Seçimler ve emeklilerin yanıtı

CHP için asıl mücadele şimdi başlıyor. Başarıyı kalıcı hale getirmek için CHP, meydanlarda ezilenlerin, emeklilerin ve gençlerin yanında olmalı, yolsuzlukların üzerine giderek gündemi belirlemelidir.

Google Haberlere Abone ol

3 Kasım 2002 genel seçimlerinde tek başına iktidara gelen ve bugüne kadar yapılan tüm seçimlerde birinci parti olma unvanın kimseye kaptırmayan AKP, 31 Mart Yerel Seçimleri'nde yüzde 37,77 oyla birinci olan CHP’nin ardından yüzde 35,49 oyla ikinci parti konumuna düştü.

14-28 Mayıs seçimlerinin üzerinden henüz on ay geçmiş olmasına rağmen halkın, AKP iktidarına hayır demesinin ana nedenleri siyasi parti yöneticileri, gazeteciler, siyaset bilimcilerce günlerdir tartışılmaya devam ediliyor.

CHP, 1977 yılından bu yana aldığı en büyük oy oranına ulaştı. ’Merkezi iktidara oy vermezseniz size hizmet gelmez’ dayatması ve ‘ceketimi koysam seçilir’ kibri bu seçimlerde yerle bir olurken, AKP İç Anadolu ve Karadeniz bölgelerine sıkışıp kaldı. Seçmenin ana muhalefet partisine oy yönelimi sahillerden Anadolu’nun içlerine doğru genişledi.

Sürekli horlanan, dışlanan, açlık sınırı altında yaşayan emekçilerin, emeklilerin, ataması yapılmayan ve özel sektörde taban maaş hakkı verilmeyen öğretmenlerle, sigorta başlangıcı emekliliğe sayılmayan staj ve çıraklık mağdurları, 31 Mart seçimlerinde öğrenilmiş çaresizliğin zincirlerini kırdı. "Bunların alternatifi yok, oyumu kime vereyim ki" türü klişeleşmiş sözleri sarf edenlerin çoğunluğu teslimiyet ve korku çemberinin dışına çıktı. Daha önce Cumhur İttifakı içinde yer alan, bu yerel seçimde yolsuzluk, yoksulluk, adaletsizlik ve İsrail’le devam ticari ilişkilerinden dolayı AKP’yi eleştiren YRP (Yeniden Refah Partisi) iktidar partisinden kendisine gelen oylarla üçüncü büyük parti oldu. Kayyum atamalarıyla yerelde hizmet yapması engellenmek istenen DEM (Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi) Parti, bu seçimde 2019’da kazandığı sekiz belediyeden sekizini korurken Dersim’i yeniden kazandı. Kars, Şırnak ve Bitlis’te dışarıdan güvenlik gerekçesiyle getirilen taşıma asker oylarıyla seçimi kaybetti.

Van’da açık ara oy farkıyla Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı kazanan Abdullah Zeydan’a adli gerekçelerle mazbatasının verilmemesi bölge ve Türkiye genelinde tepkilere yola açtı. Van halkının iradesinin gaspına karşı yapılmak istenen bu keyfi uygulamaya karşı halk, emek ve demokrasi güçlerinin meydanlardaki haklı tepkileri ile YSK geri adım atmak zorunda kaldı. Sonrasında mazbatayı tekrar asıl sahibi olan Zeydan’a verdi.

Seçim gecesi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AKP Genel Merkezi'ndeki balkon konuşmasında, "31 Mart bizim için bitiş değil aslında bir dönüm noktasıdır. Özeleştirimizi cesaretle yapacağız. Sandık sonuçları bize ülkemiz genelinde mahalli idarelerde irtifa kaybı yaşadığımızı gösteriyor" derken ortaya çıkan son durumunda altını çizmiş oluyordu. Seçim yenilgisinin şokunu üzerinden atamayan yandaş yazılı basın seçimin bir gün sonrasında; "Belediyeler Kirli İttifaka Teslim", "Enflasyon", "Emeklinin Maaş İsyanı", "4 Yıl Seçim Yok, Atılacak Adım Çok" başlıklarını manşete taşırken muhalif basın ise şu başlıkları öne çıkarıyordu: "Sandıkta Devrim, CHP’de Bayram" , "CHP Cam Tavanı Kırdı", "Halkların Zaferi", "Türkiye İttifakı Kazandı, Halk Düzeni Bozdu".

2023 Mayıs seçimleri öncesinde iktidar, 6 Şubat’ta Maraş merkezli büyük depremin acı sonuçlarını henüz üzerinden atamamış olan toplumu, terör ve güvenlik algısını öne çıkartarak manipüle etmeye çalıştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 31 Mart 2023 de yaptığı konuşmada, 319 bini bir yıl içinde olmak üzere 650 bin deprem konutunu yaparak depremzede vatandaşlara teslim edileceğini vaat etmişti. İktidar, yine bu dönem de İHA, SİHA, tank, top, uçak gemisi (!), TOGG marka araba sergileriyle teknoloji çalışmalarını öne çıkartmış, sahte bildiri, pankart, afiş ve montaj videolarla muhalefet aleyhine propagandalara hız vermiş ve bunda da başarılı olmuştu.

Bu seçimde emeklinin ek zam taleplerine kulağını tıkayan AKP, Mayıs 2023 seçim öncesinde 5 bin 500 lira maaş alan ve sayıları 8,8 milyon olan emeklinin maaşını 7 bin 500 liraya yükseltti. Kök maaşa zam yapılmadan eklenen bu 2 bin liralık seyyanen zam hazineden karşılandı. Maaşı 7 bin 500 liradan fazla olan 7,7 milyon emekli ise bu zamdan yararlanmamıştı. Emeklileri sefalette eşitlemeye çalışan AKP, bayram ikramiyelerine 2 bin lira ekleyerek emeklinin ağzına bir parmak bal çalmıştı. Bu zamlar tabi ki o dönem ileriyi düşünmeyen milyonlarca emeklinin hoşuna gitmişti.

EYT yasasını istemeyerek çıkaran farklı iş kollarında çalışan sözleşmeli personelin bir bölümüne kadro tahsis eden AKP, 8 Mayıs 2023’te 45 bin öğretmenin atamasını yaptı. Kamuya işe alımlarda mülakatın kaldırılacağı, okullarda kademeli olarak bir yıl içinde 5 milyon öğrenciye ücretsiz yemek verileceği vaadi milyonlarca öğretmen ve veliyi etkiledi.

Ayyuka çıkan adaletsizliklere, depremin acı sonuçlarına ve ağır ekonomik krize rağmen seçimin az oy farkıyla iktidar ve ittifak ortakları tarafından kazanılması, toplumda deprem mağdurlarının, yoksul emekçilerin ve emeklilerin gerçek güçlerini sandıkta göstermedikleri algısının oluşmasına neden oldu.

Seçimden sonra verilen vaatler tutulmadığı gibi halkın, işçinin, köylünün ve emeklinin sorunları giderek ağırlaştı. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in sıkı para politikası iflas etti. Orta Vadeli Program'la (OVP) enflasyon hedefini 2026 yılı sonunda ‘Tek haneye düşürmekten’, zayıf kur ve yüksek enflasyonun geride kalacağından bahseden Bakan Şimşek’in aksine ülke bütçesi farklı alanlarda ve kurumlarda tasarruftan uzak, hesapsız bir şekilde harcanırken dar gelirliler, emekçiler ve emeklilere gereken maddi destek sağlanmadı. "Faiz sebep, enflasyon netice" tezi terk edilip yüzde 8,5'luk politika faizi önce yüzde 15’e, 21 Mart 2024’te de yüzde 50 düzeyine çıkarıldı. On aylık sürede gıda, giyim, ulaşım, elektrik, yakıt, konut, döviz, akaryakıt, altın fiyatları neredeyse iki katına çıktı.

2023 Mayıs seçimlerinde 2 bin lira seyyanen zam alan emekliler, bu dönem de verilen yüzde 25’lik zamdan yararlanamadı. Çalışan memurların maaşlarına 8 bin 77 liralık zam yapılması çalışan memurlarla emekliler arasındaki maaş dengesini bozdu. Geçim derdiyle yaşam umudu giderek azaltılan emekli ek zam beklentisi içine sokuldu. Farklı platformlarda emekliler tepkilerini dile getirince, iktidar yetkilileri emeklilerin durumunu çok iyi bildiklerini sabırlı olmalarını her şeye rağmen bunu telafi edeceklerini tekrarlayıp durdular.

Üretimden gelen gücü yok anlayışıyla dikkate alınmayan emekli sendikaları, basın açıklamaları ve yerel eylemleriyle ekonomik ve sosyal hak taleplerini dile getirdiler.

2023 Temmuz ayından 2024 Ocak ayına kadar emekliyi gerçeklerden uzak, ‘müjdeli’ haberlerle oyalamaya çalışan iktidar, bu süre zarfında Cumhuriyet’in 100. yıl kutlamaları gerekçesiyle bir defaya mahsus olması kaydıyla her emekliye 5’er bin lira ikramiye ödedi. Ocak 2024’te yapılan maaş artışı, gerçek enflasyonun altında kaldı. Diğer yandan en düşük emekli maaşının 10 bin lira olarak ilan edilmesi, milyonlarca emeklinin haklı tepkisine yol açtı. Yani, AKP emekli maaşlarına ciddi oranda ek zam yapacağına işi hep küçük cep harçlığı seviyesindeki ödemeler yaparak çözmeye çalıştı.

31 Mart seçimi öncesinde artırılan banka promosyonları, kültür turu ve tiyatro müjdeleri, THY, TCDD ve bazı marketlerdeki özel indirim duyuruları emeklinin ekonomik yarasına merhem olmadı.

Emeklilerin ek zam talepleri bütçede yeterli kaynak yok gerekçesiyle reddedilip, onların birileri tarafından tahrik edildiğine işaret edilmesi emeklileri oldukça üzdü. AKP’nin her seçimde ‘emekli döner dolaşır nasıl olsa bana oy verir’ beklentisi bu seçimde boşa çıktı. AKP’nin yerel seçim kaybının en önemli aktörlerinden biri olan emeklinin rolü sanırım bundan sonraki süreçte mutlaka dikkate alınacaktır.

31 Mart gecesi, Tüm Emeklilerin Sendikası Genel Başkanı Zeynel Abidin Ergen ise yayınladığı mesajda emeklileri yok sayanlara oy vermediklerini, sarı kart gösterdiklerini ve sendikal mücadelelerinin ülke gündemini belirlemekle kalmayıp aynı zamanda iktidarın ezberini bozduğunu, demokratik muhalefeti kamçıladıklarını açıkladı.

AKP cenahında, seçim kaybının asıl suçlularının aranmasına gerek yoktur. Halk 31 Mart’ta daha önce verilmiş vaatlerin yerine getirilmemesinin, ekonomik krizin derinleşmesinin ücretlerin yerinde saymasının, vatandaşa kibirli bakışın, laik ve bilimsel eğitime karşı yapılan gerici protokol uygulamalarının devam ettirilmesinin, öğretmen atamalarının yapılmamasının, özel sektör öğretmenlerine taban maaş hakkının verilmemesinin, staj ve çıraklığın sigorta başlangıcının sayılmamasının, mülakat yapılmasında ısrarcı olmanın, karma eğitime karşı çıkılmasının, öğrencilere okullarda ücretsiz yemek verme uygulamasının kaldırılmasının, şeriat gösterisi yapanların görmezden gelinmesinin, adalet anlayışının rafa kaldırılmasının ve çevre katliamlarına göz yumulmasının cezasını sandıkta kesmiştir.

Bununla birlikte iktidarın deprem bölgelerinde yapacağını vaat ettiği deprem konutlarının ancak beşte birini teslim etmesi, deprem konutları kura çekiminde Gaziantep İslâhiye’de eski bir AKP milletvekiline ve Adıyaman deprem konutu kurasında ise yedi Menzil cemaati üyesine konut çıkmasını; deprem mağduru Adıyamanlı vatandaşlar unutmadı ve bunu oylarıyla sandığa yansıttı.

2023 Mayıs’ında ertelenmiş gibi görünen hesaplaşma 31 Mart 2024’te belli oranda gerçekleşmiştir. AKP özellikle iş başında olduğu yerel yönetimler (İstanbul, Ankara) sayesinde büyüdü. Tarikat ve cemaatlerle iş birliği düzeyi buralarda artırıldı. Yerel yönetimlerden aktarılan maddi kaynak desteği ile yerel seçimler her defasında kazanıldı. Buralardaki rantın, talanın büyüklüğü, yerel yönetimler muhalif partilere geçince daha net bir şekilde de ortaya çıktı.

Birçok belediyede giderayak belediye kasalarının boşaltılması, resmi evrakların kılıfına uydurularak yeniden düzenlenmesi ya da kurum dışına çıkartılması haberleri bu günlerde gündemin başında yer almaktadır.

Bu yerel seçimin galibi olan CHP, rehavete kapılmadan yolsuzluklara bulaşmadan halkın taleplerini dikkate almalı, çevreci, adil, dürüst, şeffaf, halkın katılımının sağlandığı sosyal bir belediyecilik örneğini yaygınlaştırmalıdır. Belediyelerde gösterecekleri performansla iktidarın manevra alanını daraltıp erken seçimin koşullarının önünü açabilirler. 26 Mart 1989'da yerel seçimin galibi yüzde 28,7 oy alan SHP idi.

SHP, İstanbul, Ankara ve İzmir dahil 39 ilin belediye başkanlıklarını kazanmıştı. İktidardaki ANAP bu seçimde üçüncü parti olmuş sadece Malatya, Bitlis ve Hakkari’de yerel yönetimleri kazanmıştı. O dönemdeki SHP, yerel yöneticilerinin kadro tahsisinde seçici olmaması, personel liyakatini iyice dikkate almaması sonucu olumsuz ortaya çıkmıştı. Nurettin Sözen’in belediye başkanı olduğu İstanbul’da İSKİ (İstanbul Su Kanalizasyon İdaresi) Genel Müdürü Ergun Göknel, 25 Ekim 1993'te belediye için satın alınan klor bedelini yüksek göstererek yolsuzluk yaptığı iddiasıyla hakim karşısına çıktı. Bu olay sosyal demokrat bir parti olan SHP’nin dürüstlük imajını sarstı. Bu olay günlerce medyaya manşet oldu.

1994’te yapılan yerel seçimlerde bu yolsuzluk iddiasıyla SHP, başta İstanbul ve Ankara olmak üzere pek çok şehirde seçimi kaybetti. İSKİ skandalı o dönem Refah Partisi'nden belediye başkanı adayı olan R. Tayyip Erdoğan’ının seçilmesinin yolunu açtı. 1989 ile 2024’ün koşulları ve başarıda etkili olan güçlerin sınıfsal özellikleri farklıdır. 1989’da 12 Eylül 1980 askeri faşist darbesinin yol açtığı baskı ve uygulamaların etkisinin yitirilmediği bir dönemde toplumun bilinç ve aktifliği de üst düzeydeydi.

Türkiye’nin ihracat gelirinin yüzde 80’inin elde edildiği illerde yerel yönetimlerin başında CHP olacak. Büyük bir coğrafya da toplumun farklı kesimlerinin sorunlarına çözüm bulmak ciddi bir planlama ve çalışma gerektirecektir. CHP için asıl mücadele şimdi başlıyor. Başarıyı kalıcı hale getirmek için CHP, meydanlarda ezilenlerin, emeklilerin ve gençlerin yanında dayanışma içinde olmalı, yolsuzlukların üzerine giderek gündemi belirlemelidir. AKP iktidarının oluşan yeni durum için nasıl bir yol izleyeceğini önümüzdeki süreçte yaşayıp göreceğiz.

* Eğitimci -Yazar