YAZARLAR

Seçimlerde oy kullanacağım

İktidar tarafından inkar edilen, ötekileştirilen, ezilen, düşmanlaştırılan her dil için, her halk için, her sınıf ve her yaşama biçimi için sandığa gidip oy kullanacağım.

Muharrem İnce cumhurbaşkanlığı yarışından çekildi.
Millet İttifakı'nın Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu, İnce'yi Türkiye sofrasına davet etti.
Cumhur İttifakı'nın adayı Recep Tayyip Erdoğan fırsatı kaçırmadı, Kılıçdaroğlu'nun bir kaset hadisesi ile CHP'nin başına geçtiğini hatırlatarak "Bay bay Kemal kasetle geldi. Şimdi de cumhurbaşkanı adaylarından birini saf dışı bıraktı" dedi. Bu "saf dışı" bırakılma olayının nasıl gerçekleştiğinin ve ne zaman ortaya çıkacağına dair gün de verdi: "Nasıl bıraktı? Herhalde o da şöyle yarın bilemediniz cumartesi günü ortaya çıkar."
Olayın ortaya çıkarılacağına dair gün veren Erdoğan, nedense rakibi İnce'ye düzenlenen 'itibar suikastı'nın müsebbiplerinin araştırılıp bulunması için talimat vermemişti.
Anlaşılan o ki, seçimlerin yapılacağı pazar gününe kadar, onca muhalifin "geri çekil" baskısına göğüs geren Muharrem İnce'nin neden şimdi yarıştan çekildiğini de konuşacağız. İnce, sahiden kendisine yönelik karalama kampanyasından dolayı mı çekildi?
Yoksa oy oranındaki trajik düşüş moralini bozdu, bu kez Kılıçdaroğlu kastedilerek, "Adam kazandı" demenin başka bir versiyonu ile mi karşı karşıyayız?
Bu geri çekilmeden ya da saf dışı bırakılmadan sonra İnce'ye verileceği muhtemel oylar hangi adaya gidecek?
Bunlar akla ilk gelen sorular. Seçim gününe kadar soruların çoğalacağını öngörmek için kahin olmaya gerek yok. Anketlere göre İnce'nin yüzde 2 civarındaki oyu için kıyasıya bir mücadele de verilecektir.

*
Bunları düşünmek yorucu. Bunları gazeteci olarak düşünmek ve yorumlamak, çıkarsamalarda bulunmak, iddialı cümleler kurmak daha da yorucu.
Bu nedenle soluklanmak için Hevsel'e bakıyorum. Yeşil, dingin ve şehrin içinde olup biten her şeyden uzak görünen Hevsel'e. Arada bir vadide yankılanan insan sesleri olmasa ıssız görünen Hevsel'e.
Derken, pat diye aklıma düşüyor, vadinin imara açılması planları. O halde diyorum, bu seçimde Hevsel'i, Hevsel'le aynı tehlike altında olan bütün yeşil alanları koruma vaadinde bulunan partiye oy vermeliyim.
Sonra, seçimin Türkiye'de büyük değişimlere zemin hazırlayacağından asla emin olmasam da beni sandığa götüren; oy kullanma, hatta müşahit olmaya motive olmama zemin hazırlayan gerekçeleri düşünüyorum.
Beni sandığa götüren şeyler hakkında uzun boylu düşünmem gerekmiyor esasında. Sandığa gitmemin birinci nedeni, iktidara "Buradayım" demekti. İktidar tarafından inkar edilen, ötekileştirilen, ezilen, düşmanlaştırılan her dil için, her halk için, her sınıf ve her yaşama biçimi için. Buna karar vermek, kabul etmeliyim ki sosyalizme inanan benim için çok kolay olmadı.
Üstelik bütün seçimlerde oy verdiğim partinin hükümet olmayacağını biliyordum. Buna rağmen oy kullanmayı iktidara kafa tutmanın bir biçimi olarak değerlendirerek rahatlattım kendimi.
Sandığa gitmemin ikinci nedeni de iktidara itirazı olanları seçimde yalnız bırakmamak duygusu olmalı. Seçimlerin sonunda, gücü oranında iktidara muhalefet edecek siyasetçilere yalnız olmadıklarını hissettirmek. Senin oyundan kimin haberi var, denilebilir. Doğrudur, benim oyum milyonlarca oyun arasında bir zerredir olsa olsa. Ama şu var: Oyumu kullandıktan sonra sorumluluğunu yerine getirmiş insanın vicdan ferahlığıyla çıkıyorum sokağa. Bu da kabul edelim, az şey değildir.
*
Hevsel'e karanlık çökerken kaç çay içtiğimi düşünüyorum. Mardinkapı'daki çay bahçelerinde satılan çaylarda başka bir lezzet olduğuna hiç şüphe yok. Bunu düşünüyorum ve seçimlerde oy kullanacağım, bir kez daha karar veriyorum.
Çünkü neredeyse her gün gördüğüm Suriçi'ndeki Toledo'ya karşıyım.
Çünkü şehrin kayyım tarafından yönetilmesine karşıyım.
Çünkü gazeteci arkadaşlarımın hapse atılmasına karşıyım.
Çünkü siyasetçilerin hapse atılmasına, sürgünde yaşamasına karşıyım.
Çünkü kültürlerin, dillerin, sanatçıların, akademisyenlerin baskı altında tutulmasına karşıyım.
Çünkü emekçilerin bir lokmayı kaybetmek korkusuyla yaşamasına, emekçilerin Kanun Hükmünde Kararname ile açlığa mahkum edilmesine karşıyım.
Çünkü hemen her gün LGBTİ+'ların, "Onlar LGBT'ci" söylemi ile rencide edilmesine karşıyım.
Çünkü İstanbul Sözleşmesi'nden çekilenlere, kadınlara her 8 Mart'ta saldıranlara karşıyım.
Çünkü "15 Mayıs'ta üstlerinde tepineceğiz" ucuz söyleminin kıymete bindirilmesini karşıyım.
*
Dolmuş durağına doğru ilerlerken oy kullanacağımı düşünüyorum, "Buradayım" demek için.
Bütün baskılara ve tehditlere rağmen "Buradayım" diyen cesur insanlara destek olmak için.
"Devlet dersinde öldürülmüştür" (Ece Ayhan) dizesindeki bütün çocuklar için.
Şu özgür olmak duygusu var ya, hani nicedir nasıl bir şey olduğunu unuttuğumuz, onu bir kez daha hissetmek ve mümkün olursa hissettirmek için.
Seçimlere iki gün kaldı şunun şurasında. Oy kullanacağım ve sorumluluğunu yerine getirmiş insanın vicdan ferahlığıyla çıkacağım sokağa.


Vecdi Erbay Kimdir?

Mardin, Şenyurt doğumlu. Üniversite eğitimini tamamlayamadı. Çeşitli dergilerde yazıları, şiirleri, öyküleri yayımlandı. On yıla yakın bir süre Özgür Gündem gazetesinin kültür sanat editörlüğünü üstlendi. Çeşitli yayınevlerinde çalıştı. Yayımlanmış iki şiir kitabı var: Kuşkular Zamanı (Toplumsal Dönüşüm Yayınları, 1997), Yaz Sayıklamaları (Piya Kitaplığı, 2003). Öykü kitabı Masalın Ölümü, 2006 yılında Agora Kitaplığı'ndan çıktı. İnatçı Bir Bahar-Kürtçe ve Kürtçe Edebiyat derleme kitabı Ayrıntı Yayınları’ndan 2012’de çıktı. Şiir: Görülmüştür, Türkiye Barışını Arıyor, General Electric -Halil İncesu karikatür albümü yayıma hazırladığı kitaplardan birkaçı. Diyarbakır'da yaşıyor ve Gazete Duvar bölge temsilcisi olarak çalışıyor.