Rusya basınında geçen hafta: 'Türkiye'de fiyatlar katlanarak artıyor'

Tsargrad'ın haberinde, Rusya'dan Türkiye'ye gelen turistlerin otellerden vazgeçtiği belirtildi. "Türkiye de Rusya’dan turist akışıyla artık övünemiyor. Orada fiyatlar katlanarak arttı" denildi.

Google Haberlere Abone ol

Hazal Yalın

Haftanın seçkisindeki dört yazıdan üçü imzasız. EADaily, herkesin bildiği sırrı haberleştirmiş ve Hakan Fidan’ın MİT müsteşarlığından ötürü ödül töreninde yaptığı konuşmayı “Türkiye’nin İkinci Karabağ Savaşı’nı müdahale ettiğinin” itirafı saymış. Vestnik Kavkaza ve Tsargrad turizm meselesini ele almış. Türkiye’de fiyatların katlanmasıyla birlikte Rusya vatandaşlarının tatil tercihlerinde değişiklik beklentisi uzun süredir dile getiriliyordu zaten. Ek olarak, en azından 5-6 yıldır çalışması hız kazanarak devam edem iç turizmin teşviki de var. Kommersant’ta, gazetenin radyosu “Ъ FM”in kıdemli siyaset yorumcusu Dmitriy Drizde ise hububat anlaşmasının geleceğini ele almış. Özetle, iki alternatif sayıyor: Ya gerilim tırmanacak ve bu NATO gemilerinin eskortluğuna kadar varabilir, ya da Kremlin, Erdoğan’ın kendisini ikna etmesine izin verecek.

'Fidan, Karabağ’a aktif biçimde müdahaleyi itiraf etti'

Türkiye, güvenlik görevlilerinin 2020’deki İkinci Karabağ Savaşı’na doğrudan aktif biçimde müdahale ettiklerini fiilen itiraf etti. Haberi “Militarist” adlı telegram kanalı duyurdu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın elinden nişan alan Dışişleri Bakanı Hakan Fidan (MİT’in eski müsteşarı) ödülü Libya, Karabağ, Suriye ve Irak’ta ölen dostları adına aldığını söyledi.

“Militarist” haberi şöyle verdi: “Fiilen bir sansasyon. Türk istihbarat teşkilatı MİT’in başındaki çalışmasından ötürü ödüllendirilen Haka Fidan hizmetleri karşılığı madalya verilmesinden sonra nişanı Libya, Karabağ, Suriye ve Irak’ta ölen dostları adına aldığını açıkladı ve böylelikle Türk güvenlik görevlilerinin 2020’de Dağlık Karabağ’daki savaşa aktif bir şekilde ve doğrudan katıldığını itiraf etti.”

İngiltere istihbarat teşkilatı MI-6’in başı Richard Moore’un eski meslektaşı Fidan’ı nişanla taltif edildikten sonra kutlamasıyla durum daha da belagatli hale geldi. ... (EADaily, 10 Ağustos)

'Antalya’da Rusya vatandaşı turistler daire kiralamayı tercih ediyor'

Türk tatil beldesi Antalya’da yetkililer otellerde yatakların sadece yarıdan az fazlasında turistlerin kalıyor olmasından, dinlenmeye gelenlerinse genellikle fazla ödeme yapmamak için daire kiralamayı tercih ediyor olmasından endişeli. Üstelik daireler vergi ödemeden kiralanıyor. Bölge yönetimindeki bir kaynağın bildirdiğine göre Türkiye’nin tatil beldesi Antalya’ya dinlenmeye gelen turistler otelde kalıp fazla ödeme yapmamak için daire kiralamayı tercih ediyorlar, üstelik bunlar neredeyse yasadışı olarak ve vergisiz veriliyor.

Vestik Kavkaz’ın görüştüğü yetkili şöyle diyor: “Bölgemizde şu anda turistlere yetkileri resmi olarak bilgilendirmeden gayrimenkul kiralanması olaylarına özel bir dikkat gösteriliyor.”

Yetkililer mülklerini kiraya verenlerle gene vatandaşların yardımıyla mücadeleye niyetli: dairelerin turistlere yasadışı kiraya verilmesini bildirmeleri çağrısında bulundular. Yani herhangi bir denetim yapmayacaklar, bunun yerine bölge halkının bilinçli olmasına güveniyorlar. Bu tür haberler ev sahiplerini vergi ödemeden kaçınmanın sorumluluğuna çekmek için yeterli olacak.

Bu arada bölgedeki otellerde doluluk oranı de endişe verici. Turizm Bakanlığı’na göre Ege kıyısındaki otellerin yüzde 60’ı, Akdeniz kıyısındakilerin yüzde 70’i dolu. Bakanlık, bundan daire satın alarak kendi yurttaşlarına kiraya veren Rusya vatandaşlarını sorumlu tutuyor. Bu durum da otellerin doluluğunda ve belediyenin vergi gelirlerinde olumsuz karşılık buluyor. (Vestnik Kavkaza, 8 Ağustos)

'İç turizmde gelişme, Türkiye’de katlanan fiyatlar'

Son zamanlarda dünyada ortaya çıkan siyasi durumun etkisiyle iç turizmin popülarite kazanacağı beklentileri doğrulandı. Rusya vatandaşlarının büyük bir bölümü ülkemizin farklı bölgelerini tanımak ve görmek istiyorlar. Rusya Turizm Endüstrisi Birliği (RST) Eşbaşkanı Dmitriy Gorin, RuNews24 ile yaptığı görüşmede iç turizm destinasyonlarında en popüler yerleri saydı. Buna göre öncelikler sıralamasında sadece Moskova ve Petersburg da yok.

RST yöneticilerinden birinin verdiği bilgiye göre öncelikler listesinde Krasnodar krayı, Moskova şehir ve oblastı, Petersburg, Leningrad oblastı, Kafkasya Mineralnıye Vodı, Kırım ve Dağıstan da var. Ayrıca Karelya, Samara oblastı, Tataristan, Hakasya ve başka destinasyonlar da turistlerin ilgisini çekiyor. Gorin bu federal bölgelere ziyarette önemli bir dinamik olduğunu belirtiyor.

RST’nin tahminleri daha da etkileyici: Yaz döneminde Rusya’da 14-15 milyon kişi tatil yapıyor. Turizm akışında 10 milyondan fazlası Krasnodar krayına, 6 milyon kadarı Moskova’ya, 4 milyonu Petersburg’a, yaklaşık 1 milyonu da Kafkas Mineralnıye Vodı’ya gidiyor.

RST açıklamasına göre: “Rusya’da bir turun ortalama faturası 80 bin ruble kadar. Turizm operatörleri ve acentelerinin paket teklifleri seyahatleri daha geniş kılıyor. KDV’nin kaldırılmış olması da seyahat bedelinin düşmesine etkide bulunuyor. KDV daha önce oteller için kaldırılmıştı, şimdi turizm operatörleri için de kaldırıldı.”

Bu arada Türkiye de Rusya’dan turist akışıyla artık övünemiyor. Üstelik bu mantıklı. Orada fiyatlar katlanarak arttı. St. Petersburg Devlet Üniversitesi Çağdaş Türkiye ve Rusya-Türkiye İlişkileri Araştırma Merkezi Müdürü Apollinariya Avrutina, daha önce, Türkiye’nin neden Rusya için en pahalı beş turizm destinasyonu listesine girdiğini açıklamıştı. Bu oranları tarihte ilk defa görüyoruz. Hepsinin sorumlusu, Türkiye’deki yüksek enflasyon. Sonuçta daha önce Türkiye’de iyi bir otelde ailecek tatil 200 bin rubleyken şimdi 400-500 bin ruble. (Tsargrad, 9 Ağustos)

'Belki de Erdoğan’ın ikna etmesine izin vermek gerek'

Erdoğan, Putin’in ağustosta Türkiye’de gideceğini ileri sürmeye devam ediyor. Yani epey yakında. Türkiye liderinin dediğine göre şu an görüşülen tek şey ziyaretin tam tarihi. Kremlin ise daha önce olduğu gibi ziyaretin zamanı gibi yerinin de tayin edilmediğini söyleyerek belirsiz cevap veriyor. ...

Ama bizi ilgilendiren temel mesele: Hububat anlaşmasına geri dönülecek mi yoksa üzerine kesin bir çarpı mı atmak gerek? Bu açıdan henüz hiçbir şey kesin değil. Hiçbir somut açıklama, hatta basına sızdırılan ima bile yok. Mevcut durumda son derece gizlilik şartları altında bir yerlerde kulis arkası görüşmeler yapıldığı kabul edilebilir. Ama bilindiği gibi aslında aklına ne gelirse kabul etmek de mümkün. Ne var ki önemli olan sonuç ve o da bugün yok.

Öte yandan, eğer iki devlet başkanı görüşürlerse faydalı olur, yoksa hiçbir anlamı olmaz. Ama her halükârda durumun karmaşık olduğu belli, zira en yüksek seviyede görüşmeler gerekiyor. Fikir olarak heyetlerle sınırlayıp temel meselelerde mutabakat da mümkün. Batının Rusya’nın taleplerini yerine getirmeyi kabul edeceği de kesin değil. Kimi açıklamalar var, ama onlar da hep belirsiz. Kremlin ise şöyle cevap verdi: İnanmıyoruz. Konuşma böyle bitti. Fal bakmanın anlamı yok. Ama şu kesinlikle söylenebilir: Karadeniz’de 18 Temmuz (Rusya’nın mutabakattan çıktığı gün) sonrası durum, diyebiliriz ki, kötüye gitti. Gerçi süreç de devam ediyor, yerinde durmuyor.

Şunu anlamak için büyük bir analist olmaya gerek yok: Eğer böyle devam ederse sadece kervanların teknik geçişlerinden değil ek güvenlik garantilerinden de söz etmek gerekecek. Böylece gökten hiçbir şey düşmez, denizin dibinden de ansızın patlamaya meyilli tuhaf cihazlar sıçramaz. Eğer şu an anlaşılmazsa durum kötüleşmeye devam edecek, diyalog yürütülecek bir konu da kalmayacak. ...

Bir ültimatom bile söz konusu olabilir: Ya Ukrayna hububatı Rusya hububatıyla birlikte dünya pazarlarına gider, ya da hiçbir şey gitmez. Yani eğer şimdi anlaşma olmazsa başka bir imkân çıkmayabilir. Bu da kimseye iyilik getirmez, en önemlisi de Afrika’da açlık çekenlere. Herkes öncelikle onlar için endişeli. İkinci seçenek: Türkiye veya diyelim ki NATO, erzak yüklü gemilere Rusya’nın rızası olmadan eşlik etmeye karar verir mi? Bu tür bir şey de şimdi aktif şekilde tartışılıyor.

Sonuçta, cepheleşmenin Ukrayna sınırlarının dışına taştığını ve tedricen bütün dünyaya yayıldığını görüyoruz. Bu da ciddi oyuncuları ciddi şekilde endişelendirmeye başlıyor. Bu yüzden ikna edilmemize imkân vermek ve hububat anlaşmasına şimdi dönmek mantıklı, yoksa yarın geç olacak. Erdoğan’a gelince. Şimdilik Moskova’ya tam bir sadakat gösteriyor, belli ki anlaşma umuduyla bir takım açıklamalardan kaçınıyor. Gerçi sadece umut da etmiyor, her şeyi yoluna sokacağına kesin bir güven sergiliyor: Efendim, bana güvenin, ben her şeyi yoluna koyarım. Gene, eğer mantıklı fikir yürüteceksek, kendinden eminlik bir şeyler üzerinde olmalı. (D. Drize / Kommersant, 7 Ağustos)