Saros'taki taş ocakları: Keçilerin ciğerlerinden taş çıkıyor

Edirne’nin Keşan ilçesine bağlı Mecidiye Köyü Sahili’nde faaliyet gösteren taş ocakları, bölgenin doğasına ve turizm faaliyetlerine tehdit oluşturmaya devam ediyor. Saros Körfezi Mecidiye Turizm Çevre ve Kültür Varlıklarını Koruma Derneği Üyesi Recep Çınar, aynı sorunların Türkiye’nin birçok yerinde yaşandığını belirterek, “Doğal güzellikler, rant uğruna feda ediliyor” dedi.

Google Haberlere Abone ol

Deniz ÇİL

EDİRNE - Saros Körfezi’nin doğasıyla ve deniziyle bilinen yerlerinden biri olan Keşan ilçesine bağlı Mecidiye Köyü Sahili’nde taş ocaklarıyla ilgili sorun yarım asra yakındır devam ediyor. Mecidiye Sahili’nde ilk taş ocağı 1974 yılında açıldı ve yaklaşık 15 dönümlük bir alanda faaliyet gösteriyordu. Geçen süreç içerisinde, taş ocaklarının kapasitesi arttı ve faaliyet alanı yaklaşık 1000 dönüme kadar ulaştı. Bölgedeki durumu Saros Körfezi Mecidiye Turizm Çevre ve Kültür Varlıklarını Koruma Derneği Üyesi Recep Çınar ile konuştuk.

'SIKINTILAR 1974 YILINDAN BU YANA DEVAM EDİYOR'

Mecidiye Sahili’nde ilk açılan taş ocaklarının küçük kapasiteyle çalıştığını söyleyen Çınar, "Köyümüzün yakınında bulunan çatlak taş mevkiinde birincisi açıldı. Daha sonra bu ocakların devamı geldi. Günümüze gelindiğinde, Mecidiye Köyü sınırları içerisinde faaliyet gösteren yaklaşık dört taş ocağı bulunuyor. Taş ocağıyla ilgili sıkıntılar, 1974 yılından bu yana devam ediyor” dedi.

'İLK AÇILAN TAŞ OCAKLARINA FAZLA TEPKİ GÖSTERİLMEDİ'

Recep Çınar

Taş ocaklarının geniş bir alanda faaliyet göstermeye başladığını ifade eden Çınar, “1974 yılında, bölgede açılan taş ocaklarına çok fazla tepki göstermediler. O dönemde, 5-10 kamyon taş çıkartılırdı ve çevreye çok fazla toz çıkmazdı. Çevre kirliliği de çok fazla hissedilmiyordu.  Taş ocaklarında patlatmalar yapılıyordu ve o dönemde insanlar, yer altı sularının zarar göreceğini düşünmüyorlardı. Ama bölgede taş ocaklarının faaliyet alanları genişledikçe, sorunlar hissedilmeye başlandı. Teknoloji geliştikçe, kırma ve eleme tesisleri büyüdü. Taş ocakları, 1974 yılında yaklaşık 15 dönümlük alanda faaliyet gösterirken; günümüzde faaliyet alanı yaklaşık 1000 dönüme ulaştığını görmekteyiz. Bölgede yaklaşık 1000 dönümlük alan tahrip edilmiş durumda” diye konuştu.

'KEÇİLERİN CİĞERLERİNDEN TAŞ ÇIKTIĞINI GÖRDÜK'

Taş ocaklarının hem bölgede yaşayanlara hem de çevreye zarar verdiğini belirten Çınar, "Tarım alanlarında verimler düştü. Bunun yanı sıra; hayvancılığı da olumsuz yönde etkiledi. Bölgede bulunan keçilerin akciğerlerinden taş çıktığını günleri de gördük. Ben, uzun zamandır arıcılık yapıyorum. 20 yıl önce bir kovandan 30 kilogram bal alırken, bugün 7-10 kilogram arasında bal alıyoruz. Taş ocakları, tarım alanlarını ve hayvanlarımızı olumsuz etkilediği gibi insan sağlığını da olumsuz etkiliyor. Çıkan tozların akciğer kanseri yapma gibi durumu da var. Kısacası, taş ocakları Mecidiye için ciddi bir zarardır” ifadelerini kullandı.

Mecidiye’nin turizm bölgesi olduğunu da vurgulayan Çınar, “Taş ocaklarının turizme de ekonomik anlamda çok büyük zararı oluyor. Arabayla geçildiği zaman üzeri toz içerisinde kalıyor. Yaz mevsiminde, bölgede trafik yoğunlaşıyor ve birçok kaza oluyor. Bölgeye gelen insanların taş ocaklarından kaynaklı kirlilik yüzünden bir daha gelmediğini görmekteyiz” dedi.

2026 YILINDA RUHSAT SÜRELERİ BİTİYOR

Bölgedeki taş ocaklarının ruhsat sürelerinin 2026 yılında sona ereceğini söyleyen Çınar, "Bazı ocakların süreleri, 2022 yılında bitiyor. Bazı taş ocaklarının çalışma süreleri sona erdi ancak, o bölgelerde gerekli iyileştirme çalışmalarının yapılmadı. Taş ocakları, açılmadan önce yapılan sözleşmelerde çalışma süreleri bittikten sonra en az 2-3 yıl içerisinde tekrar eski bitki örtüsüne kavuşması için toprak zemin yaratılması gibi maddeler yer almaktadır. Fakat, çalışma süresi biten hiçbir ocakta, bitki örtüsüne kavuşması için bir çalışma yapıldığını görmedik. Bölgenin eski günlerine dönmesi mümkün değil. Bu taş ocaklarında sözleşmeler yapıldıktan sonra denetimler gereği gibi yapılmıyor. Sadece Saros Körfezi’nde değil, Türkiye’nin birçok yerinde doğal güzellikler gözden çıkartılmış durumda. Rant uğruna bu güzellikler feda ediliyor. Doğa yaşanan tahribatın biran önce sona ermesini temenni ediyorum” diye konuştu.