Şenol Önder: Toplumsal değişimi hızlandırmak için cesaret gerekiyor

Tiyatro Mitos'un kurucusu, yönetmen Şenol Önder ile "Dublörün Hikâyesi" ve "Yan Rol" oyunlarını konuştuk. Önder, "Toplumsal değişimi hızlandırmamız için cesaret göstermemiz gerekiyor" diyor.

Deniz Madanoğlu’nun yazdığı, Merve Polat’ın oynadığı "Yan Rol."
Google Haberlere Abone ol

DUVAR- Tiyatro Mitos bu sezon iki oyunuyla seyirci karşısına çıkıyor. Bunlardan biri Kemal Uçar’ın yazıp oynadığı "Dublörün Hikâyesi", diğeri ise Deniz Madanoğlu’nun yazdığı, Merve Polat’ın oynadığı "Yan Rol." 

Her iki oyunun yönetmenliğini ise Tiyatro Mitos'un kurucusu Şenol Önder üstleniyor. Sorularımızı yönelttiğimiz Önder ile oyunların nasıl ortaya çıktığını, gerçek dünyada yan rol olma meselesini ve yeni çalışmalarını konuştuk.

'DÖNGÜNÜN İÇİNE GİRMEK ÇOK ÖNEMLİ'

"Yan Rol" nasıl ortaya çıktı? Böyle bir oyunu yönetmeye nasıl karar verdiniz?

Oyuncumuz Merve Polat ile biz uzun zamandır oyun arayışındaydık. Sonrasında Merve 2018'de izlemiş ve çok etkilenmiş olduğu "Yan Rol" oyununu yapmak isteğini dile getirdi. Hemen yazarı Deniz Madanoğlu ile iletişime geçtik. Merve zaten metni çok seviyordu, biz de Mitos olarak çok etkilendik. Kendi gücünün farkına varan, en yakınlarını karşısına alarak kendini ifade eden Canan’ın umut dolu yolculuğunu sahnelemek böyle bir dönemde hepimize iyi gelecektir diye düşündük.

Merve Polat'ın oyunculuğu da oldukça beğeniliyor. Kendisiyle yollarınız nasıl birleşti?

2010 yılında Kadir Has Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Film ve Drama bölümünde yönetmenlik yüksek lisansı okurken Merve de benden bir sonraki dönem oyunculuk yüksek lisansına başladı. Yolumuz ilk orada kesişti. Daha sonra 2019 yılında eşim Arzu Önder ile beraber Tiyatro Mitos'u kurduk. İlk oyunumuz da Murat Mahmutyazıcıoğlu'nun yazdığı "Aynur Hanım’ın Bebeği" adlı oyun olacaktı. O oyunda Hacer karakterini oynaması için Merve ile anlaşmıştık. Oyunu oynamak pandemi dolayısıyla mümkün olmadı ama Merve ailemizin küçük kızı olarak Mitos'a girdi.

Oyunda kariyeri boyunca yanda kalmış, değeri anlaşılamamış bir oyuncunun yaşadıklarını izliyoruz. Bu durum, piyasada kendine yer edinmeye çalışan onlarca yetenekli oyuncu için de geçerli. Bir yönetmen olarak neler söylemek isterisiniz?

Döngünün içine girmek çok önemli. Eğer yetenekli, şanslı, disiplinli ve çalışkansan sistem her zaman sana şans tanıyor. Kimisi bu şansı doğru kullanıyor, kimisi oralara gelemiyor. Bence rolün yanı, başı, sonu olmaz. Oyuncu oyuncudur. Mevcut sistemin tüm şekilsel baskılarına rağmen inat edip, başkaldırıp, bu mengeneden oyunumuzun kahramanı Canan gibi çıkmamız gerekiyor.

Tabii yan rol olma hali sadece mesleki anlamda işlenmiyor. Sosyal anlamda, arkadaşlar arasında da bir yan rol olma hali mevcut. Sanırım bu kariyerden daha acı verici.

Tabii içine girdiğimiz sosyal ortamlardaki kişilerle ilgili bir durum bu. Mümkün mertebe bu insanları ya ehlileştirmeliyiz ya da hayatımızın eksenini onlardan başka bir yörüngeye yerleştirmemiz gerekir. Bu aslında "hayır" demekle mümkün oluyor. Bunu da büyüdükçe öğreniyoruz. 

'BİZİM DE CESARET GÖSTERMEMİZ GEREKİYOR'

Bir yan rol olma hali de ailevi ilişkilerde karşımıza çıkıyor ki burada işin içine bir de kadın sorunu giriyor. Kadınlar toplumun her alanında ısrarla yan rolde tutulmaya çalışılıyor diyebilir miyiz?

Tüm toplumlarda gücün erkekte toplanma sorunsalı üzerinde yüksek bir farkındalık var ve özellikle içinde bulunduğumuz yüzyılda önemli adımlar atılmaya çalışılıyor. Fakat coğrafi olarak bu her yerde aynı anda olmuyor maalesef. Bizim coğrafyamızda da toplumsal olarak değişim başladı, ama daha çok yolumuz var. Kadının ailede başlamak üzere toplumun her alanında eşit şansa sahip olduğu bir dünya hayalimiz var. Oyunumuzdaki kadın karakterimiz tüm sorumluluğunu alıp yetişkin bir kadın gibi davranıyor ve ailesi ile ilişkisini yeniden düzenleme cesaretini gösteriyor. Bizim de bu toplumsal değişimi hızlandırmamız için her birimizin ondan feyz alıp bu cesareti göstermemiz gerekiyor.

Her türlü olumsuz duruma karşın oyundaki umudu diri tutmayı bir şekilde başarıyorsunuz. Kendi hayatının başrolü olmak için en önemli şey de bu olmalı.

Ben umutla yaşıyorum; insana, doğaya, özgürlüğe, demokrasiye olan inancım ve umudum beni ayakta tutuyor. Seyirciyi de umutla evine göndermek boynumun borcu gibi.   

'HAYATINIZIN BAŞROLÜ MÜSÜNÜZ YOKSA DUBLÖRÜ MÜSÜNÜZ?'

Yönetmenliğini yaptığınız "Dublörün Hikâyesi" adlı bir oyun daha var. Biraz da bu oyundan bahsedelim mi?

"Dublörün Hikâyesi", yolculuğuna 24 Kasım 2020 tarihinde İKSV Tiyatro Festivali ile başladı. Kemal Uçar yazdı ve oynuyor. Oyundaki karakterimiz oyunculuk mezunu olmasına rağmen dublörlük yapıyor. Son dublörlük görevinde başına gelenleri anlatırken herkesi hayatına ve evine davet ediyor. Hikâye boyunca da size, "Hayatınızın başrolü müsünüz yoksa dublörü müsünüz?" diye soruyor. Planladığımız bir şey olmamasına rağmen Tiyatro Mitos olarak iki oyunumuzda da ülkemizde oyuncu olmayı anlatıyoruz, bunu yaparken de hayatta hepimizin başına gelebilecek olayları paylaşıyoruz.

Bir yönetmen olarak tiyatrocu olmak isteyen gençlere neler tavsiye edersiniz?

Okuyun, oyun izleyin, izlediğiniz oyunları tekrar okuyun, tekrar izleyin. İnanın, eğer inanmazsanız limon bile satamazsınız. 

Son zamanlarda neler yapıyorsunuz? Masanızda bizim için neler var?

Yeni oyunlar düşünüyorum, düşünüyoruz. Bunun da ipuçlarını aslında oyunumuzda gösteriyoruz, subliminal mesajlar veriyoruz. Bugünden yarına değil ama; sahnelenmeye devam eden diğer oyunumuz "Dublörün Hikâyesi"nin yazarı ve oyuncusu Kemal Uçar'la birlikte yeni bir oyun üstünde çalışıyoruz.