yüksek lisans programını tamamlamıştır. Kültür-sanat alanında uzun zamandır çeşitli mecralara yazılarıyla katkıda bulunan Irmak Özer, hurriyet.com.tr, Art50, Milliyet Sanat, İstanbul Life gibi önemli basılı ve çevrimiçi yayınlarda sergi değerlendirmeleri ve söyleşiler ile katkı sağlamakta ve ilgili platformlarda konuşmalar yapmaktadır. Irmak Özer, kültür-sanat alanında uzmanlaşmak için İstanbul Üniversitesi Kültürel Miras ve Turizm bölümünü (AA) ve Koç Üniversitesi'nde Arkeolojik Varlıkların Korunması ve Kurtarılması sertifika programını tamamlamıştır. Irmak Özer İsviçre'de yaşamakta ve Uluslararası İlişkiler alanında çalışmaktadır.