Sabuncu Mehmet Dede: Unutulmuş kültürü tekrar canlandırdık

Mardin'de yıllardır sabunculuk yapan Dede ailesinin üçüncü kuşak temsilcisi olan Mehmet Dede, ailesinin sabunculuk hikayesini ve ürettikleri patentli sabunları anlattı. Artuklu Üniversitesi'nde ders veren Dede, “Bu ürünler kaybolmasın, devam etsin istiyorum” dedi.

Google Haberlere Abone ol

MARDİN - Eski Mardin Çarşısı’nın tam ortasında 1983’ten beri “Mehmet Dede” isimli iki katlı, küçük bir sabuncu dükkanını görüyoruz. İçeri girenleri bıttım, badem, katran kokularının yoğun bir harmanı karşılıyor. Ürettiği sabunların içeriğinin doğal olması nedeniyle hem yurt içinde hem de yurt dışında birçok bölgeye yıllardır satış yapıyor bu dükkan. Dedesinin ürettiği katran-ardıç sabununu Ankara Üniversitesi tarafından patentlenen Mehmet Dede ile sabunculuk zanaatını, patentli sabununu ve üniversitede sabun üzerine verdiği dersleri konuştuk.

'MARDİN'DE NE VARSA ONDAN SABUN ÜRETİYORUZ'

Mehmet Dede

Ailedeki sabun zanaatının üçüncü kuşak temsilcisi olan Mehmet Dede'nin dedesinin ismi de Mehmet'miş. Sabunculuk işini dedesi ve babasından devralıp hâlâ dedesinin formülüyle kimyasal kullanmadan sabunları üretiyor. Günümüzde sabun yapımında çokça kullanılan asit, kostik, sülfürik asit, boya, sabun esansı gibi kimyasalları hiçbir zaman kullanmamışlar. Mehmet Dede’nin sabunlarının farkı da bu noktada ortaya çıkıyor; sabunları palamut külünden yapıyorlar.

Eski Mardin Çarşısı'nı baştan sona yürüdüğünüzde karşınıza onlarca sabun çeşidi ve sabuncu dükkanı çıkacaktır. Bu tarz sabunların Mardin kültüründe olmadığını söyleyen Dede, “Diğer sabuncu arkadaşlar bizim kültürümüzde 120 çeşit sabun olduğunu söylüyorlar. Böyle bir şey yok. Biz Mardin'de ne varsa bıttım, katran gibi, onlardan sabun üretiyoruz” dedi.

'UNUTULMUŞ KÜLTÜRÜ BİZ TEKRAR CANLANDIRDIK'

Mehmet Dede, ailede sabun üretmenin 130 senedir ve üç kuşaktır devam eden bir zanaat olduğunu söylüyor. 1883 senesinde Mardin’in Zınnar bölgesinde Mehmet Dede'nin dedesi, yıllık hasat zamanı tuzlanacak olan bıttımları suyun içerisine koyup bıttım kabuğunun gevşemesi ve yemeklik, çerezlik duruma getirilmesi için bidonlarda bekletirmiş. Bıttımlar bekletildikten sonra suyun üstünde yağ tabakası çıkar, bu çıkan yağdan sabun yapılır ve kendi ihtiyaçları için kullanılırmış. Zınnar bölgesi bıttım ağaçları için elverişli bir bölge olduğundan ötürü hasat zamanı elde edilen ürün miktarı fazla olurmuş. Aile de kendi sabun ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra kalan sabunlar için Eski Mardin Çarşısı'nda bir dükkan açıp satışını yapmaya karar vermişler.

Dedesinden kalan dükkanın hâlâ durduğunu söyleyen Dede: “Dükkanın ismi 'Abdulkadir Sabuni' dir. Dükkan açıldıktan sonra dedem bademden, menengiçten (kezwan) sabunlar üretmeye başladı. Daha sonra babam devraldı ve ömrü boyunca sabun sattı. 1970’lerin sonunda endüstri gelişince babamın sabuncu dükkanına rağbet azaldı. Biz sabunu dedemden kalan dükkanda bidonlarla gelen hammaddeyle üretiyorduk ve hala da öyle devam ediyoruz. 1996 yılında Mardin turizm şehri ilan edildi. Vali yardımcısı yöreye has zanaatkarları gezdi ve bu sektörü canlandırmamız için bize destek vardı. Bu unutulmuş kültürü biz tekrar canlandırdık. Şu an Mardin Çarşısı'nı gezseniz adım başı sabuncu var. Halbuki önceden bizim dışımızda sabuncu yoktu”

HAMMADDEYİ DENİZLİ'DEN ALIP MARDİN'DE ÜRETMEYE DEVAM EDİYOR

Çocuklarının mesleğe devam etmediğini, farklı şeyler okumayı seçtiklerini söyleyen Dede, on bir tane yeğeni olduğunu, bu zanaatı onlara aktardığını ve şu an beraber çalışıp, ürettiklerini belirtti. Mardin'e özgü 6 çeşit sabun olduğunu söylüyor Dede. En önemli ve satışını fazlaca yaptığı sabun ise bıttım sabunu. Bıttım ağaçlarının Mardin bölgesinde fazla olduğundan ötürü kente özgü olduğunu anlatıyor.

Ürettiği bazı sabunların hammaddelerini eskisine oranlara Mardin'de bulmakta zorlandığını ifade eden Dede, yıllık hasattan sonra çıkan miktara göre sabun ürettiklerini söyledi. Ankara Üniversitesi tarafından patentini aldığı katran-ardıç sabununun hammaddesini artık Mardin'den temin edemiyorlar. Bunun sebebinin ise bölgede ağaçların eski verimliliğini kaybetmesi olduğunu söylüyor. Denizli'den hammaddesini alıp üretimine Mardin'de devam ediyorlar.

'ASIRLAR ÖNCESİNE DAYANAN FORMÜLÜMÜZLE ÜRETİYORUZ' 

Dede, bölgede fabrika olmadığı için sabun yapımının çok meşakkatli olduğunu anlatıyor. İnsanların ilaçla geçmeyen cilt sorunlarına Dede'nin ürettiği sabunlarla olumlu sonuçlar almışlar. Birçok olumlu geri dönüşten sonra işini daha da severek yaptığını söyleyen Dede, “Elimizden geldiğince bu zanaatı yaşatmaya çalışıyoruz. Asırlar öncesine dayanan kendi formülümüzle üretiyoruz. Bu sabunlar suya, doğaya zarar vermez" diye konuştu.

240 ECZANEYE, FRANKFURT VE KÖLN'E GÖNDERİYORLAR

Ürettikleri siyah sabunun özelliklerine değinen Dede, “Dedem ve babam bu sabunu parayla satmazdı. Vakıf gibi bir şeydi bizim için. İlaçla geçmeyen sorunları giderirdi. Ben küçükken dedemin yanına gelirlerdi. Bir gün hiç unutmam bir tane çoban uyuz olmuştu ve cildi yara içindeydi. Dedemin yanına geldi. Bu bahsettiğim sabun siyahtır ve kokusu ağırdır. Köpüğü yoğurt gibidir. Sabunu sürüp ertesi güne kadar bekledikten sonra o yaranın kapandığını görürdük” dedi.

Ciltteki egzama, akne gibi ilaçla geçmeyen sedef pullanmasını çok hızlı bir şekilde tedavi eden katran-ardıç sabununun bileşimi kükürt, ardıç, katran ve kilden . yapılırSeneler sonra Ankara Üniversitesi hocalarının ısrarıyla sabunu tescilleyip patentini alıyorlar. Daha sonra Mehmet Dede'nin ismi Eczacılar Odası'nda geçiyor. Sabunu kutulayıp, satmaya başlıyorlar. Yurt içinde 240 eczaneye, Frankfurt ve Köln’e gönderiyorlar.

'BU ÜRÜNLER KAYBOLMASIN, DEVAM ETSİN İSTİYORUM'

Babası okuma yazma bilmediği için ilkokul üçüncü sınıfta okulu bırakıp babasına destek olmaya başlamış Mehmet Dede. “Okusaydım eğitimci olmak isterdim” diyen Dede, bu isteğinin uzun yıllar sonra Vali ve Mardin Artuklu Üniversitesi'nin talebiyle Meslek Yüksek Okulu'nda öğrencilere ders vererek gerçekleştirmiş. Verdiği derslerde sabunun nasıl yapıldığını, bölgeye özel sabunları ve daha birçok konuyu öğrencilerine aktaran Dede, “Bu ürünler kaybolmasın, devam etsin istiyorum. Genç nesillere bir şeyler aktarabilince çok mutlu oluyorum” dedi.